Durr-ul-muhtar kitabının beşinci cildinde buyuruluyor ki:
Hanefi Âlim İbni Nuceymi Mısri, Eşbah kitabında diyor ki:
Âyet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde haram olduğu bildirilmeyen şeyler, aslı uzere helal olur. Veya helal ve haram diye hukum verilemez. Hanefi ve Şafii Âlimlerinin coğu, boyle şeyler helal olur dedi. İbni Humam, Tahrir kitabında da boyle soyluyor. Bunun icin, Besmele ile kesildiği bilinmeyen hayvana ve zararı gorulmeyen ota helal denir. Tutun de boyledir. Âlimlerin coğuna gore, helaldir. Birkacına gore ise, hukum verilemez. [Uyun-ul-besair’de, Hamevi Eşbahı şerh ederken, (Buradan tutun icmenin helal olduğu anlaşılıyor) buyuruyor.]

Hanefi Âlimlerinden, Şam muftusu, Abdurrahman İmadi, Hediye adındaki kitabında, (Tutun; soğan, sarmısak gibi mekruhtur) buyurdu. İbni Abidin, bu satırları acıklarken buyuruyor ki:
Vehbaniyye şerhinde, (Tutun icmek ve satmak yasak edilmelidir) diyor. [Tutunu yasak eden dorduncu Murad han zamanında bulunan Şernblali de, (Halife mubahları yasak edince haram olur) diyerek, tutun yasak edilmeli demiş, fakat yine de haram veya mekruh dememiştir.]

Mısır’da, Maliki Âlimlerinin buyuklerinden Ali Echuri hazretleri tutunun helal olduğunu bildiren kitap yazıp, dort mezhep Âlimlerinin, tutunun helal olduğunu bildiren fetvalarını nakletmiştir.

Abdulgani Nablusi
hazretleri de tutunun mubah olduğunu bildiren, Essulhu beynelihvan kitabında diyor ki:
Tutun bazılarına zarar verirse, yalnız bunlara haram olur, başkalarına haram olmaz. Bal, safra hastasına zarar verir. Fakat, başkalarına haram değildir. Her şey aslında helaldir. Haram veya mekruh diyebilmek icin, delil lazımdır. Şarap habislerin en kotusu iken ve Resulullah İslamiyetin bildiricisi olduğu halde, şaraba haram demedi. Âyet-i kerime ile yasak edilmesini bekledi. O halde, tutun icmek mubahtır, helaldir. Kokusu ise tab’an mekruhtur. Şer’an mekruh değildir.

İbni Abidin
hazretleri devam ederek buyuruyor ki:
Tutun icmek Şafii’de haram değil, tenzihen mekruhtur. Hatta, zevce tutunu bırakınca, zarar gormezse, meyve gibi olur. Kocasının tutun parası vermesi lazım olur. Tutunu bırakınca, kadın zarar gorurse, ilac gibi olur.

Tutunu haram sananların vesika olarak ileri surdukleri, Berika kitabının sahibi Muhammed Hadimi hazretleri diyor ki:Bazıları, (Tutun ve kahve kullanmak da, Âdette bid’attir. İkisi de haram değildir ve mekruh da değildir. Doğrusu da budur. Bunlara haram diyen, Âdette bid’ati haram etmiş olur) dedi. Bize gore, kahve belki boyledir. Fakat, bunu da, kullanmamak daha iyidir. Cunku, hakkında soz birliği yoktur. Tutune gelince, haram olmadığı doğru ise de, mekruh olduğunda şuphe yoktur. Cunku, helal olmasında soz birliği yoktur. Hadis-i şerifte, (Soğan, sarmısak yiyen, mescidimize gelmesin) buyuruldu. Cunku, melekler pis kokudan incinir. Cuzzam, baras hastaları, yarası kokanlar, uzeri balık kokanlar da boyledir. Tutunu icmek de bunun icin mekruh olur dedi. Salih olan kimse, bu hadis-i şeriften korkarak tutun icmez. (Berika)

