YENİ BİR YAŞAM İCİN YARATILMIŞ MUCİZEVİ SİSTEM
Dol yataklarında size dilediği gibi suret veren O'dur. O'ndan başka ilah yoktur; ustun ve guclu olandır, hukum ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 6)
İnsanın yeryuzunde soyunu surdurebilmesi ureme sisteminin kusursuz olarak calışması ile mumkundur. Ureme sistemleri kadın ve erkek bedenlerinde birbirinden cok farklı bir işleyişe sahiptir. Ancak bu cok farklı işleyen sistemler birbirini kusursuz bir şekilde, bir butun olarak tamamlamakta ve sonucta bir insan dunyaya gelmektedir. İnsanın iki ayrı bedende, birbirinden bağımsız olarak uretilen ozlerden meydana gelişi ile yeryuzundeki en buyuk mucizelerden biri gercekleşmektedir: İnsanın yaratılış mucizesi.
İnsanın yaratılış mucizesinin gercekleşebilmesi icin insan vucudunda gereken hazırlıklar aslında yıllar oncesinden başlar. Bunun icin oncelikle hem erkek hem de kadın ureme hucrelerinin faal hale gelmesi gerekmektedir. Bu faaliyet her insanda "buluğ cağı" olarak adlandırılan bir surec ile birlikte devreye girer. Bu surecteki en onemli eleman hic kuşkusuz ki hucreler arasındaki iletişimi sağlayan hormonal sistemdir. Hormonal sistem ise beynin denetiminde calışır.
Allah, insan vucudundaki butun ihtiyacları ve gelişmeleri, beynin kontrol edeceği bir sistem ile yaratmıştır. Organlardan gelen mesajları değerlendiren beyin en uygun cevapları gerekli olan yerlere olabilecek en kısa zamanda iletir. Bunu yaparken de hormonal sistemi haberleşme aracı olarak kullanır. Allah, insan bedeni icinde kusursuz bir "posta ağı" yaratmıştır. Bu ağ icinde "hormon" adı verilen mesaj taşıyıcı molekuller, adeta birer "postacı" gorevi ustlenmişlerdir. Bir postacının tum şehri dolaşarak ilgili haberleri gereken yerlere ulaştırması gibi, hormonlar da beyinden gelen emirleri ilgili hucrelere taşırlar. Ve boylece vucut icinde, insanın yaşamı icin gerekli fonksiyonlar harekete gecmiş olur.
Ancak burada hatırlatmalıyız ki, hormonlar nereye ne gotureceğini bilen, buna gore kendine yon belirleyen şuur sahibi insanlar değildir. Bunun icin ne bir eğitim gormuşlerdir, ne de yıllar suren bir calışmayla tecrube kazanmışlardır. Hormon dediğimiz "posta gorevlileri", son derece karmaşık formullerle ifade edilebilen molekullerden ibarettir. Bir molekulun nereye ne gotureceğini bilmesi, hangi hucrenin hangi mesajla harekete gececeğini tesbit edebilmesi, kendisinden milyarlarca kat buyuklukteki kapkaranlık insan bedeninin icinde yolunu asla şaşırmadan bulabilmesi, kendisine ve taşıdığı mesaja bir zarar gelmeden bu gorevi eksiksizce yerine getirebilmesi kuşkusuz son derece mucizevi bir durumdur. Yalnızca bu ornek bile, Allah'ın insan bedeni icine ne kadar olağanustu sistemler yerleştirdiğinin acık bir delilidir.
Hormonal sistemin faaliyete gecişi genel olarak insan henuz anne karnındayken başlar ve o insanın olum anına kadar devam eder. Ureme bezleri de hormonların etkisi sonucunda harekete gecen organlardır. Ancak vucudun diğer parcalarından farklı olarak ureme bezleriyle ilgili hormonların salgılanması buluğ doneminde başlar. Hormonal sistemin şefi olarak kabul edilen beyindeki "hipotalamus", buluğ cağına gelindiğinde kendisine bağlı olarak calışan bezlerden biri olan hipofiz bezine ureme organlarını faaliyete gecirecek emirler gondermeye başlar.
Burada bir mucizeye daha dikkat cekmekte fayda vardır. Hipotalamus denen bu organımız insan bedenindeki gelişmelerden, orneğin kişinin kac yaşına geldiğinden, ureme sisteminin harekete gecmesi icin gereken fiziksel gelişimi tamamlayıp tamamlamadığından haberdardır. Ve bu şuurla hareket etmektedir. Başka bir deyişle hipotalamus tarih hesabı yapmakta ve insanın yetişkinliğe geciş zamanının geldiğini tesbit ederek vucuttaki diğer salgı bezlerine gereken emirleri vermektedir. En uygun zamanda ureme organlarına gitmesi gereken mesajları (hormonları) gondermekte ve insanların soylarını devam ettirebilmesi icin gereken gelişmenin başlamasını sağlamaktadır. Ustelik bunu tek bir insanın hipotalamusu değil, şu an yeryuzunde yaşayan milyarlarca insanın her birinin hipotalamusu aynı şekilde ve hemen hemen aynı donemlerde bu işlevi gercekleştirmektedir.

Resimde hormonal sistemin şefi olan hipotalamusun beyindeki diğer merkezlerle olan bağlantısı goruluyor.
Vucudumuzda birkac kesme şeker buyukluğu kadar yer kaplayan bu et kutlesinin zamandan haberdar olması, aradan gecen seneleri hesaplayarak ayarlamalar yapması elbette ki uzerinde duşunulmesi gereken bir noktadır. Boyle bir hesaplamayı hipotalamus nasıl yapmaktadır? Neler yapması gerektiği birisi tarafından mı hipotalamusa oğretilmiştir, yoksa hipotalamus bunu kendi kendine mi keşfetmiştir? Hipotalamus insanın oluşumu icin ureme bezlerinin gelişmesi gerektiğini hesaplayıp, buna bir zaman verip tam o donemde o hormonu salgılaması gerektiğini nasıl bilmektedir? Ustelik hipotalamus urettiği pek cok hormon icinden hangisinin tam zamanında ureme sistemini harekete gecireceğini nasıl tesbit etmektedir? İleriye yonelik planlar kurmayı, ona gore onlem ve hazırlıklar yapmayı "ileri goruşluluğu" sayesinde mi kararlaştırmaktadır? Neden daha once ya da daha sonra değil de, tam insan vucudunun fizyolojik olarak uremeye hazır olduğu bir sureye kadar beklemektedir?
Gozu, kulağı, dili, hatta beyni bile olmayan bir et kutlesinin, akıl sahibi bir varlık gibi hareket ederek hucreleri yonetmesini sağlayan akıl bizim tahayyul edebileceğimizden cok ustun, benzeri olmayan bir akıldır.
Hipotalamusun zamandan haberdar olmasını sağlayan ne tesaduflerdir, ne de herhangi bir başka guc. Hipotalamusa bu ozellikleri kazandıran ustun akıl Allah'a aittir. Neler yapması gerektiği de herşeyi bilen Allah tarafından bu kucuk et parcasına ilham edilmektedir. Allah herşeyi kontrolu altında tuttuğunu "Allah, herşeyi gozetleyip denetleyendir." (Ahzab Suresi, 52) ayetiyle bildirmektedir.
__________________