TÂbiînin, zÂhid (dunyÂya onem vermeyen), Âbid (cok ibÂdet eden) ve muttekilerinden (haramlardan sakınanlarından) ve velî. Kunyesi Ebû Muhammed'dir. 737 (H.120) senesinde vefÂt etti.
Hadîs ilminde sika, emîn, guvenilir ve îtimÂd edilir bir Âlimdir. Basra'nın en buyuk Âlim ve rÂvilerindendir. SÂbit el-BenÂnî, bir cok SahÂbîden hadîs-i şerîf rivÂyet etmiştir. Enes bin MÂlik, İbn-i Omer, İbn-i Zubeyr, ŞeddÂd (r.anhum) bunlardandır. En cok, Enes bin MÂlik'den rivÂyet etmiştir. At bin Ebî RebÂh, KatÂde, Eyyûb, Yûnus bin Ubeyd, Suleyman Teymî, Humeyd, DÂvûd bin Ebî Hind, Ali bin Zeyd bin Ced'Ân, A'meş ve başkaları da ondan hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. HadîsleriKutub-i Sitte diye meşhûr olan altı hadîs kitabının hepsinde vardır.
Enes bin MÂlik'in Basra'da bulunduğu zamanlardaki sohbetlerinde cok bulunmuştur. Hakkında soylenenler:
Enes bin MÂlik onun icin der ki: "Her şeyin bir anahtarı vardır. Hayrın anahtarı da SÂbit'tir."
Bekr bin Abdullah: "ZamÂnının en Âbid olanına bakmak isteyen SÂbit el-BenÂnî'ye baksın."
Şu'be; "SÂbit el-BenÂnî, Kur'Ân-ı kerîmi bir gun ve gecede okuyup bitirir, cok oruc tutardı."
İbn-i Şevzep: "BerÂber yola cıkardık. Bir mescide rastlayınca, orada mutlaka namaz kılardı."
Humeyd; "Biz, yanımızda SÂbit el-BenÂnî de olduğu halde, Enes bin MÂlik'e giderdik. Fakat SÂbit, rastladığı bir mescitte namaz kılarken geride kalırdı.Biz hazret-i Enes'in yanına vardığımızda onu goremeyince, "SÂbit nerede, SÂbit nerede? Cunku ben onu cok seviyorum" buyururdu.
Ahmed bin Hanbel; "Enes bin MÂlik, SÂbit el-BenÂnî'ye, senin gozlerin, Resûlullah'ın gozlerine ne kadar da cok benziyor, der ve Resûlullah'ı hatırlayarak ağlamaya başlar, gozlerinden yaşlar akardı."
CÂmiu KerÂmÂt-il-Evliy kitabının sÂhibi "SÂbit el-BenÂnî hazretleri icin şoyle der: "VefÂt ettiği zaman kabrini kerpicle orduler. Ker******den birisi kaydı. Kabrin icinde onu namaz kılarken gorduler. Kabrinin civarından gecenler, icerden Kur'Ân-ı kerîm sesi duyardı."
SÂbit bin Eslem buyurdu ki:
"Yirmi yıl cok sıkı bir şekilde namaza kalktım. Butun bu yirmi yıl boyunca, onun nîmetini topladım."
"Allahu teÂlÂnın anıldığı yere dağlar kadar gunah ile girseler, cıktıkları zaman uzerlerinde zerre kadar bir gunah kalmaz (kul hakkı dışında)."
Elli yıl, butun gecelerimi ibÂdetle gecirdim.Her seher vakti şu duÂyı yapardım: "Allah'ım, kullarından birine, kabrinde namaz kılmağı nasîb edeceksen, o kulun ben olayım."
"Kendisinde şu iki haslet bulunmayan kimse, diğer butun hasletleri toplasa da, gercek mÂnÂda Âbid (ibÂdet eden) bir kul olamaz. Bu iki ozellik, namaz ve oructur. Bunlar, o kulun et ve kanı mesÂbesindedir."