Abdulgani Nablusi
hazretleri diyor ki:
Tutun ve kahve icin ceşitli şeyler soyleniyor ise de, sozun doğrusu, ikisine de haram ve mekruh dedirtecek bir sebep yoktur. Her ikisi de, (Âdette bid’at)dir. Herhangi bir sebep gostererek bunlara haram diyen kimse, Âdette bid’at olan şeye haram demiş olur. Âdette bid’ate haram denilemeyeceğini, cumhuri ulema bildirmiştir. (Hadika s.143)

İsmail Hakkı hazretleri, ilk zamanlarında tutunun haram olduğunu yazmıştı. Cunku, sultan Murad, tutun icmeyi yasak etmişti. İcen olduruluyordu. Bu Âlim, tutune değil, tutun icmeye, idama sebep olduğu icin haram demişti. Hukumet, tutun yasağını kaldırdıktan sonra, yazdığı kitabında, tutunun haram olmadığını bildirmiştir. [Bursa’da Orhan kutuphanesinde bu kitap vardır.]

Maliki Âlimlerinden Ali Echuri hazretleri buyuruyor ki:
Tutun, aklı gidermiyor. Necis de değildir. Boyle olunca, tutun icmek haram değildir. Başka turlu zararlara sebep olursa haram olur. Zarar vermeyen kimseye haram değildir. Afyonu, aklı gidermeyecek az miktarda yemek caiz olduğu gibi, tutunu de aklı gidermeyecek miktarda icmek caiz olur. Bu ise, insanlara gore ve icilen miktara gore değişir. Bir kimsenin aklını gideren miktar, başkasının aklını gidermez. Tutun haramdır, diye kesin soylenemez. Bunu ancak din cahili olan soyler. Aklı gidermeyince, helal olduğu anlaşılmaktadır. Tutun, israf olduğu icin haramdır da denilemez. Cunku, mubah olan şeyi almak icin verilen mal israf olmaz. Zararlı olduğundan haramdır demek de ilmi bir soz değildir. Cunku, zarar verene haram olur. Zarar vermeyene haram olmaz. Hanefi Âlimlerinden şeyh Muhammed Nihriri, uzman doktorun sozu ile veya tecrube ile zarar verdiğini anlayan kimseye tutun icmek haram olur. Boyle kesin anlaşılmadıkca, helal olduğuna fetva vermiştir. Tutun hakkında bir hadis yoktur. Hanbeli Âlimlerinden Meri bin Yusuf Mukaddisi, Tahkikul-burhan fi-şanid-duhan kitabında, başka zarar vermedikce tutunun haram olmadığını, ateş dumanını ağza cekmek gibi olduğunu, bunun haram olacağını ise kimsenin bildirmemiş olduğunu yazmaktadır. Yeni meydana cıkan bir şey, mubaha benzerse mubah olur. Harama benzerse haram olur. Aklı olan bir din adamı, tutunu elbet mubahlara benzetir. Zarara sebep olmadıkca haram diyemez. Aklı gidermeyecek kadar tutun icmenin haram olmadığını dort mezhep Âlimleri sozbirliği ile bildirmişlerdir. (Gayet-ul-beyan)

Tutun, aklı giderir veya zarar verirse yahut nafakası vacip olanın nafakasını terke veya namazın vaktini kacırmaya sebep olursa, haram olur. Başkalarının icmesi haram olmaz. Uyuşturucu maddenin aklı gidermeyen kadar az miktarını satmak da caizdir. (Celal-ul-hak fi keşfi ahvali şiraril-halk)

Tutun icmek, alkollu ickiler ve afyon, morfin, esrar ve benzerleri uyuşturucu maddeler gibi, haram edilmemiştir. İbni Abidin, (Zebaih) kısmında, (Allahu teÂlÂnın, helal ve haram diye acıklamadığı şey, Allahu teÂlÂnın af ettiği şeylerdendir) hadis-i şerifini yazarak, haram olduğu bildirilmeyen ve haram edilmiş olanlara benzemeyen her şeyin mubah olduğunu gostermektedir.

