"SEVDİĞİNDEN HARCAMADIKCA hayra erişemezsin!" [Al-i İmran, 92]
Diyelim ki, birr'e yani hayra, yani sonsuz guzelliğe, kesintisiz mutluluğa erişmek istiyorsun. Niye erişmek istemeyesin? Oyleyse, sevdiklerinden vereceksin. Bedeli buysa sonsuz guzelliğin, lekesiz sevincin, her şeyi yanında bulduğun mutluluğun niye vermeyesin?
Neleri vereceksin? Neyi vermeye başlayarak cıkacaksın yola? Hangi sevdiğini koparacaksın kendinden? İlk elinden cıkaracağın, ilk harcayacağın hangisi olmalı? En iyisi bir liste yapmalısın. Sevdiklerinin listesi! E, hadi oyleyse.
Biliyorum, canını seviyorsun en cok. En başa yaz. Sonra? Gozlerini gozden cıkarmaya var mısın? Nazlanma, yaz listeye. Varsa, evini de yaz. Saclarını seviyorsan, onları başında gormekle sevinecek birisi vardır mutlaka. Tel tel saclarını da ekle listeye. Ellerini de yaz; bir gun olsun senin elinle tutmaya, senin gibi kavramayı ozleyen elsizler var. Ayaksızlar da var, sonra! Ayaklarını yaz, koşmayı ruyalarında goren cocuklara vermelisin. Kim bilir nasıl da bayram edecekler senin gibi topa vurdular diye. Hazır ayaklarını yazmışken, yanına ayakkabılarını da tutuştur. Eskittiklerini de, eskiteceklerini de cıkar ayağından. Az kalsın unutuyordum, tabii ya, aklımı seveyim! Aklını da yaz. Seninki gibi aklı başında olsa, itibar gorecek, sevinecek, sevindirecek, sevildiğini bilecek o kadar cok zihin akıl fukarası var ki?
Biliyorum, cok seviyorsun, sakın bunu da listeye koymamı isteme diyorsun. Ama ayet gayet ciddi! Sevdiklerinden vereceksin! Sevdiklerinden ne kadar cok verirsen, hele de cok sevdiklerinden verirsen, hayr'a giden yol kısalıyor. Tut ki, nefesini de yazdık listeye. Rahat bir nefes almaya hasret, nefese daralmış oyle hastalar var ki. Bir saatliğine tut nefesini onlara ver. Atıversinler oksijen maskelerini. Bayram etsin goğus kasları. Bence, yuzunu de yazmalısın listeye. Madem ki her gun aynalarda seyrederek, kırışıklıklarını aldırarak, lekelerini temizleyerek sevdiğini gosteriyorsun; sevdiklerinin listesine koy yuzunu. Senin yuzunle dolaşmayı ozlemiş yuzu yanıklar, suratı dağılmışlar vardır, kesin. Senin yuzunle gorununce alacağı selamların, hak edeceği tebessumlerin aclığını ceken, senin yuzun suyu hurmetine gorduğun ikramları ozleyen 'yuzsuz'ler de vardır bir yerlerde.
Başka neleri seviyorsun? Pencereden bakmayı seviyorsun; masmavi denizi, ucsuz bucaksız goğu de seviyor olmalısın. Hemen listeye yaz, goğu de ver bulutlarıyla. Denizleri, boğazları, nehirleri, icindeki balıkları tutabilme ihtimalini, dibindeki incileri boynuna takma imkÂnını da bağışla hemen. Cok sevdiğin şehrini niye esirgiyorsun? Yoksa sevmiyor musun? Kaldırımlarında insanların korkusuzca dolaşamadığı, duraklarında kalabalıkların olmadığı, vitrinlerinde seyretmeye değer guzelliklerin bulunmadığı şehir sakinlerine de şoyle guzel bir İstanbul vermek istemez miydin? Başladık bari bitirelim. Listeye yazdıklarının hepsi kesinlikle sevdiklerin olmalı. Son satırına geldiğinde, aklına sevdiğin ne geliyorsa, hepsi listenin icinde olmalı. Bundan sonra aklına ne gelirse, sevmediğin olmalı. Listenin tamam olduğunu ancak boyle anlarsın.
Şimdi gelelim ikinci listeye, kimlere vereceksin bu cok sevdiklerini. İnfakını kimler oncelikle hak ediyor? Sevdiklerinin en başına koyduğun canını, her halde en cok sevdiğine, en cok sevindirmek istediğine vermek istersin. Kim o? Sen daha iyi bilirsin. Yaz! Peki ya, 'gozde'lerin iki gozun, el ustunde tuttuğun iki elin kimlere gitsin? Her kimse bu talihli, listeye onu da ekle. Yuzunu kime vermeyi duşunurdun? Yuzunu kim hak ediyor en cok? Kim senin yuzunle gorunduğunde tanıdık gelir herkese? Kim senin yuzunu giyindiğinde en cok sevinir, en cok sevilir? Kim tuhaf buluyorsa senin suratını, senin yuzunle gorunmekten cekiniyorsa, ona yuzunu vermemelisin. Yuzunu en cok seveni tahmin et ve yaz! Nefesini kimlere vermek istersin? Nefessiz kalmana değecek biri var mı listende? Hic olmazsa, nefes darlığını ferah nefeslerinle takas edeceğin birilerini koy listeye.
