TEFEKKURUN KAPISI ZİKİRDİR
”Habibim de ki:’Bakın goklerde ve yerde neler var. Fakat bunca ayetler ve azabla korkutmalar iman etmeyen kavimden azabı defedemez.”(Yunus 1001)

İnsanın baktığı vakitte ibret alması lazımdır. Nesefi tefsirinde bu ayetin izahında bir hikÂye nakledilir. Beni İsrail’de bir kimse 30 sene devamlı Allah’a ibadet ettiği zaman kabul olduğuna işaret olmak uzere, onu bir bulut golgelerdi. İclerinden bir genc de bu vazifeyi ifa etti. Ancak bu gencin başında bulut hÂsıl olmadı. Bu durumu goren annesi:”Oğlum! Belki bu muddet zarfında gunah işledin” dedi. Genc cocuk ise ”hatırlamıyorum” diye cevap verdi.
O zaman annesi:”Oğlum belkide sen bir kere olsun goklere baktında ibret almadan gozlerini geri cevirdin.” dedi. Genc buna cevaben:”Belki olabilir” deyince annesi:”İşte bulut hÂsıl olmadıysa bundan sebep olmamıştır” dedi.

Kulluğun ne derece ince olduğunu anlamak gerekir. Bazılarına gore zannediliyor ki rahat rahat kanepelerde oturmakla, luks yataklarda yatmakla, lezzetli yemekler yemekle, ceşitli meşrubatlar icmekle iş bitiyor… HÂlbuki kulluk islama gore calışmakla olur.

Kadının biri bir gun oğlunu Şah-ı Nakşibendî (Kuddise Sirrahu) Hazretlerinin yanına goturdu. Kendisinden onu yetiştirmesini rica etti. Nakşibendî Hazretleri de kabul etti. Bir zaman gectikten sonra kadın oğlunu ziyarete gitti.
Gordu ki oğlu bir hasır ustunde zikir halinde, Nakşibendî Hazretleri ise başka bir oda da, onunde pişirilip konulmuş bir tavuktan yiyordu. Ana kalbi değil mi? Kadın bir anda bir tuhaf oldu ve dedi ki:”Efendi Hazretleri benim cocuk hasırlar uzerinde, sen boyle rahat rahat yemek yiyorsun.” O zaman bir keramet vuku buldu. Tavuk canlandı ve dile geldi ”Senin cocukta boyle şeyler zuhur edecek hale gelsin, o da tavuk yesin ve has yerlerde otursun”.

Kemale erdikten sonra has yerlerde oturmak insana zarar vermez. Ondan evvel calışması lazımdır. Yoksa ahirette calışması lazımdır. Yoksa ahirette zararlı cıkar. Bir hadis de:
”Dunya ahiretin ziraat tarlasıdır” buyuruluyor. Dunyada o tarlayı ekmeyen yarın ahirette nasıl harman bicecek. Sen kulluk vazifelerini icra etmen gereken yerde yatarsan, yuvarlanırsan, oynarsan, ekilecek ekinleri ekmezsen, yapılacak ziraatları yapmazsan ne umitle ahirette harman bicmek umidini taşıyorsun.

Dunyada herkes ekerken, bir adam kaldırım muhendisi gibi sokaklarda gezerse, herkes hasat bicerken, o da hasret ve nedamet bicer. Allah’u Teala bu ayetleri nicin duyuruyor bizlere? Sonra duymadık demeyelim diye. Ama tefekkur etmek kolay şey değildir. Ancak akıl sahibi olanlar tefekkur edebilir. Bu akıl sahipleri de kimlerdir? Bunun cevabını şu ayeti kerime veriyor:
”O akıl sahipleri oyle kimselerdir ki ayakta iken, oturur ve yanları uzere kemali edeple yatarken Allah’ı zikrederler.(Bunlar bu zikrullaha devam ettikce kalpleri, ruhları uyanır ve dirilir. Ne zaman ki tam uyanırlar) goklerin ve yerlerin yaratılışını tefekkur ederler” (Ali İmran 191)

Duşunmek nereden geldi biliyor musunuz? Zikrullahtan. Tefekkurun kapısı zikrullahtır. Eğer oyle olmasaydı:
”Allah’ı zikretmek en buyuktur” (Ankebut 45 den) buyurulur muydu?
Zikrullah ufak şey olsaydı bize şu ayetteki gibi bildirilir miydi?
”Beni zikredin ki bende sizi zikredeyim”(Bakara 152 den)

Mevla Teala’ya bizi zikrettiren mesele ufak olur mu? Mevla bizi zikrediyor. Peki, bu en buyuk devlet değil midir? Şu halde tefekkur etmek muhakkak lazımdır. Cunku bu ayetleri okuyup ta tefekkur etmeyenlere yazıklar olsun buyuruluyor. Bu tehlikeden kurtulmak tefekkur etmeye bağlıdır.

