arkadaşlar belki biliyorsunuz ama olsun
Yavuz Sultan Selim henuz beş-altı yaşlarında bir cocuktu. Amasya'daki sarayın bahcesinde ok talimi yapıyordu. Yay boyunu aşıyordu ama o bu yaşta attığını vurmaya başlamıştı. Babası Sultan II. Bayezit bir ağacın arkasında onu seyrediyordu. Yavuz son okunu da tam hedefe saplayınca, dayanamadı; saklandığı yerden cıkıp, oğluna sarıldı: -Allah gucune guc katsın oğlum. Ama nicin yalnızsın?
Kucuk Selim hayretle: Yalnız değilim ki Sultan babam; Allah her yerdedir! Aldığı cevap, Bayezit'i şaşırttı ama belli etmedi. Sarayın bahcesi ulu ağaclarla susluylu. Ormandan farkı yoktu.
"Oğulcuğum," dedi Sultan Bayezit, " tek başına buralarda dolaşma. Duşmanlarımız var. Allah korusun; san bir kotuluk etmek isteyebilirler!" Selim duraklardı. Sonra, iki yaşından beri yanından ayırmadığı kucucuk kılıcını cekip: Sultanım Bu kılıcı sus icin bağlamadık. İcap ederse kendimizi korumasını biliriz. Hem sultanımızın korkusundan dunyanın obur ucundaki duşmanın yureği titrerken sarayın bahcesine girmeye kim cesaret edebilir?
II. Bayezit, hayretten donakalmıştı. Onda kimsede olmayan bir şeyler vardı. Vaktinden once gelişmiş, aklı boyunu aşmıştı. Selim'i, elinden tutup, saraya gotururken; "Hic şuphem yok. Bu cocuk ilerde ne yapıp edip padişah olacak. Şimdiden ona tahtın yolunu acmalıyım." Boyle duşundu ya, gun gelip Şehzade Selim, istediğini almasını bildi ve Osmanlı'nın Yavuz Sultan Selim'i oldu.
Mısır seferine gidilirken ordunun korkunc Sina Colu'nden gecmesi gerekiyordu. Kum fırtınalarının etrafı kasıp kavurduğu, gunduzleri dayanılmaz sıcaklara sahne olurken geceleri dondurucu soğukları davet eden bu colu dunya da hic bir ordu gecememişti. Yavuz Sultan Selim ordusuna moral verici sozler soyledikten sonra atını cole surdu.
Herkes yanındaki suyu idareli kullanıyor, namazlar teyemmum yapılarak kılınıyordu. Yolculuk boyle surup giderken Yavuz Sultan Selim'in bir ara atından indiği ve saygılı bir halde yaya olarak yuruduğu goruldu. Herkes şaşırmıştı ama, kimse sebebini soramıyordu. Padişahın hic yanından ayırmadığı Veziri durumu oğrenmekte gecikmedi. Padişah O'na şunları soylemişti:
"İki cihan sultanı Peygamber Efendimiz onumuzde yaya olarak yururlerken biz nasıl at ustunde olabiliriz ?
Sultan Alpaslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gonderdiği subaylardan biri huzuruna gelip telaşla:
-300 bin kişilik duşman ordusu bize cok yaklaştı, demiş. Alpaslan, hic onemsemeyerek şoyle karşılık vermiş:
-Biz de onlara yaklaştık.

KaynakWh

__________________