Osmanlı Ă‚limlerinin meşhûrlarından, buyuk velî. İsmi Muhammed, babasınınki Ali'dir. Lakabı Zeynuddîn'dir. 1521 (H.929) senesinde Balıkesir'de doğdu. 1573 (H.981)de Birgi'de vefĂ‚t etti. Kabri, İzmir'in Birgi kasabasında bir tepe uzerindedir. İlimdeki yuksek derecesinden dolayı İmĂ‚m-ı Birgivî ismiyle meşhûr olup, Turk Ă‚limlerinin baş tĂ‚cıdır. Hanefî mezhebinden olup, asrının en meşhûr Ă‚limlerinden idi.

İmĂ‚m-ı Birgivî'nin babası Ă‚lim bir zĂ‚t olup, muderris idi. Once babasından ilim oğrendi. Babasının derslerinde yetişip, akranlarını gecti. Sonra yuksek ilimleri oğrenmek uzere İstanbul'a gitti. İstanbul'da bulunan meşhûr SemĂ‚niyye Medresesi muderrislerinden AhîzĂ‚de Mehmed Efendiden, sonra da KĂ‚dıasker AbdurrahmĂ‚n Efendiden ders aldı. Buyuk bir şevk ve gayretle ilim oğrenip, SemĂ‚niyye Medresesinden mezun oldu. Parlak bir başarı ile icĂ‚zet imtihĂ‚nını vererek, muderrislik rutbesini kazandı. Bundan sonra bir muddet İstanbul medreselerinde muderrislik yaptı. Bu vazîfesi sırasında BayrĂ‚miyye tarîkatının şeyhlerinden olan AbdurrahmĂ‚n KaramĂ‚nî'ye talebe olup, onun sohbetlerinde bulunarak tasavvufta yetişti. Daha sonra hocalarından AbdurrahmĂ‚n Efendinin vĂ‚sıtasıyla Edirne'de KassĂ‚m-ı Askerî (MîrĂ‚s taksîm eden kĂ‚dılık) vazîfesi yaptı. Bir muddet sonra bu işten de ayrıldı. Sonra uzlete cekilmek yĂ‚ni dunyĂ‚ işlerini tamĂ‚men bırakmak istemişse de, tasavvufta hocası AbdurrahmĂ‚n KaramĂ‚nî'nin ısrĂ‚rı uzerine ders ve vĂ‚z vermeye devĂ‚m etti. İkinci Selîm Hanın hocası AtĂ‚ullah Efendi, Birgivî'nin ilimdeki kudretini takdir ederek kendisini, Birgi'de yaptırdığı medresenin muderrisliğine tĂ‚yin etti. Bundan sonra orada, talebe yetiştirmek, vaz vermek ve kitap yazmakla omrunu gecirip, buyuk hizmetler yaptı. Yaşadığı bu yere nisbetle "Birgivî" adıyla meşhûr oldu.

Haramlardan sakınmanın onemini ve dunyĂ‚nın fĂ‚nîliğini cok iyi anladığından, dînin emirlerini aslĂ‚ tĂ‚viz vermeden acıklardı. ZamĂ‚nın Ă‚limleriyle, yazılı ve sozlu pek cok munĂ‚zaralara girerdi. Hak bildiğini, ilmî delilleri ile soylemekten hic cekinmezdi. Birgi'den İstanbul'a gelerek, SadrĂ‚zam Mehmed Paşaya nasîhatte bulunmuştur.

İmĂ‚m-ı Birgivî hazretleri duĂ‚ ederken; "Ey yardımcıların en iyisi! Ey umitsizlerin sığınağı! YĂ‚ ErhamerrĂ‚himîn! Ey gunĂ‚hları orten merhĂ‚meti bol Allah'ım! Habîbin, sevgili Peygamberin hurmeti icin ve butun peygamberlerin, meleklerin, peygamberinin EshĂ‚bının ve TĂ‚biînin hurmetleri icin, gunĂ‚hı cok olan bizlere acı! Suclarımızı affeyle!" derdi.

