"Celestine Prophecy" ve James Redfield
Kotu geleceği değiştirebiliriz
"9 Kehanet"in yazarı bizlere farklı bir dunyayı haber veriyor. Gelecek icin ongurduğumuz kotu olayların ve doğal felaketlerin bizim bilincimizden doğarak gercekten oluşabileceğini ve bundan bizim sorumlu olduğumuzu soyluyor. Gelecekte doğaya yonelik komunyel bir yaşamın gerekliliği daha cok ortaya cıkarken, yaşam bicimlerimizi de değiştirmemiz kacınılmaz olacak. Kısacası, temel olarak vazgececeğimiz tek birşey var; "Daima daha coğunu istemekten vazgecmeliyiz..."
Sadece ABD´de 20 milyon insan gecen bahar aylarından beri, Nostradamus, Gordon Michael Scallion, Edgar Cayce veya benzerlerinin kotu bir geleceğe doğru gittiğimiz kehanetlerine daha cok inanmaya başladı. Hele PBS tv´de yayınlanan ozel belgesel-haber programdan sonra konu cok daha fazla konuşulmaya başlandı. Felaketlerle dolu kacınılmaz bir gelecek konusunda neredeyse fikir birliğine varılmış gibi. Fakat aksi goruşte olanlar elbette ki var ve ozellikle de "Celestine Kehaneti"nin yazarı olan James Redfield´ın yaklaşımları dikkat cekiyor. "Celestine Kehaneti" Turkiye´de "Dokuz ve On Kehanet" adlarıyla yayınlandı. Redfield, daha pozitif bir mesaj iletiyor. Redfield´a gore tehdit eden sosyal ve cevresel felaketleri onlemek icin hala zaman var. Eğer yeteri kadar insan bunu kavrayabilirse başarılı olabiliriz diyor.
Bizler, evrimi farkeden ilk canlıyız...
Hala "Celestine Kehaneti"´ni okumadıysanız veya itiraz edenler arasındaysanız daha dikkatli olmalısınız. Egzotik Peru Amazon´unda gecen oykuyu bir kez daha okumanız gerekiyor. Kitap, gercek bir hikaye gibi anlatılmasına rağmen Redfield kitabın alegorik bir hikaye olduğunu savunur. Kitap, onun deneyimlerinden ve bilgilerinden yola cıkan bir derlemedir. Redfield, kavramların kendi yaratıcı hayal gucunun bir urunu olduğunu soylese de, kitabı okurken binyıllar once kaybolan eski bilgeliğin tekrar keşfedildiği duygusundan kendinizi alamıyorsunuz. Aslında Redfield´ın kendisi olsa dahi, kitabın kahramanı, biziz. Peru´ya doğru yol alırken, maceranın yanısıra icimize dolan ruhsal aydınlanma bize yol gosteriyor. Ardışık keşifler genelde duzenli ve idealist bir gorunum arzederler. Redfield´e gore bu gorunum bir soğanın katmanları gibi duşunulmelidir. Diğer bir deyişle, aklımızın katmanlarını soğan gibi soyarsak, farklı kavramları gorebiliriz. Yaşamı anlamlandırmak icin araştırmalarımızı gercek otesine yoneltmeli ve sanki hayali bir heykeli yontuyormuş gibi duyularımızı imajlarımızla butunleştirmeli ve sonuclar cıkarmalıyız. Redfield, suregelen evrimin sonucu olarak, insanlığın yukarıya doğru cıkan bir sarmal merdiveni tırmandığını belirtiyor ve kavramların bilgeliğine sahip eski, ozel uygarlıkların varlığını kabul ederken, duşundurucu bir yaklaşımda bulunuyor. Redfield´e gore bizler, bir kitle halinde evrimi farkeden tarihteki tek hareketiz. Kavramlar sonsuza kadar etrafımızdadır ama bizler tarihsel olarak bir kultur olarak bu kavramların ozune sahip olmak icin buraya yerleştirildik.
