KAYNAKLAR

Kuran-ı Kerim ve tefsirleri
Sahih Hadisler
İnciller

= = =

FAYDALANDIĞIMIZ ESERLER

Abdullah Aydemir=İslami kaynaklara gore peygamberler
Ahmet b.Hanbel=Musned
Ahmet Cevdet Paşa= Kısas-ı Enbiya
BelÂzuri=Ensabu'l Eşraf
Beyhaki=Delailin Nubuvve
Beyhaki=Sunen
Bunyamin Ateş= Peygamberler tarihi
Buhari=Sahih
Buyuk İslam Tarihi (Kurul)
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Ebul Ferec ibn.Cevzi=El Vefa
Ebul Fida=Elbidaye vennihaye
Ebu Nuaym=Delailun Nubuvve
Diyarbekri=Hamis
Halebi=İnsanuluyun
İbn.Abdulberr=İstiab
İbn. Esir=KÂmil
İbn. Haldun=Tarih
İbn.İshak-İbn. Hişam= Sîre
İbn.Kayyım=Zadulmead
İbn. Kesir= Kuran tefsiri
İbn. Sa'd=Tabakat
İbn. Seyyid=Uyûnul Eser
İmam-ı Gazali= İhya
Kastalani=Mevahibulleduniyye
Maurice Bucaille=Musbet ilim yonunden Tevrat, İnciller ve Kuran
Muhammet Hamdi Yazır=Hak dini, Kuran dili
M.Asım Koksal=İslam Tarihi
M.Asım Koksal=Peygamberler tarihi
Muslim=Sahih
Taberi=Tarih
Yakubi=Tarih
Zehebi=Tarih-ul İslam

= = =

Gonlunun Allah ve Peygamber sevgisiyle dolu, dolu olduğunu iyi bildiğim ve bu konu da pek cok kişiyle birlikte şahadette bulunabileceğim dunyalar guzeli, Cennetmekan pek sevgili anneciğime ithaf olunur.

Lutfen onun ve ahrete intikal etmiş diğer Musluman kardeşlerimizin ruhlarına bir FATİHA okuyunuz.


Hudai CAKMAK

= = = =

DAVUT (a.s.)


Davut (a.s.), Yahuda b. Yakup b. İshak soyundandır.

Kendisi kısa boylu, hastalıklı gibi zayıf vucutlu, yeşil gozlu, kırmızı yuzlu, ince bacaklı, duz ve az saclı idi.

Tepesinin sacı dokulup, acılmıştı. Gur ve guzel sesli, iyi huylu, temiz kalpli Bir Zat-ı Muhteremdi.

Davut (a.s.) Yesse’nın on iki oğlunun on ikincisiydi.

Davut; ailenin en kucuğu, en kısa boylusu ve vucutca en celimsizi olduğundan babası onu hor ve hÂkir gorur, insanlar arasına cıkarmaktan utanır, dağ başlarına gonderir, davarlarını guttururdu.

Davut (a.s.) davarları guderken yanında bir sapan bulundurur, onunla talimler yapardı. Bu nedenle iyice ustalaşmış, attığını vurur bir hÂle gelmişti.

Bir gun babası Yesse’nın yanına gelip:

-Ey babacığım! Ben şu sapanımla attığım her şeye muhakkak vuruyor, yere duşuruyorum dedi.

Babası da:

-Oğulcuğum! Allah’ın (c.c.) rızkını sapanının icine koyduğunu umarım. Şu sapanın sana hayırlar getirsin dedi.

Davut (a.s.) bir gun dağda gezerken yuvasında oturan bir erkek aslana rastladı. Korkmadan yanına gelip, kulağını tuttu. Aslan Ona ses cıkarmadı.

Davut (a.s.) gidip bunu babasına haber verdi.

-Ey babacığım! Dağlar arasına girdiğimde yuvasında oturan bir erkek aslan gordum hic korkmadan uzerine gidip kulağını tuttum. O da bana ses cıkarmadı dedi.

Babası da:

-Mujdeler olsun sana ey oğulcuğum! Şuphesiz ki bu da Allah’ın (c.c.) sana verdiği hayırlardan biridir dedi.

Davut (a.s.) davarlarının peşinde dağlarda gezerken devamlı tespih eder, SuphÂnallah der, O tespih ettikce dağlar, taşlar Ona uyar, onlar da SuphÂnallah derdi.

Yuce Allah (c.c.) Davut’un (a.s.) yalnızlığını zikirle giderirdi.

Talûd, Calûd’la savaşmak uzere ordusunu toplarken cok yaşlı olmasına rağmen babası Yesse geri kalmak istememiş, orduya katılmaktan kendini alamamıştı.

Giderken Davut’a (a.s.):

-Biz Rabbimizin davetine icabet etmek uzere gidiyoruz. Sense ailemizin en kucuğu, en celimsizi, en gucsuzu olanısın.

Ayrıca davarlarımıza bakacak, onları gudecek, bize yiyecek getirecek arkamızda bir kişinin de kalması gerekiyor.

Rabbimiz izin verirse biz donunceye kadar burada
kal dedi.

Fakat sonra ozru olanların ordudan ayrılması emredilince cok yaşlı olduğundan evine geri dondu. Oğulları ise ordu da kaldı.

