Mars Gezegeninde 4 Temmuz 1997 tarihinde inen Parthfinder (Kaşif) uzay aracı NASA’ya cektiği resimleri yollamaya başladı. Bu resimleri dunya ajanslarına satan kurumun fotoğraflarındaki “karartılar” dikkat cekmeye başladı. NASA, bu fotoğraflar icin link hatlarındaki problemler yuzunden bazı fotoğrafları net alamıyoruz acıklamasını yapıyordu.


NASA NE SAKLIYOR?


Ancak Mars’ı İnternet’ten izleyen bomba gibi bir acıklama ile karşı karşıya kaldılar. Acıklama şoyleydi: “NASA dunya kamuoyundan bir şeyleri gizlemek icin fotoğrafları ozellikle karartıyor. Bu acıklama ile birlikte NASA’nın İnternet’te net olarak yayınlanan ikinci fotoğrafta, kubbe şeklinde cisimler goruluyor. NASA’nın yayınladığı bu fotoğraflarda ise bu cisimlerin olduğu yer, bant cekilmiş gibi karanlık…”


İsmini gizli tutan bir NASA yetkilisi “Bu temiz fotoğrafı nasıl elde ettiğimi sakın sormayın” diyor ve ekliyor “Temiz fotoğraflarda gorulen kubbe şeklindeki cisimler goz yanılması da olabilir. Ancak NASA yetkilileri, kendi gordukleri her şeyi herkesin gormesini istemiyorlar.”


NASA’dan sızan bazı resimler bize Amerikalıların ısrarla başka gezegenlerde hayat olduğu ve temasa gecerek bilgi sahibi olduklarını gosteriyor. Buradaki amacın sebebi elde edilecek bilgi ile teknolojik olarak daha da ileriye gitmek istemeleridir. 1970’lerin başlarında TRT’nin siyah-beyaz ekranlarında yayınlanan UZAY YOLU dizisinin gercek olmasına az bir surenin kaldığına inananların sayısı bugun milyonları bulmuştur. Cunku Uzay Yolu dizisinde kullanılan bircok urunun mesela kucuk telsizlerin, otomatik kapıların kendiliğinden acılması, Gezegene inen murettebatın cep telefonları aracılığıyla ana gemi ile konuşmaları teknolojik olarak gunluk hayatımıza girmiştir.


Tıbbi konularda gercek olurken, insanların bir yerden bir yerlere ışınlanması yakında gercek olacaktır. Bunun ile ilgili olay ise meşhur Philadelphia Deneyidir. 1943 yılında 2’nci Dunya Savaşının en kanlı gunlerinde yapılan bu deneyde Virginia ile Norfolk limanları arasında bir destroyer ışınlanmıştı. İcindeki murettebat ile gercekleşen olay sonucunda tum murettebat deney sırasında ve sonrasında olmuştu. Amerikalıların bu calışmaları hala surdurduğunu gorup, bu deneylerin boş bir uğraş olmadığını anlamak icin uzman olmaya gerek yok.


Gercek şudur: Uzay Gemisi Atılgan gibi bir uzay gemisi yaparak Uzay’daki diğer gezegenlere gitme fikri artık gercek olma aşamasındadır. Sadece bu teknolojiyi bulmak kaldı. Sorun sure sorunudur.


Biz yine NASA’ya donelim neden elindeki bilgileri saklıyor. Cunku kendi bilim adamlarıyla başarıya ulaşmak istiyor. 51’nci Bolge olayında olduğu gibi. Oraya zaten bir uzay gemisinin uştuğu, sağ veya olu bir cok uzaylı cesedinin bulunduğuna hala inanılıyor. Her ne kadar resmi makamlar yalansa bile. Siz cok ustun bir teknolojiyi cozebilecek bilgiye veya cihazlara sahip misiniz? Dunyanın Kurtuluş Gunu adlı filmden hatırlarsanız şoyle bir şey vardı. Dunya’yı istila eden uzaylılara karşı son care 51’nci bolgedeki Ucan Daire’yi kullanarak savaşı kazanmaktı. Sonucta filmin kahramanları bu Ucan Daire ile uzaylıların gemisini yok ederek, dunyayı kurtarıyorlar. Bizim de ileri surduğumuz gibi bunların gercek olması hic kimseyi şaşırtmayacak. 1947 yılından bu yana gecen surecte Amerikalı bilim adamlarının incelemelerini surdurdukleri Ucan Daire’yi calıştırıp, calıştırmadıkları bilinmiyor. Yasak bolge bugun herkese kapalı, geceleri ise garip cisimler ve ışıklar gorulmeye devam ediyor. Belki de UFO’yu calıştırdılar ya da benzerlerini yaptılar. Sonucta bugun Amerikalılar Uzay konusunda cok ileri derecede calışmalar yapıyorlar ve elde ettikleri bilgileri de kesinlikle kimseyle paylşamıyorlar.
__________________