Buyururdu ki:

Mal buyuk bir nîmettir. Malı isrĂ‚f, Allahu teĂ‚lĂ‚nın nîmetini hakîr gormek, nîmete kıymet vermemek, nîmeti elden kacırmak, kısaca kufrĂ‚n-ı nîmet etmek, yĂ‚ni şukur etmemek olur. Bu ise, nîmeti verenin duşman muĂ‚melesi yapmasına, azarlamasına ve azĂ‚b etmesine sebeb olacak buyuk bir suctur. Nîmetin kıymeti bilinmeyince, hakkı gozetilmeyince elden gider. Şukur edilince ve hakkı gozetilince elde kalır ve artar. CenĂ‚b-ı Hak, İbrĂ‚him sûresi, yedinci Ă‚yetinde meĂ‚len; "Şukr ederseniz, verdiğim nîmetleri elbette arttırırım." buyuruyor.

İsrĂ‚f cok kotu bir huydur. Cirkinliği meydandadır. Kalbi, durmayıp karartan, kemiren, tehlikeli bir hastalıktır. TedĂ‚visi pek guctur. Bu sıfat kalbi kaplamadan once, gidermek ve bu felĂ‚ketten kurtulmak icin butun ilĂ‚clarına baş vurup uğraşmalıdır. Kurtarması icin, cenĂ‚b-ı Hakka yalvarmalı, duĂ‚ etmelidir. Allahu teĂ‚lĂ‚, calışana, her gucluğu kolaylaştırır. O, sığınılacak, guvenilecek, biricik yardımcı ve kurtarıcıdır.

"Tasavvuf nedir?" diye sorulunca buyurdu ki:

"Tasavvuf; kalbi kotu huylardan temizlemek ve iyi huylar ile doldurmak demektir. Kalbi ıslĂ‚h etmek, her şeyden daha onemlidir. Cunku kalp, bedende emrine itĂ‚at edilen ve her hukmu yerine getirilen bir hukumdĂ‚r gibidir. Vucûddaki uzuvlar onun emri altındaki hizmetcilerdir. Bunun icin Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "İnsanın bedeninde bir et parcası vardır. Bu iyi olursa, butun uzuvlar iyi olur. Bu kotu olursa, butun organlar bozuk olur. Bu (et parcası) kalbdir." YĂ‚ni bu yurek denilen, et parcasındaki gonuldur. Bunun iyi olması, kotu ahlĂ‚ktan temizlenip iyi ahlĂ‚k ile suslenmek demektir."

İmĂ‚m-ı Birgivî, vefĂ‚tı yaklaştığı sırada şoyle vasiyette bulundu:

Din kardeşlerime vasiyetim odur ki, hastalığım artınca, ziyĂ‚retime geldiklerinde İhlĂ‚s sûresini okumayı bana telkîn edip hatırlatsınlar. Allahu teĂ‚lĂ‚nın rahmetini, recĂ‚ya, umîd etmeye dĂ‚ir Ă‚yet-i kerîme ve hadîs-i şerîfleri hatırlatsınlar. Kelime-i şehĂ‚deti soylemeyi telkîn etsinler. Yanımda; "LĂ‚ ilĂ‚he illallah Muhammedun resûlullah, eşhedu enlĂ‚ ilĂ‚he illallahu vahdehu lĂ‚ şerîkeleh ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resûluhu." desinler. Soyle diye zorlamasınlar. Kelime-i tevhîdi soyledikten sonra başka bir şey konuşursam, yeniden telkîn etsinler. Soylemezsem o da yetişir. Tovbe etmeyi hatırlatsınlar. Olunce başımı kazımayı, koltuk ve kasık kıllarımı yolmayı, bıyık kırkmayı, sakalım traş olmamışsa, traş etmeyi, tırnak kesmeyi yapmasınlar. Cunku bunlar oldukten sonra yapılmaz. Mumkun ise gusl ettirsinler. Buna imkĂ‚n yoksa, abdest aldırsınlar. Buna da imkĂ‚n yoksa, teyemmum ettirsinler. Kıbleye dondurup sağ tarafıma yatırsınlar. YĂ‚sîn sûresini okusunlar. Olurken yanıma kadın ve cocuk koymasınlar. Ağlayıp, inleyip, feryĂ‚d etmesinler. SĂ‚lih din kardeşlerim yanımda bulunsunlar. Kalbleriyle teveccuh edip, bu fakir icin selĂ‚met ve şeytanın şerrinden kurtulmamı dilesinler. Rûhum kabzolunca gozlerimi kapayıp, cenemi bağlasınlar. Bir kaba buhur koyup, uc-beş veya yedi kerre etrĂ‚fımda dondursunler.

