ALLAH, TOVBELERİ KABUL EDİCİDİR
Cemaati muslimin ihvanı din! Kur’an-ı Kerim’i her dinlediğimiz de eğer iyi dinler, dikkat edersek Mevla Teala Hazretlerini bilmekte ilerleriz. Zira Kur’an-ı Kerim onun kelam sıfatının eseridir. Bu Kur’an-ı Azimuşşan vasıtasıyla kendini butun kullarına tanıttırıyor, bildiriyor. Kur’an-ı Azimuşşan’ı ancak bilen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz ve birde onun hakkıyla varisleridir. Peygamber Efendimizin tefsir ettiği gibi acıklandıkca, insanlarda acıklananları dinledikce Allah-u Teala ve Tekaddes Hazretleri tanınmış olur.
Şimdi ayetlerimize başlıyoruz:
“O (Allah oyle Allah) dır ki, kullarından tovbeyi kabul buyuruyor, gunahlardan afv ediyor ve O butun yaptıklarınızı bilir.”
Ayet-i Celilede Cenab-ı Hak tovbe eden kullarını afv ettiğini buyurdu. Peki, tovbe ne demektir? Tovbe, “Mevla’ya rucu’ etmek (donmek)” manasına gelir.
Gunah işleyen bir şahıs Mevla’dan uzaklaşır sonra yapmış olduğu işlere pişman olarak tovbe edince Mevla’ya donmuş oluyor ve yaklaşıyor.
Tovbe etmek ile ilgili emirler coktur:
“Ey iman edenler! Allah’a oyle bir tovbe edin ki, tam bir pişmanlıkla halis bir tovbe olsun; Olur ki; Rabbiniz, kotuluklerinizi orter ve sizi (ağacları) altından ırmaklar akan cennetlere koyar.” (Tahrim suresi:8′den)
“Bununla beraber; şuphe yok ki, ben tovbe eden, iman edip salih amel işleyen sonra da hak yolda sebat gosteren kimse icin cok bağışlayıcıyım.” (Taha suresi:82)
“Ey mu’minler! Hepiniz Allah’a tovbe edin ki, dunya ve ahiret saadetine kavuşasınız.” ( Nur suresi:31)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz de buyuruyorlar ki;
“Gunahtan tovbe eden gunah işlememiş gibidir.”
“Tovbe kendinden evvelki (gunah) ları kesip atar”
“İslam’da (diğer batıl dinlerden donup İslam’a girmek) kendinden evvelkileri kesip atar”
Bir kimse 90 sene kÂfir olarak yaşasa her turlu fenalığı, kotuluğu işlese “LA İLAHE İLLALLAH” kelime-i tayyibesini dili ile soylese, kalbi ile tasdik etse 90 senelik butun gunahı silinir.
“Hac etmek de, kendinden evvelkisini keser atar.”
“Hicret de kendinden evvelkisini kesip atar”
“Şehidlik de kendinden evvelkisini kesip atar”
Ustadımız Hacı Ali Haydar Efendi (Kuddise sirruhu) buyururlardı ki: “Tarikat-ı Aliyyeye girmekte bu beşten birisi gibi butun gunahları kesip atar.”
Bir ayet-i kerimede de şoyle buyuruluyor:
“İman edip salih ameller işleyenlerin kendilerinden gunahlarını muhakkak orteriz; ve elbette işledikleri amelin daha guzeli ile onları mukafatlandırırız.” (Ankebut suresi:7)
Demek ki gunahların af olunması icin iman ve ameli salih lazım. Kur’an-ı Azimuşşan da en cok iman ve ameli salihin uzerinde duruluyor. Butun mujdeler butun vaadler bunun uzerinedir.
“Sizden iman edipte salih amel işleyenlere Allah şoyle vaad buyurdu: -Yemin olsun ki kendilerinden evvel gelen (İsrail oğullarını) nasıl kÂfirlerin yerine getirdi ise, onları (mu’minleri) de kÂfirlerin arazisine (yerine) getirecek (hÂkim kılacak) ve onlara kendileri icin sectiği dinlerini (islamı) kuvvetlendirip icra imkÂnı verecek, onları korkularının arkasından muhakkak emniyete kavuşturacaktır. Boylece bana hicbir şeyi ortak koşmayarak hep bana ibadet edecekler. Kim de bundan sonra nankorluk ederse işte onlar asıl fasıklardır.” (Nur suresi:55)
Dersimizin ayet-i kerimesinde Allah-u Teala: “Yapmış olduklarınızı biliyorum.” buyurmuş idi. Nasıl bilmez ki bize şah damarımızdan daha yakındır.
