Dunyaya Gelişi, Lakabı ve Kunyeleri
Hz.Ali Oniki İmÂmın ilkidir, aynı zamanda Hz.Muhammed’in dÂmÂdı ve amcasının oğludur. Hz.Ali Hicret’ten 23 yıl once (MilÂdi 598) Recep ayının 13. gununde Mekke’de, KÂ’be-i Muazzama’nın icinde dunyaya gelmişlerdir ve KÂ’be’nin icinde doğan tek kişidir. Baba ve anne tarafından HÂşimi soyundan gelmiştir.
Hz.Peygamber, Hz.Ali’nin doğumunu duyunca amcası Hz.Ebû TÂlib’in evine geldi. Hz.Ali’yi kucağına aldı, dilini ağzına verip emzirdi. Adını sordu, FÂtıma; “Esed koymak istiyorum” deyince Hz.Muhammed; “Hayır” buyurdu. “Onun adı Ali’dir” dedi ve adını “Ali” koydular.
Kunyeleri ise “Ebu’l Hasan” ve “Ebû TurÂb”dır. Hz.Muhammed kendilerine, toprağın babası anlamına gelen “Ebû TurÂb” kunyesini vermişlerdi. Bu yuzden, bu kunyeyi cok severlerdi.
İlk İman Eden Hz.Ali
Hz.Muhammed’e ilk vahiy geldikten sonra; erkeklerden İslÂmlığını ilk izhÂr eden Hz.Ali’dir ve ondan sonra kadınlardan da ilk olarak eşi Hz.Hatice’tul KubrÂ, İslÂmiyet’i kabul etmişlerdir.
Hz.Ali, butun omru boyunca Hz.Muhammed’in en yakınlarından ve yardımcılarından biri olmuş, butun savaşlarda Hz.Peygamber’in yanında savaşmış, bu savaşlarda cok buyuk yararlıklar ve kahramanlıklar gostermiş, canını Hz.Peygamber’in uğruna vermekten hicbir zaman kacınmamıştır.
Hicret Gecesi
Hz.Muhammed hicret edeceği o gece, Hz.Ali’yi cağırdı ve “Bu gece Rabbimin emriyle Mekke’den goc edeceğim ve Sevr mağarasında gizleneceğim; sende benim yatağıma yatacaksın, ne dersin?” buyurmuşlardı. Hz.Ali bu haberi canına minnet bilmiş, şukur secdesine kapanarak kabul etmiştir.
Bu olay munÂsebetiyle, Kur’Ân-ı Kerîm’in Bakara Sûresi’nin:
“İnsanlardan oylesi de vardır ki Allah rızÂsına nÂil olmak icin canını satar ve Allah, kullarını pek esirgeyendir.” meÂlindeki 207. Âyet-i kerîmesi nÂzil olmuştur.
Hz.Muhammed ile Kardeş Olmaları
Hz.Peygamber, Medine-i Munevvere’ye Hicret’lerinden sonra; “Ansar (Yardım edenler)” denilen Medineli Muslumanlarla, “Muhacirun (Gocmenler)” diye anılan ve Mekke’den goc eden Muslumanları, birbirleriyle daha da kaynaştırmak icin kardeş ettiler. Kardeşlik toreni bitince, tek kalan yalnız Hz.Peygamber ile Hz.Ali idiler.
Hz.Ali:
“YÂ Resûlullah! AshÂbını birbirine kardeş ettin; beni ise yalnız bıraktın” dedi.
Hz.Resûl:
“YÂ Ali! Sen; MûsÂ’ya HÂrun ne menziledeyse, bana o menziledesin. Ancak benden sonra Peygamber yok, sen dunyada da benim kardeşimsin, Âhirette de” buyurmuşlardır.
Bedir Savaşında Hz.Ali
Medine’ye Hicret’in 2. yılında, Ramazan ayında vuku bulan ve Ebû Cehil ile diğer muşriklerin onde gelenlerinin olumleriyle sonuclanan Bedir savaşında, Hz.Ali 25 yaşlarında idi ve İslÂmiyet’i koruyanların başındaydı.
