Sadık ve takva sahibi musluman, cahil insanların yaptığı gibi basit sebepler yuzunden hiddetlenmez. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sık sık hadislerinde ummetine ofkelenmemesini tavsiye etmiştir.

Ofke ve kızgınlık anlarında, kendimize ve başkalarına zarar vermeden sakinleşebilmenin yollarını oğrenmek, sinirlenmeye başladığımız noktaları fark etmek, kendimizi uygun yollarla ifade etmek, eşimiz ve cocuklarımızın duygu ve fikirlerini onların acısıyla gorebilmek gerekir.

Tum bunlar kendimizi eğitip duygularımızı kontrol ederek, kaliteli ve donanımlı bir insan olmamıza vesile olacak onemli adımlardandır.

Cunku şiddet ve ofke duygusu, sınır konulmaksızın yaradılışımıza yerleştirilmiş, mutlaka eğitilmesi ve yonlendirilmesi gereken, insanı hayvandan da aşağılara duşurebilecek tehlikeli duygulardan bir tanesidir.

İşte bu sebepten eşler, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin, sıralayacağımız şu tavsiyelerine uyarlarsa, ofkelerine sahip olarak yuvalarındaki ahengi bozmamış olurlar.

1. Tavsiye: Eşler ofkelendiğinde birbirine karşılık vermemeli ve bu surette tartışmayı buyutmemelidirler. Mesela, koca ofkelendiği zaman kadın hala karşılık veriyorsa, ofke daha artacak demektir. Ama kadının ses cıkarmaması ve karşılık vermemesi ofkenin sonmesine sebep olur.

2. Tavsiye: Gazap hali geldiğinde, hulusu kalple “Euzu billahi mineş şeytanir racim” diyerek, Allah’a sığınmalıdır.

İki kişi Resulullah Efendimizin yanında birbirlerine cıkıştılar. Birisinin sinirleri kabarmaya, ofkelenmeye ve yuzu kızarmaya başladı. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şoyle buyurdu:

— Ben bir soz biliyorum, onu soyleyenin ofkesi gider. O da: ‘Euzu billahi mineş şeytanir racim’ (Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.) sozudur.

Ofkesi artan bir eş de Peygamberimizin tavsiyesine uyarak yukarıdaki sığınma duasını yapmalıdır.

3. Tavsiye: Gazap hali geldiğinde, ayakta ise oturmalı, oturmakta ise yere uzanıp toprağın hakir ve zelil olduğunu ve ondan yaratıldığını hatırlayarak mahviyet gostermeli veya ayağa kalkmalıdır. Bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şoyle buyururlar:

“Biriniz hiddetlendiğinde ayakta ise hemen otursun, hiddeti giderse (iyi), şayet gitmezse o zaman da yaslansın.”

4. Tavsiye: Bu hareketlerle de ofke gecmezse, soğuk su ile abdest almalıdır. Peygamberimiz şoyle buyurur:

“Hiddet, şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş ise ancak su ile sondurulur. Binaenaleyh biriniz hiddetlendiğinde abdest alsın.”

5. Tavsiye: Şayet bunlarla da gazap hali gecmezse, erkeğin evden cıkıp havayı değiştirmesi yerinde olur.

6. Tavsiye: Her musluman erkek, hanımının iyi yonlerini duşunerek ofkesine sahip olmalıdır.

Yine musluman, Rabbinin emrine uyarak, hoşlanmasa dahi eşiyle iyi gecinir. Cunku o Rabbinin sozunu hatırlar; insanın bir şeyden hoşlanmayıp ondan uzaklaşmak istediği, hÂlbuki o şeyin sahibine hayır ve bereket vesilesi olduğunu duşunur. Bunun icin musluman nasıl seveceğini cok iyi bilir.

İslam’ın Yuce Peygamberi, erkeklerin hanımlarından ne kadar nefret ederse etsin, hoşlandığı bazı ahlaklara sahip olduğuna dikkat cekerek, onun hoşlanmadığı yonunu acığa vurup hoşlandığı yonunu gormezlikten gelmesinin doğru olmadığını acıklamaktadır:

“Mumin bir erkek, mumin kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, başka hoşlanacağı bir huyundan memnun olabilir.”

7. Tavsiye: Sabırlı olmaktır. Aile yuvasında gerek kadın, gerekse erkek birbirlerine karşı sert davranır, sinirlerine hÂkim olamaz gazaplanırsa, şeytan ve nefse yol verilerek birlik bağını koparırlar. Bir taraf sinirlendiği, sertlik gosterdiği zaman, karşı taraf yumuşak davranıp, sukût ederek sabırla muamele etmelidir.

Bu maddeler, aile icinde zamanla ortaya cıkabilen ofkenin onune gecmenin yollarını gostermektedir. Zira Allah’ın Resulu gibi en yuksek ahlak sahibi birine karşı kırgınlık izhar olunması, en olgun kadınların bile hissi davranabileceklerini ve onlara karşı anlayışlı ve sabırlı olunması tavsiyeleriyle dikkatlerimizi cekmektedir.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şoyle buyururlar: “Karısının kotu huyuna tahammul eden erkeğe, Allahu Teala, iptilaya sabreden Eyyûb (aleyhisselam)’a verdiği mukÂfatı verir. Kocasının kotu huyuna tahammul eden kadına da Firavun’un nikÂhında bulunan Asiye’ye verdiği mukÂfatı verir.”