“And olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini de biliriz; (cunku) biz ona şah damarından daha yakınız (her halinden haberdarız ve her an kudretimiz altındadır) (Kaf suresi:16)
Bir Hadis-i Şerifte; “Kişinin imanın en efdal derecesi kişi nerede olursa olsun Mevla ile beraber olduğunu bilmesidir.” buyurulmaktadır.
Şu ayet-i kerimede de:
“Muhakkak ki Allah uzerinize gozcu bulunuyor” (Nisa suresi:1′den) buyuruluyor.
Allah-u Teala’nın kullarının tovbesini kabul ettiğini bildiren diğer bir ayet-i celile de şudur:
“Kim tovbe ederde salih amel işlerse muhakkak ki o, makbul bir şekilde Allah’a doner.” (Furkan suresi:71)
Allah-u Teala ve Tekaddes Hazretlerinden başka tovbeyi kabul edecek var mıdır? Gunahları affedecek var mıdır? Cennete koyacak var mıdır? Cehennemden cıkaracak var mıdır? Rızıklandıracak var mıdır? Hepsi O’nun elinde Allah bir, kapı da bir. Her kim ki bir yerdedir her yerdedir. Her kim ki her yerdedir hicbir yerde değildir.
“Allah kuluna kÂfi olmadı mı?” (Zumer suresi:36)
Dersimize gelelim:
“Allah iman edip de salih amel işleyenleri bağışlar (dua ve ibadetlerini kabul eder). Fazlından onlara ziyade verir, kÂfirlere gelince, onlara şiddetli bir azab var.”
Yani onlara dualarının ibadetlerinin karşılığını verdikten sonra alın bu kadarı da fazladan.Bunları kalemler yazmaz, kantarlar tartmaz.
Mevla Teala kÂfirlere şiddetli azab olacağını buyurmakta. Azab ismi kolay geliyor yani insana isabet etmeden sadece duymak kolay. Amma azabın kendisine uğramak zordur.
Ya Rabbi! Bizi rahmet-i ilahiyene mazhar edecek şeylerle meşgul et. İman edip amel-i salih işleyen Allah’a icabet etmiş oluyor. Allah’da onlara icabet etmiş oluyor.
“O halde siz bana itaat ve ibadet ederek beni anın ki, bende sizi mağfiretimle anayım. Nimetlerime şukredin de nankorluk yaparak kufre varmayın.” (Bakara suresi: 152)
Cenab-ı Hak kullarına nimet verdikce kulları Mevla’yı unutuyor. Mevla bu duruma sitem ederek buyuruyor;
“Biz insana (sağlık ve genişlik gibi) nimet verdiğimiz zaman Allah’ı anmaktan yuz cevirip yan cizer. Ona fenalık dokununca da pek umitsiz olur.” (İsra suresi:83)
Mevla Teala in’am ettikce ona yonelmek gerekirken ondan yuz cevirmek ne kadar tersine insan yakışmayan bir iştir.
Ya Rabbi!… Nimetin kıymetini bilenlerden eyle bizi! Nimetten, veli nimete ulaştır bizi. Şukrumuzu ifa etmeye muvaffak eyle bizi! Amin.
“Doğrusu insan azgınlık eder, kendini mustağni (ihtiyacsız) gormekle” (Alak suresi:6-7)
İnsan kendinin Allah’a muhtac olmadığını zanneder. Aslında her nimet Allah’ın elindedir. Kulağının işitmesi O’nun elinde, gozunun gormesi O’nun elinde, dilinin soylemesi, aklının calışması, rızkının devam etmesi hep O’nun elindedir. Fen ilerledi diye insanlar bircok şeyi kendilerinden zannediyorlar.
HÂlbuki insanlar yağmur mu yağdırıyor, yerden ot mu bittiriyor, bir uzum tanesi yapabiliyor muyuz, bir ufak hamsi yavrusu yapabiliyor muyuz? İnsan haddini bilmezse ne kadar azgın olur. Bir lokmalık şeyi yaratmak elimizden gelmediği gibi, onu yutmakta elimizden gelmez. Eğer insanın cenesi, yemek borusu felc olsa lokmayı nasıl yutacak? Midemize inen yemekler sindirime uğramasa oylece kalsa ne yapabiliriz? Eğer duşunebilirsek her nimet O’nun elindedir.