Defin yapılmadan once, yakınım, velîm olan, helal kazanclı bir kimseden uc yuz akce borc alsın. TamahkĂ‚r olmayan iki fakir kimse bulsunlar. Beni sevenlerden olması daha iyi olur. Bunları yalnız bir yere gotursunler. Ucunden başka orada kimse olmasın. O uc yuz akceyi (gumuş veya altını) hesap edip kac gunluk namaza karşılık olursa, Muhammed bin Pîr Ali'nin o kadar namaz iskĂ‚tı icin sana şunu verdim desin. O da eline alıp, kabûl ettim desin. Gumuşu veya altını alana, aldığı paranın şer'an kendi mulku olduğunu bildirsinler. O fakir diğerine, Muhammed bin Pîr Ali'nin namaz iskĂ‚tı icin şunu sana verdim desin. O da eline alıp, kabûl ettim desin. Kendi malı olduğunu bilsin. Lutfedip o da yanındakine, yukarıda bildirdiğimiz şekilde versin. Boylece devredip tamamlasınlar. Doğum tĂ‚rihim hicrî dokuz yuz yirmi dokuz CemĂ‚zil-evvel'inin onuncu gunudur. Olum tĂ‚rihi ne zaman olursa, on iki yılını duşsunler. Ne kadar sene kalırsa, onun icin devr etsinler. Vitr namazını bile hesap etsinler. Bir vakit namaz icin beş yuz yirmi dirhem (2.4 kg) buğday hesĂ‚b etsinler. Namaz iskĂ‚tının devri tamam olunca, birkac devir de, verilmemiş zekĂ‚tlar icin ve sadaka-ı fıtr icin, birkac devir de, kalmış kurbanlar ve adaklar icin ve kul hakları icin yapsınlar. Bundan sonra, gumuş veya altınlar hangi fakirde kalırsa, kendi guzel arzusu ile velî olan akrabĂ‚ma veya vasıyy-i muhtĂ‚rıma, tĂ‚yin ettiğim vĂ‚sime hediye etsin. O da eline alıp, kabûl ettim desin. Sonra velî olan akrabĂ‚m, yuz akcesini ayırıp, ellişer akce olmak uzere bu iki fakire versin. SevĂ‚bını bu fakîre (bana) bağışlasın.

