











مُحَمَّدْ إبِنْ عَبْدُ الله
“Ber (RadiyALLAHu anhu)'dan; Resûlullah (Sallal-lahu aleyhi vesellem) kadar guzel kimse gormedim. Kırmızı hırkasını giymiş, sacları omuzlarına yaklaş-mıştı.”
(Sunen-i ibn-i MÂce, Cild 9, Hadîs No: 3635.)
(Sunen'un Neseî, Cild 7-8, Hadîs No: 5030)
“...Ziyad bin Husayn babasından naklen anlatıyor:Medine'de Resûlullah'ın yanına gittiğimde bana:Yanıma yaklaş, buyurdu. Yanına yaklaşınca elini sacımın
orgusunun uzerine koydu, sacımı okşadı, bana dua etti.”
(Sunen'un Neseî, Cild 7-8, Hadîs No: 5033)
“...Aişe (RadiyALLAHu anha)'den şoyle demiştir:Resûlullah (SallALLAHu aleyhi vesellem)'ın omuzlarına ulaşmayan ve kulak yumuşaklığını gecen sacı oldu.”
(Sunen-i ibn-i MÂce, Cild 9, Hadîs No: 3635)
“İbn-i Abbas (RadiyALLAHu anhu) tahdis etti. İbn AbbÂs, Abdullah i'bnu'l-HÂris'i, saclarını arkasından toplayıp tepesine bağlamış olarak namaz kılarken gordu.Hemen kalktı ve onun saclarını cozmeğe başladı. Abdullah i'bnu'l-HÂris, namazdan cıktığı zaman İbn AbbÂs'a dondu ve:Senin, benim başımla ne işin var? dedi. Bunun uzerine İbn-i AbbÂs şoyle dedi:- Ben Resûlullah'dan işittim, buyuruyordu ki: - Bu kolları arkadan bağlı olarak namaz kılan kimseye benzer.”
[Sahih-i Muslim, Cild 2, Hadîs No: 232 (492), s. 121]
“...Aişe (RadiyALLAHu anha)'den şoyle demiştir:Resûlullah (SallALLAHu aleyhi vesellem)'ın omuzlarına ulaşmayan ve kulak yumuşaklığını gecen sacı oldu.”
(Sunen-i ibn-i MÂce, Cild 9, Hadîs No: 3635)
“KatÂde (RadiyALLAHu anhu) şoyle dedi:Ben Enes ibn-i MÂlik'e:- Resûlullah (SallALLAHu aleyhi vesellem)'ın sacları nasıldı? diye sordum. Enes (RadiyALLAHu anhu):- O'nun sacları ne kısa, ne kıvırcık, ne de iki kulağı arasına ve boynuna kadar salıverilmiş uzunlukta değil, ikisi arası mutedil bir sac idi, dedi.”
[Sahîh-i Muslîm, Cild 7, Hadîs No: 94 (2338), s. 213-214]
(Sunen-i ibn-i MÂce, Cild 9, Hadîs No: 3634; Şemaili Şerif, Hadîs No: 2, 4, s. 50-51.)
“KatÂde, Enes'den şoyle tahdis etti:- Resûlullah (SallALLAHu aleyhi vesellem)'ın sacları iki omuzu arasını dover dururdu.”
[Sahîh-i Muslim, Cild 7, Hadîs No: 95 (2338), s. 213]
“…İbn-i Abbas (RadiyALLAHu anhu)'dan rivÂyet edildiğine gore Resûlullah (SallALLAHu aleyhi vesellem) şoyle buyurdu demiştir:
- Ben yedi (kemik) uzerine secde etmekle ve (secdeye giderken) sac ve elbiseyi toplamamakla emrolundum.”
(Sunen-i ibn-i MÂce, Cild 3, Hadîs No: 1040-1041; Sahîh-i Buhari Tecrîd-i Sarîh, Cild 2, Hadîs No: 451.)
(Sunen-i ibn-i MÂce, Cild 3, Hadîs No: 884)
“ Peygamberimiz (SallALLAHu aleyhi vesellem) geniş yapılı idi, yuzu ayın ondordu gibi parlıyordu. Orta boydan biraz uzuncaydı, cok uzundan kısa idi. Başı buyuk (yakışıklı) idi.