9 Kehanet, aslında 9 aşamayı simgeliyor
Tarih, Redfield´in gozde konusu. Duşunceler bunları en iyi şekilde anlatan tarihsel sozlerle şekillenirler. "Celestine Kehaneti"nde tarihe bakış acımız 9 Kehanet´in ikincisinin konusudur (Birincisi, bize gorunen raslantıların onemini gosterir). Biz tarihi yani milyonlarca yıllık bir zaman dilimini, icinde bulunduğumuz on yıllar veya yuzyıl anlayışında duşunuyoruz. Buna karşın goruş acımız daha artık daha kozmik, bazı insanlar ve diğer canlı varlıkların auralarını gormeye başladılar, bu bir olgunluk duzeyidir ve bu "Celestine Kehaneti"nde bize oğretilen Ucuncu Kehanet´tir. Peru´ya ozgu yağmur ormanlarında ıslak ağacların altına oturup, gozle gorulmez enerjiyi gormeyi deneyebilir ve de başarabiliriz. Tek gerceğin araştırılmasında bize rehber olacak bir eser metni bulunmamaktadır. Redfield, Peru´nun buyuleyici ve kendisini ruhsal gizeme adamış bir şehir olduğunu soyler. Bununla beraber ruhsal patikalara yonelmiş binlerce kişi bulamazsınız. Peru´da İnka´lara ait dinsel kalıntılarla ve eski dunya Katolikliği´nin bir karışımı bulunmakta. Boyle bir karışım tum uluslara ornek olabilir, antik kulturlerle, modern inanclar butunleşerek daha fazla deneysel metodla gizeme acılan kapılar aralanabilir. Cevaplar cok onemlidir. Enerjiyi gorme yeteneğini kullanma ustalığına eriştikten sonra Dorduncu Kehanet bize bilincsiz fikir ayrılıklarının (kişisel ve global) ozunu gosterir. Sonra Beşinci Kehanet´le sınırsız evrensel bir kaynakla bağlantı kurabileceğimizi ve boylece yaşamsal sorunlarımızı bulmak ve cozmek icin kişiliğimizi serbest bırakmayı oğreniriz.
Enerji somuruculeri
Enerji ozgurluğune veya serbest enerji alanına doğru yaptığımız yolculuk ve yaşamsal sorunlarımızı cozmek ve keşfetmedeki ana neden kişiliğimizi kontrol ettiğimizi bilincli olarak farketmemizdir. Bunun guncel yolu, kendimiz icin daha fazla enerjiyi sağlamayı bilincsizce yaptığımızdır ve bu yyolla diğer insanları idare etmek ve 6. ve 7. Kehanetler´in konusudur. Eric Berne´nin (İnsanların oynadığı oyunlar yani "ben iyiyim, sen de iyisin") calışmalarından etkilenen Redfield, davranışları etiketledi ve ozel isimler vererek sınıflandırdı (Goz korkutanlar, Yargıc Tipler, Cekingenler, ve Bana Acıyın tipleri gibi...). Goz korkutan kişiler diğerlerini korkutarak enerji calarlar, Yargıclar eleştirecek bir şey bulmak icin soru sorarlar. Cekingen tipler geri cekilirler ve cekingen davranarak ilgi ve enerji elde etmeye calışırlar. Bana Acıyın tipleri ise enerjiyi cekmek icin, başkalarının kendilerini suclu hissetmelerini sağlarlar.
