EvliyĂ‚nın buyuklerinden. İsmiAhmed bin Hadraveyh bin Muhammed bin Ebî Amr el-Belhî'dir. Kunyesi Ebû HĂ‚mid'dir. Doğum tĂ‚rihi bilinmemekte olup, 854 (H.240) senesinde Belh'te vefĂ‚t etti.
Tasavvuf yolunun en yuksek derecesine ulaşmış, fetvĂ‚ sĂ‚hibi, tarîkatta kĂ‚mil, futuvvette ve asĂ‚lette meşhûr, vilĂ‚yette sultan, riyĂ‚zette şohret sĂ‚hibi, tasavvuf ehli arasında makbûldu. KerĂ‚metler sĂ‚hibi yuzlerce talebesi vardı. Onceleri HĂ‚tem-i Es'am'ın talebesiydi. Ebû TurĂ‚b en-Nahşebî ve Ebû Hafs el-HaddĂ‚d ile sohbet etmiş, İbrĂ‚him bin Edhem'i gormuştur. Ozellikle futuvvet; comertlik, ikram, herkese iyilik etmek husûsundaki sozleriyle meşhûr olan Ahmed bin Hadraveyh, Belh emîrinin kızı FĂ‚tıma ile evlenmişti. Hanımı FĂ‚tıma da tasavvufta ornek bir şahsiyetti.
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri once zĂ‚hir, sonra bĂ‚tın, tasavvuf ilminde ve hĂ‚llerinde yetişip yukseldi. Asker kıyafetinde elbise giyerdi. SadĂ‚katı ve doğruluğu en buyuk lutfun elde edilmesinde tek cĂ‚re olarak goren Ahmed bin Hadraveyh; "Kim, butun hĂ‚llerinde Allahu teĂ‚lĂ‚nın kendisiyle olmasını istiyorsa, doğruluğa sarılsın" derdi. Ona gore kulun başarıya ulaşmaması, basîretsizliğinin eseridir. "Yol acık, hak zĂ‚hir, belli, dĂ‚vette bulunan bilinip işitilmiştir. Butun bunlardan sonra şaşırmak, yalnız korlukten ileri gelmektedir." derdi.
Ebû Hafs'a; "Bu yolun buyuğu kimdir?" diye sorulduğunda; "Ahmed bin Hadraveyh'ten yuksek hikmetli ve hĂ‚li ondan doğru kimse gormedim." buyurdu.
Belh emîrinin kızı olan hanımı FĂ‚tıma, tovbe etmiş ve Ahmed bin Hadraveyh'e haber gonderip, babasından kendisini istemesini soylemişti. Ebû HĂ‚mid Ahmed kabûl etmeyince, ikinci defĂ‚ adam gonderdi ve; "Ben, seni Allah yolunu gormek isteyenlerin yolunu kesici değil, yol gosterici olmakta herkesten ileri sanıyordum." dedi. Bunun uzerine Ahmed bin Hadraveyh, FĂ‚tıma'yı babasından istedi. Babası da Ahmed bin Hadraveyh'in bereketlerinden istifĂ‚de icin kızını ona verdi. FĂ‚tıma dunyĂ‚ işlerini terk etti ve Ahmed bin Hadraveyh'le huzûr ve sukûn icinde yaşadı.
Menkıbelerinden bĂ‚zıları şoyledir:
BOŞ DONMEMİŞ OLURSUN
Bir gun evine hırsız girdi. Her tarafı aradı, fakat goturecek bir şey bulamadı. Eli boş doneceği zaman Ahmed bin Hadraveyh; "Ey genc! Şu kovayı al su doldur. Abdest al ve namaz kıl. Bu arada evime belki bir şey gelir, sana veririm. Boylece evimden boş donmemiş olursun." dedi. Genc onun emrettiği gibi hareket etti. Sabah olunca zengin birisi Ahmed bin Hadraveyh'e yuz elli altın getirdi. Ahmed bin Hadraveyh hazretleri bu parayı o gence vererek; "Al bu gece kıldığın namazlar sebebiyle sana mukafattır." dedi.
Genc onun bu merhamet ve iltifĂ‚tı karşısında şaşırdı, hĂ‚li de değişti. Sonra; "Yolumu kaybetmiş, bozuk işlere dalmıştım. Bir gece hayırlı bir iş yapıp Allahu teĂ‚lĂ‚ya ibĂ‚det ettim. Rabbim de bana boyle ihsĂ‚nda bulundu." diyerek tovbe edip Ahmed bin Hadraveyh hazretlerine talebe oldu.
