Turkistan’da yetişen evliyÂnın buyuklerinden Ahmed Yesevî hazretleri ve talebeleri Anadolu’ya gelen Turklere maddî ve mÂnevî yardımda bulundular. Yetiştirdikleri mumtaz insanlardan bÂzılarını Anadolu’ya gonderdiler. Bunlar arasında Hacı BektÂş-ı Velî ve Sarı Saltuk lakabıyla tanınan Muhammed BuhÂrî de vardı.
Ahmed Yesevî hazretleri, Hacı BektÂş-ı Velî’den sonra Sarı Saltuk’u Horasan erenlerinden yedi yuz kişi ile ona imdÂda gonderdi. Meşhûr tahta kılıcını Sarı Saltuk’un beline kuşatarak şu nasîhati verdi: "Saltuk Muhammed'im! Bektaş’ım seni Rûm’a gondersin. Var git. Leh diyÂrında Makedonya ve Dobruca’da yedi krallık yerde nÂm ve şÃ‚n sÂhibi ol.”
Sarı Saltuk ve yanındaki yedi yuz mucÂhid, gÂzi, derviş Anadolu'ya geldiler. Hacı BektÂş-ı Velî, Ahmed Yesevî hazretlerinin emrine uyarak Sarı Saltuk’u Dobruca’ya gonderdi.
Sarı Saltuk ve arkadaşları Bizans ucunda derviş gÂzilerin onculuğunu yaptılar. Gittikleri yerlerdeki yerli ahÂlinin pekcoğu Sarı Saltuk ve arkadaşlarının guzel ahlÂkını ve ornek yaşayışını gorerek musluman oldular.
Geldikti bir zaman Sarı Saltuk’la Asya’dan,
Bir bir DiyÂr-ı Rûm’a dağıldık Sakarya’dan.
Sarı Saltuk, Sakarya boyundan hareketle Dobruca’ya gecerek Baba Dağını merkez edindi. OğuznÂmede; Sarı Saltuk’un 1263-1264 (H.662) senelerinde Dobruca Baba Dağı havÂlisinde bulunan mucÂhid dervişleri irşÃ‚d ve idÂre ettiği bildirilmektedir.
Sarı Saltuk, guzel ahlÂk ve kahramanlığıyla Batı Turkleri arasında efsÂneleşti. Hamse sÂhibi ŞÃ‚ir Nev’îzÂde AtÂî, KitÂb-ı NefehÂt-ul-EzhÂr der CevÂb-ı Mahzen-il-EsrÂr’da ve KemÂlpaşazÂde MohacnÂme’sinde ondan bahsedip; “Dobruca Kırı dedikleri yerde sÂhib-i serîr-i vilÂyet, tÂcdÂr-ı iklîm-i kerÂmet, Sarı Saltuk Sultan’ın ki havÂrık-ı ÂdÂt-ı kÂhire ve bevÂrık-ı kerÂmÂt-ı bÂhire ile zÂhir olan emir-sûret, fakîr-sîret azizlerdendi.” diyerek kerÂmet sÂhibi bir velî olduğunu bildirmektedir.
Turk hÂkimiyetinin ulaştığı her yerde onun adına turbeler, makamlar, tekkeler yapılmıştır. Baba Dağındaki turbesi hakkında Evliy Celebi şoyle demektedir:
Sultan İkinci BÂyezîd Han, Kili ve AkkermÂn kalelerinin fethine cıktığında, Baba Dağına gelince; sÂlih kimselerden bÂzıları; “PÂdişÃ‚hım! Burada Sarı Saltuk adına nûrlu bir turbe vardı. KÂfirler yıkıp uzerine taş, toprak, cop dokerek kabrini kaybettiler.” diye şikÂyette bulundular. Sultan BÂyezîd-i Velî o mezbeleliğe gitti. Bir seccÂde uzerinde Kara Şems (Şemseddîn SivÂsî

Eviy Celebi, burayı ziyÂretten sonra kapısına;
“Hazret-i Sultan Saltuk’u ziyÂret eyledik
Cok şukur şimdi gorup Hakk’a ibÂdet eyledik.”
beytini yazdığını haber vermektedir.
KÂnûnî Sultan SuleymÂn Han da 1538 senesindeki seferde onun Baba Dağındaki turbesini ziyÂret edip hayır ve hasenÂtta bulundu.
Sarı Saltuk’un edebiyÂtımızda da muhim yeri vardır. HayÂtı destÂnî şekilde de olsa SaltuknÂme adındaki eserde geniş olarak ele alınmıştır. Kitabın ortaya cıkışında Cem Sultan’ın rolu pek buyuktur. FÂtih Sultan Muhammed Han, Uzun Hasan uzerine sefere cıkarken Cem Sultan’ı Edirne’ye gondermişti. Edirne'den Baba Dağına gecen Cem Sultan, Sarı Saltuk’un menkıbelerini dinleyip, hayran kalmıştır. Bunun uzerine maiyyetinde bulunan Ebu’l-Hayr-ı Rûmî’yi vazifelendirerek bu menkıbeleri derlemesini istemiştir. Muellif, Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşıp SaltuknÂme’yi yedi senede uc cild hÂlinde yazmıştır.
1) KÂmûs-ul-A’lÂm; c.4, s.2916
2) Selcuklular ZamÂnında Turkiye; s.581
3) İbn-i Battûta; s.345
4) Evliy Celebi SeyÂhatnÂmesi; c.3, s.971
5) SaltuknÂme
__________________