Bugun sizlere Hanefi mezhebinin kurucusu olduğu bilinen, İmamı Azam Ebu Hanife’nin nasıl bir duşunceye sahip olduğu ve insanları hangi noktalarda aydınlatmak isteyip, onlara adeta doğrunun şifrelerini hayatı boyunca vermeye nasıl calıştığını, bazı ozel duşuncelerinden yola cıkarak, belki de hic bakılmayan bir pencereden bakmaya calışacağım, Allah yanıltmasın. Hayatını okuduğunuzda kendisinin devrimci, demokrat, adalet timsali, insanlara insan olduğunu unutturmadan hitap eden, acık fikirli ve karşısındaki duşuncelere değer veren bir bilim adamı olduğunu goreceksiniz. Yuzlerce yıl once yaşamış bir bilim adamının hakkındaki bilgiler elbette bircok insanlar tarafından eklemeler ve değişiklikler yapılarak gunumuze kadar geldiği aşikÂrdır, zaten benim de bahsetmek istediğim detaylar değil, tam tersine bu bilim adamının hayat goruşu, davranışları, kuranı anlamaya calışma ve yaşama yontemleri olacaktır. Diğer konularda sevenlerin istemeden ekledikleri, ya da duşmanlarının duşmanlıkla ilavelerinin neler olduğunu yalnız Allah bilir.
İmamı Azam Ebu Hanife gercek bilim adamı olduğunu araştırmacı ve ozgur iradesini kullanması ile on plana cıkmış, o devrin en onemli Âlimlerinden olduğunu kanıtlamıştır. Ebu Hanife'nin yaşadığı yer ve cağda itikÂdı fırkalar coğalmış onları inceledikten ve bir muddet takip ettikten sonra hicbirisine tabi olmadan, ilim ve araştırmalarına ozgurce devam etmiştir. Ebu Hanife’yi anlatanlar bakın nasıl tarif ediyor.(Tefekkuru cok, konuşması az, Allah'ın hududunu olabildiğince gozeten, dunya ehlinden uzak duran, faydasız ve boş sozlerden hoşlanmayan, sorulara az ve oz cevap veren cok zeki bir muctehid ve ilim adamıydı.) İyi bir eğitim alan, sonunda Hocalık mertebesine eren guvenilir bir insandı. Şunu da soylemeliyim ki bu kadar ozgur duşunceleriyle, saygınlığıyla hayatı boyunca zorluklarla karşılaştığı gibi, cok duşmanda edindi. Sağlığında kıymeti bilinmeyen bir ilim adamıydı dersek yanlış olmaz.
Şimdide oğrencilerini nasıl bir yontemle yetiştirdiğini anlatmak istiyorum. Vereceğim orneği lutfen iyice duşunun, acaba gunumuzde İmamı Azam Ebu Hanife’nin yolunu takip ediyoruz diyenler bu yolumu takip ediyorlar dersiniz?
(Talebelerine verdiği dersleri ise mukemmel bir usul ile yuruturdu. Bir taraftan fıkhın eski hadiselere ait bilinen hukumleri takrir edilir (anlatılır) ve muzakere yapılır, diğer taraftan yeni hadiselere ait hukumler bulunurdu. Gecmiş ve yaşanmakta olan hadiselerin hukumleri takrir edilirken, bunlara benzeyen veya aynı cinsten olup da gelecekte vuku bulabilecek hadiselere ait hukumler de araştırılırdı. Dolayısıyla imam-ı Azam'ın derslerinde gecmiş ve yaşanmakta olan halin meselelerinden başka, geleceğe ait meselelere de yer verilirdi.)