Kotu alışkanlık, haram işlemeye alışmak demektir. Haram olmayan şeyi kullanmaya kotu alışkanlık denmez. Boğazına duşkun olanlar, yiyeceğe benzetilemez diyerek de tutunu kotuluyorlar. Tutun bitkisini yakıp, dumanını cekmek, ihtiyac değil, caiz olmaz diyorlar. Gunnuk, ud ağacı, tutsu otunu yakıp koklamak mubahtır. Bunlar, yenmez, icilmez, caiz olmaz denemez. Olulerde ve dirilerde kullanılması sunnet olan şeyi de, yakılıp dumanı savruluyor diye, kotulenemez. Bunlar ve pis kokulu otlar, Araf suresindeki, (Yerden cıkardığı ziynet) kelimesine dahil olunmuştur. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
(Cok yiyince sarhoş eden katı madde ve otların aslı temizdir, mubahtır.) (Redd-ul-muhtar 5/ 295)

Bir kimseye zarar veren mubah şey, ona haram olur. Zarar vermediği kimselere haram olmaz. Aşırı icen bazı kimselere zarar verirse, bunların cok icmesi haram olur. Fakat, bunların az icmelerine ve zarar gormeyenlere de haram olur denilemez. Coğu zarar veren şeyin azı da haram olur demek pek yanlıştır. Her şeyin coğu zarar verir. Ekmeğin, suyun da coğu, zarar verir. Bunun icindir ki, doyduktan sonra yemek haramdır. Fakat, coğu zarar veriyor diye, az yemek, icmek, haram olur mu?

Abdulgani Nablusi
hazretleri buyuruyor ki:
Yemesi, icmesi zararlı olanlar uce ayrılır:
1- Oldurucu olanlar. Her zehir, cam tozu ve benzerleri boyledir. Bunları yemek, icmek haramdır.
2- Oldurucu olmayanlar. Toprak, camur, kil ve benzerleri boyledir. Bunları cok yemek, icmek mekruh olup, zararsız miktarları mubahtır.
3- Organlarında zafiyet olanlara zarar verenler. Sağlam olanlara zarar vermezler. Bazı kimselere balık eti, sut, yumurta, biber gibi şeyler zarar verir. Bunlar, yalnız zarar verenlere haram, mekruh olur. Zarar vermeyenlere ise mubahtır. (Hadika)

Tutune zararlıdır diyenler ucuncu maddeye dahil ediyorlar. Her iceni oldurucu bir zehir olduğunu bildiren bir ilim adamı yoktur. Tutundeki nikotinden dolayı, gunde bir iki sigara icen zehirlenir diyen de yoktur. Cunku bu soz, havada, boğucu olan karbondioksit gazı bulunduğu icin, nefes alan zehirlenir demeye benzer. Nikotinden cok daha zehirli olan siyanur asidi, acı bademde de vardır. Bu zehirden dolayı acı badem yemek haramdır, mekruhtur diyen yoktur. Her şeyi fazla yemek, icmek zararlı olur. Aşırı tutun icmek elbette zararlıdır. Bunun icin sigara herkese zararlıdır, kansere sebep olur diyerek, gunde 1-2 sigaranın da zararlı olacağını sanmak, bu yuzden haram veya mekruh demek ilme aykırıdır.
Hanefi Âlimi seyyid Ahmed Tahtavi diyor ki: Şafii Âlimlerinin coğu, tutune tenzihen mekruh dedi. Hanefi mezhebinde, soğan, sarmısak gibi tenzihen mekruhtur.(Durr-ul-muhtar haşiyesi)

İbni Abidin
, abdestin sunnetlerini anlatırken diyor ki:
Pezdevi usulunde denildiği gibi, haram olduğu acıkca bildirilmeyen her şey, sozbirliği ile mubahtır. Cunku, Allahu teÂl Bekara suresinde, (Yerlerde olan her şeyi sizin icin yarattım) mealindeki Âyet-i kerimede, hepsinin mubah olduğunu bildirmektedir. Tahrir kitabında bildirildiği gibi, Hanefi ve Şafii Âlimlerinin coğunluğuna gore, her şey yaratılışında helaldir. Ekmel-ud-din, (Pezdevi) şerhinde de boyle bildiriyor ve bir şeyin haram olduğunu işitmeyen kimselerin, o şeyi yemesi mubahtır diyor.
İmam-ı Muhammed, (Leş ve şarap, yasak edildikten sonra haram oldu) diyerek, her şeyin aslında mubah olduğunu, yasak edilince haram olduklarını bildiriyor.

