Once babasında okudu. Sonra, FĂ‚tihCĂ‚mii imĂ‚mı Seyyid Yûsuf Efendiden fıkıh bilgilerini ve Kur'Ă‚n-ı kerîmin kırĂ‚at şekillerini oğrendi. PĂ‚dişĂ‚hın has doktorlarının başı olan HayĂ‚tîzĂ‚de Mustafa Feyzî Efendiden de ilim oğrenip, 1730 senesinde icĂ‚zet aldı. ZamĂ‚nın ileri gelen muderrislerinden YemlihĂ‚ Hasan Efendiden, Saray hocalarından HĂ‚fız Mehmed Efendiden, Babadağlı SuleymĂ‚n Efendiden ve Seyyid Mehmed HĂ‚kim Efendiden ceşitli ilimleri,Şeyh AbbĂ‚s Resîm Efendiden Farscayı oğreni. Sonra Uskudar'da VĂ‚lide CĂ‚mii vĂ‚izi ÎsĂ‚zĂ‚de Şeyh MehmedSĂ‚lihEfendi vĂ‚sıtasıyla, Abdulganî Nablusî ŞĂ‚mî hazretlerinin hadîs-i şerîf ilmiyle ilgili anlattığı bilgileri oğrendi. FındıkzĂ‚de İbrĂ‚him Efendi, Eğrikapılı Mehmed RĂ‚simEfendi ve KĂ‚tipzĂ‚deMehmed Refî Efendiden hat dersleri aldı.
MustakîmzĂ‚de SuleymĂ‚n SĂ‚deddîn Efendi, en sonunda İstanbul'daki buyuk velîlerden Mehmed Emin TokĂ‚dî hazretlerini tanımak ve ona talebe olmakla şereflendi.
MustekimzĂ‚de SuleymĂ‚n SĂ‚deddîn Efendi vĂ‚sıtasıyla, pekcok kimse Mehmed Emin TokĂ‚dî hazretlerini tanıyıp sohbetine kavuşmuştur.
Mehmed Emin TokĂ‚dî, Ahmed-i Yekdest hazretlerinin, o da Muhammed Ma'sûm-i FĂ‚rûkî hazretlerinin halîfesiydi. MustekîmzĂ‚de SuleymĂ‚n SĂ‚deddîn Efendi boyle buyuk bir zĂ‚t olan Mehmed Emin TokĂ‚dî hazretlerinin sohbetleriyle yetişip kemĂ‚le geldi. Nefsini tasfiye ve kalbini tezkiye eyledi.
MustekîmzĂ‚de SuleymĂ‚n SĂ‚deddîn Efendi hocasının ve yirmi gun sonra da annesinin 1745 (H.1158) senesinde vefĂ‚tları uzerine cok uzuldu. Bursa taraflarına bir seyĂ‚hatte bulunup, o yerlerdeki velîlerin kabirlerini ziyĂ‚ret eyledi. Geri donup İstanbul'da ilim ve ibĂ‚det yanında, ilmî calışmalar yaptı. Yazı yazarak maîşetini temin etti. Kendisine her ne kadar muderrislik teklif edildi ise de kabûl buyurmadı. Fakr-u zarûret icinde de olsa, pek kıymetli eserler yazıp, gelenlere bir şeyler anlatmayı tercih etti. Omrunun sonuna doğru felc oldu. Yine de durup dinlenmeden kitap yazıp talebe yetiştirdi. 1787 (H.1202) senesi ŞevvĂ‚l ayının yirmi ikisinde Pazar gunu vefĂ‚t eyledi. AkrabĂ‚sından Eyyûb SultanCĂ‚mii vĂ‚iziYahyĂ‚zĂ‚de Şeyh Mehmed SĂ‚deddîn Efendinin imĂ‚metinde, FĂ‚tih CĂ‚miinde kalabalık bir cemĂ‚at tarafından cenĂ‚ze namazı kılındı.Sonra hocası Mehmed Emin TokĂ‚dî hazretlerinin ZeyrekSoğukkuyu CĂ‚mii mezarlığındaki kabrinin ayak ucuna defnedildi. HayĂ‚tında o buyuk zĂ‚ta talebe olmakla şereflenen SuleymĂ‚n SĂ‚deddîn Efendi, vefĂ‚tında da ona yakın olmakla şereflendi. Hocasının kabir taşındaki ibĂ‚reyi o yazmış ve bu yazı mezar taşı uzerine nakşedilmiştir.
