Onuncu yuzyılda yaşamış buyuk velîlerden. İsmi İsmĂ‚il bin Nuceyd bin Ahmed bin Yûsuf es-Sulemî. Kunyesi Ebû Amr'dır. Ebû AbdurrahmĂ‚n es-Sulemî'nin dedesidir. İbn-i Nuceyd diye meşhûr olmuştur. Doğum tĂ‚rihi belli değildir. NişĂ‚burludur. 976 (H.366) senesinde Mekke-i mukerremede vefĂ‚t etti.
NişĂ‚bur'da doğup yaşayanEbû Amr bin Nuceyd, kucuk yaştan îtibĂ‚ren Ă‚limlerin ve velîlerin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde bulundu. Cuneyd-i BağdĂ‚dî hazretlerini gorup feyz aldı ve sohbetlerinden istifĂ‚de etti. Ebû Osman el-Hîrî hazretlerine talebe olup, hizmet ve sohbetinde bulundu. Bir ara Ebû Osman el-Hîrî'nin sohbetlerinden uzaklaştı. Bu hĂ‚li kendisi şoyle anlattı:
İlk defĂ‚ Ebû Osman Hîrî'nin meclisinde tovbe ettim. Bir sure sonra tekrar gunĂ‚h işlemeye başlayınca, sohbetlerini terk ettim. Bu zĂ‚tı ne zaman gorsem, utancımdan kacardım. Fakat bir gun beni gorunce; "Yavrucuğum, gunahsız ve temiz olduğun surece duşmanlarınla oturma. Cunku duşman sendeki kusuru gorur ve bundan dolayı sevinir. Buna da sen uzulursun. Gunah işlemen gerekiyorsa, gene bizim yanımıza gel, biz sana katlanırız. Boylece duşmanın istediği duruma duşmuş ve onu sevindirmiş olmazsın." deyince, gunah işlemekten vazgectim ve samîmî bir şekilde tovbe ettim.
Ebû Osman el-Hîrî hazretlerinin hizmet ve sohbetinde olgunlaşıp kemĂ‚le gelen İbn-i Nuceyd, yuksek haller ve kerĂ‚metler sĂ‚hibi bir velî oldu. Pekcok hadîs-i şerîf ezberleyip rivĂ‚yet etti.Amellerinde sĂ‚deceAllahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sına kavuşmayı gĂ‚ye edindi. RiyĂ‚dan ve gosterişten uzak, sĂ‚de bir hayat yaşamaya calıştı.
İbn-i Nuceyd, Ebû Amr ZuccĂ‚cî'ye; "Farz namazlarda ilk tekbiri getirirken neden hĂ‚lin değişiyor?" diye sordu. ZuccĂ‚cî şoyle cevap verdi: "Bir farza sıdk ve doğrulukla başlamamak husûsunda korkuyorum. Bir kimse "Allahu ekber" (Allah en buyuktur) der de kalbinde O'ndan buyuk bir şey bulunursa veya omur boyunca O'ndan başka birinin yuceliğini ve buyukluğunu kabûl ederse, kendini kendi diliyle yalanlamış olur."
Ebû Osman el-Hîrî hazretlerinin en son vefĂ‚t eden talebesi olan Ebû Amr bin Nuceyd sohbetleriyle insanlara İslĂ‚miyetin emir ve yasaklarını anlattı. Onların dunyĂ‚ ve Ă‚hirette saĂ‚dete, mutluluğa kavuşmaları icin gayret etti. İnsanların hayırlı işler yapmasını ve iyi kimselerle berĂ‚ber bulunmasını tavsiye etti.
Bu hususta buyurdu ki: "Allahu teĂ‚lĂ‚ bir kuluna hayır murĂ‚d ederse, ona sĂ‚lih ve ihtiyar zĂ‚tlara hizmet etmeyi, onların istedikleri işleri yapmayı, hayır yollarına girmeyi ve bu hayırları gormeyi nasîb eder."
"Kula lĂ‚zım olan şey, sunnete uygun olarak kulluğa yapışmak ve bu yolda yurumektir."
"Faydasız ilim, sĂ‚hibine faydadan cok zarar verir."
"Tasavvuf nedir?" diye soran birisine buyurdu ki: "Tasavvuf, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emir ve yasaklarına uymakta sabr etmektir."
Nefsinin arzularına muhĂ‚lefet eden İbn-i Nuceyd hazretleri; "Bir kimsenin gozunde nefsinin değeri olursa, ona işlediği gunĂ‚h basit gelir."
"Bana nasîhat et." diyen birisine; "İlim ile meşgûl ol. Butun muslumanlara hurmet et. Gunlerini boş gecirme. İnsanların arasında garib ol. İlim ve muslumanlara hurmet ile meşgûl olman, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emirlerinden sana bir hissedir."
Ceşitli zamanlarındaki nasîhatlerinde buyurdu ki:
"Kim bir şeyin ona faydalı veya zararlı olduğunu bilmezse, cehĂ‚letini ortaya koyar."
"Halkın karşısındaki îtibar ve mevkiini bir tarafa atıverenin, dunyĂ‚dan ve dunyĂ‚ ehlinden yuz cevirmesi gĂ‚yet kolay olur."
"İnsanı terbiye etmek, ona ihsĂ‚nda bulunmaktan daha hayırlıdır."
