Buyuk velîlerden. İsmi Ali olup, babasının adı YahyÂ'dır. Nesebi AbdulkÂdir-i GeylÂnî hazretlerine dayanır. 1630 (H.1040) senesinde Suriye'nin Hama şehrinde doğdu.

Babası Yahy bin Ahmed, onun doğduğu gece ruyÂsında AbdulkÂdir-i GeylÂnî'yi gordu. Elinde etrÂfı aydınlatan bir kandil vardı. AbdulkÂdir-i GeylÂnî;

"Ey YahyÂ, Ali'yi al!" deyip ona elinde etrafa ışık sacan kandili verdi. Yahy Efendi sabahleyin kalkınca, hanımını uyanmış ve divanın ustunde oturuyor gordu. Hanımına;

"Bak anlatacaklarımı tasdik et. Sakın şuphe etme!" deyip, ruyÂda gorduklerini olduğu gibi anlattı. Sonra;

"Eğer bir erkek cocuğumuz olursa ismini Ali koyacağız!" dedi. Sabaha karşı Ali GeylÂnî doğdu.

Ali bin YahyÂ, sÂlih ve Âbid bir insan olarak yetişti. Kucuk yaşta Kur'Ân-ı kerîmi, tecvîd uzere okudu. Fıkıh, hadîs, mantık, lugat, sarf, nahiv ilimlerini ve tasavvuf yolunun edebini zamÂnın buyuk Âlimlerinden oğrendi. Bircok Âlimden icÂzet aldı. İnce ve derin meseleleri oğrenmeye cok meraklı idi. İlim ve fazîlet ehli dÂhil kucuk buyuk herkes onu severdi. Akıl, zekÂ, fazîlet, ver ve dindarlık bakımından derecesi cok yuksekti. Âkıl bÂliğ olmadan, babası ile berÂber hacca gitti. Hacdan once, Medîne-i munevveredeHarem denilen yerde iken, ruyÂsında Resûlullah efendimizi gordu.Resûl-i ekrem ona; "Y Ali! Bu sene haccedersin. Hama ve Humus'taki nakîblik vazîfesini sen uzerine alırsın." buyurdu.Bir sure sonraAli GeylÂnî nakîblik vazîfesine tÂyin edildi. Bir sure bu gorevde kaldıktan sonra, Şam bolgesinde KÂdiriyye yolunu insanlara anlatmak icin nakîblikten ayrıldı.

Ali GeylÂnî, insanlara Allahu teÂlÂnın emir ve yasaklarını, iyi ve kotu ahlÂkın neler olduğunu oğretti. Sayısız talebe yetiştirdi. MisÂfirlerine cok ikrÂmda bulunurdu. 1679 (H.1090) senesinde hacca giderken Dımeşk'a uğradı. Yanında coluk cocuğu da bulunuyordu.Şam halkı ve ileri gelenleri, onları buyuk bir hurmet ve ikrÂm icerisinde karşıladı. Şamdaki Âlim, meşÃ‚yih ve askerlerden onun yanına gelmeyen hic kimse kalmadı. Bu sırada Dımeşk vÂlisi Osman Paşa da ona lÂzım gelen hurmeti gosterdi. Hacdan sonra memleketi Hama'ya dondu. Bir muddet sonra Trablus, Şam ve Haleb'e gitti. Uğradığı her yerde ikrÂm ve iltifÂt gordu. Sonra tekrar donduğu Hama'da 1701 (H.1113) senesinde vefÂt etti. Ali GeylÂnî aynı zamanda edîb idi. Bulûğ-ul-Bugye fî Şerhi Manzûmet-il-Hilye, Er-Rıhlet-ul-Mekkiyye adlı eserleri ile şiirlerinin toplandığı bir dîvÂnı vardır.
__________________