Hz, Tuleyb (r.a.) cevval, atılgan ve cesur bir gencti. Ruhu şirk dumanlarıyla ka*rar*mayan temiz bir delikanlıydı. Henuz 14-15 yaşlarında, cocuk denecek bir cağda olma*sına rağmen akl-ı selimi ona yardım etmiş, Peygamberimizin nu*ruyla muşerref olma bahtiyarlığını kazanmıştı.
İslam’ın ilk yıllarıydı… Peygam*berimiz, Hz. Erkam’ın evinde bulunuyor, gizli olarak hakka daveti surduruyor*du. Hz. Tuleyb, hic kimseden cekinip urkmeden, Re*sû*lul*lah’ın ikamet ettiği eve gitti. KÂinatın Efendisi’ne teslim olarak iman etti, hidayet halkasına girdi.
Hz. Tuleyb heyecanlıydı. İmanın kutsi feyzi kalbini aydınlatmış, Peygambe*r’in engin şefkati gonlunu ışıklandırmıştı. Bu mujdeyi en cok sevdiği annesine acmak icin sabır*sızlanıyordu. Fakat annesinin bunu nasıl karşılayacağını merak ediyordu. Acaba ken*disine kızar mıydı? Cunku ona haber vermeden İlahî dave*te icabet etmişti.
Eve geldi, annesini gorur gormez, “Anneciğim, ben Musluman oldum. Hz. Muhammed’in (a.s.m.) dinine girdim, ona tabi oldum!” diye sevincini dile getir*di.
Asil bir aileye mensup olan ve Sevgili Peygamberimizin halası bulunan anne*si Erva, biricik oğlunun sevincini paylaştı. Onu tebrik ettikten sonra şoyle ko*nuştu:
“Oğlum, hic şuphesiz, dayının oğlu, senin yardımına herkesten daha cok layıktır. Vallahi eğer onu erkeklere karşı korumaya gucumuz yetseydi, her tur*lu tecavuze karşı koyar, onu korurduk!”
Annesinin kendisini anlayışla karşıladığını gorunce Hz. Tuleyb, daha da ce*saret*len*di. Annesi henuz Musluman değildi, ama kardeşinin oğluna bir zarar gelmemesini icten arzu ediyordu. Hz. Tuleyb bu tatlı havadan istifade ederek annesine de iman balını tattırmak istedi, “Anne,” dedi, “senin Musluman olma*na ve ona uymana engel olan şey nedir? Bak işte, kardeşin Hamza da Musluman oldu.”
Oğlunun bu teklifi karşısında anne biraz yumuşadıysa da, eski inanclarını terk etmek kolay olmuyordu. “Ben şimdi bekleyeyim, kız kardeşlerim ne yaparsa ben de oyle yapar, sonra onlardan birisi olurum.” dedi.
Annesinin tereddut icinde olduğunu goren Tuleyb icin yapacak bir şey yoktu. Onun hidayeti icin dua etmekten başka bir şey yapamazdı. Daha sonra şoyle de*di:
“Oyleyse anneciğim, sen İslamiyet’i kabullenip onu tasdik edinceye ve ‘Al*lah’tan başka ilah yoktur.’ diyerek şehadet getirinceye kadar ben de senin icin Al*lah’a niyazda bulunur, dua ederim.”
Oğlunun bu candan temennisini boş bırakmak istemeyen Erva bint-i AbdulmuttÂlib hemen şehadet getirdi ve Musluman oldu.[1]
Hz. Tuleyb yaşından beklenmeyen bir atılganlıkla mucadelede bulunuyor, Re*sû*lul*lah’a dil uzatan, onun aleyhinde konuşan muşrikleri susturmak icin calı*şıyordu. Bir seferinde Peygamberimize eziyet verip sıkıntıya sokmak icin her turlu yola başvuran Ebû Cehil’i gozune kestirmişti. Başına sert bir darbe vura*rak yardı, kanlar icinde bıraktı. Etrafta bulunan muşrikler Hz. Tuleyb’i yakala*yıp bağladılar. Dayısı Ebû Leheb onu muşriklerin elinden kurtardı, salıverdi.
Daha sonra bazıları Hz. Erva’nın yanına giderek oğlunun aşırı hareketinden dolayı şikÂyette bulundular: “Oğlun Tuleyb’in yaptıklarını gormuyor musun? Kendisini Muhammed’in yoluna adamış.”
Hz. Erva, muşriklere karşı şu cevabı verdi:
“Onun en hayırlı gunleri Muhammed’e (a.s.m.) yardımcı olduğu gunlerdir. Cunku Muhammed (a.s.m.), Allah tarafından hak Peygamber olarak gonderil*miştir.”