MustekîmzĂ‚de SuleymĂ‚n SĂ‚deddîn Efendi resmî vazîfe ile meşgûl olmamasının da verdiği rahatlıkla cok kitap yazdı. İmĂ‚m-ıRabĂ‚nî hazretlerinin MektûbĂ‚t'ını Turkceye tercume etti. İstanbul kutuphĂ‚nelerinde MustekîmzĂ‚de'ye Ă‚it, buyuklu kucuklu 136 kitap vardır. Yangın ve benzeri sebeplerle, eserlerinin bir kısmının kaybolması da mumkundur. Diğer eserlerinden bĂ‚zıları şunlardır:
Şerh-i DîvĂ‚n-ı Hazret-i Ali,Devhat-ul-MeşĂ‚yıh, Tuhfe-i HattĂ‚tîn, Tercume-i Fıkh-ı Ekber, RisĂ‚le-i TĂ‚c, RisĂ‚le-i Ebeveyn, RisĂ‚le-i SalĂ‚t-ul-VustĂ‚, RisĂ‚le-i ÂdĂ‚b-i Ulil-ElbĂ‚b, MenĂ‚kıb-ı EshĂ‚b-ı Bedr, MenĂ‚kıb-ı İmĂ‚m-ı Âzam, Akîdet-us-Sûfiyye, ŞifĂ‚-us-Sudûr lin-Nesl-in-Nûr, Tenvîr-ul-EmĂ‚ne, Mir'Ă‚t-us-SafĂ‚ fî Nuhbet-i EsmĂ‚-il-MustafĂ‚, El-İrĂ‚det-ul-İlliyye fil-İrĂ‚det-il-Cuz'iyyet-il-Kulliyye, El-MakĂ‚let-in-NizĂ‚fe, Teşnîf-ul-Ezher bi-Ta'rîf-il-Ahmer, Şerh-i EvrĂ‚d-ı İmĂ‚m Suheylî, CihĂ‚z-ul-Ma'cûn fî HalĂ‚s-ut-TĂ‚'ûn, Murşîd-ul-Muteehhilîn Tercumesi, Tercume-i RisĂ‚le-i "Men arafe", Ahid-NĂ‚me, Hilye-i Nebeviyye ve HulefĂ‚-ı Erba'a, Ma'kûlĂ‚t-ı Nevriyye, Surûr-ut-TĂ‚libîn, El-Ukûd-ul-Lu'luiyye fî Tarîk-is-SaĂ‚det-il-Mevleviyye, Hakîkat-il-Yakîn ve Zulfet-it-Temkîn, Nuzhet-ul-EvliyĂ‚, HulĂ‚sat-ul-Hediyye, RisĂ‚le-i MelĂ‚miyye-i BayrĂ‚miyye-i SettĂ‚riyye, Iddet-ul-Bedûr fî Aded-is-Sinîn veş-Şehûr, Mecellet-un-NisĂ‚b fin-Neseb vel-KunĂ‚ vel-ElkĂ‚b, Zeyl-i DĂ‚sıtĂ‚n-ı Âl-i OsmĂ‚n, BĂ‚b-ul-ÂdĂ‚b li-Ulil-ElbĂ‚b, Dustûr-i Amel-i ŞĂ‚hĂ‚ne, Tarsûs fî FevĂ‚id-il-Bergûs, KĂ‚nûn-ul-Edeb Tercumesi, Şerh-i MuntehĂ‚bĂ‚t-ı FutûhĂ‚t. Kitaplarından bir kısmı ceşitli zamanlarda yayınlandı. Cok kimsenin istifĂ‚desi temin edildi. Bilhassa yazdığı TerĂ‚cim-i AhvĂ‚l (biyografi) kitaplarında, evliyĂ‚ ve Ă‚limleri, hattatlar ile diğer buyuklerin hayatlarını anlatarak onların hĂ‚tıralarının yĂ‚d edilmesine vesîle oldu.
