Esselamu aleykum...

Sahabe efendilerimizin ileri gelenlerinden... Asik oldugum kalplerden birinin sahibi... Anilar ve o...

Hz. TalhĂ‚ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin; "TalhĂ‚ ve Zubeyr, Cennette komşularımdır" hadîs-i şerifiyle medhedilen sahĂ‚bidir.

Hz. TalhĂ‚, ticĂ‚retle uğraştığı icin sık sık Mekke dışına cıkardı. Bu seyĂ‚hatlerinden birinde Şam yakınlarında Busra kasabasında bir panayıra gelmişti. Burada bir rĂ‚hip;

- Panayıra gelenlere sorun; iclerinde Mekke'den gelen var mı? diye seslendi. TalhĂ‚ bin Ubeydullah:

- Evet, ben Mekkeliyim, dedi.

- Ahmed zuhûr etti mi?

- Ahmed kimdir?

- Abdullah bin Abdulmuttalib'in oğludur. Orası O'nun zuhûr edeceği şehirdir. O, peygamberlerin sonuncusudur. Kendisi Harem-i şeriften cıkarılacak, hurmalık, taşlık ve corak bir yere hicret edecektir.

Olan bir şey var mı?

RĂ‚hibin sozleri Hz. TalhĂ‚'nın kalbine yer etti. Acele Mekke'ye geldi ve;

- Olan biten bir şey var mı? diye sordu.

- Evet var. Abdullah'ın oğlu Muhammed-ul-emin, peygamberliğini ilĂ‚n etti. Ebû Bekir de ona uydu, dediler.

Bunun uzerine doğruca Hz. Ebû Bekir'in yanına gitti. Ona:

- Sen Muhammed aleyhisselĂ‚ma tĂ‚bi' mi oldun? diye sordu. Hz. Ebû Bekir:

- Evet, tĂ‚bi oldum. Sen de hemen O'na git, huzûruna gir, kendisine tĂ‚bi ol! Cunku O, Hak ve gerceğe da'vet ediyor, dedi.

Bunun uzerine Talha bin Ubeydullah, rĂ‚hibin soylediklerini anlattı. Sonra birlikte Resûlullaha gidip, Musluman oldu. RĂ‚hibin sozlerini Peygamber efendimize de anlattı. Resûlullah efendimiz tebessum ettiler.

TalhĂ‚ bin Ubeydullah, Musluman olduğu zaman, en yakın akrabĂ‚ları dĂ‚hil olmak uzere Mekke muşriklerinden cok işkence gordu. Evine hapsedildiği gibi, ac ve susuz bırakıldı. Kardeşi Osman da, onun vĂ‚sıtasıyla îmĂ‚n etmiş, bu işkencelere o da tĂ‚bi tutulmuştu. Hele namazlarını edĂ‚ edecekleri zaman cektikleri sıkıntı ve kendileri revĂ‚ gorulen işkence, tahammulu mumkun olmayan cinstendi.

Nevfel bin Huveylid bin Adeviyye, adamları ile birlikte Hz. Ebû Bekir ve Hz. TalhĂ‚'yı yakalayarak iple bağladılar ve işkence yaptılar. Teymoğulları da onlara sĂ‚hip cıkmadı. Bu hĂ‚diseden dolayı Ebû Bekir ve TalhĂ‚'ya bitişikler mĂ‚nĂ‚sına gelen karînĂ‚n dendi.

Dînimden donmem

Hz. Me'sûd bin HırĂ‚ş, gorduğu bir hĂ‚diseyi şoyle nakleder:

SafĂ‚ ile Merve arasında dolaşırken, elleri boynuna bağlı ve kalabalık bir grup tarafından tĂ‚kib edilen bir delikanlı gordum. EtrĂ‚fındakilere dedim ki:

- Bu kimdir, hangi sucu işledi de boyle bağladınız?

- Bu TalhĂ‚ bin Ubeydullah'dır. Atalarının yolundan saptı.

- Ya şu kadın kim ?

- Onun annesi Sa'ba binti Hadramî'dir.

TalhĂ‚ bin Ubeydullah, butun bu akıl almaz sıkıntılara goğus geriyor:

- Beni oldurseniz de dinimden asla donmem, diye karşılık veriyordu.

Peygamber efendimiz, Hz. Ebû Bekir'le, Medine-i munevvereye hicret buyurduğu zaman, Hz. TalhĂ‚ ticĂ‚ret icin Şam'a gitmiş ve donerken Medîne'ye uğramıştı. Peygamber efendimizin orada olduğunu oğrenince, kervandaki mallardan vazgecip Medîne'de kaldı. Âilesini de getirterek muhĂ‚cirînden oldu.