Bundan sonra iki kimse bulup, musluman mezarlığında, sĂ‚lih bir kimsenin kabri yanında kabrimi kazdırsınlar. Kazmak icin, asıl maldan yirmi beşer akce versinler. Derinliği bir adam boyu, eni yarısı kadar olsun. Kabri kazıp tamamladıktan sonra, kıble tarafını kazsınlar. Bedenim sığacak kadar geniş ve derince olsun. Sonra kefen işine baksınlar. Orta bezden olup, israf etmesinler. Kefeni asıl maldan yapsınlar. Bundan sonra yıkamak uzere, yıkama tahtasına koysunlar. EtrĂ‚fımda buhur gezdirsinler. Bir sĂ‚lih kimse yıkasın. SĂ‚lih biri de su doksun. Yanlarında başka kimse olmasın. Sunnet uzere yıkasınlar. Once abdest aldırsınlar. Ucer defĂ‚ yıkamaya dikkat etsinler. Suyu cok dokup isrĂ‚f etmesinler. Sacımı ve sakalımı, hatmi ile, ısınmış su ile yıkasınlar. Uzerime son dokulen suya kĂ‚fûr katsınlar. Yakın velîmiz lutfedip kalan akceden (paradan) yıkayana ve su dokene yirmi beşer akce versin. Sonra kefene sarsınlar. Bundan sonra cenĂ‚ze namazımı kılmaya hazırlansınlar. Dostlarıma haber versinler. Namazımda bulunan cemĂ‚at uc safdan eksik olmasın, fazla olursa zararı yoktur. CenĂ‚zem getirilince, yuksek sesle zikr etmesinler. Kabrin yanına gelince, dostlarımdan sĂ‚lih bir kimse kabrime insin. Bu fakîri mezarın icine indirsinler. "Bismillahi ve alĂ‚ milleti Resûlillah" deyip lahdin icine koysunlar. Kıbleye cevirsinler. Sonra kerpic ile lahdin ağzını kapatsınlar ve "YĂ‚ Rabbî! Bu oluyu kabir azĂ‚bından koru!" desinler. Kerpic bulunmaz ise, kamış koysunlar. Ağac, kiremit, hasır ve tabut koymasınlar. Kuru toprak uzerine koyup, sonra cukuru doldursunlar. Balık sırtı gibi yapsınlar. Bir karıştan yuksek yapmasınlar. Defn işi bitince, uzerime bir testi su doksunler. Su dokmeğe baş tarafımdan başlayıp, ayaklarıma kadar devĂ‚m etsinler. Din kardeşlerimden birisi mezarımın başında dursun ve; "YĂ‚ Rabbî! Kabri yanlarına doğru geniş eyle. Bu olunun rûhuna yukseklik ve saĂ‚det ihsĂ‚n eyle, ondan rĂ‚zı ol!" desin. Bir kişi de; "İnnĂ‚ lillahi ve innĂ‚ ileyhi rĂ‚ciûn." (Biz Allah'ın kuluyuz ve yine O'na doneceğiz) meĂ‚lindeki Ă‚yet-i kerîmeyi okusun ve; "YĂ‚ Rabbî! Bu olu senin emrine rucû' etti, dondu. Sen kendisine rucû' edilenlerin hayırlısısın. Bu kimsenin etrĂ‚fındaki yeri, iki tarafından geniş eyle ve bu olunun rûhuna gok kapılarını ac ve onu guzel bir kabûl ile kabûl eyle. Munker ve Nekir'in suĂ‚llerine ve diğer suĂ‚llere karşı dilini sağlam ve doğru soyleyici eyle. CevĂ‚bını kolay eyle!" desin. Bundan sonra orada bulunanlara; "Kardeşiniz icin magfiret isteyiniz." desinler. Butun bu işlerden sonra, oturup Kur'Ă‚n-ı kerîm okusunlar. TebĂ‚reke ve yedi kerre İhlĂ‚s sûresini, FĂ‚tiha ve Muavvizeteyn ve bunlardan sonra tekrar on bir defĂ‚ İhlĂ‚s sûresini okusunlar. Âyet-el-kursî, YĂ‚sîn sûresi ve Bekara sûresini sonuna kadar okusunlar. Bu okuduğumuz Kur'Ă‚n-ı kerîmi butun olulere bağışladık diye ağızdan soylesinler. Oruc, yemîn keffĂ‚retleri, Kur'Ă‚n-ı kerîm okuma ve duĂ‚ tamam olduktan sonra, yakın velîm lutfedip, kalmış olan yuz altmış akcenin altmış akcesini, altmış fakire versin. Bu fakîrin oruc keffĂ‚retine niyet etsin. Yuz akcesini de yuz fakire versin. Yemîn keffĂ‚retine niyet etsin.

