"Kalbinde zerre miktar imanı bulunan cennete girecektir." mealindeki hadis ile "kırk vefiyattan birkac kişinin kurtulmasını" -hem de cami cemaatı olmasına rağmen nasıl tevfik edebiliriz?


Hadiste ifade edilen "Kalbinde zerre kadar iman bulunan eninde sonunda cennette gider." hukmu, iman ile kabre gidenler icin gecerlidir. Yani bir kişi ne kadar gunah ve zulum işlemiş de olsa, imanla kabre girdi mi bu imanı zerre kadar az da olsa elinde sonunda cennette gider demektir. Yoksa kabre imanını muhafaza edemeden giren birisi, ne kadar ibadet ehli de olsa cennete ebedi olarak giremez ve ebedi cehennemlik olur.

Mesela; birisi namaz kılıyor, oruc tutuyor, zekat veriyor; ama faiz bu zamanda gerekli diye faizi savunuyor. Bu kişi bu hali ile olse ebedi cehennemliktir. Zira Allah’ın yasak kıldığı faizi savunuyor. Gunumuzde Musluman’ım dediği halde, Allah’ın şeriatına hakaret eden yığınla insan vardır. Hatta bunların bir coğu cami cemaatidir. Bunlar bu hadisin kapsamına girmezler. Tabi dunya hayatında hatasını anlayıp tovbe edip tekrar iman eder ve bu hali ile olurse, hadisin kapsamına girerler.

Obur tarafta birisi ne namaz kılıyor, ne zekat veriyor, ne de oruc tutuyor; ama bunların hicbirisini de inkar etmiyor ve İslam’ın butun hukumlerine sahih olarak iman etmiş. Bu kişi şayet bu hali ile kabre girerse yapmadığı ibadetlerinin cezasını ceker, ama ebedi olarak cehennemde kalmaz, eninde sonunda cezasını cektikten sonra cennete girer.

İşte Peygamber Efendimiz (asv)'in "zerre kadar iman" dediği, bu halde olan insanlardır. Ustad'ın "kırk vefiyattan otuz sekizi kaybediyor" dediği zevat, imanı sahih olmayan kişilerdir. Yani zahiren Musluman ve dindar ama kalbi acıdan oyle olmayanlar icindir.


Dikkat "Herkesin, İmÂn mukabilinde, bu zemin yuzu kadar bağlar ve kasırlarla muzeyyen ve bÂki ve daimî bir tarla ve mulku kazanmak veya kaybetmek dÂvÂsı başına acılmış. Eğer İmÂn vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tÂunuyla coklar o dÂvÂsını kaybediyor. Hatt bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkac tanesi kazandığını sekeratta muşahede etmiş; otekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dÂvÂnın yerini, butun dunya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?" (Şualar)

"Herkesin, İmÂn mukabilinde, bu zemin yuzu kadar bağlar ve kasırlarla muzeyyen ve bÂki ve daimî bir tarla ve mulku kazanmak veya kaybetmek dÂvÂsı başına acılmış. Eğer İmÂn vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tÂunuyla coklar o dÂvÂsını kaybediyor. Hatt bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkac tanesi kazandığını sekeratta muşahede etmiş; otekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dÂvÂnın yerini, butun dunya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?" (Şualar)

Kırk vefiyattan birkac kişinin kurtulması meselesi; tahkiki imanı elde edemeyen ve imanı taklitte kalan ve dunyanın afaki meselelerine dalmış insanların halini ifade ediyor. Bu zamanda dunyada en onemli vazife imanı kurtarmaktır, yani imanla kabre girmektir. İmanı taklitten tahkikiye cıkardıktan sonra farzları yapan ve buyuk gunahları işlemeyen kurtulur inşallah.

Yoksa imanı taklitte kalan bir insan, cami cemaati de olsa tehlike icindedir. Saadeti ebediyenin vesikası tahkiki imandır, imanda en kucuk bir arıza ve şuphe, butun amelleri iptal eder, ehemmiyeti kalmaz. Onun icin imanı kavi hale getirmek, bu zamanın birinci vazifesidir. Cunku taklidi iman bu zamanın fenden ve felsefeden gelen inkar hucumuna karşı duramıyor, dayanamıyor. Sarsılmaz ve dayanıklı iman olan tahkiki imanı elde edemeyenlerin coğu, bu davayı kaybetmişler ve etmeye de namzettirler.