Tefekkur edebilmek icin de ayakta, oturarak, yan uzeri kemali edeple yatarken yani her halde Allah Teala’yı zikretmek gerekir. İşte akıllı insanlar bunlardır. Ne hakkında tefekkur ederler? Goklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkur ederler.
Zikrettikce bunların kalbi dirilir. Duşunmeye başlarlar ki, bu kÂinat bir durbun gibi olup, kullara Mevla ile aralarında perde olmaktan kalkar. Sanki Mevla ile yuz yuze gelirler. Bu yuz yuze tabiri ibare darlığındandır. Mevla mekÂndan munezzehtir. Onun şeklini duşunmeyelim.

Zikir yapa yapa kul bu dereceye gelince Rabbine munacata başlar:
”Ey Rabbimiz sen şu yerleri ve gokleri ve icindeki eşyayı boşuna yaratmadın. Artık sen bizi cehennem ateşinin azabından muhafaza et”(Ali İmran 191 den)

Gordunuz mu? İnsan Mevla ile sohbete başlıyor. Mevla Teala ile sohbet etmek kolay mıdır? Allah-u Teala ile sohbet edebilmenin, o dereceye yukselebilmenin kapısı zikrullaha dayanır, boş konuşmakla hicbir şeye ulaşılmaz.

ALLAH’A FİRAR EDİNİZ
(Ders Ayeti)
”Biz Azimuşşan kendi kudret ve kuvvetlerimizle goğu bina ettik. Ve şuphe yok ki biz elbette kadirleriz”

Yani bu gokyuzu ve yedi kat semavat, kursu arş ve bunların icinde bulunan varlıklar sonsuz bir kudretin eseridir.
Eğer (bir onceki yazıdaki) Sure-i Ali İmran ayetlerini okumasaydık burası kolay anlaşılır mıydı? Ayet ayeti tefsir ediyor. Nicin bunları bizlere buyuruyor? Rabbimiz O’nu unutmamamızı istiyor. ”Benim huzurumda yaşadığınızı bilin, benim huzurumda yaşamaya layık edep ve saygıyı bilin ve benim huzurumda o edeple, o saygıyla yaşayın” demek istiyor.
Onun icin, nsan devamlı Kuran-ı Kerim ile meşgul olacaktır. Duşune duşune okuyacak ve Kuran-ı Kerimin ayetleriyle amel edecek, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in hadis-i şerifini okuyacak, duşunecek, o hadisi şeriflerden cıkan akaidi, fıkhı ve tasavvufu da bırakmayacak.

Bu arada coluğunun ve cocuğunun nafakasını da helal yoldan kazanırsa Allah-u Teala Hazretleri gokten yağdırmakla, yerden bitirmekle rızklarını temin edecektir. Duşman şerrinden koruyacaktır. Yani Mevlamızın emirlerini yerine getirdik mi her şey yoluna girer. Ama dinlemezsek iyi olmaz halimiz.

Cenab-ı Hak bu ayeti celileyi nicin bildiriyor bize ”Beni unutmayın” diye. Şu ayeti kerime bizim icin buyuk bir mujdedir.
”Bizim uğurumuzda (bizim rızamızın ve cemalimin muşahedesi uğurunda) cihad edenlere (ic ve dış duşmanlarla savaşanlara) gelince elbette biz onlara bize goturecek yollarımızı gosteririz. Muhakkak ki Allah, muhsin kullarıyla beraberdir.”(Ankebut 69)

Cihad iki turludur:
1-Zahiri cihad
2-Batıni cihad
Zahiri cihad: Seninle savaşan duşmana karşı olur.
Batıni cihad ise, nefis ve şeytanla olanıdır. Zira nefis daima:”Beni zevklendirecek şeyleri duşun” der. Biz ise Mevla’mızdan aldığımız emirle Mevlamızla olacağız. Bu bakımdan:
”Muhakkak nefisle cihat en buyuk cihattır”
Nefsini yenemeyen kimseyi yenemez.

Emr-i bil marufta devam etmekte en buyuk cihattır. Cunku emr-i bil maruf yapan kişi o yolda calıştıkca nefsin arzularını unutuyor, dunyayı unutuyor, Mevla’nın kullarına emirleri duyurmakla meşgul oluyor. Milleti yetiştirirken o aralarda kendini de yetiştiriyor. Akıllı kişi odur. İşte bu meşguliyet guzeldir. Akıllı olanlar bu meşguliyeti bırakmazlar.

