TÂbiîn devri Âlim ve evliyÂsından. İsmi Amr bin DînÂr el-Cumahî, kunyesi Ebû Muhammed'dir. 666 (H.46) senesi İran beldelerinden birinde doğdu. Arap kabîlelerinden Cumah'ın himÂyesine girdi. 743 (H.126) senesinde Mekke-i mukerremede vefÂt etti.
Amr bin DînÂr, EshÂb-ı kirÂmın ve TÂbiînin buyuklerinden ders aldı. Onların sohbetinde bulundu. AbÂdile-i Erbaa yÂni dort Abdullah adı verilen Abdullah bin AbbÂs, Abdullah bin Omer, Abdullah bin Zubeyr, Abdullah bin Amr bin Âs gibi EshÂb-ı kirÂmın buyuklerinden, Saîd bin Museyyeb, At bin Ebû RebÂh, MucÂhid gibi TÂbiînin buyuklerinden hadîs ilmini oğrendi. Onlardan hadîs-i şerîf rivÂyet etti. Sika, guvenilir ve sağlam hadîs imÂmıdır. Kendisinden TÂbiînin buyuklerinden İmÂm-ı A'zam Ebû Hanîfe, KatÂde bin DiÂme, Eyyub SahtiyÂnî, Şu'be bin el-HaccÂc, SufyÂn bin DînÂr, SufyÂn bin ZiyÂd Usfurî, HammÂd bin Seleme, HammÂd bin Zeyd ve daha pekcok TÂbiîn ve Tebe-i TÂbiîn Âlimleri hadîs-i şerîf oğrenip, rivÂyet etti.
Amr bin DînÂr, zamÂnında Mekke-i mukerreme muftisi oldu. Mertebesi cok yuksekti. Muslumanlar arasında her bakımdan buyuk bilindi ve sevildi. AhlÂkı guzel olup, ilim ve fazîlette devrinin onde gelenlerinden idi. Hadîs Âlimlerinden Şu'be bin el-HaccÂc, Amr bin DînÂr'ın uzerine başkalarını tercih etmez ve buyururdu ki: "Hadîs-i şerîfler husûsunda Amr bin DînÂr'dan daha emîn bir kimse gormedim."
Muhaddisler, buyuk hadîs Âlimlerinden İbn-i Nuceyh; "Ben Amr bin DînÂr'dan daha fakîh ve dinde buyuk Âlim gormedim." buyurdu. Ahmed bin Hanbel ve Yahy bin Maîn, onu KatÂde'ye tercih etmişlerdir. Cok ibÂdet eder, geceyi uce bolerdi. Ucte birinde hadîs okur, ucte birinde uyur, ucte birinde namaz kılardı.
Amr bin DînÂr anlatır: "Medîne'de birisinin kız kardeşi vefÂt etti. O kimse şoyle anlattı: "Kızkardeşimi defnettiler. Kabri başından ayrıldık. Benim değerli bir yuzuğum vardı. Kayboldu. Onun kabrine duştu zannıyla kabrine gittim. Kabrin lahdi uzerindeki tahtayı kaldırdım. Ateş alevleri yuzume vurdu. Baktım, mezarın ici ateşle dolu. Tahtayı yerine koydum. Mezarın ustunu sıkıca kapatıp ağlayarak eve dondum. Annemden, kız kardeşimin huyunun nasıl olduğunu sordum. Bana; "İki kotu huyu vardı. Biri namazına gevşekti. İkincisi koğuculuk yapardı." cevÂbını verdi. Bundan anlaşılmış oldu ki, bu iki kotu huy, kabir azÂbına sebeptir."
Amr bin DînÂr hazretleri kelime-i tevhîdin fazîletine dÂir şu hadîs-i şerîfi bildirmiştir:
Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Bir kimse inanarak "La ilÂhe illallah" derse, muhakkak Cennet'e girer."
EshÂb-ı kirÂmı cok sever, onların buyukluğunu İslÂmiyete yaptıkları hizmetleri devamlı talebelerine anlatırdı. Şu hadîs-i şerîfi sık sık tekrarlardı:
"EshÂbıma soğmeyiniz. Kim EshÂbıma soğerse, Allahu teÂlÂnın lÂneti onun uzerine olsun."
Orucla ilgili olarak da şu hadîs-i şerîfi rivÂyet ettiler:
"HilÂli gorunce oruca başlayınız. HilÂli gorunce bayram yapınız. Eğer hava bulutlu olur da hilÂli goremezseniz, otuza tamamlayınız."
ELİNİ KESMEZSEK HELÂK OLURSUN!