Sovmekten kacının

Aile reisi erkek, gerek evinde ve gerekse başka yerlerde, konuşma edebine riayet etmelidir. Nasıl ki ağzımızdan iceri girene riayet etmemiz icap ederse, ağzımızdan cıkacak olan sozlere de cok dikkat etmemiz icap eder. Daima nazik olup sovup saymaktan şiddetle kacınmak gerekir. Zira İslam, nezaket ve edep dini olduğundan, bu dinin salikleri olan biz muslumanların da, edep ve terbiyeli olmamızı, her turlu kotu ve cirkin sozlerden sakınmamızı emreder.
Ne yazık ki bazı erkekler, cocuklarının yanında hayÂsızca sovmek ve saymaktan cekinmemekte, bu hareketleriyle hem gunaha girmiş ve hem de cocuklarını kotu sozlere alıştırmış olmaktadırlar. Onun icin her musluman erkek, diline sahip olmalı, onu daima hayırda kullanıp kotu ve cirkin sozlerden sakındırmalıdır.

Sovup saymak, gıybet, yalan, nemime, iftira, istihza (alay) lanet etmek ve bunun gibi dinimizin yasak ettiği şeylerden de sakınmak, her muslumanın vazifesidir. Dilin pek cok afeti vardır. Bu afetlerden korunmak, iki dunya saadetinin gereğidir.

Şiddete başvurmayın

Aile icinde şiddet ve baskı, gecimsizliğe yol acan onemli hususlardandır. Once şunu bilmeli ki, değil insan, hayvan bile baskıya dayanamaz. Dostumuz olan kediyi bile cok sıkıştırırsan yuzune atlar.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) muminlere hanımlarını dovmemelerini tavsiye etmiştir. Kadın, erkeğe Allah’ın bir emanetidir. Ona dayak atmak cok buyuk bir yanlıştır.

Gunumuzde haddini aşarak, ufak tefek meseleler icin ya da hanımı sucsuz olduğu halde, her fırsatta doven erkekler de, ailede gecimsizliğin baş sorumlusudur. Hanımını olduresiye doven, kolunu bacağını kıran, bazı cahil ve zalim erkekler, eşlerinin evden kacmasına sebep olmakta ve hem eşini hem de yuvasını tehlikeye itmektedir.

Ozellikle sarhoş insanların sık sık boyle yaptıklarını ve kocalarının bu insafsızca dayak atmalarına tahammul edemeyen bazı kadınların, evi terk ettiklerini ya da daha da kotusu kocalarının hayatlarına kastettiklerini, medyada yer alan haberlerden oğreniyoruz.

Koca, gucune ve kuvvetine guvenerek, kibir ve gurura kapılarak ve fazla taassuba kacarak, karısını ve coluk cocuğunu kendisinden soğutacak ve tiksindirecek şekilde harekette bulunması, dinen yasaktır. Kadın erkekten daha hassastır, daha ince bir mizaca sahiptir, cabuk eğilir, birden kırılır ve incinir.

Peygamberimiz (aleyhisselam): “Kadın, eğe kemiği gibidir. Doğrultmağa kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğrilir ve eğri olduğu halde istifade edersin.”

Bunun icin kadınları dovmek de dÂhil, oldukca sert ve haşin davranmak, musluman kocalara yakışmayan bir harekettir.

Sert davranmamak denince; erkeğin eşini dovmemesi, sucunu yuzune vurmaması, kotu sozlerle tahkir etmemesi, evini terk etmemesi, sert tavır ve bakışlardan kacınması gibi hususlar anlaşılmaktadır.

Yumuşak tabiatlı olun

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) muslumanların ofkeli değil, yumuşak tabiatlı olmalarını şu hadislerinde istemiştir:

“Yumuşaklıktan ve mulÂyemetten mahrum olanlar, hayırdan da mahrum olurlar.”

“Allahu Teala rıfk sahibidir. Ve her işte rıfk (merhamet, şefkat) ve yumuşaklığı sever.”

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de şoyle buyurmuşlardır:

— İnsanların en kotusu ailesine sıkıntı verendir. Bunun uzerine ashabı kiram:
— Aileye sıkıntı vermek nasıl olur, Ya Resulallah? Diye sorunca O, şoyle cevap verdi:
— Kişi eve geldiğinde karısı urperir, cocuğu korkar ve kacar. Evden cıktığında ise karısı guler, ev halkı rahatlar.

“Ah bir evden gitseydi!” Şeklinde gizli temennilere muhatap olacak sertlikler, hic şuphesiz İslam aile duzeninde yeri olmayan davranışlardır. Erkek, dışarıda karşılaştığı olayların sıkıntısını ailesine taşımamaya gayret etmeli, ofke ve gazabını denetlemeli, hele başkalarına kızmasının acısını evdekilerden cıkarmaya asla kalkışmamalıdır.

Evet, bir erkeğin gerek evine geldiğinde ve gerekse evinde iken, coluk cocuğuna ufak tefek şeyler icin bağırıp cağırarak dehşet sacması, ifrat derecede onlara baskı yaparak korkutması, evinde daima suratını asarak kaşlarını catarak durması, yuvada huzursuzluğa sebeb olur.

Luzumsuz yere sert davranmak bir bakıma eşin, kul hakkını da ciğnemek ve zulmetmek demektir.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve selem), bir hadisinde şoyle buyurur: “Haksızlık etmekten sakının. Cunku haksızlık, kıyamet gununde zulmettir.”

Buradaki haksızlık etmekten maksat, yalnızca birisini haksız yere dovmek ya da malını almak değildir. Haksız yere kalp kırmak, hakaret etmek, kotu zanda bulunmak ve sovmek gibi davranışlar da zulmet’tendir.

Musluman diğer kardeşlerine zulum yapmayacağı gibi hele hele en yakını olan hanımına zulum yapması, aşırı derecede sert davranması asla caiz ve normal değildir.
__________________