Ayet-i kerime de:(Ve İnna Lemusi’un) buyrulmasından anlaşılıyor ki Mevlanın kudretine sınır yoktur. Bu kadar yerler, gokler gezmekle, ucmakla yurumekle bitmez. Cunku mahlûkatın gucu sınırlıdır.

(Ders ayeti)
”Yeri de doşedik. Biz ne guzle doşeyicileriz.”

Eğer Mevla Teala dunyayı boyle doşemeseydi, yollar acılabilecek, evler yapılabilecek kabiliyette olmasaydı yer kuresinde yaşamak mumkun olur muydu? Olmazdı. Yani şu dunyadaki nimetleri saymakla bitiremeyiz.

(Ders ayeti)
”Ve her şeyden ciftler yarattık, ta ki tefekkur edesiniz”

Erkeğin karşısında kadın, beyazın karşısında kara, kışın karşısında yaz, tatlının karşısında acı, guzelin karşısında cirkin, yokuşun karşısında iniş, hastalığın karşısında sıhhat, darlığın karşısında bolluk, aclığın karşısında tokluk, soğuğun karşısında sıcak, esaretin karşısında hurluk, aklın karşısında delilik, iyiliğin karşısında kotuluk… Saymakla bitmez.
Her şey zıddıyla bilinir. Mevla Teala’nın zıddı yoktur. Onun icin Mevla’nın zatını bilemeyiz. Ancak Kuran’ı Kerimin tarif ettiği kadar biliriz.

Mevla Teala Hazretleri, goklerin yerin ve her şeyden birer ciftin nasıl mukemmel bir suretle yaratıldığını beyandan sonra, kulların maksatlarına ulaşabilmeleri icin vazifelerini bildirmek uzere buyuruyor ki:

(Ders ayeti)
”Artık Allah’a kacın, sur’atle ona koşun, şuphe yok ki ben sizin icin, O’nun tarafından apacık bir korkutucuyum.”

Yani size Allah’ı unutturan hanınızdan, dukkanınızdan, oğlunuzdan, kızınızdan, rutbenizden, riyasetinizden kısaca sizi Allah’dan alıkoyan her şeyden sıyrılarak Allah’a (celle Celaluhu) kacınız. Hatta zat-ı paki suhbhaniyeyi bulanlar esma sıfatla meşgul olmayacaklar.

Cenab-ı Hak şoyle buyuruyor:
”Ey iman edenler! Size ne mallarınız, ne cocuklarınız, Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar husrana (ziyana) duşenlerdir.” (Munafıkun 9)

Bu ayeti celile de, Mevla’ya donmemizi emrediyor. Zira yarın ahirette kişi dunya da iken pek ziyade alakadar bulunduğu ailesine evlad ve ahfadına donup bakamaz, onların hallerini soramaz, ancak kendi derdi ile uğraşır durur. Bunu Abese suresinin şu ayetleri tekid eder:
”O kıyamet gununde kişi, kardeşinden, anasından, babasından, zevcesinden, oğullarından firar edecek.”(Abese 34-36)

Ahirette firar etmek fayda etmez. Dunyada gonulle ondan firar etmek lazım. Yani neticede firar edeceğiz, onu şimdiden yapmalıyız.
Ustadımız Hacı Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirrahu) hazretleri buyuruyorlar ki:”Kalp neredeyse sen orada mutebersin”
Kalp eğlenceleri duşunuyorsa sen mevladan uzaksın. Mevla’ya firar etmek kalbinin gozunu Mevladan başka masiva dediğimiz şeylerden yummaktır.

Bir insan gunah yollarında yurumeye devam ederse Allah’tan kacıyor, hayır yollarında yurumeye devam ederse eşyadan Allah’ kacıyor demektir. Allah’a kacmak Mevla’nın emirlerine uymaktır.
Kuran’a zikrullaha devam, namaz kılmak, zekÂt vermek, oruc tutmak, hacca gitmek, hayır yapmak, cihad etmek, murakabe etmek bunlar hep Mevla’ya gitmek oluyor. Allah’ı unutan insanların yaptıkları işler ise neuzubillah dunyaya firar oluyor.