Yukarıdaki yazıyı anlamaya calışalım once. Once fıkıh kelimesine acıklık getirelim. (İnsanlar arasındaki ilişkilerle ilgili olarak dinî hukumleri ayrıntılı delilleriyle bilmek.) Burada gecen delil hic kuşkusuz Kuran. Demek ki Buyuk Âlim Ebu Hanife bakın oğrencilerini nasıl yetiştiriyormuş. Once, eski hadiselere ait bilinen hukumleri anlatılır, muzakere edilir yani konuşulur, tartışılır ve o devrin koşullarına gore nicin boyle bir karar verilmiş once anlaşılması sağlanır, daha sonra yeni hadiselere ait hukumler bulunurmuş. Daha sonrada gecmişte olanlar ile yaşanmakta olan hadiseler karşılaştırılıp tartışılırken, ileride oluşabilecek olayları dahi tartışma konusu edilip doğru bulunmaya calışıldığını soyluyor. Duşunebiliyor musunuz? Gunumuzde İslami konular bu yontemle mi anlatılıyor dersiniz? Araştırmaya bakar mısınız, once bir olayın ilk devirlerde ne şekilde anlaşılıp uygulanıldığı araştırılıyor, daha sonra kendi yaşadıkları doneme onu aynen almayıp, gunun şartlarına gore uyarlıyorlar, İşte İslamı yaşamak boyle olur. Allah ta bunu istiyor, ya gunumuzdeki anlayış ne dersiniz boylemi yapılıyor?
İmamı Azam Ebu Hanife’nin İslam a bakışına ve cok ozel mantığına bakmaya devam edelim. Şimdi vereceğim ornek bir insanın kuranın ışığından, onun rehberliğinden ne kadar faydalanıp, kalbinin kuran aşkıyla carptığına guzel bir ornek olduğunu goreceksiniz, lutfen ibretle okuyunuz.
(Talebesi Zufer'den nakledilen şu rivayet de onun sabit fikirli olmadığını ortaya koyması ve istişareye verdiği onem bakımından dikkat cekicidir. Zufer şoyle der: "Ebu Hanife'nin derslerine devam ederdik, Ebu Yusuf ve Muhammed ibnu Hasan da bizimle birlikte okurlardı. Biz Ebu Hanife'nin goruşlerini yazardık. Bir gun Ebu Hanife, Ebu Yusuf'a hitaben: "Ey Yakup vay haline! Benden her işittiğini yazma. Ben bugun boyle duşunuyorum. Yarın onu bırakabilirim. Yarınki goruşumu ertesi gun terk edebilirim" dedi." (İbnu Muin, Tarih, II. Cilt, sh. 607; Bağdadi, Tarih, XIII. Cilt, sh. 402)
Duşunebiliyor musunuz bu ornek ve Âlim insanın sozlerini, soylediğim sozler bugun icin doğru olabilir, yarın icin doğruları o gun şartlarına gore değiştirebilirim diyor. Onun icin soylediklerimi yazmayın, bu sozleri ileride dinin değişmez temeli sananlar olabilir demeye calışıyor adeta, ondan dolayı yazmanızı istemiyorum diyecek kadar ileri goruşlu bir Âlim olduğunu gosteriyor bizlere. Gunumuzde anlatılanlarla bu sozleri karşılaştırın bakalım, onun duşuncelerimi anlatılıyor topluma? Bu sozleri duyunca peygamberimizin de aynı şekilde soylediği sozler geldi aklıma. (Ey Yakub vay haline! Benden her işittiğini yazma.)İşte ilim adamı ve kuranın vermek istediği tebliği cok iyi anlayan bir Âlim. Peygamberimizin izinde olduğunu, nasılda kuran dışından soylenen sozlerin kesin doğru olamayacağını, ancak o gunku şartlarda yol gosterebileceğini, hatta dinin değişmez kuralları olmadığını anlatıyor bizlere, anlayana anlamak isteyene tabi. Bu gun gunun şartlarına ve devrine gore bir konu hakkında boyle duşunebilirim diyor, ama yıllar sonra hatta yakın bir zaman sonra, olayın oluşu ve şartların değişmesinden dolayı bu fikrimi değiştirebilirim diyerek, aslında cok şeyler anlatıyor bizlere. Peki, bizler bu sozleri anlamış ya da gunumuz yaşamımızda uyguluyor muyuz dersiniz?
