İSTE SİZE NSA
Donem, Vietnam Savaşı donemiydi. Komunist, yıkıcı faaliyetten duyulan ve
hastalık derecesine varan bir korkunun donemiydi.
1967 yılında başlanan gozetleme operasyonu, yıllar gectikce genişlemişti.
Amerikan Ulusal Guvenlik Konseyi (NSA), zanlılarla ilişki kuran kişileri de "watch list"e (gozetleme listesine) almıştı.
O sıralar ABD'de NSA'nın cok gizli olarak sınıflandırılan "minare" kod adlı operasyonu hakkında cok yoğun bir tartışma surmekteydi. Bu operasyonda NSA; Pentagon ve FBI ile işbirliği yapmak suretiyle 1973 yılına kadar hukumet politikasını eleştiren binlerce ABD vatandaşını bilgisayarlarla gozetlemişti.
"Minare"nin amacı; "cok gizli" bir NSA talimatında, "Memleket dahilindeki mitinglere, savaş karşıtı hareketlere ve yuruyuşlere katılmış olan kişi ve kurumlar hakkında istihbari bilgiler toplamak"tı. "Minare"nin bir başka boyutu da, NSA'nın bu tur bilgileri topladığını ve değerlendirdiğini kamuoyunun duymamasını sağlamaktı. Kongre Komisyonu Başkanı Senator Frank Church'un Mart-1976 tarihli araştırma raporunda şu sonuca varıldı: "NSA'nın teknik imkanları, her an Amerikan halkına karşı bile kullanılabilir ve buyuk bir tiranlık kurulabilir..."
Dunyanın en buyuk casusluk 'fabrikası'
NSA, dunyanın en buyuk casusluk fabrikası olarak bilinir. 24 Ekim 1952'de ABD Başkanı Harry S. Truman'ın Dışişleri ve Savunma bakanlıklarına gonderdiği yedi sayfalık "cok gizli" talimatıyla kurulmuş. NSA denilen bu elektronik istihbarat şehrinde (SIGNIT CITY), 35 bin ila 38 bin arası kişi calışıyor. Calışanlar arasında, cok guvenilir ve yorulmaz olarak bilinen Mormonlar da bulunur...
NSA'nın gozdesi: Turkiye
NSA'nın en yakından takip ettiği ulkelerin başında Turkiye gelir... Hatırlanacağı uzere, 1972 yılının Ağustos ayında cok onemli bir olay meydana gelmişti... İstanbul-Karamursel dinleme istasyonunda "analizci" olarak calışan NSA gorevlisi Perry Fellwock, gizli bilgileri Ramparts isimli bir Amerikan dergisiyle paylaşmış, NSA'nın butun Sovyet kodlarını kırabileceğini iddia etmiş ve bunu ispatlamaya calışmıştı. Fellwock, Turkiye'deki dev canak antenleri kullanarak Sovyet ordusunun yaptığı telsiz goruşmelerini ve hatta Sovyet Başbakanı Kosigin ile olumunden kısa bir sure once kozmonot Vladimir Kamorov arasında gecen dramatik konuşmayı da dinlemişti.
Zaten NSA'nın Fort Meade'deki merkezi bilgisayarı "Texta"da butun dunyadan gelen gizli bilgiler toplanıyor. Bu acıdan Turkiye'de Genelkurmay'ın veya şu-bu kurum ve kişinin telefonlarının dinlenip dinlenmemesini tartışmak bile, artık abes kalıyor. Yine Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ABD'nin, Turkiye'deki bircok ussunu feshetmesine rağmen dinleme uslerine dokunmadığı, aksine daha da guclendirdiği de unutulmamalı.
Altmışlı yılların sonlarında NSA, kendine ait uyduları yorungeye fırlattırmaya başladı. Bunlar, başta duşuk bir yukseklikte seyreden gozetleme uydularıydı ve eliptik bir yorunge cizerek dunyayı kutuplar uzerinden dolaşmaktaydı. Birkac kilometre yuksekliğe sahip bu yorungelerinden Varşova Paktı ulkelerinin askeri depolarını izlemekteydiler.
1976 yılı Aralık ayında Keyhole (Anahtar Deliği) sınıfı ilk dinleme uydusu, 480 kilometrelik yuksek bir yorungeye oturtuldu. Bu uydu hem Doğu Bloku'nun telsiz konuşmalarını hem de sivil telefon goruşmelerini dinleyecekti.
