MUSABAKA EDER GİBİ KOŞUNUZ
Dersimizin ayetine başlayalım:
”Ve Rabbinizden bir mağfirete ve eni gokler ile yerler genişliğinde olan bir cennete koşunuz ki, o cennet muttakiler icin hazırlanmıştır.”
(Sariuu) ”Musabaka eder gibi koşunuz”
Bu kelime mufaale babından emr-i hazırdır. Sarf Nahiv ilimlerinden ”Bina” calışırken bu bapların Kuran’ı Kerim’de karşınıza cıkacağını o an hic duşunmemişsinizdir. İşte bakın bu ilmin sırası geldi. Mufaale babını, if’al babını ve diğer babları bilelim. Rabbimiz gorsun ki kelamını anlamak icin calışıyoruz.
Bu yolda neneler gibi yavaş yavaş, ağır ağır yurumeyin. Ya nasıl? Birbirinizle musabaka edercesine. Koşun. Bunu kim buyuruyor? Allah-u Teala Hazretleri: ”Acele etmeyiniz, ben onu nasıl olsa size vereceğim” buyurmuyor. ”O cennetleri yarattım, koşun, musabaka ederek acele edin.” buyuruyor.
Mufaale babından gelen bu kelimede muşareket yani ortaklık vardır. Nerede ortaklık? Koşmakta, kulluk vazifelerini yerine getirmekte ve yapılan hata ve kusurlardan dolayı Allah-u Teala Hazretlerinden af taleb etmekte… Mumin kardeşin calışacak, sende calışacaksın. O koşmasın değil. O koşsun sende koş.
Birimiz dursun, diğeri yurusun! Bu olmaz.
İlim elde etmeye calışalım. Hic bilenler ile bilmeyenler bir olur mu? Hic kimseden geri kalmamalı, yurumeli. İnsanların kul oldukları yerler coktur. Ne gibi? Abdul-kafa: Kafasının kulu, Abdul-butun: Karnının kulu gibi. İnsanlara bunlara değil, Allah’a kul olmalı.
(Sariuu):Koşunuz, musabaka şeklinde yuruyunuz, birbirinizi gecercesine calışınız. Namazda, zikirde ve diğer ibadetlerde.
Mesela ben daha huzurlu kılayım ama arkadaşlarımda daha huzurlu kılsın. Bir arkadaşın daha girse cennete, cennet eksilir mi? Cennet o kadar geniştir ki, en zayıf muslumana iki dunya buyukluğunde cennet verilecek.
Hadisi şerifte buyuruluyor ki:
”Cennet ve cehennemin her birerlerinin dolması vardır.”
Cennet de dolacak. Cehennem de dolacak. Cennetin dolması icin Cenab-ı Hak yeniden musluman yaratacak. Fakat cehennemi doldurmak icin insan yaratmayacak.
Sure-i Kaf’ta buyurulduğu uzere Cenab-ı Hak cehenneme diyecek ki:
”Ahiret gununde biz cehenneme diyeceğiz: Doldun mu? Cehennem ise diyecek: Daha var mı?”(Kaf 30)
Mevla Teala bunun uzerine kudret ayağıyla cehenneme basacak. O zaman cehennem: (Gaddu Gaddu) yeter, yeter diyecek.
Bakın ayeti kerimede cehennem, kadın sığası ile geliyor. Şu arap lisanı kadar zengin bir lisan arasanız bulamazsınız. Ama insanlar Kuran-ı Kerim’in değerini bilmiyorlar. İnşallah sizin sayenizden anlaşılacak. Kuran’dan buyuk yoktur. Goruyorsunuz değil mi? 104 kitabın en sonuncusu olan Kuran, arapcadır. Kuran kıymetli olunca bu lisanda en kıymetli oluyor.
Bir beyit okuyalım:
”Mujde olsun bize Ey İslam cemaati! Bizim icin Allah’ın yardımından bir direk vardır ki yıkılmaz. Ne zaman ki Allah, bizim davetcimiz Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) e resullarin en kıdemlisi, en efdali diye cağırdı, bizde ummetlerin en kıdemlisi olduk.”