XX
Bu ornek insanın bizlere anlatmak istediği ve takip edilmesi gereken yolun nasıl olacağını şu guzel orneğinden cıkarmak, aklı başında olan bir insana zor olmasa gerek;
(Yine onun: "Bu bizim soyleyebildiğimiz en guzel sozdur. Kim bizim sozumuzden daha doğru bir soz getirirse, o hakikate bizimkinden daha yakındır" dediği; "Senin bu verdiğin fetvalar doğruluğunda hic şuphe olmayan hakikatler midir?" diye sorulunca da: "Bilmiyorum belki de yanlışlığında hic şuphe olmayan yanlıştır" şeklinde karşılık verdiği nakledilmektedir. (Bağdadi, Tarih, XIII: Cilt, sh. 352)
Yukarıda verdiğim ornek, gunumuzde hic bahsedilmeyen, anlatılmayan ama İslamı yaşamak ve anlamanın en doğru yontemi olduğunu daha o zamanlar bu ornek Âlim insan anlamıştır. Duşunebiliyor musunuz benim sozum en doğrusu olmayabilir, eğer daha doğru ve daha guzel bir soz bizim sozumuzun ustune gelirse o hakikate, doğruya bizim sozumuzden daha yakındır diyerek, hem kendi buyukluğunu gostermiş, hem de bizlere gercek doğruyu nasıl bulacağımız hakkında yol gostermiştir. Yazının sonundaki soruya verdiği cevap ise bence buyuk bir asalet ve Âlicenaplık orneği; Sizin verdiğiniz fetvalar gercek doğrular mıdır diye kendisine sorulduğunda verdiği cevaba ve alcak gonulluluğe bakar mısınız?Bilmiyorum belki de yanlışlığında hic şuphe olmayan yanlıştır"Doğrusu bu cevabın bile ne demek istediğini, ne anlattığını anlayamayan o kadar Âlim var ki aramızda.
Ebu Hanife’yi daha iyi anlayabilmek icin oğrencilerine gosterdiği yolu bilmemizde yarar var, bakın oğrencilerine nasıl bir yontem oneriyor? (Onun talebelerine verdiği oğutlerde, ilimde hur duşunce ve araştırmanın yollarının tutulması, cahil ve mutaassıplardan uzak durulması gibi onemli kayıtlar vardır: "Halka yaklaş, fÂsıklardan uzaklaş. İnsanlığında kusur etme, kimseyi kucuk gorme. Bir meselede goruşunu sorana bilinen goruşu tekrarla ve sonra o meselede şu veya bu şekilde başka goruşler de bulunduğunu zikret.)
Yukarıda onerilen yontemin gunumuzde sozu bile edilmez. İşte ornek ilim adamı ve sozleri. Hur duşunceli ve araştırmacı olunmasını oneriyor. Acaba gunumuzde dergÂhlarda, cemaatlerde, dinin anlatıldığını soyledikleri toplantılarda, boyle bir yol mu izleniyor, yoksa Buyuk Âlim İmamı Azam Ebu Hanife’nin, ozellikle benim soylediklerimi yazmayın sakın, bu gun soylediğimi gunun şartlarına gore yarın değiştiririm dediği sozlerin hic anlaşılmayıp, o gunku devirde soylenenler mi gunumuzde din ve iman adına değişmeyen kurallar diye oğretiliyor dersiniz? Yorum sizlerin. Duşunebiliyor musunuz oğrenciye verilen oğude bakar mısınız, size bir meselede goruşunuz sorulursa, bilinen goruşu tekrarla, ama o meselede konuşulan diğer goruşleri de onlara anlat diyebilecek kadar akıllı ve her goruşe saygılı bir insan. Peki, gunumuzde ne yapılıyor? Kendi goruşune katılmayanlara, bırakın başka goruşun olduğunu soylemeyi, diğer goruşlere inananları Musluman kabul etmeyen bir zihniyet hÂkim ne yazık ki İslam Âlemine. Her kez Kuran dışında kendi sozlerinin gercek doğru olduğunda inatla iddia edip, ona inanmayı surdurmekte o konuda taviz vermeyip birbirinin canını bile almaktan cekinmemektedir.