Uhud savaşı

Uhud'da; EshĂ‚bı kirĂ‚m, Peygamberimizin etrĂ‚fında toplanmışlar, canlarını siper edip O'nu muhĂ‚fazaya calışıyorlardı. Hz. TalhĂ‚ bin Ubeydullah da bunlar arasında olup, Resûlulahın yanından ayrılmamıştı.

Uhudda Muslumanlar birara şaşkınlık icinde bulunup dağıldıkları zaman, sevgili Peygamberimiz;

- Ey Allahın kulları bana doğru geliniz! Ey Allah'ın kulları bana doğru geliniz! buyurarak seslenince ancak otuz sahĂ‚bî gelebilmişti ve Peygamber efendimiz muşrikler tarafından tamĂ‚men kuşatılmıştı.

Muşriklerin iyice yaklaştıkları bir sırada, Peygamberimiz;

- Şunları kim karşılar, kim durdurur? buyurdu.

Herkesten once...

Talh bin Ubeydullah hazretleri;

- Ben YĂ‚ Resûlallah! deyip ileri atılmak istedi.

Peygamber efendimiz;

- Senin gibi daha kim var? buyurdular. Medîneli sahĂ‚bîlerden biri;

- YĂ‚ Resûlallah! Ben! diyerek izin istedi. Sevgili Peygamberimiz;

- Haydi, sen karşıla! buyurunca Medîneli SahĂ‚bî ileri fırladı ve muşriklerin uzerine atıldı. Eşine rastlanmadık kahramanlıklar gosterdi. Bir kac îmĂ‚nsız oldurdukten sonra şehĂ‚det şerbetini icti.

Resûl-i ekrem efendimiz, yine;

- Şunları kim karşılar, kim durdurur? buyurdular.

Herkesten once yine Talh hazretleri:

- Ben YĂ‚ Resûlallah! diyerek ileri cıktı.

Peygamber efendimiz;

- Senin gibi daha kim var? diye sorunca, Ensardan bir mubÂrek;

- Ben karşılarım yĂ‚ Resûlallah! dedi.

- Haydi onları sen karşıla!

O da muşriklerle carpışa carpışa şehid oldu.

Bu şekilde Peygamber efendimizin o anda yanında bulunan butun sahĂ‚bîler vuruşa vuruşa şehĂ‚dete erdiler. KĂ‚inĂ‚tın sultĂ‚nı efendimizin o anda yanında TalhĂ‚ bin Ubeydullah hazretlerinden başka kimse kalmamıştı.

Hz. TalhĂ‚, Resûlullaha bir zarar erişir diye endişe ediyor, dort bir tarafa koşuyor, kĂ‚firlerle kıyasıya carpışıyordu. Onun bu kadar seri kılıc sallaması, bir anda Resûlulahın her tarafındaki duşmana karşılık vermesi, ok, kılıc darbelerine vucûdunu kalkan yapması, eşine rastlanmayacak bir hĂ‚diseydi.

Hz. TalhĂ‚, pervĂ‚ne gibi donuyor, kendisine değen kılıc darbelerine hic aldırmıyordu. Dileği, KĂ‚inĂ‚tın sultĂ‚nını korumak, bu uğurda diğer kardeşleri gibi şehîd olmaktı. Vucûdunda yara almayan yer kalmamıştı, elbisesinde kandan başka bir şey gorunmez olmuştu. Fakat o, buna rağmen dort bir tarafa yetişiyordu.

Sevginin işĂ‚reti

Muşriklerden cok keskin nişancı, attığını vuran MĂ‚lik bin Zubeyr adlı bir okcu vardı. Bu muşrik Peygamber efendimize nişan alıp bir ok attı. Resûlullaha doğru gelen bu oka, başka başka hic bir şekilde karşı koyamıyacağını anlayan Hz. TalhĂ‚, elini acarak oka karşı tuttu. Ok elini parcaladı.

Hz. TalhĂ‚'nın atılan oka karşı elini tutması, candan cok otelere yukselmiş aşkın, kemĂ‚le gelmiş bir îmĂ‚nın, muhabbet ile dolu bir kalbin, anlatılamıyan bir sevginin fiili olarak ortaya cıkmasıdır.

Uhud savaşında muşriklerin saldırdığı ve Resûlullah efendimiz ve Talha bin Ubeydullah'ın yanında kimse kalmadığı anda, Hz. Ebû Bekir ve Sa'd bin Ebî VakkĂ‚s hazretleri, Resûl-i ekrem efendimizin yanına yetiştiler.

Yiğitlerin efendisi Hz. TalhĂ‚ da bu arada kan kaybından sıcak toprağa duşup bayıldı. Her yeri kılıc, mızrak ve ok darbeleriyle delik deşikti. Altmış altı buyuk yarası sayılamayacak kadar da kucuk yarası vardı.