Hastalığında,SÂbit bin Eslem hazretlerinin ziyÂretine gittiler. Yanındakilere bir şeyler anlatıyordu. ZiyÂretciler, huzûruna girip oturunca; "Sevgili kardeşlerim! Onceki gibi, namazlarımı kılamıyor, oruclarımı tutamıyor, Allahu teÂlÂyı zikredemiyor, sizlerin yanına inemiyorum" dedi ve şoyle du etti: "Allah'ım! Bu uc şeyi istediğim gibi yapamadığım zaman, beni bu dunyÂda bir saat bile bırakma!"
SÂbit bin Eslem hazretleri gozlerinden rahatsızdı. Bunun icin tabibe gitti. Tabib; "Bir husûsa dikkat edersen, gozlerin iyi olur" dedi. SÂbit; "O nedir?" diye sorunca tabib; "Ağlama!" dedi. Bunun uzerine SÂbit; "Ağlamayan gozde hayır yoktur." buyurdu.
"Sizden birisi, gunun bir mikdÂrında Allahu teÂlÂyı anarsa, o gunu kazanclı, demektir."
Kendisi anlatıyor: "Sinirli bir gence, annesi sık sık oğut verir ve; "Ey oğlum, senin icin oyle bir gun vardır ki, sen hep o gunu hatırla!" derdi. Oğlunun olumu yaklaşınca, annesi uzerine kapanıp; "Ey Oğlum, seni bugun icin ikaz ediyor, uyarıyordum" dedi. Oğlu; "Anneciğim, benim, magfireti, bağışlaması, affı ve ihsÂnı bol olan Rabbim vardır. Bu gun, o lutuf ve ihsÂnlarından birinden beni uzak tutmayacağına umidim, tamdır" diye cevap verdi. Allahu teÂlÂ, o gence merhamet eyledi. CunkuAllahu teÂl hakkında zannını iyi yaptı. YÂni O lutuf ve ihsÂn sÂhibidir. Bağışlayıcıdır, diye kalben inanmıştı."
"Mumin, kıyÂmet gununde, Allahu teÂlÂnın huzûrunda durur. Allahu teÂl ona: "Ey kulum! Sen, dunyÂda bana ibÂdet eden kullarımla berÂber ibÂdet ediyor muydun?" diye sorunca, o mumin; "Evet, onlarla birlikte ben de ibÂdet ediyordum y Rabbî!" der. Yine Allahu teÂlÂ; "Ey kulum, dunyÂda iken bana du edip yalvaran ve beni zikredip ananlarla beraber, sen de yalvarıp beni andın mı?" diye suÂl buyurur. O mumin yine; "Evet y Rabbî!" diye cevap verir. Bunun uzerine Allahu teÂlÂ; "İzzetim hakkı icin, beni zikredip, andığın her yerde ben de seni andım. Nerede du edip yalvardınsa, o duÂnı kabûl ettim" buyurur." SonraSÂbit-i BenÂnî şu hadîs-i şerîfi bildirdi: "Muminin hicbir duÂsı red edilip, geri cevrilmez. Karşılığı ya dunyÂda verilir, ya Âhirete tehir edilir, veya gunahlarına keffÂret olur."
SÂbit-i BenÂnî sÂlih zÂtlardan birisi icin şoyle buyurdu: "Bir gun bu zÂt, arkadaşlarına; "Rabbimin beni andığı zamanı biliyorum." dedi. Arkadaşları buna hayret ettiler. "PekÂlÂ, bu nasıl olur?" dediler. O da; "Ben, Allahu teÂlÂyı andığım zaman. Cunku Allahu teÂlÂ, kul kendisini anınca, O da, kulunu anacağını bildiriyor." dedi.
O sÂlih zÂt, tekrar arkadaşlarına; "Ben du ettiğim zaman, Allahu teÂlÂnın duÂmı kabûl ettiğini bilirim" dedi. Arkadaşları, buna da hayret edip, nasıl bildiğini sordular. Onlara bunu; "Du ederken kalbimde bir korku, vucûdumda urperti, gonlumde bir acılma ve ferahlık olduğu zaman, duÂmın kabûl edildiğini anlarım." diye acıkladı.
"Mumin, kabre konduğu zaman, dunyÂda yapmış olduğu sÂlih ameller, onu kuşatırlar."
"Bir kimsenin, olumu cok hatırlaması, amellerinde kendisini gosterir."