Gunumuzde, artık yuzlerce casus uydusu dunya cevresindeki bir yorungede bulunmaktadır. Bunlar, hem askeri hedefleri gozetlemekte hem de dunyanın neresinde olursa olsun insanların yatak odalarının iclerini bile goruntuleyebilecek uluslararası telefon, teleks veya veri bağlantılarını sistematik olarak inceleyip ilginc bilgilerin bulunup bulunmadığını araştırabilecek niteliktedir.
Yetmişli yıllarda bu gizli servis, dinlenen butun goruşmelerin değerlendirilemeyeceğini fark etti. O kadar cok bilgi toplanıyordu ki, analizciler patlamak uzereydi. Ote yandan zamanında tercume edilip kontrol edilmediği icin pek cok onemli enformasyon yitip gidiyordu. Dunyanın dort bir yanında bulunan dinleme istasyonlarında gorevliler her şeyi aynı anda dinliyor veya okuyorlardı.Sonra bu goruşmeler manyetik bantlarda depolanıyordu ve analiz edilmek uzere, merkeze, yani Ford Meade'ye gonderiliyordu... Her yıl elektronik casusluk sayesinde 50 ila 100 milyon dokuman geliyor, butun bu belgeler Washington'daki bakanlıklara taşınıyordu. Ayrıca gunde "gizli" sınıfına giren yaklaşık 40 ton artık, ozel bir tesiste yakılmaktaydı...
Yine Promis, yine Promis!
ABD'de Başkan Ronald Reagan'ın yonetim suresi icinde, sırf bu yuzden soz konusu gizli servis genişletildi ve yeniden organize edildi. NSA, gelen enformasyonları daha iyi secen ve işleyen bilgisayar programlarına ihtiyac duymaktaydı. İlk kez bir yazılım, bu imkanı tanıdı ve bu yuzden NSA'da buyuk bir ilgi uyandırdı. Bu yazılım, Promis 'di...
15 Ocak 1980 gunu, Washington'daki Sovyet Buyukelciliği'ni NSA'nın eski gorevlilerinden Ronald W. Pelton aramaktaydı. Eskiden NSA'da kripto uzmanı olarak calışan Pelton, goruşup sunmak istediği bazı bilgiler olduğunu bildirmek icin Sovyet Elciliğine telefon etmekteydi. Aynı anda NSA'nın Washington'daki Sovyet Buyukelciliği'ni dinlemekle gorevli bir izleme bilgisayarı calışmaya ve goruşmeyi kaydetmeye başladı.İşte Pelton Davası denilen bu dava sırasında, "elektronik casusluk ve yabancı kodların deşifre edilmesi" konusunda ortaya cıkan veya sızan bilgiler, NSA'nın teknik imkanlarına buyuk bir saygı duymanın yanında her şeyi her zaman bilebilen bir gizli servis kÂbusunun da doğmasına neden oldu...
NSA'nın tercumanları ve analizcileri, sıkı şekilde kontrol edilen ve belirli liderlere veya kurumlara odaklanan kompartımanlarda calışıyorlardı... Pelton'un tespitlerine gore, Kremlin'de yapılan neredeyse butun telefon goruşmeleri NSA'nın elektronik kulakları tarafından kaydedilmişti.
Kesin olan şu ki, Amerikan ordusu ve istihbarat birimleri son yıllarda dunya uzerinde o kadar yoğun bir dinleme istasyonları şebekesi kurdu ki, dunyanın herhangi bir yerinde bir telefon, telsiz, faks veya kablo goruşmesi yapıldığı anda neredeyse hicbir şey dikkatlerinden kacamaz hale geldi.
Zaten NATO ulkelerinde casusluk yapmak, ABD tarafından "nefsi mudafaa-tehdit savmak" olarak değerlendiriliyor...
Der Spiegel: 'Amerika'nın buyuk kulağı'
Şubat-1989'da Almanya'da Spiegel dergisi, NSA hakkında, "Amerika'nın Buyuk Kulağı" başlığı altında bir kapak haberi yapmıştı. Bu haberde; Kuzey Denizi ile Alpler arasında her kim herhangi bir telefonun ahizesini kaldırdığında NSA'nın obur ucta oturduğunu herkesin bilmesi gerektiğini, bu yuzden de anayasal olarak garanti altına alınan haberleşme ozgurluğunun boş bir soz olduğunu iddia etmişti. Bunun uzerine Alman Meclisi'nde buyuk bir tartışma başladı. Bu tartışmalardan birkac hafta sonra, Federal Enformasyon Teknolojisi Guvenlik Dairesi (BSI) isimli bir dairenin kuruluş calışmaları başlatıldı. Tam bir yıl sonra da BND'nin bir tur sivil şubesi olarak BSI, resmen faaliyete girdi. BSI'nın gorevi; bakanlıkları, devlet dairelerini ve sanayi işletmelerini her turlu casusluk ve sabotajlara karşı korumaktı.
