ZOR GECİTLER KURAN İLE GECİLİR!
Muhterem Muslumanlar!
Okuyacağımız Ayet-i Kerimeler Allah’u Teala ve tekaddes Hazretleri’nin beyyinatıdır. Acıklamaları bu niyet ile dinlemelidir.
Yerleri, gokleri, arşı ve kurs’yu yaratan, bunların hepsini direksiz ayakta tutan, semayı yıldızlarla susleyen, ay ve guneşle parlatan, bu kadar nebatatı, butun canlıları ve hepimizi yaratan ve yaşatan Allah’ın kelamıdır…
İnsan bunları boyle duşunmezse, cok az anlar. Belki de hic anlamaz.Ama boyle duşunerek dinlerse o vakit daha iyi anlar ve yukselir.
KURAN’IN BUYUKLUĞU ANCAK ALLAH’IN OLCULERİ İLE BİLİNİR
(Sure başı: “elif lam mim sad” ayeti ile başlıyor)
Hurufu Mukataat; muteşabih ayetlerdendir. Allah Teala ve tekaddes Hazretleri’nin bu harflerden maksadının ne olduğunu kendi bilir. Bunlar Kuran’ı Kerim’in sırrıdır. Bunların zahirine inanır, onlar hakkındaki batıni ilmi Allah’a bırakırız.
Sure-i Ali İmran’da bu ayetler hakkında şoyle buyrulmaktadır:
”Biz bu ayetlere iman ettik. Her birerleri rabbimiz tarafından indirilmiştir”.(Ali İmran 7 den)
(Ders ayeti)
”(Bu, oyle) buyuk bir kitaptır ki, bununla korkutasın diye ve muminlere bir mevize (oğut) olmak uzere sana indirilmişti. Artık bundan (sen onu duyururken kÂfirlerin yalanlayacaklarından) dolayı senin goğsunde (kalbinde) sakın bir sıkıntı olmasın.”
Kuran’ı Kerim buyuk bir kitaptır. Buyukluğu ancak Allah-u Teala’nın olculeri ile bilinir. Mahlukatın olculeri onun buyukluğunu bildiremez.
Cenab-ı Hak (Celle ve Ala) Hazretleri bu ayet-i celilesinde bu kitabın kendisi tarafından Habibine indirilmiş son derece buyuk bir kitap olduğunu beyan ettikten sonra Habibine (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hitaben: ”Ya Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu kitabın hukumlerini insanlara tebliğ ettiğinde sakın senin kalbinde insanlar kabul etmezler, karşı gelirleri feryad ederler diye bir zorluk, bir sıkıntı olmasın” buyuruyor.
Ayetimizde gecen (Haracun) kelimesi ”şuphe” anlamındadır. Ayrıca ”zorluk” manasında da kullanılır. Zira insan şuphelendi mi zorlanır.
Allah, cumlemizin kalbini Kuran-ı Azimuşşan ile ferahlanan, onu okuyunca huzur duyan, rahatlık duyan, sevinc duyan kalplerden eylesin.
İnsan, kÂinatı yoktan var eden, kullarına anlarından babalarından cok acıyan Allah-u Teala’nın kitabından zorluk duyarsa, başka zorluk duymadığı hicbir şey kalmaz. Eğer insan, Allah-u Teala Hazretlerini hakkıyla bilse ve bildiği gibi inansa ve ona teslim olsa; ne cetinlik kalır, ne darlık kalır, ne de bir gucluk kalır.
Kalplerin darlanmaması, hatta huzura kavuşması icin zikrullaha cok devam etmek lazımdır.
Şu ayeti kerime bu manaya işaret etmektedir:
”Oyle kimseler ki Allah’ iman ettiler ve Allah’ın zikri ile kalpleri mutmain oluyor,(işte bunlar Allah Teala’ya yonelenlerdir. Allah Teala Hazretlerine yonelmek evvela iman, sonra zikrullaha devam etmek iledir).Agah olunuz (biliniz) ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur (sukunet bulur).”(Rad Suresi 28)
İnsanla Cenab-ı Hak arasında hic munasebet yoktur. Toprakla Rab arasında ne munasebet olabilir. Yalnız, zikreden insan zikrettikce Mevla ile arasında bir munasebet bir alaka hasıl oluyor. O munasebet ve alakadan sevgi doğuyor. Munasebet arttıkca sevgide artıyor. Ne zaman ki, sevgi zikredeni kaplıyor işte bu kişi kemal derecesine yukseliyor. İtmi’nan (kalbin huzura kavuşması) hasıl oluyor.
