Yeryuzunde yaşanan imtihan ortamının cok onemli bir sırrı vardır. Bu sırra vakıf olan muminler, karşılaştıkları zorluklara buyuk bir şevk ve neşeyle sabır gosterirler. İşte bu sırrın ozunde "kader" gerceği vardır. Musluman, Allah'ın herşeyi bir kader uzere yarattığını ve başına gelenlerin sadece Allah'ın dilemesiyle gercekleştiğini bilir. İnsanların hayatlarını tum ayrıntılarıyla yaratan Allah'tır. En'am Suresi'nde yeryuzunde meydana gelen kucuk buyuk tum olayların Allah'ın dilemesiyle gercekleştiği şu şekilde ifade edilir:

Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hic kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tumunu O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi duşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak uzere hepsi (ve herşey) apacık bir kitaptadır. (En'am Suresi, 59)

İnsan, zamana bağlı yaşayan ve olayları sadece yaşadığı andan bakarak değerlendirebilen bir varlıktır. Ve insan, geleceği bilemediği icin karşılaştığı olaylardaki uzun vadeli hikmetleri, guzellikleri ve hayırları da her zaman goremeyebilir. Fakat zamandan munezzeh olan ve zamanı yaratan Allah, zamana bağımlı olan tum varlıkların hayatlarını "zamanın dışından" gorup bilmektedir. İşte bu noktada karşımıza cıkan kader gerceğidir. Kader, Allah'ın gecmiş ve gelecek tum olayları tek bir an olarak bilmesidir. Yani "sonucu bilinmeyen olaylar" sadece, bizim icin birer "bilinmez"dir. Allah bizim bilemediğimiz bu olayların tumunu bilir.

Bu nedenle de insanın imtihanı, aslında başı ve sonu belli olan bir imtihandır. Gecmiş, gelecek ve icinde yaşadığımız an Allah Katında birdir; hepsi olup bitmiştir. Biz ise bu olayları ancak zamanı geldiği zaman yaşayarak oğreniriz.

İşte bu "kader ilmi" inkarcıların vakıf olamadıkları buyuk bir ilimdir. Muslumanların dunya ve ahiret hayatındaki tum zorluklara ve denemelere guzel bir sabır gostermelerine vesile olan da bu ilimdir. İman edenler "Allah'ın izni olmaksızın hicbir musibet (hic kimseye) isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yoneltir. Allah, herşeyi bilendir." (Teğabun Suresi, 11) ayetinde de bildirildiği gibi, başlarına gelen herşeyin bir kader uzere gercekleştiğini bilmenin rahatlığını ve huzurunu yaşarlar.

Muminlerin imtihanı Allah'tan bir rahmet olarak cok kolay yaratılmıştır. Fakat bu kolaylık yalnızca samimi iman eden ve kadere tevekkul edenler icindir. Hakkıyla iman eden, samimiyetle Allah'a teslim olan bir Musluman, karşısına cıkarılan goruntulerin surekli değişmesini ibretle, heyecanla, şukurle, tefekkurle seyreder. Koltuğa oturup bir filmi seyreden kişinin rahatlığı icinde, onun icin hazırlanmış olan kaderi guven ve sevincle takip eder. Bazen hareketli, bazen urkutucu, bazen nefse hoş gelen, bazen sakin goruntulerden oluşan bu kader goruntulerinin tamamında bir iman zevki, iman heyecanı vardır. Urkutucu goruntuler, ozel hazırlanmış goruntulerdir. En ince detayına kadar planlıdır. Ama sonucta bunların tumu Allah'ın bilgisi dahilinde ve O'nun kontrolundedir.

Kader gerceğini bilen ve imtihanın bu sırrını kavrayan bir Musluman başına gelen her turlu musibeti, aclığı ya da fakirliği bir guzellik olarak gorur ve bunlardan cok buyuk bir zevk alır. Cunku bu denemeler karşısında gosterdiği guzel ahlakın Allah Katında cok değerli olduğunu bilir. Bu, muminlere has bir zevktir. Muslumanlar bu tip sıkıntılar karşısında huzun, stres, acı, panik, korku gibi duygular yaşamazlar. Cunku Allah'ın hayır ya da şer olarak gorunen tum olayları, Muslumanların hayrına cevireceğini bilirler. Allah bir ayetinde muminlere, "… Allah, kafirlere muminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez." (Nisa Suresi, 141) şeklinde bildirmiştir.
__________________