Kansere bağlı olumler kardiovaskuler sistem hastalıklarına bağlı olumlerden sonra ikinci sırada gelir. Hatta zaman zaman birinci sırayı da almaktadır. Tedavi yaklaşımlarında esas modaliteler radyoterapi (RT), kemoterapi ve cerrahidir. RT ve cerrahi lokal ve bolgesel kontrolu sağlamaya yonelikken kemoterapi sistemik olarak etkilidir. Lokalize hastalık olguların yarısından fazlasında tanı anında mevcuttur. Lokalize hastalıklı olguların % 50'si tek başına RT ile tedavi edilebilir. Tedavisi mumkun olmayan grup hastalarda ise RT palyatif amaclı olarak kullanılır. Dolayısıyla kanser tedavisinde RT vazgecilemez bir bolumu oluşturur. Ancak RT'ye bağlı yan etkilerden biri de bulantı ve kusmadır. İster kur amaclı ister palyatif amaclı tedaviler uygulanırken, en onemli amac hayat kalitesini bozmamak olmalıdır. Bu nedenden dolayı bu yazıda da RT'ye bağlı bulantı ve kusmanın nedenleri, ve tedavisi gozden gecirilecektir.
BULANTI VE KUSMANIN NEDENLERİ
Işınlama sonrası ortaya cıkan bulantı ve kusma kompleks, cok faktorlu klinik bir hadisedir. Bulantı ve kusmayı indukleyen radyasyona bağlı sebepler tablo 1'de gosterilmiştir. Kullanılan radyasyonun “lineer enerji transferi” (LET) yukseldikce bulantı yapma potansiyeli de artar. Her fraksiyon esnasında verilen dozun yuksekliği bulantı riskini orantılı olarak arttırır. Ust karın bolgesine konvansiyonel fraksiyon dozunda tek kez RT uygulandığında 3 hafta icerisinde olguların % 30-50'de bulantı ortaya cıkar. Daha yuksek tek doz RT uygulananlarda (5 Gy< )bulantı daha cabuk ve ciddi şekilde kendini gosterir. Ayrıca bulantı icin kumulatif doz birikiminde eşik değerin 3 Gy olduğu bilinmektedir. Radyoterapi sahası genişledikce bulantı kusmanın gorulme sıklığı artar. En fazla bulantı kusma tum beden ışınlamasında gozlenir. Coccia adlı araştırmacı hafiften orta dereceye kadar kusma oranını 12 Gy'lik tun beden ışınlamasından sonra % 95 olarak bildirmiştir. Ciddi kusma ise % 5 olguda izlenmiştir . Diğer onemlibir faktor de ışınlanan bolgedir. Abdomen ve pelvik bolge (batın) en hassas bolgelerdir. Şekil 1' de ışınlanan bolgelere gore bulantı potansiyeli gosterilmiştir. İnce bağırsakları radyasyona maruz kalmayı takip eden anlar icersinde bulantıyı tetikleyen maddeler salınmaya başlar. Ayrıca beyindeki “kemoreseptor tigger zon” ust gastrointestinal sistemden giden vagal (mide siniri) uyarımlarla tetiklenerek bulantıyı arttırır. Cubbeddu adlı araştırmacı da seratoninin radyasyona bağlı bulantıda aracı olarak rol oynadığının gostermiştir. Radyoterapi oncesinde veya eş zamanlı olarak kullanılan kematerapotik ajanlar bulantıyı arttıran diğer faktorlerdendir. Tedavi goren bireye ait ozellikler de onemli yer tutar. Bireyin genc erişkin grubunda yer alması, premenopozal kadın olması, kilolu olması, tekrarlayan kusmalardan dolayı bulantıya kendisini şartlamış olması, endişeli olması, daha once taşıt tutması mevcudiyeti, tedavi esnasında kontrol edilmemiş ağrısı olması bulantı ve kusmayı arttırıcı faktorlerdir.
BULANTI VE KUSMANIN TEDAVİSİ
Oncelikle nedenlerin minimuma indirilerek bulantı ve kusma onlenmeye calışılmalıdır. Orneğin uc boyutlu planlama sistemleri, multileaf kolimator kullanımı ışınlanan sahayı daraltarak etkili olabilir. Yuksek fraksiyon dozları yerine konvansiyonel fraksiyon dozları secilebilir. Ayrıca gastrointestinal sistemin bulantı potansiyeli gunun sabah saatlerinde fazla olduğundan hasta tedaviye oğleden sonra alınabilir. Profilaktik olarak antiemetik ilaclar tedavi oncesinde kullanılmaya başlanılabilir (5). Bunlara rağmen bulantı ve kusma ortaya cıkıyorsa antiemetik ilacların kullanımına başlanmalıdır. En sık kullanılan ilaclar noroleptikler, antiemetikler, antikolinerjikler, steroidler, benzodiazepinler, cannibinoidler, benzamidler ve 5-HT 3 reseptor antogonistleridir. Bu ilacların en sık kullanılanları ve kullanım dozları tablo 2'de ozetlenmiştir.
SONUC
5-HT 3 reseptor antogonistlerinin kullanıma girmesi bulantı ve kusmayı kontrol etmede onemli başarı sağlamışlardır. Ancak ozellikle tum vucut ışınlamasında tam başarı elde edilememiştir. Bu yuzden erken ve gecikmiş bulantının kontrolunde daha etkili stratejiler geliştirmek icin yeni calışmalara ihtiyac vardır.
Tablo 1. Radyasyona bağlı bulantı ve kusmada etkili olan faktorler
Tek ve toplam doz
Fraksiyonasyon
Işınlanan saha genişliği
RT sahasındaki organlar
RT tekniği ve ışının enerjisi
Onceki veya eşlik eden tedavi
Kişiye bağlı faktorler
İlac
Doz
Benzamidler