NSA da, yıllar once Almanya'daki soz konusu BSI'ye benzer bir hizmet birimini kurma kararı vermişti. Burada da amac; devlet dairelerini, sivil kurumları, bankaları ve şirketleri kendi imkanlarıyla elektronik saldırılara karşı korumaktı... Turkiye, bu konuda nasıl bir onlem almaktadır? Mesela, Turk Genelkurmayı; NSA gibi kurumlardan, onların dinleme ve casusluk calışmalarından nasıl korunmaktadır? Bu konudaki hassasiyet nedir?..
Kripto taktiği nasıl ayağa duştu?
1985 yılında verilen başlama işaretinden yaklaşık beş yıl sonra ABD'de "Clipper" isimli bir cip kamuoyuna tanıtıldı. Minicik ve cok ucuz bir kodlama birimi olan bu cip; bilgisayarlara, telefon ve faks cihazlarına kolayca takılabiliyordu. Artık kripto tekniği neredeyse ayağa duşmuştu.
Bu ciple iki kuş aynı anda vurulabilecekti: Bir taraftan "cok sayıda kullanıcıya kodlama cihazları sunabilmek, diğer taraftan da hukumete yasal olarak bine yakın dinleme operasyonu sağlamak..
15 Nisan 1993 gunu ABD Başkanı Bill Clinton, "Public Eneryption Management" (Amme Kodlama İdaresi) başlıklı bir kararname imzalayarak bu cipin, ulkesindeki veri guvenliğini artıracağı gibi, ihracatının sağlanmasıyla yabancı gizli servislerin casusluk faaliyetlerini de alt-ust edeceğini ilan etti. Bu yuzden Clipper dışındaki sistemlerin yurtdışına satılması mutlaka engellenmeliydi.
Clinton; Baş Savcılığını, Amerikan donanım ureticilerinin, Clipper ciplerini takıp takmadığını izlemesini istedi. Emniyet gucleri ve diğer hukumet dairelerine de (ki aralarında gizli servisler de bulunuyordu) "elektronik bicimde aktarılan bilgileri yasalar dahilinde toplama ve deşifre etme" gorevi verdi. "Key escrow" (anahtar emaneti) yontemi denilen bir yontemle de toplanan bu bilgilerin amac dışı kullanımı onlenecekti.
Başkan'ın bu kararnamesi, ABD'de veri guvenliğine ilişkin geniş bir tartışmanın başlamasına neden oldu... Bu arada bazı matematikciler de, kendi başlarına kodlama sistemleri geliştirmeye ve bunları pazarlamaya başladılar. En buyuk partiyi ise, 1991 yılında geliştirilmiş olan; PGD (Pretty Good Privacy-Cok İyi Gizlilik) isimli bir kodlama programı kopardı. Ucretsiz olarak sunulan PGD; gunumuzde İnternet'ten bile temin edilebilmektedir.
Clinton hukumeti, başka bir planda daha başarılı oldu. İcinde bulunduğumuz dijital iletişim cağında emniyet gucleri icin bir "Digital Technology and Communications Privacy Improvement Act-Dijital Teknoloji ve İletişimde Gizliliği İyileştirme Kanunu" yayımlayarak telekomunikasyon şirketlerine, FBI'ı, kodlu veya kodsuz dijital hatları dinlemede destekleme zorunluluğunu getirdi.
1994 yılının Aralık ayında Toplumsal Sorumluluğa Sahip Bilgisayar Calışanları- CPSR Vakfı, Clinton Hukumeti'nin hizmetici belgelerine dayanan onemli bir rapor yayımlayarak, NSA'nın kendisine yeni sızma kanalları aradığı, belki de "Clipper"in icinde gizli bir arka kapı bulunduğu yonundeki endişeleri doğruladı. CPSR Başkanı Marc Rotenberg'e gore soz konusu cip, verilerin kodlanmasını da bir sanayi standardı haline getirildiği takdirde; yurticinde totaliter bir gozetim, yurtdışında ise devlet eliyle sanayi casusluğuna cok az bir mesafe kalmış olacaktı.