Şimdi Yahova şahitleri bizim kucağımızdan muslumanları alıp kendilerine cekiyorlar. Ya Erhamerrahimin ehli islama sebat ver. Bu aziz dini bırakmasınlar. Aman dikkat edelim, şu hadisi şerifi unutmayalım:
”Ummetimden her zaman kah uzere yuruyen bir taife olacaktır. Allah’ın emri gelinceye kadar, kendilerine karşı koyanlar onlara zarar vermeyecektir.” Bu hadisi şerife guvenelim.
Cenab-ı Hak Enam suresinde ne buyuruyor:
”Resulullah kendi nefsinden boş konuşmaz.”(Necm 3)
Yine dersimize gelelim:
(Ve Sariuu) Musaraa ediniz. Geceler kısaldı, haberiniz olsun. Gunduz biraz yuvarlanın. Hacı Ali Haydar Efendi (Kuddise sirrahu) uyuyacağı zaman:”Biraz yuvarlanalım.” buyururdu.
Kaylule sunnetini biraz ihya etmeli. Geceleri kısaltan Allah (Celle celaluh) dur. Biz de koşmalı ve o kısalmaya gore hareket etmeliyiz. Teheccut namazını kacırmayalım.
Şimdi (Sariuu) emri lazım oldu mu? Olmadı mı? Oldu değil mi? Ancak maalesef değil teheccut namazını kılmak, geceleri kısa olan ramazan gunlerinde sahur yiyip de sabah namazını kılmadan yatanlar var. Gecelerin kısalması senden namazı kapıyor da, yemeği neden kapmıyor. Aman dikkat edelim, geceler daha da kısalacak.
(Ve sariuu) Bakın kolay gecemiyorum. Bu dunya bunun icin yaratıldı. KÂinatın ruhu nedir? Diye sorarsanız: ”İbadettir” İbadet gitti mi kainat gitti demektir. Ruhun bedenden cıkınca insanın olmesi gibi. Muslumanların Hıristiyan olduğunu hic duymuş muyduk? Duymamıştık değil mi? Eskişehir’de yuz kişi hıristiyan olmuşlar.
Sonra burada İstanbul’da Ferikoy’de Yahova şahitleri tarafından toplantı yapılmış. 1500 kişi kadar varmış. 5 saat suren toplantıda herkes yazarak not tutmuş. Bakın ne ceşit calışıyorlar. Ya bizim muslumanlar ne yapıyor? Vaazı sadece dinliyor, dışarı cıkınca aklında bir şey kalmıyor.
İlim okumakla sayd olur (avlanır)
Yazmakla kayd olur (bağlanır)
Hane-i dilde (gonul hanesinde) hıfz edip sakla onu ki firar etmesin. Onun icin dinlediklerimizi, ayetleri, hadisleri yazıp ezberleyelim.
(Ve sariuu) koşunuz, neye? (ila mağfiretin) mağfirete. Mevla Teala ”mağfirete koşunuz” buyuruyor. Fakat millet ne diyor? ”Allah kerimdir, affeder, yatın!” Goruyor musunuz? Bunlar hayır işlere koşmayı nasıl karşılıyorlar?
Ya Rabbi! Bizi tembellikten halas eyle! Allah yolcusunun aleyhine, tembellik kadar zararlı bir şey bulamazsın, bunu unutmayalım. Luzumsuz, uyu uyu, manasız yere konuş konuş, fazladan ye ic; salik oyle olmaz. Bu yol aşırı dikkat ister. Bu ayetten anlaşılan, ”Allah Gafur’dur, Rahim’dir” deyip gevşek olmamaktır. Mevla Teala ne buyuruyor:
”Mağfirete, bir de eni yerlerin ve goklerin genişliği kadar olan cennete koşunuz”
Bundan cennetle cehennemin ne kadar uzun olduğu anlaşılıyor. Cunku eni bu kÂinat kadar olunca, uzunluğu bu kainata sığmaz, buranın olculeriyle olculmez.
