Bugun sizlerle, Yaradan acaba Kur’an da kadını ve erkeği nasıl anlatmış, ikisi arasında bir ayrım yaparak, erkeği daha mı ustun gostermiş, onu anlamaya calışacağız. Yazı biraz uzun ama lutfen konuyu anlamak istiyorsak, sabırla okuyalım. Gercekten soylendiği gibi Kur’an erkeğe onem vermişte, kadını ikinci plana mı itmiş, şahitlik olarak bir erkeğin iki kadına eşit olduğunu mu anlatmaya calışmış, ya da kadın mirastan her zaman erkekten daha az mı almalı demiş? Erkeğin haklarını, her zaman kadının haklarından daha mı ustun olarak anlatmış, daha doğrusu Kur’an erkeği yuceltip, kadını yermiş mi, onu araştırmaya calışacağız Kur’an dan.
Tam bunları soylerken, bazı uydurma hadisler geldi aklıma. Doğrusu bunları hic yazmak istemiyorum, ama hatırlatmakta bence biraz yarar var sanırım. Bizleri dunyaya getiren analarımıza, kadınlarımıza, Kur’an dan nasibini almayanlar, bakın neler soylemişler, hem de peygamberimize iftira atarak onun ustunden bu sozleri naklederek. Once kısaca onlara bakalım, daha sonra bizlerin rehberi KUR’A NA danışalım, bakalım aşağıdaki sozleri onaylıyor mu?
1.Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar uzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim. Tirmizi, Rada, 10/1159; Ebu Davud, Nikah 40/2140 Ahmed b. Hanbel, Musned VI, 76; İbn Mace, Nikah 4/1852
2.Kocanın vucudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese yine de kocasının hakkını odemiş olmaz. İbni Hacer El Heytemi 2/121 Ahmed b. Hanbel, Musned, V, 239
3.Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yuzlerinizle silerdiniz. Hafız Zehebi Buyuk Gunahlar Sayfa 187
4.Kadınların dinleri ve akılları eksiktir. Sahihi Buhari
5.Kadınlar arasında iyi kadın, yuz tane karga arasında alaca bir karga gibidir. Sahihi Buhari.
6.Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve cok istiğfar ediniz. Cunku ben Cehennem halkının coğunun sizler olduğunu gordum. Muslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003
7.Bir kadın kocası kendisinden razı olduğu halde olurse Cennete girer. Riyazus salihin.
8. Kadınların hayırlısı, erkeklerin yaramazlıklarına, kotu huylarına sabredendir, bu sabır onların cennete girmesine sebeptir. Kadınlara Dini Bilgiler sayfa:88
Yukarıda verdiğim birkac ornek bile geleneğin, yani mezheplerin, hadislerin kadın uzerindeki bakış acısını gostermektedir. Boyle bir duşunce ve baskının urunu sonucunda, acaba kadın gercek yerini almış mıdır dersiniz İslam toplumunda? Yorum sizlerin.
Şimdide Rabbin gonderdiği ve de sorumlu tuttuğunu soylediği Kur’ana bakalım, acaba Kur’an kadın ve erkek arasında gercekten ayrım yapıp, erkekten yana mı tavır almıştır, yoksa tam tersine kadının yanında mı yer almıştır, hep birlikte inceleyelim ve ayetleri etki altında kalmadan duşunelim.
Yuce Rabbimiz Kur’an da kadınlardan bahsederken, cok ilginc ornekler verir. Orneğin peygamber olmasına rağmen Nuh peygamber ile lut peygamberin eşlerinin kendilerine tam iman etmeyip, onun istemediği şeyleri yaparak, yoldan cıkmalarını ornek verir ve derki, onları benim azabımdan kimse kurtaramaz. Sonunda da peygamber olmasına rağmen, eşleri dahi kendilerini kurtaramayıp, Allah ın nasıl cezalandırdığı anlatılır.
Bunun tam tersi orneğini de verir Kur’an. Firavunun iman etmediği ve kendisini tanrı ilan etmesine rağmen, eşinin Allah a iman eden ve her şeyi Allah icin terk eden bir hanif kul olduğu anlatılır. Burada anlatılmak istenen, herkesin yaptıklarından hesaba cekileceği ve kimsenin kimseye fayda sağlayamayacağı anlatılmak istenir.