”Oyle kimseler ki iman ettiler ve salih amel işlediler onlar icin guzel bir hayat ve guzel bir makam vardır.”(Rad 29)
ZOR GECİTLER KURAN İLE GECİLİR
Allah-u Teala Hazretleri sohbet ayetimizde Kuran’ın indirilişine sebep olarak (li tunzira bihi) buyuruyor. Yani ”Onun (Kuran’ın) vasıtasıyla korkutasın icin” sana indirilmiştir.
İnzar: Mutlak korkutmak anlamında olmayıp, bir şeyin sonundaki tehlikeyi guzelce anlatmak ve o tehlikeye dikkat cekmek demektir.
Allah-u Teala Hazretleri, Kuran ve peygamberimiz vasıtasıyla kullarının onunde tehlikeli ve zor gecitler olduğunu haber vermiş, korkup o tehlikeli gecitleri rahat aşabilmeleri icin tedbir almalarını yani Kuran’ın emrettiği iman, amel-i salih ve ihlası kazanmalarını murad etmiştir. O zaman dar gecitler ve zorluklar hep genişliğe ve kolaylığa tebeddul eder (donuşur).
Bir de ne icin indirildi Kuran-ı Azimuşşan? ”Muminlere vaaz olsun icin”
Kuran’ı okuyup manasını duşunen ve onunla amel eden ve yasak ettiği şeylerden kacanlar davayı kazanacak, pişman olmayacak, cok memnun olacaklar. Şu ayeti celile-i cemile’nin manasına kavuşacaklar:
”Diyecekler ki: Hamd olsun o Allah’a ki bize olan va’dini yerine getirdi ve bizi cennet arzına varis kıldı.Cennetten dilediğimiz yerde yerleşiyoruz.İşte amel edenlerin mukafatı ne guzeldir!” (Zumer 74)
Bu insanların bu kelamlarından anlaşılıyor ki, zorluk gormeden cennetlere yerleştiler. Eğer zorluk gorseydiler boyle derler miydi? Cenab-ı Allah bizleri de o kullar arasına katsın. Âmin.
Cok mujdeler vardır. Cenab-ı Hakkın Kuran-ı Azimuşşan ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vasıtasıyla bizleri korkutması bizlere buyuk rahmettir. Bizi uyandırıyor, tedbir aldırıyor, iyiliklerle uğraştırıyor, kotuluklerden uzaklaştırıyor. Boylece saadeti ebediyeye kavuşturuyor.
Butun ayeti kerimelerden anlaşılıyor ki, insan okuyacak, Kuran’ın manasını bilecek ve onu duşunecek, onunla amel edecek, eğlencelerden hicbirine yaklaşmayacak.
Muslumanın eğlenceye vakti yoktur.
Dunyada coluk cocuğunun nafakasını helalinden temin edip, ahiret vazifelerini yerine getirmek cok vakit istiyor. İğnenin ucu kadar eğlenceye vakit bırakmıyor. Ama sen aklını calıştırmazsan, eğlenceye cok vakit bulursun, aranması lazım gelen şeyleri de kaybedersin.
DOST VE DUŞMAN KURAN İLE ANLAŞILIR
(Ders Ayeti)
”Rabbinizden size indirilen (Kuran’ı Kerim)e tabi olun (uyun) ve ondan (Allah’dan) başkalarını veliler (dostlar) edinip de kendilerine uymayın. Ne kadar az duşunuyor (az oğut tutuyor) sunuz.”