Bu cennetler kimler icin hazırlanmıştır? Muttaki kullar icin. Mevla Teala:”Herkes icin hazırlandım.” buyuruyor. Muttaki kelimesini unutmayın, muttaki olmaya bakın. Kim ne derse desin. Kapalı carşıda cok mal var ama cebindeki parası olana. Olmayana bir şey yok. Cennet de cok geniş ama calışana. Don dolaş bizden istenen calışmak. İnsan devam etti mi Allah (Celle celaluh) ona oğretir.
”Her kim bir şey talep eder, calışırsa onu bulur.”
Her kim calışır, mutlaka alışır. Sarf ve Nahiv ilimlerini oğrenin. Oğreten de akil biri olmalı. Talebeyi sıkmamalı. Talebeye birden, cok ders vermemeli, azar, azar anlayabileceği şekilde oğretmeli. Benim anam rahmetli, buzağı doğduğu zaman gider, ineğin sutunu tasa sağar sonra yavru hayvanın ağzını acar o tastan yavaş yavaş sut dokerdi.
Ben de cocukların anlayabileceği şekilde vaaz etmeye calışıyorum. Neden boyle ediyorum biliyor musunuz? İllaki butun cemaatim vaazı anlasın istiyorum. Hocalar talebelerine cok sual sorsun.
Mesela ”Ahsenu” ne kelime? Diye sorulmalı. Evvela bilinmez. Ama birde bildi mi heveslik gelir ona. Onun icin evvela kolay sorun, sonra zorlarını. İlim hazinedir, anahtarı da sualdir. Soru sormakla dort kişi me’cur olur. Soran, oğreten, dinleyen ve bunlara karşı muhabbet taşıyan…
MUTTAKİLER KİMLERDİR?
Tekrar ayetimize devam edelim.
Mevla Teala muttaki kullara cennet hazırladığını buyurmuştu. Şu hadis-i kudsi de bu ayetimizi te’kid eder:
”Salih kullarım icin goz gormedik, kulaklar işitmedik, hicbir beşerin kalbine gelmeyen nimetler hazırladım.”
Şimdide kendilerine cennetler hazırlanan bu muttaki kullarının vasıflarını beyan ediyor.
(Ders ayeti)
”O muttaki kullar oyle kullardır ki, bollukta da, darlıkta da infakta bulunurlar. Ofkelerini yutarlar ve insanların kusurlarını affederler. Allah (-u Teala) ihsan edenleri sever.”
Bakın! Dikkat edin! Muttaki olmak icin evvela infak (verme) huyun olacak.
Sure-i Ali İmran’ın şu ayeti kerimesinde de buyuruluyor ki;
”Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla takvaya nail olamazsınız ve her ne şey infak ederseniz şuphe yok ki Allah (-u Teala) hakkıyla bilir.”(Bakara 92)
Allah yoluna ver gitsin. Asıl verdiğin zaman onu koluna takmış olursun. O muttakilerin ikinci hususiyeti de ofkelerini yutmalarıdır. Ofkelendiğinde onun esiri olmak kotu bir huydur. Muslumanlar kızdıkları zamanda da Allah’ın emrine gore hareket ederler. İclerine kin ve gazap geldiğinde onu izhar edipte oc almaya calışmazlar. Ofkelendikleri zaman nefislerine hakim olurlar, gazaplarını gidermeye calışırlar.
O muttaki kullar ofkelerini yutmakla kalmaz, hemde insanları affederler. Zumer Suresinde Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
”O kimseler ki, sozu dikkatle dinlerler, sonra en guzeline tabi olurlar. İşte onlar o kimselerdir ki, Allah onları hidayete erdirmiştir. Ve ancak onlar akıl sahipleridir.”(Zumer 18)
Neden? Cunku onlar en guzele tabi olmuşlardır.
İslamda kahraman: Guclu kuvvetli olan değil ofkesini yutandır. Bir kimse karşısındakine bir tokat atmış olsa bu seyyiedir.
