KAYNAKLAR

Kuran-ı Kerim ve tefsirleri
Sahih Hadisler
İnciller

= = =

FAYDALANDIĞIMIZ ESERLER

Abdullah Aydemir=İslami kaynaklara gore peygamberler
Ahmet b.Hanbel=Musned
Ahmet Cevdet Paşa= Kısas-ı Enbiya
BelÂzuri=Ensabu'l Eşraf
Beyhaki=Delailin Nubuvve
Beyhaki=Sunen
Bunyamin Ateş= Peygamberler tarihi
Buhari=Sahih
Buyuk İslam Tarihi (Kurul)
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Ebul Ferec ibn.Cevzi=El Vefa
Ebul Fida=Elbidaye vennihaye
Ebu Nuaym=Delailun Nubuvve
Diyarbekri=Hamis
Halebi=İnsanuluyun
İbn.Abdulberr=İstiab
İbn. Esir=KÂmil
İbn. Haldun=Tarih
İbn.İshak-İbn. Hişam= Sîre
İbn.Kayyım=Zadulmead
İbn. Kesir= Kuran tefsiri
İbn. Sa'd=Tabakat
İbn. Seyyid=Uyûnul Eser
İmam-ı Gazali= İhya
Kastalani=Mevahibulleduniyye
Maurice Bucaille=Musbet ilim yonunden Tevrat, İnciller ve Kuran
Muhammet Hamdi Yazır=Hak dini, Kuran dili
M.Asım Koksal=İslam Tarihi
M.Asım Koksal=Peygamberler tarihi
Muslim=Sahih
Taberi=Tarih
Yakubi=Tarih
Zehebi=Tarih-ul İslam

= = =

Gonlunun Allah ve Peygamber sevgisiyle dolu, dolu olduğunu iyi bildiğim ve bu konu da pek cok kişiyle birlikte şahadette bulunabileceğim dunyalar guzeli, Cennetmekan pek sevgili anneciğime ithaf olunur.

Lutfen onun ve ahrete intikal etmiş diğer Musluman kardeşlerimizin ruhlarına bir FATİHA okuyunuz.

Hudai CAKMAK

= = = =

[IMG]http://img3.**************/img3/6415/adszsmg.png[/IMG]

Hz. Yunus'un (a.s) turbesi ve turbenin ici

YUNUS (a.s.)

Yunus b. Matta (a.s.) BunyÂmin b. Yakup soyundandır. Matta annesinin adıdır. Kendisi annesine nispetle anılan ilk peygamberdir.

Yunus (a.s.) Musul’un Ninova şehri halkındandı.

Yuce Allah (c.c.) İsrail oğullarına doğru yola iletsinler, hidayete erdirsinler diye pek cok peygamberler gondermiş, fakat onlar peygamberlerinin kıymetini bilememiş, onları dinlememiş; kimilerini oldurmuş, kimilerini memleketlerinden surup cıkarmışlardı.

Bunun sonucunda İsrail oğulları gunden gune azıttılar. Doğu yonunden başlarına buyuk bir belÂnın doğmakta, hazırlanmakta olduğundan habersiz; mal, mulk, taht, saltanat kavgalarına başladılar.

Bu yuzden tam bir gaflet ve dalÂlet icindeydiler. Bu buyuk belÂya hazırlıksız yakalandılar.

İsrail oğullarının yurt tutundukları toprakların doğusunda; Musul yakınlarında, Asur devleti kurulmuş, oralarda hukum surmekte, gun gune guclenmekteydi. Başşehirleri de Ninova’ydı.

Asur kavmi son derece cebbar, savaşcı ve zalim bir kavimdi. Bu putperest kavim civar ulkeleri kasıp, kavuruyordu.

İsrail oğullarının iyice azıttıkları, yoldan cıktıkları, putperest oldukları donemlerde (Saffat 147) Ninova’da Matta’nın oğlu Yunus (a.s.) dunyaya geldi.

Yunus (a.s.) son derece durust, ozu sozu bir, yardımsever ve comert bir kişiydi. Ve halkının sevgilisiydi.

Cenab-ı Hak (c.c.) peygamberlik ihsan buyurduğu zaman Yunus (a.s.) otuz yaşlarındaydı.(Saffat 139)(Nisa 163)

Yuce Allah (c.c.) Yunus’a (a.s.):

“-Ey Yunus! Ben Seni kavminin uzerine peygamber yaptım. Kavmine bildir ki; onlar putlara tapmaktan, kufurden uzak dursunlar.

Yeri goğu ve her şeyi sarıp sarmalamış, yegÂne guc sahibi olan Allah’a inansınlar, yalnız Ona ibÂdet etsinler.