"Cehennem ikidir. Biri suğrÂ, biri kubrÂdır. İleride, suğr kubrÂya inkılÂp edeceği ve cekirdeği hukmunde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur." cumlesini izah eder misiniz?



Cekirdekler, zîhayattırlar, canlıdırlar. Ancak onların hayatı ve canlılığı bir insanın, bir hayvanın ve tekÂmul etmiş bir ağacın veya her hangi bir bitkinin canlılığı gibi değildir. Bu bakımdan onlara "cÂmid" denilmektedir.

Burada cÂmid, kelime olarak; donmuş, durağan, aktif olmayan, hareketsiz, duran, mÂnÂsındadır. Yoksa "kendisinde hayat olmayan" mÂnÂsında değildir. Bu bakımdan bir cekirdeğin icinde (DNA'larında), programını taşıdığı zîhayat ağacın ya da bitkinin butun programı ve şartları oluştuğunda da neticesi olacak olan ağac ya da bitki yerleştirilmiştir. Keza cehennem cekirdeğinde de, cehennemi kubranın butun şifreleri yerleştirilmiş durumdadır.

Dolayısıyla cekirdek, şartlarını bulduğu zaman hemen aktif hÂle gecebilecek durumdadır, olmuş değildir. TÂbiri cÂiz ise bir hayatın programı onun icinde sıkıştırılmış, winziplenmiştir, şartları hÂiz olunca da bu hayatın tezahurleri acılmaya inkişÃ‚fa ve mutekÂmil mÂnÂda gorulmeye başlar. Cekirdekler şayet olmuş, hayatsız olsa, en munbit bir yere konsa ve diğer butun şartlar da bulunsa neşv-u nem bulamaz. Tıpkı, haşlanmış habbeler ve kavrulmuş veya curumuş cekirdekler gibi.

Cekirdeklerin cÂmid oluşuna, yani aktif olmayışına şu misal verilebilir: Bazı mikroorganizmalar (bakteri ve mantar gibi), olumsuz şartlarda spor/inaktif formuna gecip yuzlerce yıl cÂmid bir halde kalıp, uygun şartlar hÂiz olduğunda tekrar aktif hale gecebilmektedirler. İşte cekirdekte de hayatı netice verecek bir program bulunması sebebiyle hayat bulunmaktadır. Fakat hayatının canlığının tezahurleri insanın cıplak gozuyle gorulememektedir. Bu bakımdan cÂmidir, yani aktif durumda değildir.

Misaller coğaltılabilir, ancak bu kadarla iktifa ediyoruz. Cekirdeğe butun habbeler ve nutfeler, yumurtalar kıyas edilebilir.

Bu dunya daru'l hikmet, ahirette daru'l kudret olduğundan, bu dunyada anlamamız ve kavramamız icin sonuclar sebeblere bağlanmıştır. Bundandır ki cehhennemi kubra denilen buyuk cehennem, sebeb konumundaki cekirdeğine yani cehennem-i suğraya bağlanmıştır.

Dikkat "Cehennem ikidir. Biri suğrÂ, biri kubrÂdır. İleride, suğr kubrÂya inkılÂp edeceği ve cekirdeği hukmunde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur. Cehennem-i SuğrÂ, yerin altında, yani merkezindedir. Kurenin altı, merkezidir. İlm-i tabakatu’l-arzca malûmdur ki, ekseriya her otuz uc metre hafriyatta, bir derece-i hararet tezayud eder. Demek, merkeze kadar nısf-ı kutr-u arz, altı bin kusûr kilometre olduğundan, iki yuz bin derece-i harareti cÂmi, yani iki yuz defa ateş-i dunyevîden şedit ve rivayet-i hadîse muvafık bir ateş bulunuyor." (Mektubat)
"Cehennem ikidir. Biri suğrÂ, biri kubrÂdır. İleride, suğr kubrÂya inkılÂp edeceği ve cekirdeği hukmunde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur. Cehennem-i SuğrÂ, yerin altında, yani merkezindedir. Kurenin altı, merkezidir. İlm-i tabakatu’l-arzca malûmdur ki, ekseriya her otuz uc metre hafriyatta, bir derece-i hararet tezayud eder. Demek, merkeze kadar nısf-ı kutr-u arz, altı bin kusûr kilometre olduğundan, iki yuz bin derece-i harareti cÂmi, yani iki yuz defa ateş-i dunyevîden şedit ve rivayet-i hadîse muvafık bir ateş bulunuyor." (Mektubat)