Şura suresinde buyuruluyor ki:
”Bir kotuluğun cezası da onun misli bir kotulukledir. Fakat kim affeder ve islahta bulunursa artık onun mukÂfatı Allah’a aiddir. Şuphe yok ki O, zalimleri sevmez.”(Şura 40)
Yine Fussilet suresinde Mevla buyuruyor:
”İyilikte kotulukte musavi olamaz. Kotuluğu ol bir muamele ile defet ki o en guzeldir.”(Fussilet 34)
Bakın ayette ”O guzeldir” buyurulmadı, ”O en guzeldir” buyuruldu.
Ayetlerimizden anlaşıldığı uzere yapılan bir kotuluğe aynı ile mukabele etmektense affetmek daha iyidir. Affetmenin de guzeli vardır. O da kotuluk yapan kimseye ihsanda bulunmaktır. Bunu da ancak hakiki manada muttaki olanlar yaparlar.
Mesela birisi sana tokat attı eğer bir tokat da sen ona atarsan bu birinci dereceye girer. Affettim seni dersen bu ikinci dereceye girer. Sana tokat atan adamı doveceklerdi, sen gittin onu kurtardın bu da ucuncu dereceye girer. Cunku ne buyurulmuştu:
”Onlar oyle kimselerdir ki Kuran’ı Kerim’i dinliyorlar ve ve en guzeline tabi oluyorlar.”
Bunu yapabilir misiniz? Size birisi bir fındık kadar kotuluk yapsa siz bir ceviz kadar karşılık verirsiniz. Korkarım Turkiye cevizi size kÂfi gelmez. Hindistan cevizi kadar karşılık verirsiniz. Eğer en guzele tabi olmazsak dunyada bir iş goremeyiz.
Bir kimseye bir kotuluk yapılsa, o hemen: ”Allah seni kahretsin.””Allah sana lanet etsin.” gibi beddualarda bulunuyor.”Ya Rabbi bunu islah eyle, yola al.” diye etmiyor. İcimizde değirmen donuyor, demir tanesi oğutuyor. Bu arada zikirden de geri kalınıyor diğer ibadetlerden de…
Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in torunu Hazreti Hasan (Radıyallahu anh) bir gun sofrada yemek yiyordu. Yanında misafirleride vardı. Hazreti Hasan’ın kolesi tencere ile Hazreti Hasan’ın yanından gecerken tencere elinden kaydı ve yemek Hazreti Hasan’ın uzerine dokuldu. Kole onun kızacağı korkusuyla hemen:
”Ofkelerini yutarlar ve insanların kusurlarını affederler.” ayetini okudu. Bunun uzerine Hazreti Hasan gazabını yuttu ve affettim seni dedi. Kole devamla:
”Allah ihsan edenleri sever.” ayetini okuyunca Hazreti Hasan:”Seni azad ediyorum ve falanca kızla da evlendiriyorum. Butun masraflarınızda bana ait olsun” buyurdu.
Ne kadar guzel bir ahlak misali değil mi? Rabbim cumlemizi bu guzel ahlakla ahlaklanan kullarından eylesin. Amin.
Ders ayetimiz muttaki kulları anlatmaya devam ediyor. Daha kimlerdir o muttakiler:
”Ve (o takva sahipleri) bir gunah işledikleri veya nefislerine zulum ettikleri zaman Allah’ı anarak hemen gunahlarının bağışlanmasını isterler. Hemde onlar yaptıkları gunaha bile bile ısrar etmezler.”
İşte muttaki kullar bunlardır. Bunların mukÂfatına gelince:
(Ders ayeti)
”İşte onların mukÂfatı Rabblerinden bir mağfiret ve altlarından nehirler akan cennetlerdir. Orada ebedi olarak kalacaklardır. Amel edenlerin mukÂfatı ne guzledir.”
Bu ayetlerle amel etmeye ve bu mukÂfatlara nail olmaya calışalım.
www.mahmudelofi.com



__________________