Metaclopiramid
Allizaprid
1-3 mg/kg i.v., p.o., her 2-4 saatte bir
100 mg; i.v., i.m., p.o., her 4-8 saatte bir
Noroleptikler

Klorpromazin
Triflupromazin
Halloperidol
25 mg. i.v., i.m.., her 4-6 saatte bir
10-20 mg. i.v., p.o., her 4-6 saatte bir
1-3 mg i.v., i.m.., her 2-6 saatte bir
Benzodiazepinler

Lorezepam
Diazepam
1-2 mg/m2 i.v., her 4 saatte bir
5-10 mg i.v., i.m., p.o., her 4 saatte bir
Antikolinerjikler

Scopolamin
1,5 mg s.c., her 12-72 saatte bir
Antihistaminikler

Difenhidramin
Prometazin
150 mg p.o., her 4-8 saatte bir
50 mg i.v., i.m., p.o., her 6-12 saatte bir
Steroidler

Deksametazon
Metilprednisolon
4-20 mg i.v., p.o., her 4-24 saatte bir
200-500 mg i.v., her 4-24 saatte bir
Cannibinoidler

Nabilon
Levantradol
1 mg her 12 saatte bir
0.5 mg her 24 satte bir
5-HT3 antagonistleri

Ondansetron
Granisetron
Topisetron
32 mg i.v. 24 saatte bir/ 8 mg. 8-12 saatte bir
3-9 mg i.v., p.o. her 8-24 saatte bir
5-10 mg i.v., p.o., her 24 saatte bir
Tablo 2. Bulantı ve kusma tedavisinde kullanılan ilaclar ve dozları
p.o.: peroral
i.v.: intravenoz
i.m.: intramuskuler
s.c.: subkutan
A B C
Şekil 1: Işınlanan bolgeye gore radyasyonun bulantı potansiyeli yuzdeleri
A) Tum vucut ışınlaması B) Yarım vucut ışınlaması C) Kısmi vucut ışınlaması


[h=2]İstanbul Radyasyon Onkoloğu uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]