EvliyÂnın buyuklerinden. İsmi Abdullah bin Hubeyk bin SÂbık, kunyesi Ebû Muhammed, nisbesi el-Kûfî, el-AntÂkî'dir. Kûfe'de doğdu. Antakya'da yaşadı. Doğum ve vefÂt tÂrihleri bilinmemektedir.
Abdullah bin Hubeyk buyuk Âlim Yûsuf EsbÂt'ın derslerinde yetişti. İlim ve feyz aldı. Tasavvufta evliyÂnın buyuklerinden SufyÂn-ı Sevrî hazretlerinin yolunu tÂkib etti. Zuhd ve takvÂda ustun bir dereceye yukseldi. "Bu ummet icinde Yahy aleyhisselÂmın zuhdune sÂhib zÂt" diye meşhûr oldu.
Abdullah bin Hubeyk hazretleri amel ve ibÂdete buyuk onem verir ibÂdetlerdeki ihlÂs uzerinde dururdu. Edeb, havf ve recÂ, umidle istek, haramlardan sakınma, nefse duşmanlık, kalp temizliği; uzerinde durduğu diğer onemli hususlardır.
Horasan'dan Feth bin Şehraf isminde bir sevdiği geldi ve kendisinden nasîhat ric etti. Buyurdu ki:
"Ey Horasanlı! Dilinle yalan soyleme, gozunle harama bakma. Kalbinle musluman kardeşine hased etme. Kin tutma ve iyi şeyler arzu et. Eğer boyle yapmazsan, sonunda bedbaht olursun."
Allahu teÂlÂnın sonsuz ihsÂnına rağmen gunah işlemekte ısrar edenleri; "Sana iyilik edene bile kotuluk ediyorsun. Kotuluk edene nasıl iyilik edebilirsin." diyerek, gafletten uyandırırdı.
Kendisine; "Ne kadar ilim tahsil etmeliyiz?" diye soruldu. Cevap olarak; "İyi ile kotuyu birbirinden ayıracak kadar olsun oğreniniz." buyurdu.
Abdullah bin Hubeyk hazretleri tama', ac gozluluk etmekten, insanları sakındırır ve; "TamahkÂr, ac gozlu insan tama' zincirine bağlanmış oluye benzer. Kalbteki tama' kalbi muhurler, muhurlu kalb ise oludur. Mu'min tamahkÂr olmaz. Nefsin şehvet ve arzularına uymaz." buyururdu.
Umid ve korku hakkında ise şoyle buyurdu: "Korkunun en faydalısı gunah işlemene engel olan, elden kacırdığın fırsatlar icin uzun uzun uzulmene sebeb olan ve geriye kalan omur icinde seni devamlı olarak duşunduren korkudur. Umidin en faydalısı ise amel etmeni kolaylaştırandır.
Umid uce ayrılır: 1) İyi amel yapıp kabul edilmesini umanın umidi. 2) Kotu iş yapıp ve tovbe ederek affedilmesini umanın umidi. 3) Devamlı gunah işleyip de kendisini Allahu teÂlÂnın affedeceğini umanın umidi. Bu umid makbûl değildir."
Amel ihlÂs ve sıdk hakkında buyurdu ki:
"Amelde ihlÂs amelden daha zordur. Kul kendisiyle Allahu teÂl arasındaki hususlarda tam olarak sıdk, doğruluk uzere bulununca Allahu teÂl onu gayb hazînelerine vÂkıf kılar."
"Allahu teÂl kalbleri kendini anmak icin yarattığı hÂlde, insanlar onları şehvet, istek ve arzû ile doldurmuştur. Kalplerden şehvetin izini silecek şey yalnız Allahu teÂlÂnın korku ve sevgisidir."
Abdullah bin Hubeyk hazretleri işlediği amele guvenenleri; "İşlediğin fazîletli amele guvenerek azÂb olunmaktan korkmazsan helÂk olursun." diye îkÂz edip uyarırdı.
Kur'Ân-ı kerîmi ezberlemiş olanların isyÂn ve gunÂha duşmesine şaşar ve şoyle derdi:
Ehl-i Kur'Ân bir gunÂh işleyeceği zaman goğsundeki Kur'Ân-ı kerîm lisÂn-ı hÂl ile ona şoyle seslenir: "Allahu teÂlÂya yemîn olsun ki sen beni bu iş icin ezberlemedin!" O gunahkÂr kişi eğer bu sesi duyabilecek olsa Allahu teÂlÂdan hay ederek duşer can verirdi.
Abdullah bin Hubeyk hazretleri en buyuk ilÂhî cezÂnın du ve ibÂdetin lezzetinin kalbten alınması olduğuna inanırdı. Boş şeylerle uğraşmanın, luzumsuz şeylere kulak vermenin kalpteki ibÂdet ve tÂattan zevk alma duygusunu sondurduğune inanır, kendisini sevenleri gonul uyanıklığına teşvik ederdi.
Buyurdular ki:
"Kim, Allahu teÂlÂnın rızÂsı icin nefsini ayıplarsa, Allahu teÂl onu gazÂbından korur."