Bundan sonra da telkîn icin sĂ‚lih ve Ă‚lim bir musluman, mezĂ‚rımın yanında kalsın. Yuzume karşı ayakta dursun. Desin ki: "Ey Muhammed bin Meryem!" Bunu uc defĂ‚ soylesin. Sonra desin ki: "DunyĂ‚dan şehĂ‚det getirerek cıktığın ahdi hatırla. İbĂ‚dete, Allahu teĂ‚lĂ‚dan başka lĂ‚yık ve mustehak kimse yoktur, deyip şehĂ‚det getirmeni hatırla. Allahu teĂ‚lĂ‚ birdir, ortağı yoktur. Elbette Muhammed aleyhisselĂ‚m Allahu teĂ‚lĂ‚nın resûludur. Elbette Cennet vardır. Cehennem ateşi de vardır. Allahu teĂ‚lĂ‚nın oluleri diriltip, mahşer yerinde toplaması muhakkak vardır ve olacaktır. Muhakkak ki, Allahu teĂ‚lĂ‚ mezarlarda bulunan oluleri diriltir." Sonra uc kerre; "YĂ‚ Muhammed bin Meryem! "LĂ‚ ilĂ‚he illallah" de." Sonra uc kerre; "YĂ‚ Muhammed bin Meryem! De ki Rabbim Allahu teĂ‚lĂ‚dır. Dînim İslĂ‚m dînidir. Peygamberim Muhammed aleyhisselĂ‚mdır." desin. Lutfedip mĂ‚nĂ‚sını duşunerek yavaş yavaş okusun. Cabuk cabuk okuyup gitmesin. Sonra; "YĂ‚ Rabbî! Sen bunu yalnız bırakma. Sen mĂ‚liklerin hayırlısısın." desin. Sonra donup evlerine gitsinler. Uzerime binĂ‚ yapmasınlar. Cadır kurmasınlar. Nobet tutmasınlar. Baş ucuma tanınması, hatırlanması ve duĂ‚ya sebeb olması icin buyukce bir taş diksinler. Kabrim yıkılacak olursa, tamir etsinler. Uzerime toprak dokup, balık sırtı gibi yapıp, yeni gibi yapsınlar. Bir karış yuksek yapsınlar. Bid'at olan şeylerden kacınsınlar.

Coluk-cocuğuma vasiyetim olsun ki, uzerime sesli ağlamasınlar. Allahu teĂ‚lĂ‚dan magfiret ve rahmet istemelidir. Olduğum gunde, yedisinde, kırkında ve sene-i devriyesinde yemek pişirip ziyĂ‚fet vermesinler. Fakat sevĂ‚bını rûhuma hediye etmek uzere sadaka versinler. Cok ihsĂ‚nda bulunsunlar. Allahu teĂ‚lĂ‚ kabûl eylesin. Paraları yoksa; ekmek, pirinc, yağ, tuz, soğan versinler ve ne yapabilirlerse, az olsun cok olsun, Allahu teĂ‚lĂ‚ icin verip, sevĂ‚bını, kalpleriyle ve dilleriyle bu fakîre bağışlasınlar. DuĂ‚ ederken beni hatırlasınlar, unutup gitmesinler. Yine cocuklarıma vasiyetimdir ki; dunyĂ‚ya duşkun olmayalar, mal ve mevki, makam peşinde koşmayalar. Allahu teĂ‚lĂ‚ya tevekkul edip, faydalı ilimleri oğrenmeye ve bunları yaymaya calışsınlar. SĂ‚lih ameller işlesinler ve takvĂ‚ uzere olsunlar, haramlardan sakınsınlar. MeĂ‚len; "Allahu teĂ‚lĂ‚dan korkanı, Allahu teĂ‚lĂ‚ dunyĂ‚da ve Ă‚hirette her darlıktan kurtarır. Ona duşunmediği yerden rızık verir. Allahu teĂ‚lĂ‚ya tevekkul edene Allahu teĂ‚lĂ‚ yetişir. İhtiyĂ‚cını ihsĂ‚n eder, başkasına muhtac etmez." (Talak sûresi: 3-4) buyrulan Ă‚yet-i kerîmeyi duşunerek okusunlar."

