KAYNAKLAR

Kuran-ı Kerim ve tefsirleri
Sahih Hadisler
İnciller

= = =

FAYDALANDIĞIMIZ ESERLER

Abdullah Aydemir=İslami kaynaklara gore peygamberler
Ahmet b.Hanbel=Musned
Ahmet Cevdet Paşa= Kısas-ı Enbiya
BelÂzuri=Ensabu'l Eşraf
Beyhaki=Delailin Nubuvve
Beyhaki=Sunen
Bunyamin Ateş= Peygamberler tarihi
Buhari=Sahih
Buyuk İslam Tarihi (Kurul)
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Ebul Ferec ibn.Cevzi=El Vefa
Ebul Fida=Elbidaye vennihaye
Ebu Nuaym=Delailun Nubuvve
Diyarbekri=Hamis
Halebi=İnsanuluyun
İbn.Abdulberr=İstiab
İbn. Esir=KÂmil
İbn. Haldun=Tarih
İbn.İshak-İbn. Hişam= Sîre
İbn.Kayyım=Zadulmead
İbn. Kesir= Kuran tefsiri
İbn. Sa'd=Tabakat
İbn. Seyyid=Uyûnul Eser
İmam-ı Gazali= İhya
Kastalani=Mevahibulleduniyye
Maurice Bucaille=Musbet ilim yonunden Tevrat, İnciller ve Kuran
Muhammet Hamdi Yazır=Hak dini, Kuran dili
M.Asım Koksal=İslam Tarihi
M.Asım Koksal=Peygamberler tarihi
Muslim=Sahih
Taberi=Tarih
Yakubi=Tarih
Zehebi=Tarih-ul İslam

= = =

Gonlunun Allah ve Peygamber sevgisiyle dolu, dolu olduğunu iyi bildiğim ve bu konu da pek cok kişiyle birlikte şahadette bulunabileceğim dunyalar guzeli, Cennetmekan pek sevgili anneciğime ithaf olunur.

Lutfen onun ve ahrete intikal etmiş diğer Musluman kardeşlerimizin ruhlarına bir FATİHA okuyunuz.

Hudai CAKMAK

= = = =

İLYAS (a.s.)

İlyas b. Yasin (a.s.) Harun’un (a.s.) soyundandır. Dorduncu batından Harun’un (a.s.) torunudur.

Kendisi ince uzun boylu, zayıf bedenli, kıvırcık saclı, buyuk başlı, ince bacaklı bir Zat-ı Muhterem idi.

Başında ya da goğsunde kırmızı bir ben bulunuyordu. Yedi yaşında iken Tevrat’ı ezberlemişti.

İlyas (a.s.) sık, sık dağlara, collere doğru dalar gider, tenhalarda uzlete cekilir, Rabbine ibadet ederdi.

İlyas (a.s.) İsa’dan (a.s.) dokuz asır once Ba’lbek şehrinde doğmuştu. Babasının ismine izafeten kendisine İlyasin denilirdi. (Saffat130)

= = = =

[IMG]http://img211.**************/img211/3345/adszyrq.png[/IMG]

Hz.İlyasın doğduğu ve yaşadığı Ba’lbek şehrinden gunumuze kalan kalntılar.

= = = =

İlyas (a.s.) Musa’nın (a.s.) şeraitinden uzaklaşan ve putlara tapmaya başlayan İsrail devletinde oturan kavmini doğru yola iletmek uzere peygamberlikle gorevlendirilmiştir.

Musa’dan (a.s.) sonra İsrail oğullarına gonderilen peygamberler ancak İsrail oğullarının Tevrat’tan unuttuklarını hatırlatmakta, hafızalarını yenilemekteydiler.

İlyas’tan (a.s.) once İsrail oğulları ikiye bolunmuş, İsrail (Sameria) ve Yahuda (Kudus) devletlerini kurmuştu.

İsrail oğulları biraz rahat ve huzur bulunca her zaman olduğu gibi yine azmaya, azıtmaya başladılar.

Ozellik İsrail devletinde yaşayanlar kısa zamanda Musa’nın (a.s.) şeriatını, Allah’a (c.c.) verdikleri ahit ve misakı unutmakla kalmayıp, yeni bid’atlar ihdas ettiler, kendilerine Ba’l ve Astarte adlarını verdikleri putlar edindiler ve bu putlara tapmaya başladılar.

= = = =

[IMG]http://img109.**************/img109/6849/adszvt.png[/IMG]

Ba'l Putu (solda) Astarte Putu (Sağda)

= = = =

Yahuda devleti ise iclerinde bazı puta tapanlar bulunmakla birlikte Musa’nın (a.s.) şeriatını muhafaza etmeyi başarmıştı.

Ba’l yirmi arşın (13.6 metre) boyunda, altından yapılmış bir kadın heykeli olup, goz bebekleri yakuttandı.

