Hz. Ukkaşe kimdir?
Hz. Ukkaşe'nin kim olduğunu merak edenler icin ondan bahsetmekte yarar var. Yapılan araştırmalarda, turbenin Resulllah (sav)’in arkadaşlarından Ukkaşe b. Mihsan el-Esedi (ra) adına yapıldığı saptanmış. Bazılarına gore turbede Ukkaşe b. Mihsan'n gomulu olduğu soylense de, bazılarına gore, burada katıldığı bir savaşta kaybettiği parmağı yada kanının dokulduğu yer olduğu icin buraya turbe yapıldığı rivayet edilmekte.
Hz. Ukkaşe hakkında, ozellikle Musluman olmadan onceki hayatı hakkında fazla bir bilgi bulunmamakta. Musluman olduktan sonra ve Bedir Savaşı’ndaki başarılarından sonra, kaynaklarda onun hakkında bilgiye rastlanmaktadır.
Hz. Ukkaşe (ra) Bedir Savaşı’nda cok buyuk cesaret gosterdi. Savaşırken kılıcı kırıldı. Peygamberimiz (sav) kendisine bir hurma dalı verdi. Bu dal, Peygamberimizin bir mucizesi olarak onun elinde kılıc oldu ve onunla savaştı. O kılıcla cok sayıda savaşa katıldığı rivayet edilmektedir.
Hz. Ukkaşe hayatta iken cennetle mujdelenen Sahabelerden. Peygamberimiz (sav) bir gun:
- Ummetimden yetmiş bin kişi tertemiz olarak cennete girecektir, buyurunca, Ukkaşe b.Mihsan:
- Ey Allah'ın elcisi! Allah'a dua et de ben onlardan olayım, dedi. Peygamberimiz:
- Sen onlardansın, buyurdu ve ona dua etti. Bunun uzerine başka bir adam ayağa kalkarak:
- Ey Allah'ın elcisi! Cennetliklerden olmam icin bana da dua et, deyince, Peygamberimiz:
- Bu konuda Ukkaşe seni gecti buyurdu. (1)
Peygamberlik Muhru’nu open tek Sahabe
Hz. Ukkaşe (ra) bir peygamber aşığı, bir peygamber sevdalısı bir insan. O sevgiden dolayı Peygamberimizin kurek kemikleri arasında bulunan peygamberlik nişanesi, peygamberlik muhrunu opmeyi başlarmış bir sahabe.
Fetih Suresi nazil olunca, Peygamberimiz (sav) Cebrail'e:
- Ey Cebrail oleceğimi anladım, buyurunca Cebrail, Peygamberimize:
- Senin icin ahiret dunyadan daha hayırlıdır, Rabbin sana (istediğini) verecek sen de razı olacaksın, dedi (Duha:4-5).
Bunun uzerine Peygamberimiz muezzini Bilal-ı Habeşi'ye, insanları cemaatle namaz kılmak uzere toplanmaları icin cağırmasını emretti. Butun Muhacir (Mekke'den Medine'ye hicret eden Muslumanlar ) ve Ensar (Medine'li Muslumanlar) Mescid-i Nebi'de toplandı. Peygamberimiz onlara namaz kıldırıp sonra minbere cıktı ve insanlara hitap etti. Peygamberimizin bu konuşması sırasında kalpler urperdi, gozler ağladı. İnsanlara şoyle dedi:
- Ey insanlar sizin icin nasıl bir peygamber idim? Onu dinleyenler:
- Allah mukafatını versin, cok iyi bir Peygambersin. Sen bizim icin merhametli bir baba, şefkatli ve oğut veren bir kardeş gibiydin. Allah'ın sana verdiği Peygamberlik gorevini yerine getirdin, O'nun (Allah'ın) vahyettiğini bize ilettin, bizleri Allah'ın yoluna hikmetli ve guzel sozlerle davet ettin. Allah, ummetlerine yaptıkları gorev nedeni ile peygamberlere vereceği mukafatın en guzelini sana versin, dediler.
Bunun uzerine Peygamberimiz (sav) şoyle buyurdu:
- Ey Musluman topluluğu! Sizin uzerinizde bulunan hakkım ve Allah adına, sizden kime bir haksızlık yapmış isem, kıyamette hesaplaşıp hakkını almadan once, şimdi onun ayağa kalkıp hakkını benden almasını istiyorum.