Milyonlarla salih Muslumanın ve halife-i musliminin, şeyh-ul İslamların kullandığı şeye, kendi aklı ile kotu alışkanlık demek, bunu haramlara benzetmeye kalkışmak, ancak cahillerin yapacağı iştir. İkinci Abdulhamid han tutun icerdi. Kendisine Şemdinan ve İskece şehrinden tutun gelirdi. İskece, Şemdinan ve Samsun tutunleri, kıyılmış halinde, latif kokmaktadır. Cubuğa koyup icerlerken, etrafa hoş kokusu yayılmaktadır. Bozuk, karışık tutun icerken iyi kokmazsa, halis ve hoş kokulusu kotulenemez. Acı biberi sevmeyen kimse, tatlı biberi, hatta acısını da kotuleyemez. Bunlara mekruh diyemez. Eğer derse, sozunun kıymeti olmaz. Herkes, sevmediği şeye haram, mekruh derse, din-i İslam, Hıristiyanlığa doner. Onun gibi karmakarışık olur.

Tutunu bırakmak nefs ile mucadele sevabı kazandırmaz. Bedene ihtiyacını vermemek, zulum olur.
Gunah olur. Nefs, ihtiyaca kavuşmakla doymaz. İhtiyactan fazlasını ve haramları ister. O halde, nefsle mucadele, haramlardan ve mubahların fazlasından sakınmaktır. Gunde bir kere tutun icmemek, nefsle mucadele değildir. Tutunu, sıhhate ve keseye zararlı olacak miktarda fazla icmemek mucadeledir. Yalnız tutun ile değil, butun mubahlarla da nefs mucadelesinin boyle olması gerekir.

Tutunu, afyona benzetmek de, onun herkese haram olacağını gostermez. Tersine olarak, zarar yapmayacak kadar az icenlere mekruh bile olmadığını, gosterir. Cunku muctehidler, afyon gibi uyuşturucu maddeleri, haram olan ickilerden ayırmaktadır.

Durr-ul-muhtar
3. cilt, 166.sayfada, (Benc veya Ban otu denilen uyuşturucu otu yemek mubahtır. Cunku ottur. Bununla sarhoş olmak haramdır) diyor. İbni Abidin hazretleri bunu acıklarken buyuruyor ki:
(İmam-ı Muhammede gore, coğu sarhoş edenin azı da haram olması, sıvı olan ickiler icindir. Boyle olmasaydı, safran, anber gibi, fazlası sarhoş eden bircok katı maddelerin az miktarını yemek de haram olurdu. Bunlara haram diyen hicbir Âlim yoktur. Ban otu ve benzeri zehirli otların necis olduğunu hicbir Âlim bildirmedi. Ban otunun ilac olarak kullanılması caizdir. Aklı giderip keyif verici olarak kullanılması caiz değildir. İmam-ı Muhammedin sozu sıvı haldeki ickiler icindir. Ban otu ve benzerleri, katı oldukları icin, ancak sarhoş olmak icin kullanılmaları haram olur. Bu da, cok miktarda kullanılmaları haram olur demektir. Az miktarda kullanılmaları haram olmaz. Mesela, Amber ve benzerlerini koku icin ve Skamonya denilen zehirli mahmude otunu mushil olarak kullanmak ve diğer katı zehirli ilacları az miktarda kullanmak haram olmaz. Caiz olur. Zarar veren cok miktarlarını kullanmak haramdır.) [Redd-ul muhtar]

Tutun abes de değildir. Abes, faydasız iş yapmaya, boş yere vakit gecirmeye denir. Calgı ile, oyun ile vakit gecirmek boyledir. Tutun, vakit olduren bir iş değildir ki, abes denilsin. Tutun icmek, faydalı iş yapmaya mani olmuyor. Tutun icerken kitap okunur. Misafir ile sohbet edilir.