Yine cok ozel bir kadın olarak Kur’an Hz. İsa nın annesi Meryem anamızdan bahseder, hatta onun annesini de anlatır. Cok ozel bir değerle anlatılan bu kadınların nasıl mukÂfatlandırıldığı da cok dikkat cekicidir. Bakın Rabbim Meryem anamızı, yani bir kadını nasıl bir mertebeye oturtuyor.
(Ali İmran 42: Bir de melekler şoyle demişlerdi: “Ey Meryem, Allah seni secti. Seni tertemiz kıldı ve seni Âlemlerin kadınları ustune yuceltti.)
Meryem anamızın, bir erkek olmadan da Rabbin emriyle evlat sahibi olunacağı, aslında erkeklerin ustunluk taslamalarına da ibretlik bir ders taşır. Onun sabrı anlatılır ve ovguyle bahsedilir. Yine Musa peygamberimizin cocukluğunu anlatır Kur an. Lutfen dikkat edin, babasına değil annesine vahye dilerek, cocuğu bir ırmağa bırakılması emredilir. İşte burada cocuğunun kurtarılması icin bir annenin nelere katlanacağı anlatılır. Cocuk nehre bırakılacak ve kurtarılacağı soylendiğinde de, bu emir yerine tereddutsuz getirilecektir, ana tarafından. Acaba neden babasına değil de, annesine vahye diliyor dersiniz? Burada annenin evlat sevgisi babadan daha ustun olduğunu anlatıyor aslında Rabbim bana gore. Bu kadar guzel ornekleri veren Allah, acaba kadın ve erkeği ayırt edip, erkeği daha ustun tutar mı sizce. Şimdide onu araştıralım ayetlerde.
(Hucurat 13: Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve orfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hic kuşkusuz, Allah katında en seckininiz, sakınılması gereken şeylerden en cok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.)
Once yukarıdaki ayete bir bakalım. Yaratan bizleri erkek ve dişi olarak yarattığını soyluyor ve hicbir ayrım yapmadan sonunda ne diyor lutfen dikkat.
(Hic kuşkusuz, Allah katında en seckininiz, sakınılması gereken şeylerden en cok sakınanınızdır.)
Demek ki Allah katında seckin, yani ozel bir konumda olmak, erkek olmakla değil, sakınılması yani Allahın yasakladığı şeylerden uzak durmakla oluyormuş. Şimdide şu ayete bakalım.
(Mumin 40: Kotu bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mumin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte boyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir bicimde rızıklandırılırlar.)
Allah dikkat ederseniz, mukÂfatlandıracağını cennete, yine hic ayrım yapmadan, mumin olarak iyi işler yapan kadın ya da erkek hepsini sokacağını acıkca soyluyor. Şimdi yazacağım bu ayet ise herkesin kendisine, kazandığından ayrı bir pay olduğunu, bakın ne guzel acıklıyor.
(Nisa sur.32: Allah'ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lutfettiği şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var; kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var. Allah'tan, O'nun lutfunu isteyin! Allah, her şeyi iyice bilmektedir.)
Şu ayete de lutfen dikkatle bakalım.
(Nisa 124: Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yonelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır.)
Demek ki onemli olan, hayra ve barışa yonelik işler yapmak, ister erkek ol, isterse kadın.
(Tevbe sur. 71: Mumin erkeklerle mumin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır…..)
(Aliimran 195:Rableri onlara cevap verdi: “Ben sizden, erkek-kadın hicbir calışanın urettiğini boşa cıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz…….)
Bu ayette ise mumin erkek ve kadın birbirinin dostlarıdır diyor, acaba hangi dost kendi arasında sen ustunsun ben ustunum cekişmesine girer dersiniz? Erkek ya da kadın, hicbir calışanın boşa cıkarılmayacağının mujdesini Yaradan veriyor, acaba ayrım olsaydı boylemi olurdu.
Şimdide gunumuzde cok tartışılan bir konuyu, Kur’an dan acıklığa kavuşturmaya calışalım. Once şunu duşunmenizi istiyorum, cunku Yaradan Kur’an da her şeyden o kadar guzel bahsetmiş ki, hicbir acık kapı bırakmamış. Duşunmenizi istediğim şey acaba hangimiz, olumun bizlere geleceğini duşunup de, biran evvel vasiyet edelimde, oldukten sonra kimlere nasıl ve ne kadar miras bırakılacak belli olsun, diye duşunuruz?