Amr bin DînÂr hazretleri şoyle anlatır: "Onceki ummetlerden birisi bir deniz sÂhiline gitti. Orada yuksek sesle bağıran birisini gordu. Şoyle diyordu: "Beni goren kimse bir başkasına asl zulmetmeyecek!" Gelen kişi yanına yaklaşarak; "Ey Allah'ın kulu! Senin bu sozun nedir, ne demek istersin?" diye sordu. O da ona şoyle cevap verdi: "Ben bir zamanlar emniyet mensubu idim. Bir gun bu deniz sÂhiline geldim. Şurada balık avlayan birini gordum. Avladığı balığı bana hîbe etmesini soyledim, fakat rÂzı olmadı. Daha sonra satmasını istedim. Yine kabûl etmedi. Canım sıkıldı. Kızdım, kırbacımla başına vurmaya başladım ve o balığı zorla aldım. Elimde sallayarak geri donmek icin yola koyuldum.
Eve yaklaştığım bir sırada balık parmağımı kaptı. Parmağımı kurtarmak icin yere atmak istedim, fakat bırakmadı. Hemen acele eve girip iceridekilerden yardım istedim. Onlar da uzunca bir zaman uğraştılar. Netîcede zorlukla parmağımı kurtardık. Lakin parmak şişti, kabardı. Balığın dişlerinin izleri goz goz acıldı. Bunun uzerine iyi bir tabibe gittim. Parmağımı gorunce; "Bu kangren olmuş, eğer kesilmezse, helÂk olursun." dedi. Sonra da kesti. Bu def hastalık elime sıcradı. Yine o tabîbe koştum. Bana; "Eğer elini kesmezsek helÂk olursun." dedi.RızÂm uzerine eli de kesti. Bu def hastalık koluma gecmişti. Yine tabîbe koştum. Hastalığın kola yayılmış olduğunu soyleyip kolumu da kesti. Hastalık bu def pazuma cıkmıştı. Korku ve şaşkınlıkla evimden cıktım. Deli gibi koşuyor ve hayvanlar gibi bağırıyordum. Oralarda buyuk bir ağacın golgesine sığındım. Dalları arasında uyudum kaldım. RuyÂmda birisinin benim yanıma geldiğini gordum. Bana; "Senin uzuvların kac kere kesildi ve parca parca atıldı. Hakkını sÂhibine gotur ver. O zaman kurtulursun." dedi.
Uyandığımda aklım başıma geldi. Hak sÂhibini hatırladım. Bu bana Allahu teÂlÂdan gelen bir cez idi. Hemen deniz kenarına gittim. Balık avcısını buldum. Ağını denize atmıştı. Onu cekinceye kadar bekledim. Cok balıklar cıkardı. O zaman balıkcıya seslenip; "Efendim ben senin kolenim!" dedim. Bana donup; "Sen kimsin?" dedi. Ben de; "Efendim falan zaman sizi dovup zorla balığınızı gasbeden kimseyim." dedim. Sonra ona kolumu gosterdim. Onu gorunce boyle belÂdan Allahu teÂlÂya sığındı. "Sen şimdi serbestsin gidebilirsin." dedi. Ayrılmak istedim. Bana; "Dur. Bu benden sana adÂlet olmaz. Cunku bir balık icin sana bedduÂda bulunmuştum." dedi. Beni elimden tutup evine goturdu. Oğlunu cağırdı. Bir yer gosterip; "Şurasını kaz." dedi. Oğlu orasını kazdı. İcinde otuz bin dirhem olan bir kese cıkardı. Balıkcı oğluna emredip icinden benim icin on bin dirhem saymasını soyledi ve bana; "Bunlarla ihtiyÂcını gider." dedi. Sonra yine bir on bin dirhem daha verip; "Bunları da komşularına ve akrabÂna dağıt!" dedi. Ben ayrılmak istediğimde ona; "Allah icin bana soyle nasıl beddu ettin?" dedim. O da bana şoyle dedi: "Sen bana vurup balığı aldığında semÂya baktım ve ağladım. Sonra da y Rabbî! Onu da beni de sen yarattın. Onu kuvvetli, beni zayıf kıldın. Sonra onu bana musallat eyledin. Onun zulmunu benden geri cevirmedin. Beni de onun zulmune mÂni olmaya kuvvetli kılmadın. Kudretin hakkı icin onu Âleme ibret olacak hÂle koy! dedim." Bunun uzerine verdiklerini alıp oradan ayrıldım.
__________________
Amr bin DînÂr
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●66 Görüntüleme