Ayet-i Celilede kainatı yoktan var eden sevgili Rabbimiz tarafından indirilen, dunyevi-uhrevi muhtac olduğumuz her şeyi kazandırmaya vesile olan bu buyuk kitaba uyup, ondan başka hicbir şeye tabi olmamamız bize emrolunuyor. O halde cok dikkat edelim. Yuce Rabbimiz ahir zaman peygamberi Muhammed (Aleyhisselam) vasıtasıyla Kuran’ı Azimuşşan’ın butun inceliklerini bizlere beyan etmiştir. Buna uyacağız. Amel edeceğimiz kitap bu kitaptır. Seveceğimiz, bu kitabı indiren Allah-u Teala ve onun dostlarıdır. O halde Mevla ile alakası olmayan kimseleri dost edinmeyelim.Onlar kendilerini kurtaramıyorlar. Sana ne karları olabilir?
Ya Erhamerrahimin! Bizi kendi başımıza bırakma. Elimizden tut. Vazifelerimizi hakkıyla yaptır.Sevmediğin işlerden uzak eyle.Amin!..
Dışı kıpkırmızı elma ama ici kurt dolu. Gorunuşte musluman ama ici musluman değil. Boyle olmaya kim razıdır? Onumuzde ahiret vardır, Cennet vardır.
Ben kısa konuşayım, siz uzun anlayın. Hep Avrupa’nın ahlaktan mahrum olan genclerine benzemeye calışıyorsunuz. Eğer bilseydiniz kimlere benzemeye calıştığınızı kendinizden nefret ederdiniz. Bu ayette buyuk mana vardır. Dostumuzu duşmanımızı iyi bilelim.
DOST DUŞMAN KURAN İLE BİLİNİR
Mevla Teala buyuruyor:
”Zulmeden kimselere meyletmeyiniz, yoksa size ateş dokunur. Sizin icin Allah’tan başka dostlar yoktur. Sonra yardım olunmazsınız.”(Hud 113)
Unuttunuz mu? Yunanlılar İzmir’den defolup giderken kadınlarımıza neler etti? Neden? Cunku anlara benzemek istedik. Allah’da o kÂfirleri bizlere musallat etti. İnsan kendi başına bu kadar felaketi getirir mi?
Rabbul Âlemin bu tenbihleri verdikten sonra, bu tanbihleri yerine getirmeyenlerin akıbetlerini beyanla bize bildiriyor:
(Ders Ayeti)
”Biz nice memleketler ahalisini helak ettik ki onlara azabı mız gece yatarlarken yahut gunduz istirahatında iken gelmişti”
1938 Erzincan zelzelesinde ben memleketim Trabzon’da idim. Koylerin evlerini biliyorsunuz ağactandır. O gun dışarıda kar da vardı. Yer oyle bir sallandı ki, anam beşiği kaptığı gibi dışarı fırladı. Babam ise yatağında yata kalmıştı.
Koca Erzincan gitti. Bu faciaya hangimiz dayanabiliriz. Hangi zevktir ki bu kadar buyuk bir felaketi bize kucuk gosteriyor. Ah bu nefsi emmare var ya, hep onun yanlışlıklarından, sabırsızlığından bu musibetler başımıza geliyor.
Bununla beraber biz Erzincanlıları zemmetmiş olmadık. Ancak butun kullar bundan ders alsın diye anlattık. Yoksa sadece Erzincan değil butun şehirler yıkılmaklık. Cenab-ı Hak bazı dostları sebebiyle yıkmıyor.
Bu ayeti celilede Rabbimiz butun insanları uyanışa davet ediyor. Nice karyeler ahalisini beklemedikleri anda gece uyurlarken veya gunduz istirahat ederlerken yakaladık buyuruyor.
Onlara neden bu azap geldi? Kendilerine Rableri tarafından indirilen kitabın tarafına bakmadıklarından boyle bir azaba uğradılar.
(Ders Ayeti)
”Onlara azabımız geldiği vakitte onların sozleri ”Muhakkak biz zulmedicilerden olduk” demekten başka olmamıştır”
Bela geldikten sonra: ”Zalim olduk” demenin faydası yok. Bela gelmeden evvel ”Zulme kaydık, hidayet yoluna gidelim, bu zulum bizim başımıza cok felaketler getirebilir” diyerek uslanalım, edeplenelim, amel-i salihe devam edelim.