İsmet Efendi (buyuk şeyh efendi) (Kuddise Sirrahu) Hazretleri Risale-i Kudsiyyesinde şu beyitlerle bu mevzuya deyiniyor:

”Rivayettir zaburdan fa’tekıdni”
Zebur kitabından rivayet olunmuştur ki Mevla Teala kuluna emrediyor:Bana itikat et, inan
”Enel madlubu fatlubni tecidni”
Metlub (taleb olunan) benim, beni taleb et. Beni bulursun
”Fe in tatlub sivai lem tecidni”
Benden başka birşey taleb edersen beni bulamazsın”
”Ener rahmanu fatlubni tecidni”
Rahman benim, benden başka sana acıyan yok beni taleb et, beni bulursun.
”Sivadan kıl firar hakka gidelim, Cemali ba kemli seyredelim.”
Mevladan başka her şeyden firar et. Kalbini sadece Mevla’ya toparlamak başka şeylerden firardır. Hatta cenneti duşunmekten Mevla’ya gecmek bile firardır.

İbrahim (aleyhisselam) dedi ki: ”Muhakkak ben Rabbime gidiciyim” (Saffat 100) İşte Rabbe gitmek ne ise firar odur.

(Ders ayeti)
”Ve Allah (celle celaluh) ile beraber başka bir ilah ittihaz etmeyin. Muhakkak ki ben sizin icin O’nun tarafından apacık bir korkutucuyum”

Bu ayeti celile Mevla Teala Hazretlerine firar etmenin luzumunu te’kid etmek uzere gelmiştir. Bir onceki ayeti kerimenin tekrarı gibi gozukuyorsa da bu ayette tekrar yoktur. Zira evvelki ayetteki korkutma imanı ve itaati terk edenlere, bu ayetteki korkutma ise şirk edenlere aiddir.
KALP BAHCESİNİN YAĞMURU

(Ders ayeti)
”Ey habibim! İşte boylece Kureyşten evvel gecen ummetlerin hali Kureyşin hali gibidir. (Zira bunlar seni nasıl tekzip ederlerse evvel gecen ummetlerde kendilerine gelen Resullerini oylece tekzip etmişlerdir) Onlardan evvelkilere de bir Peygamber gelmedi ki, illa (ona) sihirbaz veya mecnun dediler”

Yani Mevla Teala, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) i teselli ederek buyuruyor ki: ”Kureyşlilerin bu inkÂrı, şimdi gorulen bir inkar değildir. Eski kavimlerde boyle bir cehalette ve denaette bulunmuşlardır.”

(Ders ayeti)
”Bunu onlar birbirlerine vasiyet mi ettiler. Hayır, onlar azgın bir kavimdirler.”

Onların, peygamberleri hakkında sahirdir veya mecnundur sozunde ittifak etmeli birbirlerine vasiyet ettiklerinden değildir. Bilakis tabiatlarında olan bozukluktandır. Onlar fıtratı islamiyeyi bu fıtrata cevirmişlerdir.

(Ders ayeti)
”(O halde ey habibim sende) onlardan yuz cevir. Zira sen (onlardan yuz cevirmekle) levm olunanlardan olmadın”
Cunku onlara emrolunan vazifeni yaptın.

(Ders ayeti)
”Ve sen oğut ver. Cunku şuphe yok ki oğut muminlere menfaat verir”

Nasıl ki topraklara bir kere yağmur yağmakla ihtiyaclar bitmiyor. Tekrar tekrar yağacak ki menfaat verecek. İşte imanda devamlı vaaz-u nasihate muhtactır.Vaaz kalp bahcesinin yağmurudur.Yağmur kesildimi mahsul kesildi demektir.Onun icin bir yere bir kez vaaz ettiniz diye iş bitti zannetmeyin.Sen daima onu bekleyeceksin.

Ustadımız Hacı Ali Haydar Efendi (kuddise sirrahu) Hazretleri boyle buyuruyorlardı.”Her memlekete bir talebe okutup gonderirsek, o, orayı inşallah uyandırır.” Başka turlu zordur. Cunku bu eğlence vasıtaları dunyada ne kadar cirkin her eve akıtıyor. İngiltere’ye, Amerika’ya gitmeye gerek yok. Onların ahlakları akıtılıyor. Bu ayet-i gordunuz mu? Bize emir veriyor. ”vaaz et. Zira vaaz muminlere fayda verir”

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:
”Kim emr-i bil maruf nehy-i anil munker yaparsa Allah’ın (Celle Celaluh) Resulunun (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve Allah’ın kitabının halifesedir.”