Davut (a.s.) davarları gutmek icin dağa doğru giderken gokten bir ses duydu.

Gokten gelen o ses:

“-Ey Davut! Sen azgınların başı olan Calud’u oldureceksin. Sen davarlarını Rabbine emanet et ve git. Kardeşlerine kavuş” dedi.

Davut (a.s.) denildiği gibi yaptı. Davarları Rabbine emanet etti. Doğruca evine geldi. Babasını eve donmuş buldu.

Babası Davut’u (a.s.) gorunce:

-Ey Davut! Davarları ne yaptın? Diye sordu.

Davut (a.s.):

-Ey baba! Ben onları en guvenilir Zat’a emanet ettim. O ne guzel vekildir dedi.

Babası savaşta olan oğulları icin bir azık torbası hazırlayıp:

-Ey oğulcuğum! Ben kardeşlerini savaşmak uzere gerimde bırakmıştım. Duşmanları karşısında onları guclendirmek uzere hazırladıklarımı kendilerine teslim et.

Durumlarını gor, iyice oğrenip ezberle, sonra da yanıma don. Bunu yaparken de acele et
dedi.

Davut (a.s.) babasının verdiği azık torbasını ve sapanını alarak yola koyuldu.

Yolda giderken bir taş dile gelip Ona:

-Ey Davut! Sen beni yanına al, ben Sana lazım olacağım dedi.

Davut (a.s.) merakla ona bakıp:

-Ey taş! Sen neyin, nesisin? Diye sordu.

Taşta:

-Ey Davut! Ben İshak’ın (a.s.) taşıyımdır. Sen beni yanına al, ben Senin icin gerekli olacağım dedi.

Davut (a.s.) taşı alıp, cantasına koydu.

Giderken bir başka taş Ona seslenip:

-Ey Davut! Sen beni yanına al. Ben senin icin gerekli olacağım dedi.

Davut (a.s.) taşa doğru eğilip:

-Ey taş! Sen neyin, nesisin? Diye sordu.

Taşta:

-Ey Davut! Ben Yakup b. İshak’ın (a.s.) taşıyım. Sen beni yanına al. Ben Senin icin gerekli olacağım dedi.

Davut (a.s.) onu da alıp cantasına koydu.

Davut (a.s.) yolda aynı şekilde ucuncu bir taş daha bulup torbasına yerleştirdi.

Bu sırada iki ordu savaşmak uzere karşılıklı saf bağlamış, Calûd’ta ortaya cıkarak Talûd’un ordusuna meydan okumaktaydı.

Talûd Calûd’u oldurecek olana kızını ve servetinin yarısını vereceğini ilan etmekte fakat ordusundaki hic bir asker Calûd’la savaşmaya, onu oldurmeye yanaşmamakta, buna cesaret edememekteydi.

Bunun uzerine Talûd İşmoil’e (a.s.) giderek:

-Ey İşmoil! Ey Allah’ın (c.c.) peygamberi! Sen Rabbine dua ette Calûd’u oldurecek kişiyi bize tavsif etsin, bildirsin dedi.

İşmoil (a.s.) dua edince Yuce Allah (c.c.):

“-O Yesse’nin oğullarındandır. Yağ boynuzu başına konulunca yağ kaynar” diye vahyetti.

Bunun uzerine Talûd Yesse’nin oğullarını tek, tek cağırtarak yağ boynuzunu başlarının uzerine koydu fakat hic birinde boynuzdaki yağ kaynamadı.

Bu sıralarda Davut (a.s.) uzaktan gorundu.

Kardeşleri Davut’u (a.s.) gorunce:

-İşte en kucuğumuz ve sonuncumuz karşıdan gelmekte-dir. Fakat O boyca en kısamız, vucutca en gucsuz, en celimsiz olanımızdır. Ayrıca o hastalıklıdır. Savaşa uygun değildir dediler.

Bunun uzerine Yuce Allah (c.c.) İşmoil’e (a.s.):

“-Ey İşmoil! Sen onlara de ki: Allah insanların suretlerine, gorunuşlerine gore değil; kalplerinin iyiliğine, duzgunluğune gore ustun tutar” diye vahiy etti.

Bunun uzerine İşmoil (a.s.):

-Ey Talûd! Rabbim insanların dış gorunuşlerine gore değil de kalplerinin iyiliğine, duzgunluğune gore değer vermemizi emretmektedir.

Sen şu yağ boynuzunu en kucuk, en gucsuz, en celimsiz dedikleri şu gencin başının uzerine koy
dedi.

Talûd’ta yağ boynuzunu Davut’un (a.s.) başının uzerine koydu, yağ kaynamaya başladı.

Talûd ve İşmoil (a.s.) sevincle:

-Ey Davut! Sen Rabbimizin overek tavsif ettiği kişisin. Şu Calûd’u Sen oldureceksin dediler.

Davut’un (a.s.) yuzune kutsal yağ surduler, zırh elbise, tennûr giydirdiler. Davut’un vucudu zayıf olmasına rağmen Allah’ın (c.c.) bir Hikmet-i İlÂhisi olarak tennûru sıkı, sıkı doldurdu.


Devamı var.
__________________