Cennet ve cehennem konusu oteden beri muslumanlar arasında hep merak edilip araştırılıp ve tarışılan bir konudur;

Bu konuda en ozetle şoyle diyebiliriz..Her iki yone gideceklerin akibeti mutlak surette yuce Allah'ın (c.c) takdiri ilahisidir..

esasında en başta şunu anlamak gerek sanıyorum ...Cennet e giden yol İlahi rızaya mazhar olabilmekten gecer..

Ve bu yeşil yolun anahtarıda İman anahtarıdır..Ustadımızın o guzel sozu ne kadar da manidardır;

Devir imanı kurtarmak devridir............

Demekkki asrın muslumanlarının ilk hastalığı ve tedavi gormesi gereken ilk etap İmandır..İman kalesi sağlamsa hic bir poyraz yıkamaz bedeni inşl..

İmanın tehlikede olduğu bir donemde boyle bir sozu, ozellikle genc ve entellektueller icin son derece makul gormek gerekir.cennete gitmek istiyorsak şayet ilk odevimiz ustadımızın işaret buyurduğu İman kalesinin tuğlalarını sıkı ormekten gecer...

Hakk aşığı yunus emrenin o guzel şiiride aklıma geldi konuyu duşundukce;

....Cennet dedikleri uc beş huri ,başkasına ver onu..bana seni gerek seni..;

Evet kulun en guzel cenneti Yuce Allahın rızası cemallullahı değilmidir..bana gore en guzel cennet budur...

Yuce Allah sonsuz Rahmet sahibidir.. Elhamdulillah..
Oylesine buyuk bir lutuf ve merhamet ile davranmaktadır kullarına. Zaten kulun olmayan ve kula emanet edilmiş olanı tekrar kulundan satın alır tek sebeb kul kurtulsun kurtuluşa erenlerden olsun. Cunku Allah kullarına kurtuluşa ermeleri icin herturlu kolaylığı gostermiştir. Fakat nefis ve şeytan vehimleriyle varlığının aslını unutan kul Allahın ona bedelsiz verip cok buyuk bir bedel karşılığında satın aldığı canını malını ve dahi bircok hadsiz nimetleri Allaha satmak yerine dunyaya ve icerisindekilere tamah eder. Hic olmeyecekmiş gibi bu dunya icin calışır cabalar. Kazandığı malı kendinin eşi kendinin cocukları kendinin herşey kendinindir. Birşeyin icinde olmak o şeyi bizim yapmaz..

Bu herşeyi sahiplenip gercek sahibi unutma durumunu ortadan kaldırmak icin Allah hastalıkları, belaları ve bize şer gorunen birsuru şeyi vesile olarak yaratmıştır. Kul ne zamanki caresizliğe duşer o zaman anlar hicbirşey onun değildir. Yolda giderken ulaşacağımız menzile kadar bizimle gelenler yol arkadaşlarımızdır onlara yol bitiminde sen benimsin benimle geleceksin diyebilir miyiz?

Bir evin icindeyken bu ev benim calıştım aldım dersiniz fakat o ev yıkılacak ve diyelimki siz bunu biliyorsunuz. Bir adam gelse size dese ben yıkılacak olan bu evi almak istiyorum hemde karşılığında sana aklının almayacağı bir bedel teklif ediyorum.. Ne yaparsınız? bu ev benim vermem der misiniz?
İcinde sonsuz ruhumuzun ikame ettiği beden o evdir ve biz bu ev icin hicbir bedel odememişken
Biliyorken yıkılacağını ustelik yıkılırsa yıkılsın vermem demek hangi aklın karıdır..