"Kotu ve yanlış sozleri cok dinlemek, tÂatın, ibÂdetin tadını kalbden siler."
"Yarın sana zarar verecek şeyler icin keder ve gam icinde bulun. Âhiret saÂdetini harÂb eden şeyler icin uzul. Yarın sana fayda vermeyecek şey icin sevinme!"
"En faydalı korku, insanı, gunahlardan ve kotuluklerden alıkoyanıdır. İnsana, boşuna gecen omru icin uzulmek yaraşır. Kalan omrunu de iyi kıymetlendirmesi lÂzımdır."
"Kalbime uygun gelmeyen, icime rahatlık vermeyen bir şeyi terk ederim."
Biri nasîhat istediğinde rivayet ettiği hadis-i şeriflerle cevab verirdi.
"Kişinin mÂlÂyÂnîyi (boş ve faydasız şeyleri) terk etmesi, onun muslumanlığının guzelliğindendir."
Yine buyurdu ki:
Ebû Hureyre radıyallahu anh rivÂyet etti. Birisi Resûlullah efendimize sallallahu aleyhi ve sellem gelerek: "YÂ Resûlallah! DunyÂlık elde etmek gÂyesi ile gazÂya giden kimse icin ne buyurursunuz?" diye sordu. Resûlullah efendimiz; "Onun icin ecir (sevap) yoktur." buyurdular. Ebû Hureyre bu durumu EshÂb-ı kirÂm arasında anlatınca onlar; "Belki sen bunu Resûlullah efendimizden iyi anlamadın." dediler. Bunun uzerine Ebû Hureyre hazretleri tekrar Resûlullah efendimizin yanına dondu ve bu husûsu sordu. Resûlullah efendimiz uc kerre; "Onun icin ecir yoktur." buyurdular.
Enes bin MÂlik'den rivÂyet etti. Birisi Resûlullah efendimize geldi; "YÂ Resûlallah! KıyÂmet ne zaman?" diye sordu. Resûlullah efendimiz; "KıyÂmet koptu (farz et). Onun icin ne hazırladın?" diye sordu. O zÂt; "Fazla bir şey hazırlamadım. Fakat ben, Allah ve Resûlunu seviyorum." dedi. Bunun uzerine Peygamber efendimiz; "Senin icin tahmîn ettiğin vardır. Sen sevdiğin ile berÂbersin." buyurdu.
İYİ İNSAN KİMDİR?
Abdullah bin Hubeyk'e; "İyi insanları nasıl ayırd edebiliriz?" dediler. CevÂben buyurdu ki:
"İyi insanların guzel Âdetlerinden birisi, Allahu teÂlÂyı gece gunduz anmalarıdır. O'nu anma zikir kalb ve dille olur. Ancak kalbin zikri daha ustundur." Sonra;
"Kalblerinizi, Allahu teÂlÂyı anmakla diriltiniz. Onun korkusuyla doldurunuz. O'nun sevgisiyle nurlandırınız. O'na kavuşma arzusuyla sevinclendiriniz ve biliniz ki; O'na olan sevginiz derecesinde yukselir, niyetlerinizin doğruluğu ile, nefsinizi kahreder, şehvetlerinizi yenip amellerinizi temiz kılabilirsiniz." buyurdu.
Bilhassa helÂl lokma yemeğe cok dikkat ederdi. Buyurdu ki:
"Beş şey vardır, kalp katılaştığı zaman onun ilacı olur: Birincisi, sÂlih kimselerle goruşmek ve onların meclisinde bulunmak. İkincisi, Kur'Ân-ı kerîmin mÂnÂsını duşunerek okumak. Ucuncusu, karnını doyurmayıp, helÂldan az bir şey yemekle yetinmek. Zîr helÂl yemek kalbi aydınlatır. Dorduncusu, Allahu teÂlÂnın kÂfir ve gunahkÂr icin hazırladığı acı azÂbı ve tehdidini duşunmek. Beşincisi, kendisini Allahu teÂlÂya kulluk vazifesini yapmakta Âciz ve noksan gormek, bununla berÂber Allahu teÂlÂnın lutuf ve ihsÂnını duşunmektir. Bu tefekkur olup, bundan hay meydana gelir. Tefekkurden bir kısmı da şunlardır: Allahu teÂlÂnın seni, her şeyinle, icini dışını bildiğini her an O'nun seni gorduğunu duşunmek, duny hayÂtını, duny hayÂtının meşgûliyetlerinin cokluğunu, duny hayÂtının cok cabuk gectiğini, Âhiretin ve nîmetlerin devamlı olduğunu akıldan cıkarmamak, işte tefekkur dunyÂya duşkun olmayıp, Âhirete rağbet etmek gibi meyveler verir. Olumun geleceğini, fırsatı kacırdıktan sonra pişmanlık olacağını duşunmek. Boyle tefekkurun meyvesi; uzun emel sÂhibi olmamak, amellerini duzeltmek, Âhirete hazırlık yapmaktır."
__________________
Abdullah Bin Hubeyk
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●43 Görüntüleme