"Emirleri hafif tutmak, o emri veren Ă‚miri az tanımaktan ileri gelir. Eğer kul, emir veren, Ă‚mir olan Allahu teĂ‚lĂ‚yı tam hakkı ile tanırsa, emirlerini hafif gormez."
Âlimlere ve velîlere karşı cok saygı duyardı. Şah ŞûcĂ‚ KirmĂ‚nî hakkında şoyle buyurdu:
Şah ŞucĂ‚ KirmĂ‚nî'nin hatĂ‚ etmeyen keskin bir firaseti vardı. Şoyle derdi: "Harama bakmaktan gozu muhĂ‚faza edenin, kendini nefsĂ‚nî arzulara kapılmaktan koruyanın devamlı murĂ‚kabe ile bĂ‚tınını, kalbini sunnete tĂ‚bi olarak zĂ‚hirini îmĂ‚r edenin ve helĂ‚l lokma yemeyi alışkanlık hĂ‚line getirenin firĂ‚seti şaşmaz. FirĂ‚seti tam isĂ‚bet kaydeder."
İbn-i Nuceyd hazretleri ince bir duşunce tarzına sĂ‚hipti. Naklederler ki: Ebû KĂ‚sım NasrĂ‚bĂ‚dî onunla birlikte SemĂ‚ meclisindeydi. Ebû KĂ‚sım NasrĂ‚bĂ‚dî'ye; "Bu SemĂ‚ı neye gore dinliyorsun?" diye sordu. Ebû KĂ‚sım; "Oturup gıybet yapmaktan ve bunu dinlemektense semĂ‚ dinlemek daha iyidir." cevabını verdi. Bunun uzerine İbn-i Nuceyd hazretleri; "SemĂ‚ esnĂ‚sında yapmama gucune sĂ‚hib olduğun bir hareket senden sĂ‚dır olsa, yuz yıl gıybet etmek ondan iyidir." buyurarak semĂ‚nın uygun olmadığını bildirdi.
Allahu teĂ‚lĂ‚dan, O'nun rızĂ‚sından başka bir şey istemeyeceğim diye soz vermiş ve ahdine kırk yıl sĂ‚dık kalmıştı. Evli bir kızı vardı. Bu kızı hastalanmıştı. Doktorlar tedĂ‚visinden Ă‚ciz kalmışlardı. Bir gece dĂ‚mĂ‚dı hanımına; "Sendeki bu derdin devĂ‚sı babandadır." dedi. Hanımı; "Nasıl?" diye sordu. "Baban kırk yıldır Allahu teĂ‚lĂ‚ya rızĂ‚sından başka bir şey istemeyeceğine dĂ‚ir soz vermiştir. ŞĂ‚yet ahdini bozup duĂ‚ edecek olursa, Hak teĂ‚lĂ‚ sana şifĂ‚ verir." dedi. Kadın gece yarısı babasının yolunu tuttu.
İbn-i Nuceyd hazretleri gece vakti kızını gorunce; "Yavrum! Bu vakitte senin buraya gelmene sebep nedir?" dedi. Kızı; "Senin gibi bir babam var. Allah'ın dînindeki huznun fazîletini senden dinleyeyim diye geldim. Ayrıca yaşamak ve Allahu teĂ‚lĂ‚yı zikretmek istiyorum. Hak teĂ‚lĂ‚nın hastalığıma şifĂ‚ vermesi icin duĂ‚ etmeni arzû ediyorum." dedi. İbn-i Nuceyd hazretleri; "Ahdi bozmak cĂ‚iz değildir. Sen eğer bugun olmezsen, yarın oleceksin. Olecek olanın olmesi iyidir. Babasının ciğerpĂ‚resi buradan uzaklaş, beni gunaha sokma. ŞĂ‚yet senin icin ahdimi bozarsam, sen iyi bir evlĂ‚d olmazsın." dedi. Kızı; "O halde vedĂ‚laşalım, zîrĂ‚ bana oyle geliyor ki, ecelim yakındır. Bu hastalıktan kurtulamayacağım." dedi. İbn-i Nuceyd buyurdu ki: "Gelir cenĂ‚ze namazını kılarım." Bunun uzerine kızı babasına vedĂ‚ edip ayrıldı. Evine varıncaya kadar hastalığı iyileşip sıhhatine kavuştu. HattĂ‚ babasının vefĂ‚tından sonra kırk sene daha yaşadı.
Omrunu İslĂ‚miyeti oğrenmek ve insanlara anlatmakla geciren İbn-i Nuceyd hazretleri, hac vazîfesini yerine getirmek uzere gittiği Mekke-i mukerremede 976 (H.366) senesinde vefĂ‚t etti. Orada defnedildi.
1) Tezkiretu'l-EvliyÂ; c.2, s.220
2) RisĂ‚le-i Kuşeyrî; s.171
3) TabakĂ‚tu's-Sûfiyye; s.454
4) TabakÂtu'l-KubrÂ; c.1, s.120
5) ŞezerĂ‚tu'z-Zeheb; c.2, s.245
6) Hilyetu'l-EvliyÂ; c.10, s.379
7) NefehÂtu'l-Uns; s.269
8) Sefînetu'l-EvliyĂ‚; s.154
9) TabakÂtu'l-EvliyÂ; s.107
10) İslĂ‚m ÂlimleriAnsiklopedisi; c.4, s.191
__________________
İbn-i Nuceyd
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●40 Görüntüleme