EvliyÂnın buyuklerinden. İsmi AbdulkÂdir bin Muhammed bin AbdulkÂdir bin Muhammed bin Yahy bin Muhammed bin Nasr'dır. Seyyid AbdulkÂdir-i GeylÂnî hazretlerinin torunlarından olup, soyu Peygamber efendimize ulaşır, seyyiddir. 1475 (H.880) senesi Mısır'da doğdu. 1569 (H.977) senesinde Hama'da vefÂt etti.

Cezîrî, ilim ve edeb uzere yetişti. Bir zaman KÂhire'ye gelmişti. Orada bir ihtiyÂcı sebebiyle velî bir zÂtın torunu olan İbn-ul-EnbÂbî'ye uğradı. İbn-ul-EnbÂbî onu bir takım uygunsuz sozlerle uzdu. Bunun uzerine Cezîrî kırık bir kalp ile evine dondu. O gece du edip kendisine yapılan muÂmeleyi dedesi AbdulkÂdir-i GeylÂnî hazretlerine arzetti. O gece yarısı kapısı calındı. Kalkıp baktığında İbn-ul-EnbÂbî'yi kapıda gordu. İbn-ul-EnbÂbî ozur dileyip ellerine sarıldı. İhtiyÂcı olan şeyi yerine getireceğini soyledi. Cezîrî buna hayret edip, gece yarısı gelmesinin sebebini sordu. İbn-ul-EnbÂbî yaşlı gozlerle şoyle anlattı:

"RuyÂmda hem AbdulkÂdir GeylÂnî hazretlerini hem de ceddim EnbÂbî'yi gordum. AbdulkÂdir GeylÂnî hazretleri bana; "Eğer deden İsmÂil EnbÂbî bu hususta sana şefÂat etmeseydi, yaptığın işten dolayı cez gorecektin." dedi. Dedem de dedi ki: "Şimdi, kalk, yastığının altındaki yılanı oldur." Bu korkuyla kalktım, yastığımı kaldırdığımda bir yılan gordum ve onu oldurdum. HatÂmı anladım ve bu vakitte sana geldim." İbn-ul-EnbÂbî, tovbe etti, tekrar tekrar ozur diledi ve hemen Cezîrî'nin ihtiyÂcını karşıladı.
__________________