Kendine tabii olunan, amelleri taklit, emirleri tatbik edilen kÂmil murşidler şu hadisi şerifte anlatılan kimselerdir;

Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Allahu Teala şoyle buyurmuştur:
”Her kim benim veli bir kuluma duşmanlık ederse, muhakkak ben ona harp acarım.
Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden (başka) benim icin daha sevimli bir amel ve ibadetle bana yaklaşmamıştır.
Kulum bana nafile (ibadet) lerle yaklaşmaya devam eder; nihayet onu severim. Bir kere de onu sevdim mi, artık ben onun işiten kulağı, goren gozu, şiddetle kavradığı eli ve yuruyen ayağı olurum.
Eğer benden bir şey dilerse ona verir, bana sığınırsa muhakkak onu himaye ederim.” (Buhari Rikak: 38, no:6137,5/2384)

Fahruddin-i Razi (Rahimehullah) ”Tefsir-i Kebir’de, kerameti ispat ederken demiştir ki:
”Allahu Teala’nın Cemal nuru, kul icin bir kulak olunca, o kul yakını işittiği gibi uzağı da işitir.
Bu nur ona bir goz olunca, yakını gorduğu gibi uzağı da gorur ve yine bu nur bir kul icin el olunca; zora, kolaya, yakındakine, uzaktakine, her şeye gucu yeter.”(Razi, Tefsiri Kebir 21/89-91)

Hazreti Omer (Radıyallahu Anh) ın:
”Şuphesiz Allah’ın yeryuzunde gozleri vardır.”(HÂkim-i Tirmizi, Nevaridul usul, 1/270) sozunun fetvasınca da bu dostlar, Allahu Teala’nın gozleri konumundadır ki, kendilerine rabıta edenleri (yonelenleri) mahrum etmezler.

Ayrıca bu zatlar, Ebu Sa’id el-Hudri (Radıyallahu Anh) den rivayet edilen:
”Muminin ferasetinden (ustun anlayışından) sakının. Cunku o, Allah’ın nuru ile bakar.”(Buhari et-Tarihul Kebir, no:1529 7/354) hadisi şerifinin mazharıdırlar.

Dolayısıyla Allahu Teala’nın nuruyla baktıklarından, kendilerine hicbir şey Allahu Teala’nın bildirmesiyle gizli kalmaz. Boylece de kendilerine rabıta yapıp, himmet isteyenlerin kalplerini Allahu Teala’nın nuruyla doldururlar.

Nitekim ”Risale-i Behaiyye” de beyan edildiği uzere; ariflerin sohbetleri feyiz ve iras ettiği gibi, nazar (teveccuh ve bakış) ları da feyiz verir. Zira onların nazarları Hak Teala’nın nazarından teferru’ etmiştir. Hatta geride zikredilen: ”Ben onun goren gozu olurum.” Hadis-i kudsisinden dolayı, bu zatların bakışı, aynı Nazar-ı Hak’tır. Mevla Teala, diğer butun mahlûkata bu zatlar ile birlikte nazar edip rahmet ve himaye eder.

Nakledildiğine gore; Necmeddin-i Kubra (Kuddise Sirrahu) Hazretlerine bir hal olurdu ki, o hal ile bir kopeğe nazar etseydi, o kopekte, o Aziz’in berekatıyla zuhur eden yuce halleri gorenler hayrete duşerlerdi.

Yine nakledildiğine gore, Seyyid Ahmed Bedevi Hazretleri, yuce velayet ve ruhani kudretlerinden dolayı, kendisinden istifaza (feyiz almaya) gelen bir saliki, bir nazar-ı Âlileri ile velilik makamına ulaştırıp, hilafet (halifelik) verirdi. (Ahmet Mahmud Unlu, Tarikat-ı Aliyyede Rabıta-ı Celiyye)

Tum bu yazılanlardan anlıyoruz ki, kÂmil bir murşidin nazarı cok kuvvetlidir. Ayrıca Allah’ın izniyle uzak onlara yakın, karanlıklar aydınlık, gizli şeyler aşikardır. Cunku onlar Allah’ın dostlarıdır. Allah, nefisten sonraki en buyuk duşmanı olan şeytana bile nice harikulade haller vermişken, dostlarına bunları cok gormek insafsızlık olacaktır.
www.ismailaga.info
__________________