Ya da bunu ne zaman yapmamız gerekir dersiniz? Kırk yaşında mı, elli yaşında mı, altmış yaşında mı, yoksa daha sonraki yıllarda mı yapmalıyız? Acaba ne zaman oleceğimizi duşunebiliyor muyuz ki bir vasiyette bulunmayı aklımıza getirelim. İşte Yuce Rabbimiz tum bunları hesap ederek, her iki durum hakkında da acıklama yapmıştır. Kur’an bakın once nasıl bu konuda bizleri uyarıp bir vasiyette bulunmamızı oncelikle istiyor. Cunku geride yalnız eş ya da cocuklar değil, başka yakınlarımız ve akrabalarımızda olabilir duşuncesiyle. Şimdi bu ayetlere goz atalım.
(Bakara sur.180: Birinize olum geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir bicimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar uzerine bir borctur. 181:Kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse hic kuşkusuz bunun gunahı onu değiştirenler uzerinedir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.182. Kim vasiyet edenin haksızlığa sapmış veya gunah işlemiş olmasından endişelenip de ilgililerin arasını bulursa, ona gunah yoktur. Allah cok affedici, cok merhamet edicidir.)
( Maide sur. 106:Ey iman edenler! Herhangi birinize olum gelip cattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şoyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken olum musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan sonra alıkoyarsınız; kuşkulanırsanız şoyle yemin ederler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hicbir ucret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Cunku boyle yaparsak mutlaka gunahkÂrlardan oluruz.)
Demek ki Allah once emrettiği ve Allah tan korkan, yani adaleti sağlamak isteyenler icin uzerine bir borc olarak, vasiyet etmemizi istiyor.Ayrıca vasiyet ederken nasıl tanık tutmamız gerektiğini de, ne kadar guzel acıklıyor.
(Nisa suresi 7: Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da coğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır.)
Şimdide bu ayete lutfen dikkat edelim ve o devri duşunelim. Kadınların parayla alınıp satıldığı o donemde dahi Rabbimiz, kadınları nasıl erkek ve kadın eşit tutuyor ve bakın ne soyluyor. Ana baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır derken, devamında ise cok guzel bir acıklama getiriyor ve bakın ne soyluyor, acaba erkeğin yarısını mı diyor, ya da daha azımı diyor?
( onun azından da coğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır.)
Demek ki bir pay ona da var, hatta cok ilginctir azıda olabilir coğu da, ama ona da bir pay var diyerek, onunda adaletli bir hisse almasını nasılda garanti ediyor.
Şimdide bu ayetler ışığında, gunumuzde yukarıdaki ayetleri hic gormeden yorum yaptıkları ayete gelelim. Bu ayet hic vasiyet edemeden olen insanlara bir tavsiye niteliğinde bir ayettir, burada bile kadının hakkının en az olabilecek, dikkat ediniz tekrar ediyorum, kadının hakkının en az erkeğin yarısı kadarının altına duşmesini engellemek adına yapılmıştır. Yoksa yarısı kadar verin anlamında değil, cunku yukarıda asıl mirasın, nasıl dağıtılması gerektiği ayetlerini yazmıştık. Asıl yapılması gereken vasiyetti. Hatta azından da coğundan da verilebileceğini soyluyordu.
(Nisa suresi 11:Allah size cocuklarınızla ilgili olarak şunu oneriyor: Erkek icin, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler olenin bıraktığının ucte ikisi onlarındır. ……)
Bu ayetin esas amacı, daha once soylediğim gibi, vasiyet yapmayan insanlara, kadının mirasını korumak ve erkeklerin kadınların hakkını alma ihtimalini en aza indirmek, kadınların hakkını garantiye almak amacını taşımaktadır. Burada Rabbimiz, aslında yine erkekler farkında olmadan, kadınlara iltimas gecmiştir. Miras dan en az erkeğin yarısını garanti ettikten sonra, kadın evlendiğinde kendisine bir mehiri, yani maddi bir menfaat sağlandıktan, bazı şeyler bağışlandıktan sonra evlenme emrini getirmiştir.
Duşunun lutfen, kadının erkekten daha az miras alma durumunda bile ki, bu her zaman olmayabilir en kotu durumda boyledir, buradan eksiği tamamlanmış, hatta erkekten daha fazla olabilecek duruma gelmiştir. Bakın Allah yine miras konusunda başka bir ornek verirken, nasıl vasiyetten bahsediyor, eğer vasiyet yoksa acıkca nasıl dağıtılması gerektiğini anlatıyor.