MustekîmzĂ‚de'nin pek nefîs bir uslupla yazdığı şiirlerinden bir kıtası şoyledir:
YĂ‚ Rab! Kalemim mûy-i fenĂ‚dan sakla,
Tahrîrimi ta'n-ı sufehĂ‚dan sakla,
Tevfikin idup kanda gidersem rehber,
ŞehrĂ‚h-ı şerîatte hatĂ‚dan sakla!
COK YUKSEK ZÂTTIR
MustakimzĂ‚de SuleymĂ‚n Efendi, MehmedEmîn TokĂ‚dî hazretlerine talebe olmasını şoyle anlatır:
"...ŞeyhulislĂ‚m HĂ‚mid Efendi Medresesinin muderrisi,HĂ‚cegĂ‚n yolunun buyuklerinden ihtiyĂ‚r ve mubĂ‚rek bir zĂ‚t idi. Bu zĂ‚t haftada iki gun medresede ders verirdi. Ondan, AkĂ‚id-i MollaCelĂ‚l'i okuyordum. Boylece derse devĂ‚m ediyordum. Birgun ders sırasında, mubĂ‚rek bir zĂ‚t dershĂ‚neye geldi. Bu zĂ‚tı sĂ‚dece şahsen tanıyordum. Bu mubĂ‚rek zĂ‚t bize ders veren hoca ile ahbablığı olduğundan, bĂ‚zan medreseye gelirmiş. O iceri girince, bize ders veren hoca ona hurmet gostererek, dersi kesip, tehir etti, sozu o zĂ‚ta bıraktı. Gelen zĂ‚t da sohbete başladı. Sohbet sırasında bana iltifĂ‚t gostererek, tasavvufî bahislerden ve dînin emirlerine uyma husûsunda oyle şeyler anlattı ki, dinleyenler cok istifĂ‚de ettiler. Ben sohbet sırasında gozyaşlarımı tutamayıp ağlamaya başladım. NihĂ‚yet sohbetini bitirip, gitmek uzere kalktı ve hurmetle uğurlandı. Ben bu zĂ‚ta tutulup, hayrĂ‚n oldum, kendisinden istifĂ‚de icin kim olduğunu oğrenmek istedim. "Bu zĂ‚t, Şeyh Mehmed Emîn TokĂ‚dî'dir. Cok yuksek bir zĂ‚ttır." dediler. Meğer Mehmed Emîn TokĂ‚dî hazretleri bizim dershĂ‚nemize gelmeden biraz once, kendi evinde toplananlara sohbet etmiş ve onlara şoyle demiş: "Hayli zamandır ortalıkta dolaşan bir av vardır. Onu saĂ‚det tuzağına duşurmek niyetindeyiz!" Bu sozu soyleyip bizim medresemize gelerek sohbet ettikten sonra, evindeki cemĂ‚at dağılmadan tekrar evine donmuş. Ben boylece onu tanıyıp iltifĂ‚tına mazhar olduktan sonra huzûruna gitmeyi cok arzu ediyordum. NihĂ‚yet 1736 senesinde Rebîul-evvel ayında bir Pazar gunu seher vaktinde evine gittim. Kapıyı calmadan beni karşılayıp, iceri aldı. Cok iltifĂ‚t gosterip, talebeliğe kabûl etti. Boylece Mehmed Emîn TokĂ‚dî hazretlerine talebe oldum. Bir sene sohbetine gelip gitmek sûretiyle, feyzinden istifĂ‚de ederek edeb oğrendim. Bana hĂ‚limi gizlememi emretti. Sonra ikinci seneden îtibĂ‚ren altı sene muddetle bana ilim oğretti. BuhĂ‚rîyi Şerîf'i okuttuğu sırada da bana icĂ‚zet verdi..."
1) Osmanlı Muellifleri; c.1, s.168
2) EsmĂ‚-ul-Muellifîn; c.1, s.405
3) Sefînet-ul-EvliyĂ‚; c.2, s.47
4) Tuhfe-i HattĂ‚tîn; s.3
5) Tam İlmihĂ‚l SeĂ‚det-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1156
6) Rehber Ansiklopedisi; c.16, s.298
7) EsĂ‚mî (Muallim NĂ‚cî

8) İslĂ‚m Âlimleri Ansiklopedisi; c.18, s.150
__________________