Anadolu velîlerinden. İsmi, Ahmed Murşidî'dir. Diyarbakır'da doğdu. Doğum tÂrihi belli değildir. Kaynaklarda hayatı hakkında fazla bilgiye rastlanmamıştır. Kucuk yaşta ilim tahsiline başlayan Ahmed Murşidî Efendi, Birecikli Ebû Bekr Efendiden tasavvuf yolunu oğrendi. Tahsilinin sonunda hilÂfet aldı.
Ahmed Murşidî Efendi, Diyarbakır'da cok talebe yetiştirdi ve insanlara doğru yolu gostermek icin vÂz ve nasihatlarda bulundu. Bir gun şoyle vÂz etti:
"Ey insanoğlu! Bil ki o sakladığın mallar senin değil hepsi emÂnettir. Bir gun sen Âhirete gocersin onlar burada kalır. Oraya bir kefenden başka bir şey goturemezsin. Bir gun biriktirdiğin malları mîrascılarına bırakıp gidersin. Butun mal ve mulkun elinden gidip, o benim malım mulkum dediğin şeyler, yeni sÂhiplerinin eline gecer. Her topladığın malın hesÂbını yarın kıyÂmet gununde vereceksin. Bu hÂlinle kıyÂmet gunu hÂlin ne olacak? Sana soylenecek en tesirli soz şu olsa gerek: "Sen bu gecici dunyÂyı bÂkî mi sandın? HÂlbuki bunların hepsi fÂnî idi. Cok mal toplayanlar yarın kıyÂmet gununde hepsinin hesÂbını vereceklerdir. Bircok soru ve suÂlden sonra malının helÂl olduğu anlaşılan kimse kurtulur. Haram ise, elbette azÂb ederler. HelÂl malın zekÂtı sorulur. Eğer hesÂbı kolay verirsen kurtulursun.
Ey bu fÂnî mulkun rağbetlisi olan insan! Kalbini durmadan, uzun uzun, bitmez tukenmez emellerle dolduruyorsun. Aklın varsa ihtiyÂcından fazlasına heveslenme. Bu fÂnî Âlemde kimse bÂkî kalmaz. Şimdi elinde tuttuğun icin, sÂhibi olduğunu sandığın şeylerin hicbirisi aslında senin değildir. Bir gun bu yerden elbette ayrılacaksın. Topladıklarının hicbiri bu dunyÂdan seninle berÂber gitmez. Mezara bir kefenle girersin. O gozunden bile kıskandığın malının sefÂsını mîrascıların surer. Coğu zaman seni rahmetle anmak akıllarına bile gelmez. Bu fÂnî dunyÂnın malına îtibÂr etme. İyi kimselerin yolunda yuru. Malın varsa bile, sakın ona muhabbet eyleme. Sana emÂnet olan mallara benim deme, gaflet gosterme. Bilirsin ki bu fÂnî Âlem bir misÂfirhÂnedir. Bir an once yolculuk hazırlığı yapmayan divÂnedir. Bu dunyÂnın değişmez Âdeti şudur: "Gelen gider konan ise gocer. Cunku yakında sen de bu dunyÂdan gideceksin. Gonul vermen boşuna, cabuk unutursun. Birisi ile cok dostluk edip ona iyice alışırsan, ayrılması da cok guc olur. Kim, bu yer benim dedi ise, sonunda o yer onu yedi."
Ahmed Murşidî Efendi, kendisini doğru yoldan ayırmaması, gunahlarını affetmesi, ayıp ve kusurlarını gizlemesi icin sık sık Allahu teÂlÂya du ederdi. Bu duÂlarından biri şoyledir:
"YÂ Rabbî! Bizi kotu huylardan koru. Bize, işlerimizi ihlÂs ve ictenlikle yapmayı nasîb eyle. YÂ Rabbî! Bize ihlÂs ile amel etmeyi nasîb kıl! YÂ Rabbî! Sen ayıplarımızı gizleyicisin, kulların gunahlarını bağışlayacak da sensin. Ceşitli sucları ile Ahmed kapına geldi. Butun sevÂbı, senin vahdÂniyetini, birliğini bilmesinden ibÂrettir. O senin sevgili Habîbinin sallallahu aleyhi ve sellem ummetindendir. Butun gece ve gunduz isteği rahmetinle Cennet'indir. Ettiğim isyanlara pişman olarak sana sığınıp umut kapına geldim. Ey yuceler yucesi Rabbim! Sen bizi kapından ayırma.