Bizi yonetenleri eğitmeli ve yararlı hale getirmeliyiz
Bilincimizi uyandırarak uyanık olma ustalığını kazanabilir, kendimizi ozgurce yeniden yorumladıktan sonra kendi aile deneyimlerimizi geliştirerek, yeni bir goruş acısı kazanabilir ve kim olduğumuzu anlayabilir ya da keşfedebiliriz. Dram kontrolu yani kendimizi saklamamız azalacak ve gercek yaşam yazımız ortaya cıkacaktır (Bunu raslantıların anlamını kavramak olarak duşunun). Castro´yu, Kaddafi´yi, siyasi liderleri ve yonetim kurullarının başkanlarını duşunun, butun bunlar ve otekiler bizleri yonlendiriyorlar, yaşamlarımızı değiştiriyorlar, orneğin icine organik maddelerin katıldığı tahıl, meyve ve sebzeleri bize yediriyorlar, bize ne yapmamız gerektiğini ve nasıl yaşamamız gerektiğini soyluyorlar. Bu arada, kendi farkındalığımızı yitiriyoruz ama bunu farketmeyi başladık, işte bu onemli bir adım. Bazılarımız diğerlerinin kendi hayat sorunlarının yanıtlarını bulmalarına yardımcı oluyorlar ki, bu sonucta kendi sorunlarımızın da yanıtlarını buluyoruz demektir. Bu tur davranış 8. Kehanet´e ulaştığımızın bir gostergesidir. 8. Kehanet boyle davranarak gelecekte hem kendimizin hem de diğerlerinin buyumesini ve gelişmesini sağlamaktır. Redfield´a gore yaşamsal soruların yanıtları acık bir şekilde geliyor. Bir insan kendi becerileri ve yetenekleriyle daha ruhsal bir dunya yaratmak icin ne yapması gerektiğinin resmini cizebilir. Bu acıktır ve boylece hissedilebilir.
Burada ne yapıyoruz?
Avukatlık doktorası yapmış bir sosyolog olarak Redfield, psikolojik alanda ehliyetli bir uzman. İnsan psikolojisini iyi oğrenmiş ve atalarını duşleyebilen birisi olarak, konuşmalarını eşanlamlı olarak referanslarla susluyor. Carl Jung´un beklenmedik şeyleri bulma kuramı, gorunur olayların, kollektif bilincaltı alanından geldiğini ongoruyor. Ama bu, Jungian psikolojinin ozel alanıdır. Belki de bu tur sosyo-psikolojik ornekler yuzunden, "Celestine Kehaneti"nin yani kitabın gizemli gorunuşu her kesimden insanın ilgisini cekiyor ve elden ele gecirilerek sabahlara kadar okunmasını sağlıyor ve ayrıca dinsel gruplar tarafından da calışmalarda kullanılıyor. Burada cok basit birşey var; teknik olmayan ve genel bir şey bu, aynı zamanda da Batı felsefesi ile kızılderili kokenli Amerikan/Şamanistik bilgelik butunluğunde, Batı dini ve Birleşik Dunya arasında doğal bir kopru oluşturur. Toplu olarak, inşa ettiğimiz yani oluşturduğumuz kritik kutleyi hissediyor ve parlak bir gelecekten ote karanlık biri geleceği duşluyoruz. Yaşamın anlamını, neden burada olduğumuzu ve ortak yaşam gorevimimizin ne olduğunu bilmek istiyoruz.
Cozum kendi icimizde
Genc bir danışmanken, James Redfield´ın gorevi yaşamsal sorulara cevap vermek ve pozitif orneklere kitlenmiş insanlara yardım etmekti. Ruhsal bilimin diğer araştırmacıları gibi (ayrıca bir peygamber ya da bir murşit gibi anılmaktan kacındığı icin) resmi organizasyonlarda yer almaktan kacındı. Dinin saygınlığının ve umudunun bireysellikten kacınmakla mumkun olduğunu soyluyordu. Redfield´e gore bilimsel ya da dinsel olsun ya da olmasın cok doğal olan organizasyonların modası gecmiştir. Bu organizasyonlar eski tur bilginin dağıtım tarzıdır. Sanatcılar, şairler ve gercek kaşifler ve hatta entellektueller yeni birşey ortaya cıktığında, daima tepki vererek karşı cıktılar. Hicbirimiz bunun dışında kalamadık. Oysa hakikatı bulmadan once bazı şeylere bakarak eskilerin yolunu oğrenmiş olmalıyız. Fakat yuzyuze geldiğimiz, dış gorunuşte cok guclu olan sosyo-ekonomik ve cevresel sorunlara yeni gozlerle nasıl bakabiliriz? Bu ilerletici kehanet basitlikten cok ote umitsiz bir idealizm değil mi? Orneğin AIDS gibi korkutucu hastalıklar, kargaşa, kirlilik, ve gittikce artan vahşet gibi ornekler varken? Ama Redfield´in cesareti kırılmamış gibi, pozitif icerikte psikolojik bir yayılmaya devam edeceğini soyluyor. İnsanlar kendi onemlerini ve anlamlarını keşfettikce daha cok alternatif toplum modellerine sahip olacağız. Enerji, kirlilik ve sosyal problemlerin butun cozumlerini bulacağız.