Şuphesiz ki Rabbin Rahman ve Rahimdir. Gunahlarından dolayı cokca tovbe edenlerin tovbelerini kabul eder” buyurdu.

Yunus (a.s.) Kuran-ı Kerimde Zennûn ve Sahib-i Hut (Balık sahibi) unvanlarıyla zikredilmektedir.(Enbiya 87)(Enam 86)(Kalem 48)

Yunus (a.s.) kavmine peygamber olarak gonderilince; hemen, hic vakit kaybetmeden irşada başladı ve otuz uc sene boyunca bıkmadan, usanmadan irşadına devam etti.

Fakat bu sure icinde kendisine sadece iki kişi iman etti.

İman edenlerden birisi ilim ve hikmet sahibi Rubil, diğeri ise Âbid ve zÂhit bir kişi olan Teruh idi.

Diğerleri ise iman etmemekte inat ile putlarına tapmaya devam ettiler. Her turlu ahlÂksızlık diz boyuydu.

Yunus (a.s.) kavmine irşat etmeye calıştıkca onlar Onu yalanlarlar, kufurlerinde direnirlerdi.

Onlardan bıkıp usanan Yunus (a.s.) nihayet:

-Ey Rabbim! Sen Beni varlığını yadsıyan ve peygamberini yalanlayan şu nankor kavme ne diye gonderdin? Deyiverdi.

Bunun uzerine Şanı Yuce Allah (c.c.):

“-Ey Yunus! Rahmet kapılarımız hÂlis kullarımız kadar gunahkÂr kullarımıza da acıktır.

Sen tovbe edeceklerin tovbelerini kabul edeceğimi kıskanır gibisin.

Yoksa Sen Benim kalpleri doğrultup, tovbeleri kabul edeceğimi ve kalpleri saptırıp, muhurleyeceğimi bilmiyor musun?” Buyurdu.

Bu ikaz uzerine Yunus (a.s.) tovbe istiğfar etti, Rabbinden affını diledi.

Kavmi oylesine eza cefa ederdi ki Yunus (a.s.) bazen bu kÂfirce tutum ve davranışlara dayanamaz; dağlara doğru cıkar gider, oralarda bir muddet uzlete cekilir, kendini ibÂdete verirdi.

Yunus (a.s.) butun gayretine rağmen kavminin imana gelmesinden umit kesince:

-Ya Rabbi! Şu yoldan sapmış azgın kavmime doğru yola kılavuzlamak icin guc yetiremedim. Onların şerrinden Sana sığınırım. Artık Sen onlara lÂyık olduklarını ver diye beddua etti.

Bu dua uzerine Cenab-ı Hak (c.c.):

“-Ey Yunus! Kavmin icin beddua da acele etme. Sen onların yanına don. Kendilerine kırk gun, kırk gece imana davet etmeden geri durma. Kırk gun sonunda onlara lÂyık oldukları verilecektir” buyurdu.

Bunun uzerine Yunus (c.c.) kavmin yanına geri dondu. Verdikleri butun meşakkatlere katlanarak otuz yedi gun otuz yedi gece onlara imana davet etti.

Kırk gunu tamamlamaya uc gun kalınca:

-Ey kavmim! Size Rabbim adına bildiririm ki eğer şu uc gun icinde imana gelmezseniz ilÂhi azaba mustahak olacaksınız. Size bu azaptan kimse kurtaramayacaktır. Gelecek azabın alÂmeti de renklerinizin değişmesidir dedi.

Yunus (a.s.) kendisine gelen bu vahyi kavmine bildirdik-ten sonra ortadan kayboldu.

Onlardan uzakca bir yere giderek gizlendi. Kavminin imana gelmesinden hic umidi yoktu. Onların helak oluşlarını gormek istememişti.

Gercektende her zaman olduğu gibi kavmi Ona yine inanmamışlardı. Fakat sabah olup renklerini değişmiş bulunca birbirlerine:

-Eyvah! Yunus’un haber verdiği şey başımıza gelip cattı. Zaten o yalan soylemeyen, doğru sozlu kişilerdendi. Biz Ona niye inanmadık ki?

Siz Onu hemen arayıp bulunuz. Eğer O aramızda gece-lerse selÂmet ve emniyetteyiz demektir.

Yok, eğer O aramızda gecelemezse şunu iyi biliniz ki vaat edip durduğu fakat inanmadığımız azap kapımıza dayanmış olup, muhakkak başımıza gelecektir dediler.

TelÂş ve korkuyla Yunus’u (a.s.) aramaya başladılar. Fakat Onu bulamadılar.


Devamı var.
__________________