Sacları ne kıvırcık, ne de duzdu. Sac orgusu cozulduğu zaman ayırırdı, aksi halde oyle orgulu olurdu. (Bir araya topladığı zaman) sacları kulaklarının yumuşağını gecmezdi. Cicek renginde idi. Alnı genişti, kaşları gurdu. Fakat bitişik değildi. Aralarında ofkenin kımıldattığı bir damar vardı. Burnu duzgundu. Sanki bir nur parcasını andırıyordu. Gur sakalı vardı. Yanakları kusursuzdu. Ağzı buyuktu. Dişleri bembeyazdı ve seyrekti. Goğsunden karnına uzanan kıllar gayet ince ve zarifti. Boynu sanki bir gumuş dizisini andırıyordu. Yaratılışı (bunyesi) orta idi.
Bedeni buyuk fakat hic sarkık değildi. Karnı ile goğsu birdi. Geniş goğuslu idi. Omuzları genişti. Mafsalları kalındı. Memelerinin ustu kılsızdı. Bunun dışında kolları, omuzları kıllı idi. Yuksek goğuslu idi. Bilekleri uzundu. Kol kemikleri buyuktu. Guzel bir burnu vardı. Elleri, ayakları sıska değil, buyukce ve guzel idi. El ayası (avucun ici) guzel, ayaklarının altı da fevkalÂde idi. Ayaklarında kıl yoktu, uzerine su dokulduğu zaman durmaz, akardı. Yuruduğu zaman ağır ve dengeli yururdu, yumuşak, fakat suratli bir adıma sahipti. Yuruduğu zaman sanki yuksek bir yerden iniyormuş gibi yururdu.
Donduğu zaman butun vucudu ile donerdi. Gozu daima onune eğikti. Yere bakışı, goğe bakışından daha uzundu. Duşunceli bir bakışa sahipti. AshÂbını onune alıp, oyle yururdu, karşılaştığı kimseye ilk selamı kendileri verirdi.”
[RÂmûzu'l-EhÂdîs, (30. Bolum), Hadîs No: 24]
(ŞemÂil-i Şerif, Hadîs No: 6, s. 52; Sunen-i ibn-i MÂce, Cild 9, Hadîs No: 3634.
“Bera ibn-i Azib (RadiyALLAHu anhu)'den; Resûlullah (SallALLAHu aleyhi vesellem)'i şoyle vasfettiği rivÂyet olunmuştur:
- Nebî (SallALLAHu aleyhi vesellem) uzunla kısa boy arası, mutedil bir endamda yaratılmıştı. Onun iki omuzu arası genişti. İki kulağı yumuşağına kadar inen gur sacı vardı. Ben gunun birinde Resûlullah'ı kırmızı ve yeşil cubuklu bir libas icinde gormuştum. Kati olarak derim ki, ben guzellikte O'na denk olabilecek hic bir şey gormedim.”
Peygamberimiz (SallALLAHu aleyhi vesellem) o kırmızı cubuklu elbisesini sevdiği icin Osmanlı padişahlarından beri kırmızı cubuklu elbiseyi torenlerde genarallerimiz halen giymektedir.
(Sahîh-i BuhÂri Tecrîd-i Sarîh, Cild 9, Hadîs No: 1451)
“Kimin sacı varsa ona ikram etsin.
- Ona ikram nasıl olur ey 'ın Resûl'u diye sordular?
- Hergun onu yağlayıp, taramakla, buyurdu.
(RÂmûzu'l-EhÂdîs, Hadîs No: 5478)
(Kutub-i Sitte, Cild 7, Hadîs No: 2122)
“...Ebû KatÂde (RadiyALLAHu anhu) anlatıyor:
- Ey 'ın Resûlu! dedim. Benim omuzlarıma kadar dokulen (gur) saclarım var, tarayıp tanzim edeyim mi?
- Evet! dedi. Ona ikramda bulun.
Ravi der ki: "Ebû KatÂde “Evet ona ikramda bulun! sozu sebebiyle, gunde iki sefer (bakım yapar ve) saclarını yağlardı.”
(Kutub-i Sitte, Cild 7, Hadîs No: 2122)
“Doğudan başları traşlı kavimler cıkacak, dilleri ile Kur'Ân okuyacaklar, fakat boğazlarından aşağı gecmeyecek, onlar dinden, yaydan okun cıktığı gibi cıkacaklar.” ( Sahîh-i BuhÂri Tecrîd-i Sarîh, Cild 11, Hadîs No: 1783; RÂmûz-ul EhÂdîs, Hadîs No: 1575.)
(RÂmûzu'l-EhÂdîs, Hadîs No: 6294)
Salavat
Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.
Manası:Ey Allahım ! Efendimiz, buyuğumuz Muhammed'e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle.Rahmet et, selametlik ver.



__________________