Muşrikler busbutun şaşırmışlardı. İyice emin olmak icin “Sen de mi Muham*med’e tabi oldun yoksa?!” diye sordular. Aldıkları cevap “Evet.” oldu.
Sonra oradan Ebû Leheb’e giderek, kız kardeşinin Musluman olduğunu bil*dirdiler.
Kız kardeşinin Musluman olduğunu haber alan Allah duşmanı Ebû Leheb, yanına gelerek cıkıştı, azarladı ve atalarının dinini bıraktığı icin ayıpladı.
Bunun uzerine Hz. Erva da ona karşılık olarak, “Beni azarlamayı bırak da, git, sen de kardeşinin oğlunun başında bulun. Ona yardımcı ve destek ol veya onun dinine gir.” dedi.
Bu soz uzerine Ebû Leheb, “Onun ortaya cıkardığı yeni din yuzunden butun Arap kabilelerine karşı koymaya bizim takatimiz var mı?!” diyerek inkÂrında ıs*rar etti. Sonra da cekip gitti.[2]
Hz. Erva, Peygamberimize dil uzatanlara gerekli cevabı veriyor, ona gelecek tehlikelere mÂni olmaya calışıyordu. Biricik oğlunu da teşvik ediyor, Re*sû*lul*lah’tan ayrılmamasını tembih ediyordu. Ana-oğul kendi aralarında gucleri nispetinde, şirke karşı mucadele ediyorlardı.
Bir seferinde muşriklerden Avf bin Sabre’nin Peygamberimize kotu soz soy*lediğini duyan Hz. Tuleyb, eline gecirdiği bir deve cenesi kemiğiyle kafasına vurarak onu yaralamıştı. Yine annesine şikÂyete gittiklerinde, Hz. Erva, “Tu*leyb, dayısının oğluna yardım eder. Ondan ne canını esirger, ne de malını…” diye*rek muşrikleri yuzustu geri cevirmişti.[3]
Kucuk yaşta olduğu icin Mekke’de serbest bir şekilde dolaşan Hz. Tuleyb, bir defasında muşriklerden Ebû İhÂb bin Uzeyr’in Kureyşlilerle anlaşarak Peygam*berimize suikast duzenleyeceğini oğrendi. Bu menhus emelini yerine getirmek icin Ebû İhÂb’ın yola cıktığını haber alır almaz onunu kesti, ansızın fırlattığı bir taşla başını yaraladı. Boylece cirkin niyetinin duyulduğunu sezen muşrik, suikastten vazgecti.”[4]
Hz. Tuleyb’in boyle fedaice davranışları muşriklerin mukavemetini kırıyor*du. Fikren İslam’ın yayılmasına guc yetiremeyen muşrikler, hic ummadıkları bir mukavemetle karşılaşınca şaşkına donuyorlardı.
Kureyşliler tarafından goz altına alınan Hz. Tuleyb, ikinci Muhacir kafîlesiyle Habeşistan’a hicret etti. Uc ay kadar orada kaldı. Mekke muşriklerinin Mus*luman oldukları şaiyasını duyunca tekrar Mekke’ye geldiler. Fakat haber asıl*sızdı. Medine’ye hicret başlayınca Hz. Tuleyb de hicret etti. Medine’de Abdul*lah bin Seleme’ye misafir oldu. Daha sonra Peygamberimiz, Tuleyb’le Munzir bin Amr (r.a.) arasında kardeşlik akdi yaptı.[5]
Muşriklere karşı cihat emri başlayınca Peygamber ordusunda Hz. Tuleyb de yer aldı. Bedir Savaşı’nda ustun kahramanlıklar gostererek Allah duşmanlarına karşı dinini korudu. Bundan sonra daha pek cok muharebeye katıldı.
Peygamberimizin vefatından sonra Bizanslılarla yapılan EcnÂdin Savaşı’nda mucahitler arasında Hz. Tuleyb de bulunuyordu. Zafer kazanılmıştı, fakat uc bin kadar şehit verilmişti. Şehitler arasında Hz. Tuleyb de vardı. Tarih Hicret’in 13. yılı, Cemaziyelev*vel ayı idi. Hz. Tuleyb bu sırada 35 yaşındaydı.[6]
Allah ondan razı olsun!

_________________________________
[1]TabakÂt, 3: 123.
[2]age., 8: 42-43; Usdu’l-Gàbe, 3: 65.
[3]el-İsÂbe, 2: 233.
[4]age.
[5]TabakÂt, 3: 123.
[6]age.


KAYNAK
__________________