Dersimize gelelim:
“Eğer Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, muhakkak yeryuzunde azar, taşkınlık ederlerdi. Fakat Allah rızıkları dilediği miktar ile indirir. Şuphesiz ki O, kullarının butun yaptıklarından haberdar butun yaptıklarını gorendir.”
Bu ayet-i celilenin gereğinden değil midir? Karun’un, Firavun’un yeryuzunde olan azgınlıkları.
“Gercekten Karun Musa’nın kavminde idi de onlara karşı azgınlık etmişti. O’na oyle hazineler vermiştik ki, anahtarları guclu kuvvetli bir toplulukla (zorla) taşınıyordu.” (Kasas suresi:76)
Karun’un bu malı neticede yere batmasına sebep oldu.
“Cunku Firavun o yerde baş kaldırmış ve ahalisini parcalara bolup kendisine bağlamıştı. Onlardan bir topluluğu ezmek isteyerek oğullarını boğazlatıyor, kadınlarını diri diri bırakıyordu. Şuphesiz o fesatcılardandı.”
“Biz de istiyorduk ki, o yerde ezilmekte olanlara lutuf yapalım, onları hayırda onderler yapalım ve kendilerini mirascılar kılalım.” (Kasa suresi:4-5)
İlimde ilerler de, amelde ilerlemezsen o, iyiye işaret değildir. Emre imtisal lazımdır. Allah-u Teala ne emrederse onu yap, ben bilirim demeyi bırak.
Dersimize gelelim;
“Allah O’dur ki (kullar) umidi kesmişlerken yağmuru indirir, rahmet ve bereketini yayar. O (kendi ihsanı ile kullarına) velidir. Hamid’dir, hamd edilmeye layıktır.”
Butun hamdler ancak Allah’a mahsustur. Hakiki zengin ancak O’dur. O’nun kitabını duşunerek okumak lazımdır. Allah-u Teala bize o duşunmeyi ihsan etsin. Kur’an-ı Kerim’i adet kabilinden okuyoruz. Kur’an bizimle her an konuşuyor. Ordaki sozler kimleredir? Hocaların bir adeti var bir ayet-i celileyi okusalar veya dinleseler soylemek icin hemen cemaat gelir hatırlarına. HÂlbuki hatırına once kendini getirmeli. Farkında değil başkalarına iyilik edecek kendisini yakacak.
(Ders ayeti)
“Goklerin ve yerin yaratılışında ve bunların icinde her canlıdan yaydığında, kudretine delalet edecek alametler vardır. İşte O, dilediği zamanda bunları toplamaya kadirdir.”
Mevla’nın varlığını kabul etmeyen bir insana guneş, mevcudiyetiyle: “Beni, ben halk etmedim” diyor. Ay da, yıldızlar da oyle diyorlar. Hatta zerre kadar her şey boyle diyor. Ya bizi kim yarattı?
“Gokleri ve yeri yaratan Allah’da mı şuphe vardır?” (İbrahim suresi:10′dan)
O oyle Allah ki gokler, yerler ve aralarında olan herşey O’nun varlığına delildir. Belki kendisi kendi varlığına delildi. Guneş kendi kendine delil oluyor da O, olamaz mı? Gormemizi duşunun o neredendir?
Eğer gormemiz kendi kudretimizle olmuş olsaydı beynimize hÂkim olmalıydık. Gorme olayını kendimiz yapmalıydık. Her hengi bir şikayetimiz olduğunda dilenci gibi doktorları geziyoruz. HÂlbuki bize arız olan hastalığımızı gidermek tamamen doktorun elinde değildir. O sadece Allah’ın ona bildirdiği ilim ile vasıta olacaktır.
Lokma Hekim oğluna:”Oğlum!… Olmeyi inkar ediyorsan uyuma, oldukten sonra dirilmeyi inkar ediyorsan uyuduktan sonra uyanma!” dediğinde oğlu; “Baba! Bu benim elimde değil” cevabını verince Lokman Hekim’de “Oyle ise sen, senin elinde değilsin desene. O halde O’na kulluk et!” buyurdu.
