Kuyruklu yıldızlar, yapılarında kucuk kaya parcacıkları, sıkıştırılmış buz ve tozdan oluşuyor. Cekirdekleri ise kilometrelerce capa erişebiliyor. Einstrup, “Kuyruklu yıldızların her yerde olduğunu ve bazen de Guneş cevresinde komik yorungeler cizdiklerini biliyoruz. Kuyruklu yıldızların yapılarını ve hangi molekulleri icerdiklerini biliyoruz. Yapıları değişkenlik gosterse de genel olarak bir grup buz topu olarak ele alınıyorlar. Ben de bu nedenle kuyruklu yıldızların tek bir grup mu yoksa farklı alt gruplardan mı oluştuklarını incelemek istedim.” dedi.

Var olan kimyasal modelleri kuyruklu yıldızlara uyguladığını soyleyen araştırmacı, protogezegen disklerinin kimyasal yapılarıyla ilgili bir calışmaya imza attı. Odullu araştırmacı Ewine van Dishoeck de projeye yardımcı oldu.
Araştırmacılar, bu yapıların kokeninin daha Guneş Sistemi ilk defa ortaya cıktığında karbonmonoksitin belli bir mesafede donarak buz haline geldiğini acıkladı. Bu seviyelerde sıcaklık, -250 derecelere kadar duşebiliyordu.
Bu donemde buzlu yapılar yavaş ancak kararlı şekilde değişiklikler gosterdi. Bu da neden bu yapıların farklı kompozisyonlara sahip olduğunu gosteriyor.

Araştırmada yalnızca 14 cismin incelenmiş olması, orneklem grubunu oldukca kucuk hale getirmiş olsa da Guneş Sistemi’nin koklerini inceleyen araştırmaların da bu calışmaya yardımcı olacağını soyluyor.
Bazı teorilere gore Dunya’ya yaşam bir kuyruklu yıldız ile geldi. Gorunuşe gore Dunya var oldukca etrafında kuyruklu yıldızlar var olmaya devam etti.