Hic kimse kalkmayınca, Peygamberimiz bunu uc defe tekrarladı. Ucuncu defa soyledikten sonra, Sahabe-i Kiram arasında bulunan ve kendisine Ukkaşe denilen yaşlı bir sahabe ayağa kalktı. Muslumanları yararak ilerledi ve Peygamberimizin onunde durdu ve şoyle dedi:
- Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın elcisi, eğer ısrar etmeseydin senin karşına cıkıp bir şey istemeyecektim. Bir savaştan sonra gazilerin arasındaydım. Ayrılmak uzereyken develerimiz yan yana geldi. Devemden indim, ayağını opmek icin sana yaklaştığımda, değneğini kaldırdın ve sırtıma vurdun. Kasten bana mı vurdun yoksa, devene mi vurmak istemiştin bilmiyorum, deyince, Peygamber efendimiz:
- Ey Ukkaşe, sana kasten vurmaktan Allah a sığınırım. Ey Bilal git (kızım) Fatıma'ya uzun bir değnek getir, dedi. Bilal-ı Habeşi (şaşkınlıktan) ellerini başının uzerine koyarak:
- O, Allah'ın Peygamberi ve kendisine kısas yapılmasını istiyor, diyerek Hz.Fatıma'nın yanına geldi kapıyı caldı ve:
- Ey Peygamber'in kızı! Bana uzun bir değnek ver, deyince, Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma:
- Bugun ne hac gunu, ne de O'nun savaştığı bir gun değil, babam uzun değneği ne yapacak? Dedi. Bilal-i Habeşi:
- Babanın yaptıklarından haberin yok. Allah'ın elcisi borclarını oduyor, dunyayı terk ediyor ve kendisine kısas yapılmasını (kendisinde hakkı olanların hakların almasını) istiyor, dedi. Bunun uzerine Hz. Fatıma:
- Ey Bilal, Allah'ın elcisine kısas yapmayı kendisine layık goren kimdir? (Peygamberin torunları) Hasan ile Huseyin'e haber ver. O adamın yanına gitsinler de, almak istediği (hakkını) onlardan alsın. Peygamberden almasına izin vermesinler, dedi.
“Cennetteki arkadaşım”
Bilal-i Habeşi mescide girip değneği Peygamberimize verince, O da Hz. Ukkaşe'ye verdi. Hz. Ebubekir ve Hz. Omer (r.anhum) bunu gorunce ayağa kalktılar ve:
- Ey Ukkaşe! İşte onundeyiz Hakkını bizden al. Peygamberden alma, deyince, Peygamber Efendimiz:
-Bırak ey Ebubekir, sen de bırak ey Omer, Allah sizin değerinizi ve makamınızı biliyor, dedi.
Bunun uzerine Ali b. Ebu Talip (Hz. Ali) ayağa kalktı ve:
- Benim hayatım Allah'ın elcisinin hayatının onundedir. İşte sırtım, hakkını kendi elinle benden al ve bana (O'nun yerine) yuz sopa vur. Allah'ın elcisinden alma, deyince Peygamberimiz:
- Otur ey Ali. Allah senin değerini ve niyetini biliyor, buyurdu. Sonra Hz. Hasan ile Hz. Huseyin kalktılar ve:
- Ey Ukkaşe! Sen bilmiyor musun biz Allah'ın elcisinin torunuyuz. Hakkını bizden alman Peygamberden alman gibidir, deyince Peygamber Efendimiz:
- Gozumun nuru torunlarım, siz de oturun Allah sizi burada unutmamıştır (sizin de niyetinizi ve değerinizi bilmektedir). Sonra Peygamber Efendimiz (sav) Ukkaşe'ye:
- Ey Ukkaşe, vuracaksan vur deyince, Ukkaşe (ra):
- Ey Allah'ın elcisi, bana vurduğunda benim uzerimde elbise yoktu, deyince, Peygamberimiz sırtını actı.
Sahabeler yuksek sesle ağlıyorlardı. Hz.Ukkaşe, Peygamberimizin beyaz sırtına baktı. Sanki sırtı Mısır'da dokunan ince ve beyaz ketenden dokunmuş kumaş gibiydi fazla ilgilenip zaman kaybetmeden sırtını optu ve şoyle dedi:
- Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın elcisi, sana kısas yapmaya kim cur'et edebilir? Bunun uzerine Peygamberimiz (sav) :
- Ya hakkını alman icin gerekeni yap yada affet deyince, Hz. Ukkaşe:
- Kıyamet gununde Allah'ın beni affetmesini umarak sizi affediyorum, dedi. Bunun uzerine Peygamberimiz (sav):
- Kim cennetteki arkadaşımı gormek isterse bu adama baksın, dedi.
Sonra (orada bulunan) butun Sahabe-i Kiram ayağa kalktılar ve alnından operek:
- Seni tebrik ederiz cok buyuk bir mertebeyi ve Peygamberin cennetteki arkadaşlığını elde ettin dediler." (2)
Her gun yuzlerce insanın gurup gurup Ziyaret ettiği bu turbe, Hz. Peygamberden geriye kalan hatıralara, insanımızın sahip cıkışının da bir gostergesi.
İnsan, Hz. Ukkaşe'nin makamına varınca, Hz. Peygamberin sırtındaki Peygamberlik Muhru’nu opmeyi başarmış Hz. Ukkaşe'nin dudaklarından bir tebessum arıyor.
Nasıl gidilir
Hz. Ukkaşe Turbesi'ne farklı yollardan gidilebilirse de, Gaziantep'in Nurdağı ilcesinden gidilmesi en uygunudur. Turbe, ilce merkezine 8 km. uzaklıktadır. Guruplar halinde gidilebileceği gibi ferdi olarak da gidilebilir. Turbe merkezine aracla cıkılabilmektedir.
KAYNAKLAR
1- El-İstiab 3/1081, Madde:1837, Buhari , Tıb.17, Muslim, İman,317.
2- El - İsbahani, Hilyet-ul Evliya 4/ 73,
__________________
Hz. Ukkaşe kimdir?
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●61 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Hz. Ukkaşe kimdir?