Buyuklerin yanında, camilerde, vaazlarda, muhterem yerlerde icilmemesi de, haram veya mekruh olacağını gostermez. Buyuklerin yanında yatılmaz. Bunlara ve KÂbe’ye karşı ayak uzatılmaz. Vaazda, derste ekmek bile yenmez. Boyle, bircok yerlerde ve sıkıntı duyanların yanında yapılmayan cok şey vardır ki, başka yerlerde ve yalnız iken hicbiri haram veya mekruh değildir. Camide alış veriş etmek, yuksek sesle konuşmak, kan aldırmak mekruhtur. Fakat bunlar, cami dışında mekruh değildir.
İhtiyac deyince yalnız yiyip icecekleri anlamak, pek basit bir goruştur. Bedenin, ruhun ceşitli ihtiyacları olduğu, din kitaplarında yer almaktadır. Butun duyu organlarımızın farklı ihtiyacları olduğu gibi, sinir sisteminin, hatta her organın ayrı ihtiyacları vardır. Bu ihtiyacların, ekmek, su gibi onemli olduğu, herkesce bilinmektedir. Fıkıh kitaplarında, akla gelmeyen, ceşitli ihtiyaclar goruyoruz. Mesela, Durr-ul-muhtar’da, (Burnu ve teri silmek icin mendil satın almak, ihtiyac icin olursa caizdir. Gosteriş icin olursa, tahrimen mekruhtur) diyor.

Goruluyor ki, bir şeyi kullanmak bile, niyete gore ihtiyac olmaktadır. Doyduktan sonra yemek haramdır. Fakat, oruc tutmak veya misafiri utandırmamak icin olunca, helal, hatta sevap oluyor. Misafire ikram icin, haram, helal oluyor da, haram olmayan tutunu ikram etmek neden suc olsun? Tutunu kotuleyenler, bu hucumlarını, keşke, İslamiyet’in haram ettiği şeylere karşı yapsalardı, cok sevap kazanırlardı. İslam’a buyuk hizmet etmiş olurlardı. Fakat, şeytan herkesi bir taraftan yakalıyor. Hem İslamiyet’e saldırtıyor, hem de, ibadet yaptığını sanarak, kibre, ucba surukluyor. Bunları anlamadan konuşmak, dine de, soz sahibine de kusur getirir. Hissi, yani kendi goruşlerini, dinin emirleri ve yasakları durumunda gostermeye kalkışmak ve yapılan işlerin, helal mi, haram mı olacağını ayırırken taassuba kapılıp, nasslara dayanmamak felakettir.

Birkac Âlim ise, nafakadan kesilmesi, dumanı ile başkasını rahatsız etmesi, cok icerek bedene zarar vermesi... gibi şartlarda tutune haram veya mekruh demişlerdir. Yoksa, mucerret [soyut olarak] tutunun icilmesini kotuleyen hicbir Âlim yoktur. El-Ukud-ud-durriyye’nin ve Hadika ikinci cildinin sonunda, tutunun haram olmadığı vesikalarla ispat edilmiş ve Tahtavi’nin Merakıl-felah haşiyesi, orucu bozanlarda da uzun yazılıdır.

Şam Âlimlerinden Mustafa Ruştunun Tuhfet-ulihvan ma kile fidduhan kitabında, insanın sıhhatini bozan, zarar veren şeyleri ve israfı uzun anlattıktan sonra, tutunun boyle olmadığını bildiriyor. Tutune haram demek, vera ve takva da olmaz. Vera sahipleri, Allahu teÂlÂnın haram etmediği şeye, haram diyemez diyor. Hanefi Âlimlerinden allame Abdullah bin Muhammed Nihriri ve Şafii Âlimlerinden Ali bin Yahya Nevreddin Ziyadi ve Abdurraufi Munavi ve şeyh Ali Şevberi ve şeyh İsmaili Sencidi ve Maliki Âlimlerinden allame Kulli ve Hanbeli Âlimlerinden şeyh Meri, tutunun haram olmadığına fetva vermişlerdir diyor. Zararı ve luzumu olmayan şey icin mubah, zihin durgunluğunu giderip, hafızasını kuvvetlendirene mendub, terk edince zarar verene vacib, kullanınca zarar verene haram, icmek istemeyene, tutun icmesi mekruh olur, diyor. Şarap boyle değildir. Şaraba alışan, tevbe etse, şarabı terk ettiği icin hasta olup, olse, sevap olur.