FÂniyim, fÂni olanı istemem. Âcizim, Âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yÂr-ı bÂki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hic ender hicim, fakat bu mevcudatı umumen isterim.

Osmanlıcadan Tercume Edilen Bir Eserden alıntıdır


Muşrikler Peygamberimize sormaya devam ettiler; Ya Muhammed! Cehennemden ve derekatindan haber ver .Hak Teala Cehennem'i neden yarattı ve şu an nerededir ve her derekesi kimler icindir? dediler.


Hz.Fahr-i Kainat cevap verdi:Hak Teala kendi Hısmın'dan ve yedi kat olarak yaratti.Yedinci kat yerden aşağı yetmiş yıllık yol yarattı.Azaplarını biri birinden artık kıldı.Ve her biri bir diğerinden turlu yarattı.

Birinci kat Cehennemin adı Haviye yahut Esfeldir."Innelmunafikine fidderkilesfel""Munafıklar Cehennemin en esfeline girecekler"(Nisa 145)


İkinci derekenin adi Hutame'dir."Kella leyunebezenne filhutame vema edrake melhutame"(Humeze 4)Bu dereke Firavun ile arkadaşlarının yeridir.

Ucuncu derekenin adi Sakardır."Zu messe sakar" bu dereke, Hak ve hakikati bilip insanları sapıttıran fasık ve zındıkların yeridir. (Kamer 48) O gun onlar, yuzukoyun ateşe suruklenecekler. (Kendilerine) "Tadın bakalım,ne imiş, cehennemin dokunması?" denilecektir, denilmistir.

Dorduncu kat Cehennemin adi "Lezza"dır.Cenab-ı Kuran-ı Keriminde;"Kella inneha lezza"bu dereke Tersalar (buyuk gunahkarların)yeridir. (Mearic 15). "Hayır, hic şuphe yok ki,o muhim ateştir:"

Besinci dereke`nin adı "Sa`ir" dir."Lev kane nesmau ev na'kilu ma kunna fi ashabis-sair." (Mulk 10)"Ve diyecekler ki, eğer biz işitir olsa idik veya akıl eder olsa idik, biz bu cılgınCehennemin ashabi arasinda bulunmus olmazdik"Bu dereke saibiler ve Nasaraların munkir olanlarının yeridir.

Altıncı derekenin adi Gayyadır. Kuran-ı Kerimde;"Fesevfe yelgavne gayya"(Meryem 59)"Artık yakında Cehennem deresine yetişeceklerdir."Bu dereke sihirbaz (karı koca arasını ayıran ve insanlarıkandıran) ve şehevani calgı calanların gideceği yeridir.

Yedinci derekenin adı "Cehennem'"dir."Ve inne cehenneme lemeviduhum ecma`inleha seb`ate ebvab likulli babin minhum cuzun maksum"Bu dereke tevbesiz olen ummeti Muhammedler icindir.Bunlar gunahları miktarı ceza ceker ve cennete geri donerler.Bu derekenin azabı ehven ve hafif, ateşi diğer Cehennem'e nazaran daha azdır.Buna rağmen bu Cehennemi'n ateşi ve alevinden bir damla bu dunya'ya duşse, yahut bırakılsa, havalisinde olan mahlukatı beş yuz fersah yerdeki hepsini helak eder.Bu şekilde ateşi olan yetmiş bin şehir vardır.Her şehir de yetmiş bin Hane vardır. Her hane de yetmiş bin suffa(oda) vardır.Her yerleşim yerinde yetmiş bin mahzen vardır. Her mahzen de yetmiş bin sandık vardır.Her sandıkta yetmiş bin azab turu vardır.

Ne-uzu billah, birbirine benzemezler.Her biri bir diğerinden eseddir. Vah o kimselere ki, o Cehenneme girerler."Rebbena vekina azabennar.." Rabbimiz bizi o Cehennemden koru.


Kaynak Risale İ Nur Kulliyatı

http://www.risaleforum.net/risale-analiz-ve-calismalar-488/risale-soru-cevap-491/69031-risale-i-nur-soru-cevap-10-cennet-cehennem.html
__________________