BİR KERE OLURUM
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri kendi nefsini muhĂ‚sebeye cektiği bir hĂ‚diseyi şoyle anlatmıştır:
Uzun muddet nefsime muhĂ‚lefetle onu kahretmiştim. Bir defĂ‚sında bir cemĂ‚at cihĂ‚d icin gazĂ‚ya gidiyordu. Bende de gazĂ‚ icin buyuk bir arzu uyanmıştı. Nefsim gazĂ‚nın sevĂ‚bı ile ilgili hadîs-i şerîfleri bana hatırlatıyordu. Hayret edip, kendi kendime, gĂ‚libĂ‚ nefsin bu istekli hĂ‚li bir hîledir! Cunku nefs seve seve ibĂ‚det ve tĂ‚atta bulunmaz! Herhalde devamlı oruc tuttuğum icin nefsin tĂ‚katı kesildi de bu sebeple savaşa gitmemi ve orucumu acmamı istiyor dedim.
Nefse dedim ki: "Ey nefs gazĂ‚ icin sefere cıkınca oruca devĂ‚m edeceğim." Nefs; "Olur kabul." deyince şaşırdım ve herhalde ben nefsi geceleri namaz kılmaya mecbûr tutuyorum da onun icin gazĂ‚ya cıkmamı ve boylece gece namazını bırakacağımı ve rahata kavuşmayı istiyor diye duşundum. Nefse gazĂ‚da da seni gece uyutmam dedim. "Bu da kabul!" dedi.
Bu cevabına da hayret edip, iyice duşundum. Sonra herhalde nefs yalnızlıktan usandı da halkın arasına karışmak istiyor. Bu sebeple diye yorumladım ve nefse; "Konakladığımız her yerde insanların arasında oturmayacağım. TenhĂ‚ bir kenara cekileceğim." deyince nefsim; "Onu da kabul ediyorum!" deyince artık onun maksadını anlamaktan Ă‚ciz kaldım. Allahu teĂ‚lĂ‚ya sığınıp; "YĂ‚ Rabbî! Beni nefsin hîlesinden haberdĂ‚r et ve onun aldatmasından koru. Sana sığındım." diye yalvarıp duĂ‚ ettim.
Bunun uzerine nefs, şoyle dedi: "Benim isteklerime muhĂ‚lefet etmekle beni gunde yuz defĂ‚ olduruyorsun, bundan kimsenin haberi yok. Hic olmazsa gazĂ‚da bir kere olurum de bunu butun cihĂ‚n halkı duyar. Derler ki, Ă‚ferin Ahmed Hadraveyh'e, onu, nefsini oldurduler, şehîdlik derecesine erdi..."
Nefsin bu cevabı uzerine; "Subhanallah, bu nefs oyle yaratılmış ki, hayatında da olumunde de munĂ‚fık! Ne bu dunyĂ‚da ne de Ă‚hirette musluman olmak istemiyor! Ben onu tĂ‚atte bulunmak istiyor sanmıştım. Ona zunnĂ‚r bağlandığının farkına varmamışım." diyerek, daha cok muhĂ‚lefet ettim.
Bir menkıbesi de şoyledir:
VURGUNCULUK YAPMAN GEREKİYOR
Bir kimse Ahmed bin Hadraveyh hazretlerine gelip; "Fakir ve bitkin bir kimseyim, sıkıntıdan kurtulmam icin bana bir yol gosterir misiniz?" dedi.
Onun bu arzusu uzerine; "Git butun mesleklerin ve yapılan işlerin isimlerini ayrı ayrı yaz. Bir torbaya doldur bana getir." dedi.
Fakir kimse soylenilen şeyi yapıp tekrar huzuruna geldi. Yanına gelince, getirdiği torbaya elini sokup bir kĂ‚ğıt cıkardı. KĂ‚ğıdın uzerinde "vurgunculuk" yazıyordu.
KĂ‚ğıdı adama verip; "Senin vurgunculuk yapman gerekiyor." dedi.
Adam once şaşırdı sonra da; "Madem ki bu zat boyle soyledi, bunu cĂ‚resiz yapmam gerekiyor." dedi. Sonra yolkesen harĂ‚milerin yanına gidip, kendisinin de yol kesip vurgunculuk yapmak istediğini soyledi. "Kabul! Ancak bir şartımız var ne dersek yapacaksın. O zaman seni aramıza alırız" dediler.