Başına da inci ve cevherlerden yapılmış bir tac konulmuş, saf ipekten elbiseler giydirilmişti.

Ba’l, Ba’lbek denilen şehirde bulunmaktaydı. Ba’lbek ise İsrail devletinin hudutları icindeydi.

İlyas (a.s.) peygamberlikle gorevlendirildikten sonra vakit gecirmeden halkına irşada başladı. (Saffat 123) (Maide 85)

Onlara cansız bir maden kutlesinden başka bir şey olmayan putlarını bırakarak eşi ve şeriki bulunmayan Allah’a (c.c.) inanmaya ve O’na ibadet etmeye cağırdı. Onlara Musa (a.s.) şeriatını hatırlattı. Allah’ı (c.c.) bırakıp, putlara taptıkları icin onları kınadı.

Onlara şoyle dedi:

-Ey kavmim! Sizleri firavunun zulmunden kurtaran, doğru yola goturen atanız Musa’yı (a.s.), kardeşi Harun’u (a.s.) ve diğer peygamberleri, Rabbinizin doğru yolu bulsunlar diye ihsan buyurduğu Tevrat’ı ve Onun şeriatını ne cabuk unuttunuz?

Siz Allah’tan (c.c.) korkmaz mısınız? O en guzel Yaratanı, sizinde sizden onceki atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı (c.c.) bırakıp, putlara mı tapıyorsunuz?

Şanı Yuce Allah (c.c.) beni sizleri doğru yola davet etmekle gorevlendirdi. Ben sizleri eşi ve ortağı olmayan; yeri, goğu ve ikisi arasındaki her şeyi yaratan Allah’a (c.c.) inanmaya ve yalnız Ona ibadet etmeye davet ediyorum.

Ey kavmim!

Eğer duştuğunuz şu dalÂlet cukurundan cıkmaz, doğru yola girmez, hak dine donmezseniz size bildiririm ki sonunuz felÂket olacaktır. Allah’ın (c.c.) gazabı cok şiddetlidir.

Fakat İsrail oğulları İlyas’ı (a.s.) dinlemediler, Onu yalanladılar. Bir kez daha peygamberlerine karşı geldiler. (Saffat124-127)

= = =

İsrail devletinin başında Kral Ahab ve karısı Ezbil vardı.

Kral Ahab ve karısı ilk donemlerde İlyas’a (a.s.) iman etmişti. Fakat puta tapan komşu kralların nice zaferlere eriştiklerini, bunu sonucu zengin ganimetlere, şan ve şereflere kavuştuklarını, kendilerinin bunlardan mahrum kaldıklarını gorunce:

-Şu kişilerin taptıkları ibadet ettiğimizden, eşi ve şeriki bulunmayan Allah’tan daha hayırlıdır demiş, iman etmekten vazgecmiş, tekrar Ba’lbek denen puta tapmaya başlamışlardı.

Her ne kadar kral Ahab ise de dizginler karısı Ezbil’in elindeydi.

Kral Ahab kolaylıkla etki altına giren, zayıf karakterli bir insandı.

Karısı Ezbil ise son derece hÂris, hırslı bir kadındı. Memleket idaresini eline almış, her konuda soz sahibi olmuştu.

Halk arasında kıyafet değiştirip tebdil gezer, mahkemelerde hazır bulunur, ata biner, kılıc kuşanır, bir kralın yapacağı her şeye ozenirdi.

Gozunu kestirdiği her malı sahibinin elinden zorla alır, gerekirse sahibini oldururdu.

KÂinatın en iffetsizi olarak nitelendirilen bu kadın cok uzun yaşamış, yedi kralla evlenmiş, hepsini de kurduğu turlu desiselerle, tuzaklarla oldurmuştur.

Butun bu kocalardan yetmiş cocuğu olmuştu.

Doneminde pek cok peygamberler gelip gecmiş, bu kadın bunlardan pek coğunun canını kıymıştır.

Bu kadın İlyas’ı (a.s.) da engel olmak, gerektiğinde oldurmek icin elinden gelen her şeyi yapmış, hic bir kotuluğunu ardına koymamıştı.

= = =

İsrail devleti sınırların icinde yaşayan salih bir zat ve bu zatında kral sarayının yakınlarında cok guzel bir bahcesi vardı.

Kral ve hanımı sık, sık bu bahceye gelirler, burada gezinirler; yerler icerler, istirahat ederlerdi.

Bahce oyle guzel, oyle bakımlıydı ki halk bu bahceyi kral ve kraliceye layık gorurler:

-Şu bahce kral ve kraliceye layık bir bahcedir. Şu bahce, kral ve kralicenin elinde bulunmaya daha uygundur derler, kralın bu bahceyi nicin o zatın elinden almadığına şaşar kalırlardı.

Kral ise bahce sahibini sever; hakkını korur; gozetir, tahriklere kapılmaz, bahceyi gasp etmeye yanaşmazdı.

Devamı var.
__________________