İmamı Azam Kuranı anlamak icin aklın on plana cıkması gerektiğini anlayan ve kuranı anlamaya calışırken hicbir tesir altında kalmadan duşuncelerini soyleyen bir Âlimdi, onun icin sağlığında alışılmamış cıkışlarda ve acıklamalarda bulunduğu icin, ozellikle yoneticilerle arası pek fazla iyi gitmemiştir. Kendisine Kadılık teklifini kabul etmemiş ve bir Âlimin ozgurce konuşabilmesi icin, siyasilerden uzak kalması gerektiğini o devirde anlayabilen nadir bilim adamlarından olduğunu gostermiştir. Devrin sultanları ve yoneticileri bircok ilim adamını kendi cıkarlarına kullanmış ve fetvalar verdirmiş, gunumuze kadar gelen bircok yanlış inancın, belki de farkında olmadan mimarları olmuşlardır. İşte tum bunlara karşı cıkan İmamı Azam ne yazık ki duşuncelerinden, fikirlerinden dolayı soylendiğine gore zindanlarda can vermiştir. Bu sona ulaşmasının en buyuk nedeni bence, İslÂm'ın esaslarına uymayan haber ve bilgileri reddetmesidir.
İmamı Azam Ebu Hanife ye sağlığında bircok haksızlıklar yapılarak o devirde hic ayrım yapılmadan değer verilen hadisler konusunda, kendisini kucuk duşurmek icin, onun hadis bilmez, bildiği hadisler 17 ya da 50 taneyi bile gecmez diyerek akıllarınca toplumun gozunden duşurmek adına bircok sozler soylemişlerdir. Onemli olan cok yanlışı bilmek değil, arasındaki doğruları ayırt edebilmektir. Ama ne yazık ki hem o devirde hem de gunumuzde iyi Musluman’ın olcutu ne kadar hadise, kuran suzgecinden gecirme gereği duymadan iman etmekle olculur hale gelmiş. İşte İmamı Azam her gelen soze değil, kurana uyan sozlere inanmış ve kabul etmiş ornek bir ilim adamıdır.
Sonuc olarak şunu soylemek isterim. Hayatı boyunca hicbir itikati fırkaya tabi olmadan yaşayan araştırmacı, ozgur duşunceye sahip, kendisinin bile yanılabileceğini acık yurekle soyleyen bir insanın, kendisi acaba bir fırka, mezhep kurup kurmayacağı konusuna gelmek istiyorum. Ebu Hanife sağlığında asla boyle bir şeye niyetlenmemiş, tek yaptığı kendi ilmini oğrencilerine vermeye calışmak olmuştur. Kendi soylediklerini, o gunku şartlara gore olaylar sonucunda verdiği kararlarından, daha sonra vazgececeğini acık yureklilikle soyleyen bir insan, sozlerinin yazılmasına bu doğrultuda izin vermeyen bu ornek Âlim, isteseydi sağlığında bir mezhep kurabilirdi ama kesinlikle kurmamıştır. Peki, gunumuzde kurulan Hanefi mezhebini kim kurmuştur o zaman diye soru geliyor akla. Bakın nasıl kurulmuş bir alıntıyla aktaralım.