"Peki bu şartınızı kabul ettim." diyerek onlara katıldı.
Birkac gun yolkesicilerin arasında kaldı. Bir gun bir kervanın onune cıkıp, soymak istediler. Kervanda cok zengin bir tuccar vardı. Bu adamı yakalayıp, aralarına yeni katılan kimseye; "Bunun başını kes!" dediler.
Bu teklif karşısında şaşırıp durakladı. Kendi kendine; "Şu eşkiyĂ‚nın reisi haksız yere kan dokuyor. Tuccarı oldureceğime onu oldureyim daha iyi olur." diye duşundu.
EşkiyĂ‚ reisi ise ona ısrarla; "Eğer iş yapmak icin geldiysen, işin budur bunu yapman lazım. Yoksa git kendine başka bir iş bul." dedi. Bu sozler uzerine kılıcını cekip eşkıyĂ‚ reisinin başını kesti. Diğer vurguncular reislerinin olduğunu gorunce, kacıp dağıldılar. Boylece kervan soyulmaktan kurtuldu. Olumden ve soyulmaktan kurtulan zengin tuccar, onun yaptığı işten cok memnun olup, ona pek cok altın ve gumuş verdi. Boylece zengin oldu fakirlikten ve vurguncu olmaktan kurtuldu.
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri fakirlere, garîblere acır, onları himĂ‚ye ederdi. Onlara yardım edebilmek icin borc alırdı. VefĂ‚t edeceği sırada bu sebeple yedi yuz dirhem borcu vardı. Bu paranın tamamını fakirlere harcamıştı. Olum doşeğinde iken alacaklıları vefĂ‚t etmek uzere olduğunu haber alarak, altınlarını istemek uzere hemen yanına gittiler. Butun alacaklılar başında toplanmıştı. Bu durumu gorerek; "Allah'ım benim canımı alıyorsun, fakat şu kimselerin rehini benim canımdır! Ben onların onunde rehin bulunuyorum. Şimdi guvenilir bir kefil arıyorlar. Bu borcu oyle birine havĂ‚le et ki, bunların alacakları odensin. Ondan sonra canımı al!" diye duĂ‚ etti.
Daha duĂ‚sını bitirir bitirmez kapısı calındı. Bir zĂ‚t gelip; "Ahmed bin Hadraveyh'in evi burası mı?" dedi.
"Evet burasıdır" diye cevap verdiler. Bu sefer:
"Ebû HĂ‚mid Ahmed bin Hadraveyh'den alacağı olanlar dışarı gelsin." diye seslendi.
Alacaklılar bu sesi duyup hemen dışarı cıktılar. Gelen zĂ‚t herbirinin alacağını ayrı ayrı odedi. Borclar odenip tamamlanınca Ahmed bin Hadraveyh hazretleri vefĂ‚t etti.
Bircok eserleri bulunan Ahmed bin Hadraveyh, hayatında dustûr hĂ‚line getirdiği "Allah doğrularla berĂ‚berdir" sozunun tecellisine olum doşeğinde de kavuşmuştur. VefĂ‚tı sırasında yanında bulunan Muhammed bin HĂ‚mid şoyle anlatıyor:
Ahmed bin Hadraveyh olum doşeğinde iken 95 yaşındaydı. Kendisine bir mesele sorulunca gozleri yaşardı. "Ey oğlum 95 senedir caldığım bir kapı vardı. İşte şimdi o kapı bana acılıyor. Benim icin saĂ‚detle mi yoksa bahtsızlıkla mı acılıyor, bilmiyorum. SuĂ‚le nasıl cevap verebilirim?" diye karşılık verdi.
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri buyurdu ki:
"MĂ‚rifetin hakîkati, Allahu teĂ‚lĂ‚yı kalb ile sevmek, dil ile anmak ve Allahu teĂ‚lĂ‚dan başka her şeyden umidini kesmektir."
"Gaflet uykusundan daha ağır uyku yoktur. Şehvetten kuvvetli esaret yoktur. Gaflet ağırlığı olmasaydı. Şehvet gĂ‚lip gelmezdi."
"Yoksullara hizmet eden, şu uc şeyle mukĂ‚fatlandırılır. TevĂ‚zu, edep guzelliği, comertlik."
"İnsanların Allahu teĂ‚lĂ‚ya en yakın olanı, guzel huylara en cok sĂ‚hip olanıdır."