Âlimlerin coğu tutune mubah demiştir. Mesela Şeyh-ul İslam Ebulbeka, Ahmed bin Ali Hariri, İsmail Meraşi, kadi Abdurrahim, Ganim bin Muhammed Bağdadi, Şeyhul İslam Behai, Muhammed Tarsusi, Muhammed Kehvaki, Mısır Âlimlerinden Yusuf Decvi ve Muhammed bin Abdulbaki Zerkani, allame Abdulgani Nablusi, Abdurrahman bin Muhammed İmadi, allame Ali Echuri, Mahmud-i Samini, Osman Bedreddin, seyyid Abdulhakim efendi, buyuk Âlim, veliyyi kÂmil mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyorlar ki:
(Zarar ve alışkanlık yapmayacak kadar az icilen tutune haram ve mekruh demekten sakınmalı, kesesine ve sıhhatine zarar vermeyecek kadar az icenleri fasık, gunahkÂr bilmemelidir.)

Tutun icmek israf mıdır?
İsraf, malı haram olan yere vermektir. Azı da, coğu da israf olur. Buyuk gunah olur. İcki ve kumar icin vermek boyledir. Sigara haram olsaydı, buna az veya cok verilen para israf olurdu. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(İnsanın bazı arzuları, tabiatından ileri gelmektedir. Hic kimse bu isteklerden kurtulamaz. Mesela, sıcakta, insanın tabiatı serin bir şey icmek ister. Soğukta, sıcak bir şey ister. Boyle istekleri yapmak nefse uymak değildir. Cunku, tabiatımızın zaruri istekleri mubahtır. Bu ihtiyac maddelerini lazım olduğu kadar kullanmak sunnettir. Cunku, bu tabii istekler nefsi emmarenin arzularının dışındadır. Nefs, mubahların luzumundan fazlasını ve haramları ister.) [Mektubat 3/27]

Malı, ihtiyac olan mubahlara harcamak israf değildir. Gunah olmaz. Sigaraya alışmış kimsenin tabiatı ekmek ister gibi, tutunu istiyor. Boyle kimsenin, ihtiyacı kadar kullanması israf olmaz.

Tab’an mekruh

Alıntı:
Sual: Tab’an mekruh ne demektir?
CEVAP
Tab’an mekruh, insanın tabiatına cirkin gelen, tiksindiren şey demektir. Ciğ soğan ve sarımsak yemek gibi. Bunları yemek mubah, yani dinen mekruh değildir. Kokusu rahatsız ettiği icin, tab’an mekruhtur. Dinen mekruh değildir.

Muz, kivi ve sigara
Alıntı:
Sual: Kur’anda ve hadiste, sigaranın mubah olduğuna dair bir delil var mıdır?
CEVAP
Dinimizde mubah olan şey icin delil aranmaz. Haram olan şey icin delil sorulur. Mesela muzun, kivinin mubah olduğu Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde olmaz.

Sigara
Alıntı:
Sual: Tam İlmihal’de sigaraya mubah deniyormuş. Oyle midir?
CEVAP
Tam İlmihal nakle dayanır. Tutun bahsinde de Âlimlerden nakil yapılmıştır. Tam İlmihale itiraz eden oradaki Âlimlere itiraz ediyor demektir.

Tam İlmihal’de diyor ki:
Tutune haram diyen birkac Âlim ve mekruh diyenler oldu. Dikkat edilirse, butun bu kitaplarda, tutunun haram olmasında bazı şartlar bildirilmekte, haram olmasını (Nafakadan kesilmesi, dumanı ile başkasını rahatsız etmesi, cok icerek bedene zarar vermesi... gibi şeylere) bağlanmakta, bu şartlar icin kotulenmektedir. Yoksa, mucerret tutunun icilmesini kotuleyen hicbir Âlim yoktur. O halde, sigara icmenin kotulenmesine sebep olan şartları taşımayan bir kimsenin az miktarda tutun icmesine, haram ve mekruh denmemiştir.
__________________