Y Rabbî! Bize doğru yolu goster. Sen kerîmsin. Kotu hallerden bizi selim kıl. Nefsimize ruhsat verme. Akıl ile selÂmete erelim. DÂim alcak gonullu olmamızı nasîb eyle! Âmin."
Ahmed Murşidî Efendi, 1760 (H.1174) senesinde Diyarbakır'da vefÂt etti. Şehre bir saat uzaklıktaki Ali Pınarı koyu ile şehir arasına defnedildi. Ahmed Murşidî Efendinin yazdığı Ahmediyye isimli eser cok meşhûrdur. Bu eserin Ahmed Bîcan hazretlerine Âid olduğu sanılmışsa da Ahmed Bîcan'la Ahmediyye'nin hic bir ilgisi yoktur ve bu daha cok Turkce manzum bir fıkıh kitÂbıdır. Ahmed Murşidî'nin ayrıca Yûsuf ve Zuleyha ile Mevlid-i Nebî adlı manzum eserleri de vardır.
ALIR VERİR, VERİR ALIR
Bir gun talebeleri ile sohbet ederken, bir talebesinin nasîhat istemesi uzerine ona şoyle buyurdu:
"Asl duny malına meyletme. Ancak kimseye el acmayacak kadar malın olsun yeter. Bilmez misin her işin hayırlısı ortasıdır. Duny Âhiretin tarlasıdır. Sen bu Âleme para ve mal toplamak icin gelmedin. İyi ameller yapmak icin geldin. Kimseye el acmayacak ve yetecek kadar mal kazandıktan sonra, vaktini Hak teÂlÂya ibÂdet ederek gecir. Ondan sonra yat ve istirÂhat et. Unutma, nefsinin de sende hakkı vardır. Topladığın o mal ve mulk senin değil mîrascılarınındır. Senin rızkın, ancak Âlemlerin rızk vericisi olan Allahu teÂl tarafından sana yemen icmen icin verilenden ibÂrettir.
Malım mulkum yok deme. Olmadı diye gam cekme. Bu benim mulkumdur diyene, bir gun ecel gelir. Bu sûrette o malın sÂhibi olduğuna dÂir iddÂsı yalan olur. Bu yalan dunyÂ, dÂim insanlara gaflet gomleği giydirir. Bu fÂnî mulku elimizden alır. Kendini ona sÂhip sanacak bir yalancı muşteri bulur. O da olur, yerine başkası cıkar. DunyÂnın Âdeti boyledir. Verir alır, alır verir.
Sakın kapına gelen fakirleri boş cevirme. Bir şeyin varsa, gizleyip yok deme. Verdiğin sadakayı da oğunme vÂsıtası yapma. Sağ elinin verdiği sadakayı sol elin bilmesin. Comertlik tÂcını giymek istiyorsan, Allahu teÂlÂnın ac ve muhtac kullarını kollamalısın. Allahu teÂlÂnın huzûrunda makbûl olmak istersen, herkes icin hayır dile, insanları şefkatle sev. Kimsenin işliyeceği hayra mÂni olma. Ne kadar iyilik etsen, yaptıklarını sayma. En kucuk hayır ve şer amel defterine yazılır. İhlÂsla, ictenlikle ve riyÂdan uzak işlediğin bir amelin olsa, Allahu teÂl onu amel defterine dağlar kadar buyuk olarak gecirtir. İyilik ettiğin kimseye yaptığını başa kakıcı olma. İyilik ettiğin kimseden sana minnet beslemesini istersen, yaptığın iyiliğin bir kıymeti kalmaz. Bana iyi desinler diye yapılan iyilikler riy eseridir."
__________________
Ahmed Murşidi Efendi
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●45 Görüntüleme