Mevla Teala Hazretleri devam uzere kullarına vaaz ediyor. Ancak hocalar vasıtasıyla. Hocalar da Allah’ın (Celle Celaluhu) halifesi oluyor. Rasulullah sağlığında hic durdu mu? Devamlı vaaz etti.
Duşunebiliyor musunuz sohbet etmek ne kadar buyuk bir vazife. Rasulullah’ın işini yapmakla da Rasulullah’ın halifesi olmuş oluyor. Kuran’ı azimuşşan da kendi kendine konuşamaz, O’nu da kim acıklıyorsa O’da Kuran’ın halifesi oluyor.
Ya Rabbi! Bizi butun kardeşlerimizle beraber hakkıyla oğrenip layık-ı vechile kullarına emretmeye vasıta eyle. Kullarına yaptığımız vaazla bizleri de amil eyle.

(Ders ayeti)
”Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler icin yarattım”

İbn-i Abbas (Radıyallahu Anhum) ayet-i kerimede gecen:”Bana ibadet etsinler icin” kelimesini ”Beni bilsinler icin” ile tefsir etti. Cunku Mevla’yı bilmeden ibadet edilmez. İman bilmeye bağlıdır, bilmekte okumaya bağlıdır. Bu nedenle daima ilimle meşgul olalım. Unutmayalım ki bu ilim dinin ta kendisidir

(Ders ayeti)
”Ben onlardan bir rızık istemiyorum ve beni yedirmelerini de istemiyorum”

İnsan Allah’ı bilecek, Allah’ kulluk edecek. Yaratılışının asıl gayesi budur. Yoksa Allah-u Teala Hazretleri kendisini yedirsinler icin yaratmamıştır. Allah-u Teala hazretleri bizzat rızkı verendir. Eğer kullar Allah-u Teala Hazretlerine karşı vazifelerini yerine getirseler emirleri tutup, yasaklardan kacsalar, Mevla Teala, gokten yağdırmakla, yerden bitirmekle bereketli rızklar ihsan eder. Zira Mevla Teala buyuruyor ki:

(Ders ayeti)
”Muhakkak ki Allah, Ziyade rızık veren, kuvvet ve muhkem kudret sahibidir.”

İşten sebep, rızk peşinde koşmaktan sebep, ibadeti terk edenler bu ayetleri iyi duşunsunler.
Bu gunku ders ayetlerimizde cok buyuk vaazlar vardır. Tefekkur etmek lazımdır. Şu ayeti kerime de bu manayı tekid eder:
”Kim Allah’tan korkarsa, Allah, o an darlıktan genişliğe bir cıkış yolu ihsan eder ve onu hesap etmediği, ummadığı yerden rızıklandırır.”(Talak 2-3)

Butun bu ayetlerden anlaşılıyor ki Allah’tan başka rızık veren yoktur. Şu halde rızıklarımızı meşru olmayan yollardan, İslamın musaade etmediği yollardan kazanmaktan sakınalım. Erkeklerin arasında kadınların calışmasına İslamiyetin musaadesi yoktur. Zira Kuran-ı Kerim de şoyle buyuruluyor:
”(Ey sevgili peygamberimin ailelerinin manevi evlatları!) Onlardan bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyiniz.”(Ahzab 53)

Manevi annenle (peygamber hanımı) perde arkasından goruşuluyorsa ya başkalarıyla nasıl olur? Ayet dinlemeli ayet! Cahilleri dinleme! Bu işleri ayet halleder cahil halletmez.

(Ders ayeti)
”Şuphesiz ki zulmeden kişiler icin arkadaşlarının nasibleri gibi (dunyevi ve uhrevi azabtan) bircok nasib vardır. Artık benden azabın acele gelmesini istemesinler”

Cenab-ı Hakkın azabı Nuh (aleyhisselam) ın kavmine gelmedi mi? Lut (aleyhisselam) ın kavmine gelmedi mi? İşte onlara geldiği gibi her an bize de gelebilir. Komşu ulkelerimizin halini goruyorsunuz. Her gun ateş yağıyor. Onları ayıplamak icin soylemiyorum. Biz akıllanalım diye soyluyorum.

(Ders ayeti)
”Artık vaad olunur oldukları gunlerinden dolayı vay o kafir olan kimselere”

Vaad olundukları gunden murad kıyamet gunudur. O kıyamet gununde onlar icin hicbir kurutuluş caresi olamayacaktır.
Bazıları o gunden murad Bedir gunudur demişlerdir. Nitekim Bedir gunu oyle perişan olmuşlardır ki o gunu hicbir zaman unutamamışlardır.

Cenab-ı Hak cumlemizi kurtuluşumuza vesile olacak olan din-i islamdan ayırmasın. Âmin…
www.mahmudelofi.com
__________________