(Nisa 12:Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların cocuğu yoksa. Eğer onların cocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borcları odendikten sonra geriye bıraktıklarının dortte biri sizindir. Eğer sizin cocuğunuz yoksa bıraktığınızın dortte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin cocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz odendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve cocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden her birine altıda bir duşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borc odendikten sonra ucte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir oneridir bu. Allah Âlim’dir, Halim’dir.)
Demek ki Allah once vasiyeti oneriyor ve bunun uzerimize borc olduğunu soyluyor. Daha sonrada vasiyet etmeyenlere ise, oneride bulunarak kadının da mirastan en az erkeğin payının yarısı kadar almasını garanti ediyor, ama dikkat edin yarısını alır fazla almaz diye kesin hukum vermiyor, cunku diğer ayetlerinde kadın icin, azını ya da coğunu da alabilir diye belirtiyordu. Eksik alması durumunda bile, yine kadının bu hakkını evlendiğinde, belki de cok fazlasını alarak, erkekten daha iyi duruma gelebiliyor.
Şimdide yine bazı kesimin, Kur’an da kadının şahitliğinin kabul edilmediği, hatta iki kadın bir erkeğe bedel olarak gosterildiğinin Kur’an da yazdığını soyluyorlar, acaba Rabbimiz boyle mi soyluyor, yoksa ona iftiramı atıyorlar, şimdide ona bakalım.
(Bakara 282:Ey iman sahipleri! Belirli bir sure icin birbirinize borc verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine oğrettiği şekilde yazmaktan kacınmasın, yazsın. Borc altına giren kişi de onu kayda gecirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hicbir şey eksiltmesin. Borc altına giren, aklı ermez yahut zayıf-caresiz biri ise yahut yazdırmaya gucu yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa otekisi ona hatırlatsın diyedir…………..)
Yukarıda yazan ayeti okuyup, konumuz olan kısmı alıntı yapalım.
(Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa otekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, cağırıldıklarında cekimser davranmasınlar.)
Ayette yapılan acıklamaya baktığımızda, Allah ticarette hÂkim kişi olarak erkeklerin once tanık olmasını ozenle istiyor. Peki, daha sonra soylediği soze bakalım, yani iki erkek bulamadığınızda bir erkek, iki kadın tanık olmalıdır mı diyor? Yoksa bir erkek iki kadın belirlendikten sonra tanıklık yapılması gerektiğinde, kadınlardan birisi unutur ya da şaşırsa diğeri devreye girsin mi diyor? İşte Kur’anı ve ayetleri kendine uyduranlar, Allahın ne soylemek istediğini değil, nasıl anlamak istediğine gore anlayanlar, ne yazık ki bu inceliği gormezden gelip, bir erkek iki kadına bedeldir deme cehaletini gostermişlerdir.
Allah burada kadını koruma altına alarak, onu yalnız bırakmadan, uzulmesini istemediğinden yanına yardımcı bir guc olması kaydıyla, başka bir kadının olmasını da ozellikle istemiştir. Dunyanın erkek hukumranlığında olduğunu duşunun lutfen. Tanık olarak bir kadın ve bir erkek olduğunu da hayal edin. Tanıklık gerektiğinde ve de erkeğin, kadının soylediğinin tersine soylemesi durumunda, tek başına kalan kadına mı inanır toplum, yoksa erkek hÂkimiyetindeki erkeğe mi? Ama itiraz durumunda, gerektiğinde iki kadın devreye girmesi halinde, hem kadın yalnız kalıp baskı gormeyecek, hem de gercekler ortaya cıkacaktır.
Burada anlatılmak istenen, bir erkek karşısında iki kadının şahitliği kabul edilir olması mumkun olmadığı gibi, kadın korunup kollanmaktadır. Birde o devrin kadınını duşunun, parayla alınıp satılan bir meta gibi gorulmesi ve gercek değeri verilmemesi konumunu da goz ardı etmeyiniz.
Demek ki bir erkek, iki kadın sozunden anlamamız gereken, erkeğin karşısında ters bir durumda, kadının tanıklığının tersine hareket edilmesi halinde, kadının yalnız kalmayıp, korunması yalnız bırakılmaması ve tanıklık gerektiğinde cekimser davranmaması icin olduğu anlaşılıyor. Yoksa bir kadın ve bir erkek yeterli oluyor.