İmĂ‚m-ı Birgivî hazretleri, kıymetli eserler yazmış olup, en meşhûr eserleri şunlardır: 1) Tarîkat-ı Muhammediyye: Arapca kıymetli bir eser olup, Ehl-i sunnet Ă‚limleri arasında buyuk bir îtibĂ‚r gormuştur. Bircok Ă‚lim tarafından şerhedilmiştir. 2) VasıyetnĂ‚me, Birgivî VasıyetnĂ‚mesi adıyla meşhûr olmuştur. Asırlardan beri okuna gelmiş, cok cok kıymetli ve faydalı bir eserdir. 3) Zuhr-ul-Muteehhilîn: Bu eseri, kadınların hayz hĂ‚llerini bildiren bir kitap olup, cok kıymetlidir. Bu şerh, İhlĂ‚s Vakfı tarafından bastırılmıştır. 4) RavdĂ‚t-ul-CennĂ‚t fî Usûl-il-ÎtikĂ‚d, 5) RisĂ‚letun fî beyĂ‚nı Rusûm-il-MesĂ‚hif-il-OsmĂ‚niyye, 6) Şerhu el-Hadîs-ul-Erbe'în, 7) EtfĂ‚l-ul-Muslimîn, 8) ZiyĂ‚ret-ul-Kubûr, 9) Nûr-ul-AhyĂ‚, 10) CilĂ‚-ul-Kulûb, 11) Muaddil-us-SalĂ‚t, 12) ÎkĂ‚z-un-NĂ‚imîn, 13) Ed-Durr-ul-Yetîm fî İlm-it-Tecvîd, 14) HĂ‚şiye-i HidĂ‚ye, 15) İmtihĂ‚n-ul-EzkiyĂ‚, 16) RisĂ‚letun fî Usûl-il-Hadîs, 17) Ta'lîkĂ‚t ales-Sadr-iş-Şerî'a, 18) RisĂ‚letun minel ÂdĂ‚b, 19) Ulûm-ı Âliyye'den bahseden manzûm bir risĂ‚le, 20) RisĂ‚letun fî Hurmet-it-Tegannî ve Vucûbi İstimĂ‚-il-Hutab, 21) SihĂ‚h-ı Acemiyye (Farscadır), 22) Tefsîru Sûret-il-Bekara: Bekara sûresinin yarısına kadar yaptığı tefsîrdir, 23) ÎkĂ‚z-ul-HĂ‚likîn, 24) Şerhu LubĂ‚b-ul-ElbĂ‚b fî İlm-il-I'rĂ‚b lil-BeydĂ‚vî, 25) DĂ‚fiat-ul-Mubtediîn ve KĂ‚şifetu ButlĂ‚n-il-Mulhidîn, 26) AvĂ‚mil: Nahiv ilmiyle ilgili cok meşhûr bir eseridir. 27) İzhĂ‚r: Bu eseri de nahiv ilminde meşhûr bir kitaptır. Asırlardan beri Arabca oğrenen talebelere okutulmuştur. 28) Emsile-i Fadliye: Sarf ilmine dĂ‚ir olup, oğlu Fazlullah Efendiye izĂ‚feten bu adı vermiştir. 29) KifĂ‚yet-ul-Mubtedî fis-Sarf; Ermenekli SuleymĂ‚n Sırrı Efendi bu esere bir şerh yazmıştır.

VASİYETİMDİR!