Yuzune su serptiler

Sevgili Peygamberimiz, Hz. Ebû Bekir'e, hemen Hz. TalhĂ‚'ya yardıma koşmasını emrettiler. Ebû Bekr-i Sıddîk, Hz. TalhĂ‚'nın ayılması icin mubĂ‚rek yuzune su serpti. TalhĂ‚ bin Ubeydullah hazretleri ayılır ayılmaz;

- YĂ‚ EbĂ‚ Bekir! Resûlullah nasıl?

- Resululah iyidir. Beni O gonderdi

- Allahu teĂ‚lĂ‚ya sonsuz şukurler olsun. O sağ olduktan sona her musîbet hictir.

O sırada bir kac sahĂ‚bi daha yetişti. Âlemlerin efendisi, Hz. TalhĂ‚'nın yanına teşrîf ettiler. Yaralı mucĂ‚hid, sevincinden ağladı. Peygamber efendimiz, onun vucûdunu mesh ettikten sonra, ellerin acıp;

- Allahım! Ona şifĂ‚ ver, kuvvet ihsĂ‚n eyle! diye duĂ‚ buyurdular.

Resûl-i ekrem efendimizin bir mu'cizesi olarak, Hz. TalhĂ‚ sapa sağlam ayağa kalktı ve tekrar duşmanla harbetmeye başladı. Sevgili Peygamberimiz onun icin buyurdu ki;

- Uhud gunu, yer yuzunde sağımda CebrĂ‚il'den, solumda TalhĂ‚ bin Ubeydullah'dan başka bana yakın bir kimsenin bulunmadığını gordum. Yeryuzunde gezen Cennetlik bir kimseye bakmak isteyen, TalhĂ‚ bin Ubeydullah'a baksın!

Yine Uhud'da İbni KĂ‚mia kĂ‚firi Peygamberimizi oldurmeye yemin etmiş idi. Heryerde Resûlullahı arıyordu. Peygamberimizin uzerinde iki zırh vardı. Başında da miğfer bulunuyordu. İbni KĂ‚mia Resulullaha kılıcı ile saldırdı.

Kılıc darbesi ile Resûlullahın mubĂ‚rek omuzları yaralandı. Diğer bir saldırı neticesinde Resûlullah efendimiz, Ebû Âmir tarafından kazılan cukura duştu. Miğferinin iki halkası mubĂ‚rek yuzune battı. İlk yetişen Ali bin Ebî TĂ‚lib oldu. Talha bin Ubeydullah ile birlikte cukurdan cıkardılar.

Peygamber efendimiz bundan sonra Uhud dağındaki kayalığa cıkıp dinlenmek istediler. Fakat cok yorgun idiler. Hz. Talha:

- YĂ‚ Resûlallah! Ben sizi cıkartayım, diyerek, hemen yere coktu. Peygamber efendimizi sırtına alıp kayalığa kadar cıkardı. O zaman Resûl-i ekrem efendimiz buyurdu ki:

- Talha Resûlullaha yardım ettiği zaman Cennet ona vĂ‚cib oldu.

TalhĂ‚ bin Ubeydullah, Uhud Harbi'nden Mekkenin fethine kadar gecen sure icinde yapılan butun savaşlara katıldı. Ayrıca Hudeybiye'de Bî'Ă‚t-ı RıdvĂ‚n'da ve Huneyn savaşlarında bulundu.

FeyyĂ‚z lakabını aldı

Tebuk gazvesinden herkes elinden gelen gayretle orduyu techiz etmek, (donatmak) icin uğraşırkan, o da, herkesle yarışırcasına, varını yoğunu nesi varsa sarfetmiş, bundan dolayı, FeyyĂ‚z lakabını almışıtır.

Hz. Ebû Bekir'in hilĂ‚feti zamĂ‚nında da butun savaşlara katıldı. Hz. Ebû Bekir hastalandığında, yerine kimin halîfe olacağını Hz. TalhĂ‚ ile istişĂ‚re etmiş ve o da ;

- Hz. Omer bu makĂ‚ma en cok lĂ‚yık olan zĂ‚ttır. CenĂ‚b-ı Hak sana; "Muslumanların işini kime terk ettin?" derse, acık bir alınla ve musterih olarak; "Hz. Omer'e bıraktım" dersin, diye tavsiyede bulunmuştu.

TalhĂ‚ bin Ubeydullah, Hz. Omer zamĂ‚nında şûra meclisi uyesi idi. Halife Omer her hususta onun re'yine murĂ‚caat ederdi. Hz. Omer'in vefĂ‚t etmeden once halîfe secilmek uzere aday gosterdiği altı zĂ‚ttan birisi de TalhĂ‚ bin Ubeydullah'dır.