Şimdide sizlere Kur’an ın kadına ve erkeğe nasıl eşit baktığına, hatta kadının tarafında olduğunu, onun sozune daha cok onem verildiğini ornek ayetle gostermek istiyorum, once ayetleri yazalım.
(Nur suresi 6: Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların her birinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sozlulerden olduğu hususunda Allah'a yeminden ibaret dort kez tanıklık ikrarıdır. 7. Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah'ın laneti uzerine olsun diye soz soyler.)
Ayeti okuduğumuzda aslında her şey anlaşılıyor, bir erkek kendinden başka şahidi olmayıp, karısına zina suclaması yaparak, diyelim ayrılmak istedi. Bakın bakalım Yuce Rabbimiz kimin sozunu dinliyor ve ondan yana cıkıyor. Bu ayette erkeğin dort kez yemininden sonra beşincide soylediği, eğer yalan soyluyorsam, Allah ın laneti uzerime olsun demesine rağmen, şimdide bakalım kadına nasıl bir cevap hakkı vermiş. Yoksa erkek boyle soyledi diye kabul edip, kadın cezalandırılmalı hukmunu verip, boşayabilirsin mi demiş?
(Nur sur.8: İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına dort kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı duşurur.9: Bu durumda kadının beşinci sozu, suclayan erkek doğru soyleyenlerdense, "Allah'ın gazabının kendisi uzerine Olması”nı soylemekten ibarettir.)
İşte Rabbin adaleti ve bakın nasılda suc isnat edilen kadın olmasına rağmen, bu işi yapmadığına yemin eden kadının yanında yer alıyor Allah. Demek ki bu Kur’an, bu din erkek sultasında değil, tam tersine eşit ve kadının da korunmasına daha sıcak yaklaşıyor. Ornekler vermeye devam edelim, acaba Kur’an kadın ve erkeğe farklımı davranıp, erkeğin yanında mı yer alıyor, yoksa bazen tam tersine yukarıda gorduğumuz gibi birazda kadınımı kolluyor.
(Nisa sur. 15:Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı icinizden dort tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, olum canlarını alıncaya ya da Allah kendileri icin bir yol acıncaya kadar evlerde tutun.(dışarı cıkarmayın)
Ayete baktığınızda kadınların eş cinsellik yapmaları halinde, once dort şahit getirilmesi koşulunu koyuyor Allah. Daha sonrada bu kanıtlanmışsa bu işten vazgecene, Allah doğruya yoneltene kadar evlerin dışına cıkarmayın diyor. Şimdide bu işi yapan yani eş cinselliği erkek yaparsa nasıl davranılmasını istiyor onu gorelim.
(Nisa sur. 16:Eşcinselliği icinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tovbe eder, durumlarını duzeltirlerse onlara eziyetten vazgecin. Allah TevvÂb'dır, tovbeleri cok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur.)
Bakar mısınız, Yaradan her iki cins aynı sucu işlemesine rağmen, kadına evde doğru yolu bulana kadar alıkoyma cezası veriyor, erkeğe ise ceza olarak vazgecene kadar eziyet edilesi emrini veriyor. İşte Rabbin kadını bu halde bile nasıl koruyup kolladığının ve acıkca kadının tarafında olduğunun delilidir. Şimdide acık fuhuş yapan erkek ve kadına bakın nasıl aynı cezayı verilmesini emrediyor hic ayrım yapmadan.
(Nur sur.2:Zina eden kadınla zina eden erkek... Yuz vuruş vurun her birinin ciltlerine... Allah'a ve Âhiret gunune inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Muminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.)
Şimdide sizlere, Rahmanın kadınlarımıza nasıl onem ve oncelik verdiğini gosteren, bir başka ayeti ornek vermek istiyorum. Peygamberimiz doneminde ailede gecen bir olayın neticesinde kadının şikÂyetine derhal cevap veren Rabbim, bakın nasıl ayetini indirmiş hemen. Ama once ayetin indirilme sebebini kısaca anlatalım.
