BU GOZ TV’YE BAKMAK İCİN VERİLMEDİ
Dersimizin ayeti kerimesine gecelim:
”Ey benim kullarım! Bugun size hicbir korku yoktur. Ve siz mahzun da olmayacaksınız.”Bazı mufessirlere gore (Ya ibadii)(ey kullarım) hitabı mu’min muttaki kullaradır. Bu ayeti Kerime’de muminlere dort ikram vardır.
Birincisi; Cenab-ı Hak kıyamet gununde muminlere vasıtasız bizzat hitap edeceğini beyan buyurmuştur.
İkincisi; Ubudiyet sıfatı ile vasıflandırarak (ey kullarım) demek muminler icin şeref ve tazimdir.
Ucuncusu; Kıyamet gununde muminlerin korkusunu izale edeceğini buyurmuştur.
Dorduncusu; Onlara o gunde huzun olmayacağını beyan etmiştir.
Ya Rabbi! Bizi (ya ibadii) hitabının muhatabı eyle..
Mahşerde hicbir giyeceğin, hicbir evin, hicbir golgen, hicbir sığınağın olmadığı zamanda

Mevla Teala dostlarımı mahzun etmem buyurmuştu. Peki, Mevla’nın dostları kimlerdir?
(Ders ayeti)
”(Bunlar,) o kimselerdir ki, ayetlerimize iman edip de (Allah’ın hukumlerine) boyun eğmişlerdir.”
İşte onlara şoyle denilir:
(Ders ayeti)
”Sevinc ve neşeler icinde olduğunuz halde, siz ve zevceleriniz girin cennete”
Eee! Peki, bir kişi bunu kazanmadıktan sonra, butun dunyanın mağazaları onun olsa ne fayda! Ya Rabbi! Biz senden helalini ihtiyacımız olduğu kadarını istiyoruz.
Allah’u Teala dostlarına daha nasıl muamele edecek:
”Onların etrafında, altından tabaklar ve bardaklarla (kendilerine cennette hizmet icin) dolaşılır, canlarının isteyeceği ve gozlerinin hoşlanacağı ne varsa, hepsi oradadır. Siz de orada devamlı olarak kalacaksınız.”
Dunya da iken Allah’ın hatırı icin haram ettiği şeyler yenilip icilmedi. Allah’ın hatırı icin haram olan erkek ve kadın ilişkilerine gidilmedi cok şukur.
Bir genc kız;”Benim babam olduğu halde annem yabancılara gidiyor, geliyor” dedi. Bu kadın ile o erkek arasında ki de, dostluk ama yarın ne olacak? İşte bu dostluk karanlık dostluklardandır. İnsan kanaatkar olmalı bu gibi şeylerden uzak durmalıdır.İnsan butun dunyaya sahip olsa ne olur?
Ayeti Celile’de bahsi gecen altın tabak ve bardaklar oyleki, billur gibi icten dışları gorunur. Lakin bunlara dahi heves etmeyelim. Rabbimizin cemalini isteyelim.
Dunya fakirdir. İnsanların her isteğine cevap veremez.Ahiret ise zengindir.Şu insan oğlu ne isteyeceğini bilemiyor.
Cennette TV var mı diye soruyorlarmış. Dunya da uzaktakiler TV vasıtasıyla seyrediliyor. Ahirette ise oturduğun yerden bir taraftan diğer tarafı goreceksin. TV’de gorulen her şey goruntudur, şahısların kendileri değil.
Ya Rabbi! Bizi Tv’ye duşkun olmaktan ve ona aldanmaktan muhafaza et.
TV’ye bakanları Mevla Teala goruyor ve diyor;”Bu gozleri onun icin mi verdim?”
Kuranı Kerim, hadis, fıkıh, tasavvuf dururken o TV bakılacak şeymidir? Ahiret Âlemi başka Âlemdir. Millete bunu acıklamak lazımdır. Bunu bilmeyenler TV’ye bakmakla kendini medeni zanneder. Mevla ise TV’ye bakıp benim Kuran’ımdan zevk almayanlarda medeniyet yok buyuruyor.
Bir kopeğin bile sahibine sadakati vardır. Bu TV’de Mevla’nın sevmediği kÂfirlikler yayınlanıyor. Allah-u Teala kufr’u sevmez. İşte siz de Mevla’nın sevmediğini sevmemelisiniz.
İnsanları bu hususta kandırıyorlar. Kimse kendini beğenmesin. Herkes Kuran-ı Kerim’e Âşık olsun. Zira Hazreti Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in de buyurduğu uzere:
”Sizin en hayırlınız Kuran’ı Kerim’i oğrenip oğreteninizdir.”
Peki, bu oğrenip oğretmek elinizde hala niye duruyorsunuz. Talebeleriniz olsun, talebelerinizin de talebeleri olsun. Bizim Allah’ımızın Kitab’ı tanınsın. Nicin kÂfirler meşhur olsun? Sadakatte kopek kadar da mı değiliz?
Dersimizin ayet-i kerimesinde Mevla buyuruyor:
”İşte bu sizin calıştığınız ameller sebebiyle mirascı kılındığınız cennettir”
Cennete girmek Allah’ın fazlı ile orada derece almak ise işlenilen amellere goredir.