(Olumunden sonra ders halkasını Ebû Yusuf surdurdu. Vefatından sonra fetvaları yazılıp, doktrini sistemleştirildi. Hanefilik kanun ve asıllarıyla İslÂm dunyasının dort bucağına yayılmıştır. Mezhebi sistematik hale getiren, İmam Muhammed eş-ŞeybÂnî'dir. el-Asl, el-CÂmi'u's Sağır, el-CÂmi'u'l-Kebîr, ez-ZiyÂdÂt, es-Siyeru'l-Kebû'i yazan odur. Bu kitaplar guvenilir rivayetler olarak zikredilerek "ZÂhiru'r RivÂye" veya "MesÂilu'l-Usûl" adıyla mezhebin ana kaynakları sayılmıştır (Bk. Hanefi mezhebi). Talebelerinin toparladığı "el-Fıkhu'l Ekber", kesin olarak İmam Âzam'a aittir ve ehli sunnet akidesinin temel kitabıdır.)
Yazımda aktarmaya calıştıklarım İmamı Azam Ebu Hanife nin hayata bakışı, fikirleri, topluma vermek istediği mesajı icermekteydi. Tum yazdıklarımı tekrar hatırlayınız lutfen. Kendi sozunun en doğru soz olmayabileceğini soyleyen, daha iyisini getirenin sozlerini kabul edeceği mesajını vererek ilme acık olduğunu anlatan, hatta belki de kendi sozlerinin yanlış olabileceği buyukluğunu soyleyerek insanların uyanık olmasını sağlayan, bugun soylediğini yarın gunun şartlarına gore değiştirebileceği mesajını veren, soylediği sozlerin yazılmasına izin vermeyen bir Âlim, acaba oğrencilerinin yaptığı yani, fetvalarının yazılıp bir doktrin haline getirilmesine musaade eder miydi? Yazıda soylenen soz cok duşundurucudur bakın neler yapılmış. (Vefatından sonra fetvaları yazılıp, doktrini sistemleştirildi.Hanefilik kanun ve asıllarıyla İslÂm dunyasının dort bucağına yayılmıştır. . Bu kitaplar guvenilir rivayetler olarak zikredilerek "ZÂhiru'r RivÂye" veya "MesÂilu'l-Usûl" adıyla mezhebin ana kaynakları sayılmıştır) Bu sozleri cok iyi duşunmeli ve analiz etmeliyiz. Bu kitapların guvenilir rivayetler olduğunun soylenmesi yukarıda yazdığım, yine kendi sozleriyle ne kadar uyumlu olduğunu sizlerin yorumuna bırakıyorum. Tek kanun KURANDIR, beşerin sozleri ise gelip gecici sozlerdir. Bunu İmamı Azamın sozlerinden acık yureklilikle anlıyoruz. Yorum sizlerin Âlim insan sağlığında eminim şu ayetleri hatırlayarak hicbir fırkaya tabi olmadan Allahın verdiği aklı kullanarak calışmış ve yaşamıştır. Bunu anlatmak icinde elinden geleni yapmış sonunda zindanlarda vefat etmiştir.
(Enam sur.159. ayet: Dinlerini parca parca edip fırkalara, hiziplere bolunenler var ya, senin onlarla hicbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir)
(Rum Suresi 32 Ayet; Onlardan ki, dinlerini parcalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip ovunur.)
Yukarıdaki Rabbin sakın bolunmeyin ayetlerini goren Âlim İmamı Azam, yaşamı boyunca asla bir mezhep ya da fırka ya bolunmemiş ya da kendisi tabi olmamıştır. Olumunden sonra onun adına oğrencilerinin kurduğu mezhep, fetvalarının yazılıp doktrinleştirilmesinden doğmuştur. Yorum sizlerin. Rahmanın kuran ışığını kalbimizden eksik etmemesi dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________
İmami azam ebu hanİfenİn İslam anlayiŞi....
Dini Sohbetler0 Mesaj
●41 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- İmami azam ebu hanİfenİn İslam anlayiŞi....