Bir kadın peygamberimize şikÂyete geliyor ve şunu soyluyor? Ben kocamı cok seviyorum, ama kocam bana artık seni anam gibi gormeye başladım diyor, ama ben bunu kabul edemiyorum ve eşim benden bunu one surerek boşanmak istiyor diye şikÂyete geliyor. O devirde geleneklerinde olan ve kabul goren bir boşanma sebebi olarak, erkekler genelde bunu gosterirler ve boşanırlarmış. Yani erkeğin artık seni anamın sırtı gibi goruyorum, seninle yatamam anlamında imiş. (Bu kelimenin Arapca anlamı ve Kur an da gecen kelimesi ZIHAR) Peygamberimize bu şikÂyetini anlatan kadın, ondan bir karar vermesini istemiş. Ama o gune kadar bu konuda herhangi bir ayet inmediğinden de, peygamberimiz karar verememiş ve geleneklerin uygulanacağını soylemiş. Tabii ki bu durumda uzulen kadının feryadını ve duasını o Yuceler yucesi Rabbimiz duymuş, bakın nasıl bir ayet indirerek, kadının tarafını tutan ve bu bahaneyi artık kaldıran ayetini indirmiş.
(Mucadile sur.1:Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikÂyette bulunan kadının sozunu işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Cunku Allah en iyi işiten, en iyi gorendir.
Mucadile sur.2:İcinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Boyleleri, kabul edilemez bir soz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gercekten cok affedici, cok bağışlayıcıdır)
Bu ayetleri boşuna orneklerle vermiyor Rabbimiz, hepsinden bir ibret ve dersler alınsın istiyor. Şimdide bir başka orneğe bakalım, acaba Yaradan kadının namus konusunda dikkatini cekiyor da, erkeğin dikkatini cekmiyor mu dersiniz? Cunku her nedense biz erkekler kendimizden bahsetmeyip, sucu kadınlara atarız. Bakalım Allah nasıl ikaz ediyor.
(Nur 30:Mumin erkeklere soyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar….Nur 31: Mumin kadınlara da soyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar……)
Demek ki oyle yağma yok, her iki cinste kendisini haramdan sakınacak. Yaradan asla bahsetmemesine rağmen, biz erkekler kadının sacını namahrem kılarak, onun kıyafetini Allah kesinlikle tarif etmediği halde, ellerine bile yazın eldiven giydirerek, Allah emridir diyenler, bir gun elbette Rabbim e hesap verecektir. Ama her ne hikmetse erkeğin kıyafet serbestliği cok daha rahat ve ozgur, buda duşunen bir Musluman icin bir ibrettir.
Yukarıda Allah ın Kur’an da, kadınlarımıza bakış acısını anlatmaya calıştım. Hata ve eksiklerimden dolayı Rabbim bağışlasın beni. Birilerinin soylediği gibi, kadın ikinci sınıf bir insan değil, tam tersine Rabbin huzurunda anlayana, birinci sınıf insan muamelesi yapıyor ve onun tarafını tutuyor. Bunları anlamak zor değil, yeter ki Kur’anı anlayarak bircok kez okuyalım. O zaman bize anlatılanların nasıl hurafe, dedikodu ve Rabbin sozuyle sanıdan oteye gitmediğini goreceksiniz. Allah yardımcımız olsun. Cunku gunumuzde Kur’an tozlu raflara mahkûm edilerek, siz Kur’anı anlayamazsınız sozleriyle, ona başvurmak yerine, bizi ciltlerce dolusu velilerin rivayet kitaplarına mahkûm ediyorlar. Şu ayeti hic unutamıyorum, bakın mahşer gunu peygamberimiz Rabbim e nasıl seslenecekmiş, bunu bile Allah bizlere hatırlatıyor, ama duyan, ders alan, aklını zerre kadar calıştıranlar nerede acaba?
(Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular. )
Evet, şanı yuce asil peygamberimiz cok doğru, Kur’an uzerinde duşunmedik aklımızı hic kullanmadık. Allah karşınızda okunan Kur’an sizlere yetmiyor mu diye acıkca soylemesine rağmen, onu dinlemedik, Kur’an da her şey yoktur o ozet bilgiyi icerir diyenlere inandık. Ne olur bağışla bizleri Rabbim. Ne olur affet bizleri ve gozlerimizdeki perdeyi, gonullerimizdeki ve kulaklarımızdaki muhuru kaldır ki, Kur’an gerceklerini artık gorebilelim. Yoksa oyle bir bataklığın icine surukleniyoruz ki, bir daha cıkış asla mumkun olmayacak. Ne olursun affet ve yardım et bizlere. Sen affedicisin bağışlayıcısın ÂMİN.
Saygılarımla Haluk GUMUŞTABAK
__________________
Kur'an ın Kadına Verdiği Gercek Değer.
Dini Sohbetler0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Kur'an ın Kadına Verdiği Gercek Değer.