Utopik kasaba; Gaviotas
Boyle bir model Gaviotas´da 130 yaşayan tarafından kuruldu ve bir tur alternatif toplum olarak Colombia´nın tropik bolgesinde yer aldı. Hukumeti kar etmeyen bir kuruluş, evler, sağlık ve yiyecek; bunların hepsi parasız. Suc yok, polisler yok, kanun ve yonetmelikler yok. Yeni teknolojiyle tanışılıyor, enerji yel değirmenlerinden ve guneş enerjisi panellerinden geliyor, yağmurlu havaya uyum sağlanmış, cocuklar pedal gucuyle enerji sağlıyorlar. Anaokulunun cevresindeki sahillerden, cocukların temiz suyu topluluğa pompalamasında yararlanılıyor. Besin zinciri saygılı ve duzenli. Beslenen sığırlar ozel olarak hazırlanmış bir yerde yaşıyorlar. Dışkıları ozel bir kapta toplanıyor. Burada doğal kompozisyonlarla gubre corbası haline getiriliyor ve metan bakımından zengin karışım, yakıta ve guce donuşturuluyor. Butun bunlar, dunyadaki kırk unlu mimardan birisi olan Japon mimarın adının verildiği yerel hastanenin ısıtılmasında kullanılıyor. Mimar bu hastaneyi beş kuruş almadan, kendi kaynaklarından sağladığı malzemeyle yapmıştı. Hastanede hastalar tahta krişlerden yapılmış hamaklarda yatıyorlar, arkadaşları ve yakınları tarafından ozel serada yetiştirilen sebzeleri yiyorlar. Eşsiz bir yeraltı havalandırma sistemi, kuzey melteminden yararlanıyor. Tavanlardaki foto galvanik hucreler pompaları calıştırıyor ve guneş basınclı enerjiyi kullanan mutfağa guc sağlıyorlar.
Birgun ormanlarda yaşayacağız; oyleyse onlar bize lazım...
Gaviotas´da oturanlar başka bir eşsiz şeye daha sahipler, yağmur ormanlarının kendi bolgelerinde yokolan yerlerini yeniden başarılı bir şekilde doldurmaya başladılar. Honduras´dan gelen camları kullanarak (bunlar ince toprakta da buyuyebilirler) kırk yerli ağactan oluşan korunmalı bir cevre yarattılar. Toprak altında uyuyan ağaclar yeniden yukselmeye başladı. Bunlar Celestine´nin Kehaneti"nde bildirildiği gibi, coğumuzun birgun icinde yaşamayı sececeği ormanları oluşturacaklar. (coğunlukla dağların tepelerindeki bakir ormanlar tercih edilmeli). Celestine yolu kişisel bir sorumluluktur. Başkalarını suclayarak veya sosyal programların bizim bakımımızı ustlenmelerine guvenerek, gucumuzu yitiriyoruz ve bunu durdurmayı istemeliyiz; bunların yerine diyet yapmalı ve kendi disiplinimizi kurmalı, kendi sağlığımızı duzenlemeli ve yardıma ihtiyac duyduğumuzda doğru oğutler veren kaynağı secmeliyiz. Peru´da egzersiz yapılmıyor. Biraz yurunuyor ve hic aerobik sınıfı yok ve gunluk fiziki egzersizlere de gerek yok. Redfield biraz kişisel Tai Chi yapıyor ve karısı Salle bicimlendirici masaj terapisti; ama Redfield kutsal dini yerlere yolculuk etmeye daha hevesli, guc noktalarında oturarak yeniden enerji depoluyor. Sağlık koruma konusu değişim gerektirdiği zaman parasal konuda da farklılığa gerek vardır. Redfield ekonomik ve toplumsal krizi ve de ilgili kehanetleri cozmenin anahtarının sorumluluğu dağıtmakta olduğunu soyluyor. Sağlığın korunması pahalı olduğundan insanlar bazı tedavileri almayı reddettiklerinde değişikliğe ihtiyac duyarlar. Doktorların bazıları artık daha cok ruhsal kokenli sağlık prosedurlerinden faydalanıyorlar. İşte bu, sağlık krizini cozecektir.