"Kardeşlerime, evlĂ‚dıma ve Ă‚hiret yolcularına vasiyetimdir ki, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emrettiği şeyleri yapınız. KazĂ‚ya kalmış namazlarınızı kılınız, kalmış zekĂ‚tlarınızı veriniz. Oruclarınızı tutunuz. Uzerinize farz oluyorsa hac yapınız. Her muslumanın oğrenmesi farz-ı ayn olan ilmihĂ‚l bilgilerini oğreniniz. Âlimlerin sohbetine devĂ‚m ediniz. Guvenilir ve sağlam Ă‚limlerin fetvĂ‚sıyla amel ediniz. Herkesin fetvĂ‚sıyla amel etmemelidir. Tegannî dinlememelidir. Allahu teĂ‚lĂ‚nın ismi anıldığı zaman "TeĂ‚lĂ‚ ve TebĂ‚reke" veya "Azze ve Celle", "SubhĂ‚nallah", "CellecelĂ‚luh" diyerek tĂ‚zim ediniz. Resûlullah'ın ve diğer Peygamberlerin isimleri anıldığı zaman salevĂ‚t getirmelidir. Yazarken de bunları acık yazmalıdır. Diğer Ă‚limler ve meşĂ‚yıh anıldığı zaman, (rahmetullahi aleyh) demelidir. Hocasına da hurmet gostermelidir. Yol gostermek hĂ‚ric, hocanın onunden yurumemelidir. Ondan once soze başlamamalı ve yanında cok konuşmamalıdır. Hizmetini severek yapmalıdır. Her yerde hocanın rızĂ‚sını gozetmelidir. ÎtirĂ‚z etmemeli, dovse veya bağırsa nasîhat bilmeli, incinmemelidir. Hocasının yakınlarına da hurmet gostermelidir. AkrabĂ‚yı ziyĂ‚ret etmeli, sıla-i rahmi, akrabĂ‚ ziyĂ‚retini terketmemelidir. Anne ve babanın da haklarını gozetmeli, onlara karşı yuksek sesle konuşmamalı ve kızgın bakmamalı, gunah olmayan emirlerini yapmalıdır. Dovmesine ve bağırmasına sabretmelidir. Karşılık vermemelidir. Komşuların haklarını da gozetmeli, kokulu bir yemek pişirince, bir mikdĂ‚rını komşulara vermelidir. Mumkun olduğu kadar komşuların ihtiyacını gormeli ve zarara uğrarlarsa yardım etmeli ve iyilik gelirse sevinmelidir. Diğer din kardeşlerini de sevmelidir. Kusurlarını mumkun mertebe affetmelidir. MudĂ‚hene etmemeli, dunyĂ‚lık ele gecirmek icin dîni vermemeli. Gerekirse mudĂ‚rĂ‚ etmeli, dîni ve dunyĂ‚yı korumak icin dunyĂ‚lık vermelidir. MudĂ‚rĂ‚ zararı gidermek icin olur. Cok gulmekten, faydasız konuşmaktan sakınmalıdır. Alış verişte dînin emirlerine uymalı ve cemĂ‚ate devĂ‚m etmelidir. Bid'atlerden sakınmalı. MisvĂ‚k kullanmaya devĂ‚m etmeli. DuĂ‚ya, Allahu teĂ‚lĂ‚ya hamd ve senĂ‚ ile ve Resûlune salĂ‚t ve selĂ‚m ile başlamalıdır. DuĂ‚ ederken butun muminlere duĂ‚ etmeli, anneyi, babayı ve iyilik gorduğu kimseleri de duĂ‚larında anmalıdır. Yalvararak ve gizli duĂ‚ etmelidir. Yalnız iken Allahu teĂ‚lĂ‚ya yalvararak duĂ‚ etmeli, Ă‚cizliğini ve gunahlarını duşunerek ağlamalıdır. Allahu teĂ‚lĂ‚dan istikĂ‚met, af, Ă‚fiyet, rızĂ‚sını ve muvaffakiyet istemelidir. ÎmĂ‚nın gitmesinden korkup, dĂ‚imĂ‚ husn-i hĂ‚time(son nefeste îmĂ‚n ile gitmeyi) istemeli, İslĂ‚m nîmetine her zaman şukretmelidir. Coluk-cocuğuna ilmihĂ‚lini (lĂ‚zım olan din bilgilerini) oğretip, İslĂ‚miyete uymayan şeylerden korumalı ve sakındırmalıdır. Cocukları yedi yaşında namaza başlatmalı, on yaşına girdiklerinde namaz kılmazlarsa doverek kıldırmalıdır. DĂ‚imĂ‚ istigfĂ‚r etmelidir.
__________________