Ders ayetimizin devamında Mevla buyuruyor:
“Başınıza gelen her musibet kendi ellerinizin kazandığı (gunahlar) yuzundendir. Allah ise gunahların bir coğunu bağışlıyor.”
Bir insan, gunahından sebep nezle olsa, dişi ağrısa, midesi ağrısa bu kul hakkında iyi midir, kotu mudur? İyidir. Nicin? Zira kendisine isabet eden her beladan sebep gunahları af olunur, derecsi yukselir. Bu gibi sıkıntılar mu’minlere ceza değil nimettir. Nicin? Mevla dişine ağrı vermekle hemen haddini bildirdi sana. Hasta olmasaydın kim bilir belki de gitmedik sinema bırakmazdın. Amma, Mevla seni hasta etmekle bir altın zincirle bağlamış gibi oldu.
Mevla, bizi hasta etmekle terbiye ediyor gunahlarımızı af ediyor, derce veriyor ondan sonrada sıhhat veriyor. Şuda var ki her gunahın karşılığını vermez bazılarını da af eder. Eğer her gunahın karşılığını verse yeryuzunde değil insan mikroptan devesine kadar herşey helak olur. Yeşil otlar bile kalmaz.
(Ders ayeti)
“Siz yeryuzunde yakanızı kurtarabilecek değilseniz ve sizin icin Allah’tan başka bir dost, başka bir yardımcı yoktur.”
Mevla buyuruyor: Ben her yerde her zerre ile beraberim. Benden kacan, bana kacıyor, haberi yok. Nereye kacabilirsin ki?
İstanbul’da suc işleyen Mekke’ye kacsa Mevla oradadır. Medine’ye kacsa da oradadır. Zamandan ve mekÂndan munezzeh olduğu halde tabii yanlış anlamayın sakın, Mevla’ya mekÂn isnad edilmez.
Mevla ne onde, ne arkada, ne sağda, ne solda, ne aşağıda ve nede yukarıdadır. Boyle olur mu diyeceksiniz amma olur. Nasıl olur, olduğu gibi Mevla’ya gore hicbirşey yok ki o şey Mevla’nın altında veya ustunde olsun. Yani Mevla her yerdedir mekÂnsız olarak. Oyle bir olmaktır ki biz onu anlamaktan aciziz.
(Ders ayeti)
“Denizde dağlar gibi hareket edip giden gemiler yine onun alametlerindendir.”
Koca gemi denizin uzerinde nasıl batmadan yuzuyor. O kadar ağır yuku nasıl tutuyor uzerinde.
(Ders ayeti)
“Eğer Allah dilerse o ruzgarı durduruverir de (gemiler) deniz uzerinde kalakalırılar. Şuphesiz bunda ziyade sabırlı, ziyade şukredici olan herkes icin cok ibretler vardır.”
Yani sabredenler, şukredenler Cenab-ı Hakkın ayet-i celilelerini anlıyor. Sabretmeyen, şukretmeyenler anlamıyorlar.
Mevla Teala bir ayet-i celilede şoyle buyuryor:
“Yeryuzunde haksız yere kibirlenenleri ayetlerimi anlamaktan cevireceğim. Onlar her mucizeyi gorseler de ona inanmazlar. Ruşd yolunu da gorseler onu yol edinmezler. Fakat sapıklık yolunu gorurlerse onu yol edinirler. İşte boyle hareket etmeleri ayetlerimizi yalan saymalarından ve ondan gafil olmalarından dolayıdır.” (Araf suresi:146)
Mevla’nın rızasını gozetmek O’nu hic bir kere unutmamak lazımdır.
(Ders ayeti)
“Yahud dilerse kazandıkları gunah yuzunden onları denizde helak eder. Fakat Allah coğunu bağışlar.”
1912 yılında dunyanın en buyuk seyahat gemisi Titanik Avrupa’dan hareket ederek Amerika’ya ilk seferini yapmıştı. Vapurda 2000 kadar insan vardı. Yolcuların coğu zengin asilzade ve tahsilli kimselerdi. Herkes Titaniğin batmayacağını zannediyordu fakat battı işte.
(Ders ayeti)
“Hem ayetlerimiz hakkında mucadele edenler bilsinler ki kendileri icin kacacak bir yer yoktur.”
www.mahmudelofi.com
__________________
Allah, tOvbelerİ kabul edİcİdİr
Dini Sohbetler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Allah, tOvbelerİ kabul edİcİdİr