Şimdi, vermekte en zorlanacağın en sevdiğini yazmaya hazırlan: Cok sevdiğin cocuklarını kime vermeyi tercih ederdin? Onlara senin kadar analık ya da babalık yapacak birini tanıyor musun? Cocuklarının onun cocuğu olmakla en cok memnun kalacakları, uzulmeyecekleri, ağlamayacakları birisi geliyor mu aklına? Aklını kime vereceksin? O guzelim aklının dediklerini en cok kim beğenir, en cok kim senin aklına guvenir? Aklını doğduğuna pişman etmeyecek kimi tanıyorsun? Cok sevdiğin gokyuzunu kimin uzerinde yukseltmek isterdin? Sokağı seyrettiğin, gun batımını beklediğin, kuş cıvıltılarını dinlediğin, ruzgÂra yanağını verdiğin, onunu ciceklerle suslediğin pencere onunu kime terk etmeyi duşunuyorsun? Yoksa, seviyorum ama vermiyorum mu diyeceksin? Yaz! Guneşi her sabah tap taze penceresine getirmeye lÂyık gorduklerinin en başında kim gelir? Yıldızları, ovaları, denizleri, ırmakları, kuş cıvıltılarını en cok kime yakıştırıyorsan ona vermeye hazırlan. Onun da adını yaz listeye. İstanbul'u en cok infak etmek istediğin kişi her kimse, martılarından Boğaz'ına kadar, camilerinden Kızkulesi'ne kadar, her semtinin her taşının hakkını vermeli. Duraklarında otobus beklemesini bile sevsin, trafiğinin uğultusunu bile ozlesin. Lalelerini tek tek sevmeye, vapurlarında sabah vakti, ikindi vakti, gun batımında, geceleri bile cay icmeye vakit ayırsın. Kimse o, hemen yaz!
Bu ikinci liste de tamamlandığında, en cok sevdiklerin en başta, en az sevdiklerin en sonda olmak uzere, herkes olsun icinde. Oyle ki, biri geldiğinde aklına, yine listenin icinde bulasın. Sevindirmediğin kimse kalmasın. İhtiyacını gozetmediğin hic kimse/hicbir şey liste dışı olmasın. Hatta, ekmek kırıntısı atmak istediğin kuşlar da orada olsun. Okşayarak sevindirebileceğini duşunduğun kedilerin hepsi listede olsun. Hic tanımadığın, tanısan belki hic sevmeyeceğin, sevsen belki yeterince ilgilenemeyeceğin milyarlarca insanın muhtac olduğu nefesleri, vazgecemedikleri keyiflerini, uzerine titredikleri huzurlarını da sen veriyor olasın. Ellerini bir sevdiğini yitiren her insanın omzuna koyacak halde hazır bekletmelisin.
Bence birlikte pes edelim. Ne verileceklerin listesini bitirebilirsin, ne vereceğin kişilerin sonunu getirebilirsin. İlgilendiğin her şeye ve herkese verilecek bir şeyin olmalı. Kimseyi es gecmeye hakkın yok. Kanadını kırık bildiğin her kuştan sorumlu biliyorsun kendini. Ona da verecek bir şey olmalı sende. Yetim kalmış her cocuğa bir anne ve baba borclusun aslında. Yurunmemiş yolların bile, uğranmamış dağların bile alacağı vardır senden. Hatta hic sevmediklerine hic sevmediğin şeyleri vermek icin bile listeye yeni maddeler ekleyeceksin. Firavun'a hic sevmezsin diyelim, ama ona cehennemi vermek senin de istediğin. Zalimlere verilecek bir şeyin yok sanırsın; oysa zalimlere yaptıklarının cezası verilmezse sevinemezsin. Oyleyse, sevmediklerine bile sevmediğin şeylerin verilmesiyle seviniyorsun. Senin yapmayı sevmediğin işleri severek yapanların olması sevimli değil mi? Şimdi her iki listeye sevmediklerini de eklemelisin.
İhtimal ki, şu anda elinden kalemi bıraktın, vazgeciyorsun liste yapmaktan.
Verilecekler listesini tek maddeye indiriyorsun: her şey.
Verilecekleri vermeyi duşunduklerinin listesi de buna benziyor: başta 'ben' olmak uzere herkes, her şey.
Şimdi kim verecek her şeyi herkese ve her şeye.
Sen değilsin bu. Ben hic değilim. Yapmaya kalksa mutlaka unuttukları olur, mutlaka ihmal ettikleri cıkar, mutlaka caresiz bıraktıkları olur, mutlaka ac susuz ve tesellisiz bıraktıkları olur.
Kim olsun 'Veren'?
Sana senin kimseye vermek istemeyeceğin kadar sevdiklerini veren kim? Cok sevdiğin canını en sevdiğin kişiye, yani sana, veren kim? Cok sevdiğin cocuklarını tam da onların anne ve baba olarak sevdikleri, en uygun kişiye, sana veren kim? Beğendiğin aklını en cok beğenecek kişiye, sana, veren kim? Senin en sevdiklerini sana en sevdiklerin olarak veren kim?
Herkese ve her şeye senin vermek isteyip de veremeyeceğini veren kim? Cocukların hepsine sen tanımasan da sevdikleri anne babaları veren kim? Ana babaların hepsine tam kendilerince sevdikleri, iclerini ısındıran evlatları veren kim?
Sevmediklerine bile sevmediğin cehennemi veren kim?
'Ben değil O' diyorsan, 'birr'i buldun.
'Verirse sadece O verir, başka kimse değil!' dediysen, 'hayr'a ulaştın.
Listelerdeki her şeyden vazgectin, herkesi unuttun; Allah'ı buldun.
Senai DEMİRCİ
__________________
"SEVDİĞİNDEN HARCAMADIKCA hayra erişemezsin!" [Al-i İmran, 92]
Dini Sohbetler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- "SEVDİĞİNDEN HARCAMADIKCA hayra erişemezsin!" [Al-i İmran, 92]