"Bir saat, bir an, bir miktar olumu hatırlıyan kimseye ne mutlu."
"Yirmi dort saat olan gece ve gunduzde hicbir an yoktur ki, AzrÂil aleyhisselÂm her ruh sÂhibine uğrıyarak, başında beklemesin. Eğer o kimsenin rûhunu almakla emrolunursa alır, emrolunmazsa gider."
"DÂvûd aleyhisselÂm Allahu teÂlÂnın azÂbını hatırladığı zaman, mafsalları gevşer, tamamen kendisini salıverir, Allahu teÂlÂnın rahmetini hatırlayınca, eski hÂline donerdi."
Anlatılır ki: Biri vardı. Babasını bir yerde dovuyordu. Ona babanı nicin dovuyorsun, o senin babandır, ayıp, gunah değil mi? dediler. Bunun uzerine babası: Onu bırakın, beni dovsun. Cunku aynı yerde ben de babamı dovmuştum. Şimdi de oğlum beni dovuyor, eden buluyor, dedi.
"Biz ilme bir şeyi kastederek, niyet sÂhibi olarak başlamadık. Fakat Allahu teÂl bize iyi niyeti ihsÂn etti. Cunku faydalı ilim, insanı iyi niyet ve ihlÂsa kavuşturur."
SÂbit el-BenÂnî hazretleri gecelerini ibÂdetle gecirir ve coluk cocuğuna; "Kalkın, Allahu teÂlÂya ibÂdet edin. Şunu hic unutmayın ki, gece kalkıp ibÂdet yapmak, kıyÂmetin şiddet ve dehşetinden daha hafiftir." derdi.
"Oyle insanlara yetiştim ki, cok namaz kılmaktan başlarını yastığa koyacak vakit bulamazlardı."
Bana, Enes bin MÂlik şoyle buyurdu: "Ey SÂbit!Benden alacağını al. Benden daha guvenilir kimse bulamazsın. Ben aldıklarımı, oğrendiklerimi Resûlullah efendimizden aldım. Resûlullah CebrÂil aleyhisselÂmdan aldı. CebrÂil deAllahu teÂlÂdan aldı."
GUNÂHLARI BAĞIŞLAYAN
SÂbit bin Eslem buyurdu ki: "Mus'ab bin Zubeyr'in duvarının yanında, hayvanların gecmediği bir yerde idim. Mu'minûn sûresinden; "H mîm. Bu kitabın indirilişi, Azîz, Alîm olan Allah'dandır. O, gunah bağışlayan, tovbe kabûl eden, azÂbı şiddetli olan, ihsÂn sÂhibi olan Allah'tandır ki, O'ndan başka hicbir ilÂh yoktur, donuş, ancak O'nadır." meÂlindeki Âyetlerinin olduğu sahifeyi actım. O anda, yanımda bir kişi peyd olup gorundu. Bana, Âyetin "GÂfiri-z-zenbi (gunahları bağışlayan)" kısmını okuyunca;"Ey gunahları bağışlayan Allah'ım! Gunahlarımı bağışla""KÂbilet-tevbe (tovbeyi kabûl eden)" kısmını okuyunca, "Ey tovbeyi kabûl eden Allahım! Tovbemi kabûl et" "Şedîd-ul-ikÂb (azÂbı şiddetli olan)" kısmını okuyunca; "Ey azÂbı şiddetli olan Allah'ım! Beni azÂbından muhÂfaza eyle!" de, diye soyledi. Sonra yanımdan kayboldu.Sağıma, soluma baktım goremedim."
1) TabakÂt-ul-KubrÂ; c.1, s.36
2) Tehzîb-ut-Tehzîb; c.2, s.3
3) CÂmiu KerÂmÂt-il-EvliyÂ; c.1, s.376
4) Hilyet-ul-EvliyÂ; c.2, s.318
5) KıyÂmet ve Âhiret; s.127, 128
6) İslÂm Âlimleri Ansiklopedisi; c.2, s.354
__________________
SÂbit Bin Eslem El-BenÂnî
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●49 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaþam & Danýþman
- Eðitim Öðretim Genel Konular - Sorular
- Peygamberler ve Evliyalar
- SÂbit Bin Eslem El-BenÂnî