Mevla’nın sevmediği işlerden vazgecelim. Kulaklarımızı haram dinlemekten, ellerimizi haram tutmaktan, kalplerimizi haram duşunmekten sakındıralım, hepsi Mevlamızın malıdır. Ahirette lehimize şahitlik yapacaklardır.
Şu ayeti kerimeler bize bu manzarayı anlatmaktadır:
”Ne zaman ki onlar (Allah’ın duşmanları) mahşer yerine gelirler, kulakları, gozleri ve derileri (dunyadayken) ne işlemiş olduklarına dair şehadette bulunur.”(Fussilet 20)
”Ve derilerine derler ki:’Nicin bizim aleyhimize şehadet ettiniz”.(onlar da cevap olarak) derler ki:’her şeyi konuşturan Allah bizi konuşturdu (şahitlik etmemek bizim elimizde mi?) (Fussilet 20)
Şu ayeti kerime de bu manayı teyid eder:
”O gun onların ağızları uzerine muhur basarız. Elleri bizimle konuşur ve neler kazanır olduklarına dair ayakları şehadette bulunur.”(Yasin 65)
İşlenilen gunahları o kişinin elleri haber verir. Ayakları da dunyada kazanmış oldukları gunahlara şehadet eder. Ne buyuk muhakemeler var, ne acayip işler var. Kuran-ı Kerim’i sevenlere birşey yok, onlara sevinc var, surur var.
ANCAK KURAN İLE YUKSELİRİZ
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki:
”Muhakkak Allah Teala bu Kuran sebebiyle bir takım kavimleri yuksek edecek, diğerlerini (aksine harekette bulunanları) ise alcak edecek”(Muslim, Salatul Musafirin:269,(1/559),İbn-i Maca, Muakddime:16)
Mevla’nın, Kuran vasıtasıyla yukselttiği kullar Kuran-ı Kerimin ahlakıyla ve adabıyla edeplenen kullardır. O halde Kuran’ın ahlakyıla ahlaklanıp, Kuran ehli olmaya calışalım. Zira bir hadisi Şerifte de Resulullah Efendimiz buyuruyor ki:
”Kuran ehli, Allah ehlidir”
Nicin Allah ehli oluyor? Cunku Kuran ehli Cenab-ı Hakkın kelam sıfatının eseri olan Kuran-ı Azimuşşan’ı okuyup, Kuran’dan oğrenmiş olduğu ahlak ile ahlaklanmıştır. Yani Kuran, Cenab-ı Hakkın ahlakı ve adabı beyan ediyor. Kuran ehli olanda, Kuran ahlakına uymakla Allah ehli olmuş oluyor. Ama Kuran’ı okuyup da onun beyan ettiği ahlak ile ahlaklanmaz ise nasıl ehlullah olsun.
Ya rabbi! Bizi bize bırakma, biz birşey beceremeyiz.Her ne kadar irade ve kudretimiz varsada yinede sen bizi bize bırakma.Dunya da ve ahirette Kuran’ın şefaatine nail eyle.
Kuran neyi oğretiyorsa, hangi edebi ahlakı anlatıyorsa o, Mevla’nın sevdiği edep ve ahlaktır. Bunu kim takınırsa bunun sebebiyle Allah onu sever, dunyada, ahirette yuksek eder.
Ama Kuran’ın tarafına bakmayan, emirlerini yapmayıp, yasaklarından kacmayan dunyada, ahirette alcak olur. Helak olduktan sonra da ”zalim olduk” demekten birşey cıkmaz.
Zalim kimdir daha guzel anlamak istiyorsak şu ayeti kerimeye kulak verelim:
”(Mucizeleri) Ayetleri gondermekten bizi ancak oncekilerin yalanlamaları menetti. Semud kavmine dişi deveyi acık bir mucize olarak verdik.(Milletin gozu onunde taşın icinden cıktı)Onlar ise ona zulmettiler (de deveyi kestiler).Biz ayetleri ancak korkutmak icin gondeririz.”(İsra 59)
Bir gun Mekke muşrikleri toplanıp Allah’ın Resulune geldiler, Safa tepesini altın yapmasını istediler. Muşriklerin bu isteklerine cevaben Mevla Teala bu ayeti kerimeyi indirdi. Daha onceki kavimlerin de peygamberlerinden bu tur mucizeler istediklerini, istedikleri bu mucizeler gercekleştikten sonra da iman etmedikleri icin onları helak ettiğini beyan buyurdu.