12 katlı anten binası
NSA'da en buyuk oneme sahip olan birim, 'Site 300'dur. Burası, Augsburg yakınlarındaki Gablingen am Lech'de bulunan United States Army Field Station- Birleşik Devletler Ordu Sahra İstasyonu'na ait yaklaşık 1.5 kilometrekare genişliğinde bir alandır. Bu alanın tam ortasında, uzaktan bile rahatlıkla gorulebilen ve SIGNIT'in Avrupa'daki en buyuk unitelerinden birisi olan yaklaşık yuz metre yuksekliğinde ve profesyoneller tarafından Guney İngiltere'deki taş anıtlara atıfta bulunarak Elektronik Casusluğun Stonehenge'i olarak isimlendirilen kuresel bir anten bulunmaktadır. Buranın yanı başında 701'inci Askeri İstihbarat Tugayı'na bağlı uc operasyon tumeni ve birliklerinde yaklaşık 1.500 asker gorevlendirilmiştir.
Butun teknisyenler, kriptologlar ve bilgisayar uzmanları, yerin altına gizlenmiş bulunan ve nukleer bir saldırıya dahi dayanabilen sığınak turu 12 katlı anten binasının icinde calışmaktadır. Muhtemelen bu binada, Hassas Duzenlemeye TÂbi İstihbarat Birimi-SCIF ismindeki gizli sistem merkezi bulunmaktadır. Bu merkezdeki birbirinden tamamıyla bağımsız olan birimlerde; dinlenen telefon konuşmaları, okunan teleks veya fakslar birleştirilmektedir. Dev boyutlardaki bilgisayar tesisleri, yer altındaki binanın 6. ve 7. katlarındadır. Elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi, Augsburg kentindeki Sheridan Kışlası'nın 154-155. binalarında gercekleştirilmektedir.
İşler, bununla da sınırlı değildir. Hizmetici belgelerden elde edilen bilgilere gore 'Site 300', NSA'nın dev golge imparatorluğunun sadece bir unitesidir. İlk onceleri 'cok gizli' ibaresi taşımış olan ve Gablingen'deki tesis hakkında duzenlenen ABD kaynaklı bir raporda, yurtdışı dinleme istasyonlarının Yunanistan da dahil bircok ulkede bulunduğu bildirilmektedir. Mesela, 3'uncu Tumen, Atina'daki Hellenikon ABD Hava Kuvvetleri Ussu'nde bulunan 510 no.'lu binanın anten tesisinden sorumludur.
Gablingen'in sorumluluk alanına 10'dan fazla "mobil mikro dalga role istasyonu" girmektedir. Bunlar, asıl dinleme istasyonlarının sinyallerini toplamakta, guclendirmekte ve Bad Aibling'e veya Lechtal'daki merkeze iletmektedir. NSA şebekesinde bulunan iki birim, oldukca esrarengizdir: Operations Company Alpha- Operasyonlar Şirketi Alfa ile Bravo.
Gablingen'deki 501'inci Askeri İstihbarat Tugayı'nın dışında Alman toprakları uzerinde NSA; Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın bircok Eloka birimi faal durumdadır. 1980'li yıllarda butun dunyada siyasi acıdan bir yumuşama donemine girildiği halde ABD, milyarlarca dolarlık yatırımlara giderek elindeki bilgisayar destekli dinleme ve değerlendirme tesislerini, uydu terminallerini, yonlu telsiz hatlarını bilgisayarla araştırma sistemlerini ve şifre cozucu bilgisayarları modernleştirmiştir.
Nerede bir dost veya duşman, modern telekomunikasyon yontemlerinden birisini kullanırsa kullansın; gizli servisler pur dikkat kesilmiş, yapılan bu haberleşmeyi izlemek ve haberleşme alanındaki tekellerini korumak istemektedirler. Zira istihbari bir bilgi, siyasi iktidar anlamına gelmektedir. Schmidt-Eenboom, "Bu yuzden NATO dahilinde birbirine rakip enformasyon edinme girişimleri izlenmektedir."diyor. Schmidt-Eenboom'a gore, herkes herkesi dinlemektedir. NSA'nın, elektronik casusluktan edindiği bilgi ve verilere gelecekte de buyuk bir onem vereceği şuphesizdir...
__________________
İSTE SİZE NSA /amerıkanın en gızlı istihbarat orgutu
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- İSTE SİZE NSA /amerıkanın en gızlı istihbarat orgutu