
Gectiğimiz Salı gunu İstanbul’un fethinin 559. yılı kutlandı. Bilhassa dindar, muhafazakÂr kesim tarafından son derece onemsenen bugun gercekten bir ovunc kaynağı mıdır bir de Kuran perspektifinden bakalım.
Dindar kesimin İstanbul’un fethini bu derece onemli gorme nedenlerinin başında Peygamberimizin bir hadisi olduğu iddia edilen şu soz yatıyor;
“İstanbul’u fetheden komutan ne guzel komutandır, İstanbul’u alan asker ne guzel askerdir”
Biraz duşununce bu sozun birtakım siyasi hedefler, amaclar icin uydurulup, Muslumanlar uzerinde etkili olması icin Peygamberimize isnat edilmiş olma ihtimalinin ne derece yuksek olduğu kolayca anlaşılabilir. Ancak bunun otesinde Kuran’a, Kuran’da savaşma ile ilgili ayetlere bakarak da Peygamberimizin boyle bir sozu soylemiş olduğundan şuphe edebiliriz. Cunku Kuran’da savaşma hakkı belli şartlara bağlanmıştır ve cıkar amaclı fetih uygun gorulmemiştir.
Bu durumda İstanbul’un fethi ile gururlanmadan, Fatih ile ovunmeden once İstanbul’un fethi Kurani anlamda ne derece meşru ona bakalım.
Kuran’ın savaş ayetleri dikkatlice incelendiğinde Muslumanların ancak kendilerine saldıranlarla savaşabilecekleri anlaşılır.
Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş acılanlara savaşma izni verildi. Şuphesiz Allah, onlara yardım etmeye guc yetirendir.
(22 Hac Suresi- 39)
Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınc besleyip saldırırlarsa, bu durumda kufrun onderleri ile carpışın. Cunku onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar.
Yeminlerini bozan, elciyi yurdundan surmeye cabalayan ve sizinle ilk defa savaşa başlayan bir topluluk ile savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer inanıyorsanız, kendisinden korkmanıza Allah daha layıktır.
(9 Tevbe Suresi – 12&13)
Oysa uygulamaya baktığımızda Musluman olmayanlara saldırmak, kafir toprağı ilan edilen yerleri kuşatıp fethetmek sanki İslam dininin bir parcası gibi değerlendirilegelmiştir. Musluman devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu da dahil, yaptıkları fetihler hep bu şekilde değerlendirilmiş, kafirden toprak alıp o toprakları Muslumanlaştırmak İslam’ın bir parcası hatta gereği sayılmıştır.
Halbuki Kuran acıkca belirtir ki “dinde zorlama yoktur” (2 Bakara Suresi -256). Kuran Peygamber’e bile kimse uzerinde baskı kurma yetkisi vermemiştir.
Artık sen, oğut verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir oğut verici-bir hatırlatıcısın.
Onlara zor ve baskı kullanacak değilsin.
(88 Gaşiye Suresi– 21&22)
Oyleyse İstanbul’un fethini duşunurken, statlarda eğlenceler ile kutlarken bu fethin Kurani anlamda ne derece kabul edilebilir olduğunu bir kez daha duşunmemiz gerekiyor. Eğer gercekten Kuran’da bahsi gecen şartlar oluşmuşsa o zaman sorun yok ama eğer bu şartlar o zaman İstanbul’da mevcut değildiyse bu durumda bunda dini acıdan kutlanacak bir şey yok sanırım..
__________________