(Ders ayeti)
”Sizin icin orada cok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz”
Cennette oturduğunuz yerde, istediğiniz meyveyi yiyeceksiniz ve koparılan meyvenin yerine anında tazesi bitecek. Devamı hep boyle. Burada ise en cok bir ay kadar ağacında kalır. Koparılanın yerine yenisi bitmesi normal şartlar dÂhilinde ancak bir seneyi bulur.
Ya Rabbi! Bu islamiyeti bize verdin, onu anlamamıza, yaşamamıza sebep olanları da cok mukÂfatlandır. Âmin
”(Kufur ve masiyyet birleşip sevişen) dostlar, o gun birbirlerine duşmandırlar;(Allah yolunda sevişenler ve) takva sahipleri ise mustesnadır.”
Dunyada kufur veye gunah uzere oldukları halde birbirlerine dost olan insanlar vardır. Dunya karanlık olduğundan onların sucları belli değildir. Ahiret ise aydınlıktır. Yuce Allah buyuruyor:
”Mahşer yeri Rabbinin nuru ile aydınlanmıştır. Kitap (amel defteri sağ ve sol ellere) konmuş, peygamberler ve şehidler getirilmiş, kullar arasında adaletle hukum verilmektedir. Hem onlar asla zulm edilmezler.” (Zumer 69)
Bir kimsenin dost olup olmadığı ahirette meydana cıkacak. Gece karanlığında bir tarafımıza kazan karası surulse belli olur mu? Olmaz. Amma sabahleyin guneş ışıkları parlamaya başlayınca o siyahlıklar meydana cıkar.
Hakiki dostluk bir kimseyi Allah icin sevmektir. Fakat para icin herhangi bir menfaat karşılığında kumar yolunda, kuluplerde, hırsızlıkta, kadın erkek belaları yolunda arkadaş olanlar, esasında birbirinin duşmanlarıdırlar. Allah yolunda dostluk ise asıl ahirette nazar-ı itibara alınır. Zira dunya da olum vardır, ahirette ise yoktur. Allah yolunda olan dostluklar sonsuza kadar bakidir. Bazısı bazısına şefaat eder.
Allah yolunda dostluğun şartı da; hicbir dunyevi menfaat olmaksızın karşılıklı muhabbet duyanların birbirlerini Allah icin sevmeleridir. Bu gibi muhabbetler gunden gune ziyadeleşir, eksilmez. Fakat bir insan diğer bir insana menfaat sebebi ile yaklaşırsa o menfaatin zevali ile o dostlukta kaybolur. Bu gibi muhabbetlerin akıbeti nefrettir.
Nitekim Ali İbni Ebi Talib (Radıyallahu Anh) buyuruyor:
”Allah yolunda dost olan iki mu’minden birisi vefat ettiğinde o mumin ‘Ya Rab! Filan kimse bana hayır ile emreder, şerden nehyeder ve sana kavuşacağımı haber verirdi. Ya Rab! Benden sonra onu saptırma, beni hidayet ettiğin gibi ona da hidayet buyur. Bana ikram ettiğin gibi ona da ikram et.’ diye dua eder.
Dost olan iki kÂfirden birisi olduğunde ise olen kÂfir: ”Ya Rab! Filan kimse beni sana ve Resulune taatten nehyeder bana şer ile emreder, beni hayırdan nehyeder ve sana mulaki olmayacağımı haber verirdi.” der. Bunlardan her biri diğer arkadaşını kastederek: ”Ne kotu kardeş, ne kotu arkadaş ne kotu dosttur.” diyerek birbirlerine levm ederler.
İnsan dostunu nicin sevdiğini duşunmelidir. Zira yarın ahirette kişiye sevmesinin sebebi sorulacak. Allah icin dost olanlar gene orada dostlardır.
Bazen insan bir kimseyi sever, oda kendisini bir şey zanneder. Siyasette bu gibi şeyler cok olur. Politikadan anlamadığım ve sevmediğim icin kursuyu o gibi şeyler ile meşgul etmiyorum. Bizim işimiz Kuran-ı Kerim’i, Hadis’i, Akaid’i ve onlardan cıkarılan Fıkhı anlamak ve anlatmaktır.
Allah-u Teala, Kuran’ı Kerim’de buyuruyor ki:
”Erkek ve dişi butun mu’minler birbirlerinin yardımcılarıdır. İyiliği emrederler, fenalıktan alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekat verirler, Allah’a ve Resulune itaat ederler. İşte bunları ahirette, Allah, nimetleriyle muhakkak bağışlayacaktır. Gercekten Allah Aziz’dir. HÂkim’dir.” (Tevbe 71)
Bakınız, dostlar Allah’a (Celle Celaluhu) itaatte birleşiyorlar başka yerde değil. Buraya camiye, yemek, icmek, calgı dinlemek, eğlenmek oynamak icin mi geldik? Hayır. Ya nicin? Allah’ımızın buyukluğunu bilip ibadet edilmeye layık olduğunu anlamak icin.
www.mahmudelofi.com
__________________