TalhĂ‚ bin Ubeydullah, Cemel vak'asında şehid oldu. Hz. Ali harp meydanı gezerken, Hz. TalhĂ‚'yı olenler arasında gorunce, uzuldu ve cok ağladı. Kucağına aldı. Yuzundeki toprakları sildi ve;

- Ey TalhĂ‚! SemĂ‚nın yıldızları altında seni toprağın uzerinde serili gormek bana pek ağır geldi ve beni kalbimden vurdu. Keşke yirmi yıl once olseydim, buyurdu. Namazını kendi kıldırdı.

Bana eziyet veriyor

VefĂ‚tından yirmi yıl sonra kızı Âişe, bir gece ru'yĂ‚sında babasını gorduğunde;

- YĂ‚ Âişe! Kabrimin bir tarafından sızan su bana eziyet veriyor, beni buradan cıkar da başka yere defnet, diye tenbih buyurdu.

Bunun uzerine kızı Âişe! cok uzuldu ve akrabĂ‚larından bĂ‚zılarını alarak kabr-i şerifini actılar. Sızan sudan dolayı vucûdunun bir tarafı hafif yeşillenmiş, diğer yerleri yeni defnedilmiş ve bir kılına dahi zarar gelmemiş buldular ve bir başka kabre naklettiler.

Hz. TalhĂ‚, EshĂ‚b-ı kirĂ‚mın en ustunlerinden olup kavuşamadığı fazilet sĂ‚dece HulefĂ‚-î rĂ‚şidin derecesi olmuştur. Peygamber efendimiz buyurdu ki:;

- Yeryuzunde Cennet'lik bir kimse gormek isteyen, TalhĂ‚ bin Ubeydullah'a baksın!

Hz. Âişe anlatır:

Bir gun Ebû Bekir-i Sıddîk Resûlulahın yanına girmişti. Resûlulah ona;

- YĂ‚ EbĂ‚ Bekir! Sen, Atîk ya'nî Allahu teĂ‚lĂ‚nın Cehennem'den Ă‚zĂ‚d ettiği kişisin, buyurdu. Ondan once once kimseye boyle Atîk ismi verilmemişti.

Sonra TalhĂ‚ bin Ubeydullah iciri girdi. Resûlullah efendimiz ona da buyurdu ki;

- Ey TalhĂ‚! Sen de şehîd olmayı bekliyenlerdensin.

Hz. Talha, Zi'l-KarĂ‚de gazvesinde mucĂ‚hidlerin susuz kalmaması icin kuyu satın alıp onu mu'minlere vakfetmiş idi. O zaman kuyu satın almak ve vakfetmek cok buyuk comertlikti. Zu'l-Usra gazvesinde ise savaşa katılanları tek başına doyurmuştur.

Gunluk geliri bin altın idi. Oksuzleri gozetir, fakirlerin ihtiyaclarını gorur, bicĂ‚relere yardım eder. MuhtĂ‚c olanlara para verirdi. Teymoğulları'nın butun muhtacları, onun yardımları altında idi. Hz. TalhĂ‚, bunların dullarını evlendirir, borclularının borclarını oderdi.

Bir gun bir Bedevî, Hz. TalhĂ‚'ya gelip, akrabĂ‚lık iddiasında bulunarak yardım istedi. Hz. TalhĂ‚ akrabĂ‚lık bağının cok onemli olduğunu soyleyerek, bir arĂ‚zisi bulunduğunu istediği takdirde onu almasını, veya satıp parasını vermeyi teklif etti. Bedevî, parasını almak isteyince, arĂ‚ziyi Hz. Osman'a satıp parasını Bedevîye verdi.

AhlĂ‚kını bilirim

EshĂ‚b-ı kirĂ‚mdan bir cok zĂ‚t, Ummi EbĂ‚n hĂ‚tunla evlenmek icin teklifte bulunmuşlardı. Fakat o hic birisini kabûl etmedi. TalhĂ‚ bin Ubeydullah, teklifte bulununca kabûl etti. Sebebi sorulduğu zaman;

- Onun ahlĂ‚kını bilirim. Evine girerken guler yuzle girer, evinden cıkarken mutebessim cıkar, Kendisinden istenildiğinde verir, kendisine bir iyilik yapıldığı zaman teşekkur eder. Bir kusûr gorunce affeder, diye cevap vermiş ve onunla evlenmişti.

Hz. TalhĂ‚ ticĂ‚retle ve zirĂ‚atle meşgûl olup, buyuk ciftlik sĂ‚hibi idi. Kendisinin Hayber'de ve Irak'ta cok arĂ‚zileri vardı. Boyle buyuk bir zenginliğin icinde bulunmasına rağmen, gĂ‚yet az yer, israf etmez ve isrĂ‚f edenleri sevmezdi.
__________________