Bu savaşta vadideki su kuyuları, daha once gelen muşrikler tarafından zapt edilmişti. AshÂb da geceleyin susuzluk baş gosterince Hz.Peygamber; “Bize kim su getirir.” buyurdular. Hz.Ali, eline bir kırba alıp hayli uzakta olan su dolu kuyuya vardılar; suyla doldurup sahÂbeye ulaştırdılar. Boylece Hz.Ali, Bedir savaşında Kevser sÂkiliğinin bir orneğini gostermiş oldu.
Hz. Fatıma ile Evlenmesi
Hicret’in 2. yılının son ayı olan Zilhicce’de Hz.Muhammed, sevgili tek kızı Hz.FÂtıma’tuz ZehrÂ’yı, Hz.Ali’ye vererek onu kendisine dÂmÂd etmiştir.
Hz.Ali’nin, Hz.FÂtıma ile olan evliliklerinden; Hz.İmÂm Hasan, Hz.İmÂm Huseyin ve doğmadan duşen, adı Hz.Peygamber tarafından konulan Muhsin ile Zeyneb ve Ummu Gulsum dunyaya gelmişlerdir.
Hz.Peygamber’in nesl-i pÂk olan soyları “Ehl-i Beyt’i”, Hz.İmÂm Hasan ve Hz.İmÂm Huseyin’den devam etmiştir.
Uhud Savaşında Hz.Ali
Uhud savaşında, muşriklerden sancağı her kim eline aldı ise o kişiler, Hz.Ali tarafından birer birer katledildiler.
Tarih kitaplarında ve Kur’Ân Âyetlerinde tafsilÂtıyla bildirildiği gibi Uhud savaşında muşrikler bozguna uğrayınca; Hz.Peygamber’in bu savaşta, Abdullah bin Zubeyr’in kumandası altına verilen ve bir gediği korumaya memur edilip;
“Her hÂlde, yerlerinden ayrılmamaları emredilen okcuların” bozgunu gorunce, gÂnimet hırsına duşmeleri ve yerlerinden ayrılmaları yuzunden, cetin bir bozguna uğrayan İslÂm ordusu, Halid bin Velid’in bu gedikten hucumuyla bozulup dağıldı. Abdullah şehit duştu. Hz.Peygamber’in yanlarında, Hz.Ali ile bir kac kişi kaldı. Ancak Hz.Ali, Hz.Muhammed’e saldıranlarla savaşmadaydı; o gun on altı yara almışlardı. Sonra, ashÂbın tekrar Hz.Peygamber’in yanında toplanmaları, Hz.Ali’nin sebÂtı sayesinde olmuştur.
Bu savaşta Hz.Ali muşriklerle savaşırken ve Hz.Peygamber’i korurken elindeki kılıcı kırılmış, bunun uzerine Hz.Muhammed kendi kılıcı olan elindeki meşhur “ZulfekÂr” adlı kılıcı vermişlerdir. O gun Hz.Muhammed, Hz.Ali icin şu meşhur hadîsi buyurmuşlardır:
“L fet ill Ali, L seyfe ill ZulfikÂr”
Anlamı: “Ali’den kahraman yiğit yoktur, ZulfikÂr’dan ustun kılıc yoktur.”
Mekke’nin Fethinde Hz.Ali
Hicret’in 8. yılı, Ramazan ayında Mekke-i Mukerreme fethedildi. Hz.Muhammed, Ka’be-i Muazzama’nın cevresindeki putları kırdılar; icerisine girip oradaki putları da yerlerinden sokerek dışarıya attılar.
Yuksekteki putların kırılması icin Hz.Muhammed, Hz.Ali’ye “YÂ Ali! Omuzlarıma bas cık, şunları indir, kır” diye buyurdular. Hz.Ali, Hz.Muhammed’in omuzlarına basıp putları indirdi. O vakitteki hallerini anlatırken;
“Bana oyle geldi ki, dileseydim goğe ulaşabilirdim” buyurmuşlardır.
__________________
Hz. Ali'nin Hayatı
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●59 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Hz. Ali'nin Hayatı