Astroloji´nin gercek anlamı
Dokuzuncu Kehanet, Redfield planlamaların değişimlerini, şu anda ortaya cıkan kultur icindeki yerini tartışıyor. Gelecek bin yılın ortalarında, Redfield ihtiyaclarımızın yeni bir finansal sistem olmaksızın tamamlanacağını soyluyor, daima daha coğunu istemek yerine artık olabilirliğin icinde kalmayı oğrenmeliyiz. O zaman belki daha cok vereceğiz ama doğru gecim vasıtasını bulma basamağına da basmış olacağız. Redfield tek gerceği ve kesin olanı sunduğunu duşunurken, eşi Salle ile beraber seminerler vererek, ruhsal deneyimlerini ve yansımalarını yazdığı aylık bir gazetede (The Celestine Journal) yayınlıyor. Redfield, dunyanın daima kendisini yansıttığını yani periyodik olarak tekrarladığını, ozellikle de Astroloji´nin ve I Ching ile Tarot gibi simgesel sistemlerin senkronize mesajları ilettiğini yazıyor. Redfield´e gore, Astroloji en buyuk senkronizasyon yani eş zamanlılık ve eş anlamlılık gizemini iceriyor. Bu bağlamda falcılıktan ve geleceği oğrenme tutkusundan arınmış bir Astroloji insanlığın cok onemli koşe başlarını ortaya cıkarabilir.
Tarihi bilerek kendimiz yazmalıyız...
Son soz henuz belirlenmedi. Redfield, gayretle Onuncu Kehanet´i ortaya cıkaracak olan sonuc uzerinde calışmakta. Spiral bir yoldayız, anlayış aşamalarını veya katlarını aşarak, bilincimizin arka planında saklı eski kehanetlerin getirdiği korkunc olasılıklardan uzaklaşabiliriz. Redfield´in de doğruluğunu kabul ettiği gibi herbirimiz yaşanan buyuk dramın karar verilen sonucunun oluşmasında onemli bir yere sahibiz. Tum ruhsal kehanetler mumkun ve olası bir şeyin bir resmini sunar. Fakat kehanetler ortaya cıktıktan sonra bazı şeyler değişirler. Redfield; "Bizi dışarıda bekleyen pozitif bir değişimin yolu olduğuna inanıyorum. Hatta o yolda yuruyebiliriz. California, depremler sonucunda okyanusa batmayacaktır. Bizler kendi tarihimizi, kendi haline bırakmadan bilincli olarak yazabiliriz." Tarihi gecmişteki gibi olacak diye duşunmekten vazgecmeli hatta unutmalı ve uzerinde yuruduğumuz geleceği planlamalıyız. Bunun olabilmesi icin yeteri kadar insan pozitif bir sonucu imajine edebilirse, kotu bir gelecek oluşmayacaktır. Aksi halde bircok doğal ve ekolojik felaket dışarıda bizi beklemekte ama sonuc bize bağlı ve bunu hele bu gunlerde hic unutmamalıyız.
alıntı/dır
__________________
Geleceğimiz ve On Kehanet
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- Geleceğimiz ve On Kehanet