Bir ayetin dediğini tutmazsan o ayet sebebiyle zulmetmiş olursun. Bir ayetin nehyettiğinden kacmazsan gene o ayete muhalefet sebebiyle nefsine zulmetmiş olursun.
ALLAH ELCİ GONDERMEDEN YARGILAMAZ
(Ders Ayeti)
”Kendilerine peygamber gonderilmiş olan kimselere elbette soracağız.(peygamberlere karşı nasıl hareket ettiniz?) Ve gonderilen peygamberlere de soracağız.(ummetleriniz sizi nasıl karşıladılar?)
Şu ayet-i kerime de bu manayı ifade eder:
”O ahiret gununde Allah(-u Teala Hazretleri) peygamberleri toplayacak. Size verilen cevap ne idi?(nasıl karşılandınız?)diyecek. Onlarda: ”Bizim icin ilim olmadı (biz birşey bilmiyoruz).Muhakkak ki sen gaybı en iyi bilensin.’ (sen daha iyi biliyorsun nasıl karşılandığımızı) diyecekler” (Maide 109)
Bu ayetler nedir? Duyuyor musunuz? Mevla Teala boyle bekliyor bizi. Alıp verdiğiniz tek bir nefesiniz dahi yoktur ki, Rabbimiz bizden haberdar olmasın. Onun huzurunda bu kadar canaklar kırmak, bu kadar sutler dokmek yakışıyor mu? Mevla’nın huzurunda onun sevmediği işleri yapmak ister genc ol, ister ihtiyar, ister zengin ol, ister fakir yakışmaz! O’nun ihsanı olan yiyecekleri ye, elbiseleri giy, sularını ic, topraklarında gez, onun dunyasında rahat et, sonra ona isyan et. Bu olacak şey mi?
(Ders Ayeti)
”Elbette o peygamberlere ummetlerinin nasıl hareket ettiğini ilim ile beyan edeceğiz ve biz onlardan gaibler olmadık”
Allah’a insanların hallerinden ve amellerinden hic birşey gizli değildir. Mevla buyuruyor ki, ”gaib değil hazırız. KÂinatın her zerresiyle hazırız (beraberiz).” Mevla Teala meleklerle beraberdir, insanlarla beraberdir, aynı anda her zerre ile beraberdir.
Ya Rabbi! Huzuruna layık edeple edeplendir bizi.
GUNAHLAR VE SEVAPLAR TARTILACAK
(Ders Ayeti)
”Ahiret gununde, kulların sevabını tartacak mizan haktır.(Yani kulların iyi ve kotu amellerini tartacak olan mizan ahiret gununde olacaktır).Kimin tartısı ağır gelecek ise işte onlar, felaha kavuşacaklardır.
”Her kiminde tartısı hafif gelirse işte onlar, ayetlerimize zulm eder olmaları sebebiyle nefislerini husrana duşurmuş kimselerdir.”
Bu kadar musluman millet, bu nefsi emmareyi memnun etme telaşesi icinde, mizanı da unuttu, sıratı da unuttu. Şu insanın gafletine bakın. HÂlbuki insan hep kazanabilir, mizanı doldurabilir.
Bu gun boyle amel etmek elimizdeyken, mumkun iken, yarın Mevla’nın huzuruna elimiz boş olarak cıkarsak yuzumuz kara olmaz mı? O zaman orada: ”Ben anlamadım, kendi nefsime zulmettim” demek hicbir şey ifade etmez. O halde fırsat varken rabbimize yonelelim. Mizanımızın ağır gelebilmesinin carelerine bakalım. Cenab-ı Allah’tan umidimizi kesmeyelim. İnsanı ancak O, uyandırır- O, heves verir. O, sevgi verir- O, yapar. Başka kimse yapamaz…
www.ismailaga.info
__________________
Zor gecitler Kuran ile gecilir
Dini Sohbetler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Zor gecitler Kuran ile gecilir