"Fakirliğindeki izzeti ve dervişliğindeki şerefi gizli tut. YĂ‚ni halka ben fakirim diyerek sırrını acığa vurma. Cunku fakirlik Allahu teĂ‚lĂ‚nın iyi bir ihsĂ‚nı ve ikrĂ‚mıdır."
"Sabır, fakru zarûrette kalanların azığı, rızĂ‚ ise Ă‚riflerin mertebesidir."
"Kalp, bir takım kaplardan ibĂ‚rettir. Allahu teĂ‚lĂ‚nın sevgisiyle dolduğu zaman, nûrun fazlası diğer uzuvlara yansır. BĂ‚tılla dolduğu zaman da, ondaki karanlık diğer organlara gecer."
"Amellerin en iyisi hangisidir?" sorusuna: "Allahu teĂ‚lĂ‚dan başkasına iltifĂ‚t etmekten kendini korumaktır." diye cevap vermişti.
Birgun yanında "Allahu teĂ‚lĂ‚ya (azĂ‚bından rahmetine) sığının." (ZĂ‚riyĂ‚t sûresi: 50) meĂ‚lindeki Ă‚yet-i kerîme okunduğunda; "Bu Ă‚yet-i kerîme her konuda kacıp sığınılacak en hayırlı olanın Allahu teĂ‚lĂ‚ olduğunu oğretmektedir." dedi.
HARMANIM SAMAN OLDU
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri gencliğinde bir defĂ‚ bir şeyhin dergĂ‚hına gitti. Uzerinde eski elbiseler vardı. Onu goren talebeler kabullenemeyip, hocalarına; "Bu gelen misĂ‚fir dergĂ‚hın ehli değil." dediler.
O ise dergĂ‚hta bir muddet kaldı. Bir gun dergĂ‚hın kuyusundan su cekerken elindeki kovanın ipi kopup kova kuyuya duştu. Bu sebeple dergĂ‚hta vazîfeli olan hizmetkĂ‚r ona sitem edip uzdu. Ahmed bin Hadraveyh hazretleri bu durum karşısında dergĂ‚hın şeyhine gidip; "Kova kuyuya duştu, cıkması icin bir FĂ‚tihĂ‚ okur musunuz?" diye ricĂ‚ etti.
DergĂ‚hın şeyhi; "Bu nasıl bir istek." diye duraklayınca; "Eğer siz okumazsanız izin verin ben okuyayım." dedi.
Şeyh de izin verdi. Kuyunun başında FĂ‚tihĂ‚ sûresini okudu kova birdenbire kuyunun uzerine cıktı.
DergĂ‚hın şeyhi onun bu ihlĂ‚sını gorerek sarığını cıkarıp onune koydu ve derecesinin onun derecesi yanında cok az bir derece olduğunu ifĂ‚de icin; "Ey genc! Sen nasıl bir kimsesin ki benim harmanım senin danen yanında saman oldu" dedi.
Ahmed bin Hadraveyh şeyhin bu sozu uzerine; "Talebelerinize soyleyiniz, misĂ‚fire kem nazarla bakmasınlar. Zaten ben gidiyorum." diyerek, ayrıldı.
KOPEKLER DE NASİPLENMELİ
Bir muddet Bistam'da kalan Ahmed bin Hadraveyh hanımı ile oradan ayrılıp, NişĂ‚bur'a gitti. NişĂ‚bur'da iken YahyĂ‚ bin MuĂ‚z-ı RĂ‚zî oraya geldi. Gelen bu misĂ‚firi Ahmed bin Hadraveyh evine dĂ‚vet etmek istedi. Hanımına bu zĂ‚tın dĂ‚vetinde neler yapılmasının gerektiğini sorunca, FĂ‚tıma şoyle cevap verdi: "Bircok hayvan kesmeli, ayrıca şunlara da ihtiyac vardır; cokca şamdanlar, buhûr ve misk alınmalı, bunlara ilĂ‚veten birkac merkep kesmeli." deyince, Ahmed bin Hadraveyh; "Merkep kesmek de ne oluyor?" diye sordu. Hanımı; "Kerem sĂ‚hibi bir kimse, kerem sĂ‚hibi bir kişiyi evine dĂ‚vet edip misĂ‚fir edince, mahallenin kopekleri de bundan nasiblerini almalıdır." diye cevap verdi.
__________________
Ahmed Bin Hadraveyh
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●51 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eđitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Ahmed Bin Hadraveyh