HACI MUHAMMED BİLAL NADİR HZ.NİN HAYATI
Kutlubay soyunun bilinen en eski atası tarihte gecen Tatar hanları devrinde, yaşamış olan meşhur "Kubilay Kutlubay" dır. (Kutlubay; hanlık, padişahlık yapıyor ona dayanır).
Bilal Nadir Hz.nin babası Abdullah efendi ve sulalesine; "Kutlubay oğulları" derlermiş. Bilal Nadir Hz.leri. soyadı kanunu cıkınca bu anane bozulmasın diye, soyadlarını "Kutlubay" koymuştur.
Hacı Muhammed BilÂl-i NÂdir Hazretleri Gaziantep' in İslahiye kazası eski adı Erikli Belen yeni adı Kozuluk koyunde 1895 tarihinde dunyaya gelmiştir.
Babası Abdullah Efendi' nin erkek evlÂdı yaşamayınca, tekrar evlenmiş, fakat ondan da erkek evlÂdı olmamıştır .Daha sonra ilk eşinden BilÂl Nadir Hz.leri dunyaya gelmiştir.
Babası Abdullah Efendi, koyun zenginlerinden ve suru sahibi olması nedeniyle Allah’u Teala’ya şukur amacı ile yedi gun ust ustune her gun bir koc kestirip mevlut okutturmuştur.
Abdullah efendi cocuğun hayırlı ve uğurlu olması icin zamanın en meşhur Âlimlerine dualar yaptırmış ve o zamanın en Âlimine cocuğun "ismini ne koyalım?" diye sormuştur.
O zatın "Peygamberimizin ve Muezzin' inin ismi olsun" demesi uzerine babası Abdullah efendi adını Muhammed Bilal koymuştur.
Bilal Nadir Hz.lerinin babasının okumuşluğu olmadığından Kur' an oğrenmesi icin koy hocasına gondermiştir.
Bilal Nadir Hz.lerinin yaşadığı koy yayla seviyesinde olması nedeniyle kışın yağan kardan dolayı yolar kapanmakta bu nedenle cocuklar gidememektedir.Bunun icin babası her gun atının terkisinde goturup, getirip, okumasını, yazmasını temin etmiştir.
Okumayı ve yazmayı tamamen oğrendikten sonra aile buyukleri evde her yemek sofrasında Kur' an okutur, cocuk yaşında olmasına rağmen sesi uzaklara daha iyi duyulduğu icin Ramazan ayında muezzinliği kendisine yaptırırlardı.
Bilal Nadir Hz.leri 15 yaşlarında iken babası vefat etmiş ve evin gecimi uzerine kalmıştır. Bu nedenle Tuccarlık, ticaret, cercilik ve ciftcilik gibi ceşitli mesleklerde calışmıştır.
İlimle amel etme amacı ile yapmış olduğu araştırmalarda tarikattan bahseden Muzekkin Nufus adlı kitapla tanışmış ve bu kitap doğrultusunda amel etmiştir.
Bu kitapta "Şeyhi olmayanın dini tamam değildir. Şeyhi olmayanın Şeyhi şeytÂndır." yazısını okuyunca Şeyh aramaya koyulmuş, bu doğrultuda Gaziantep'te, Kahramanmaraş' ta bir cok Şeyh' lere gitmiş fakat kalbini Mutmain edici (kendisini tatmin edici) bir Şeyh bulamamıştır.
Bu sıralarda ilim ve ibadete cok aşklı, terki dunya etmiş "Sivaslı Osman Efendi" isminde bir dervişle tanışmış,bunu takip eden gunlerde Bilal Nadir Hz.lerinin evinde beraberce gecirdikleri gunler neticesinde kardeş gibi olmuşlardır.
Muzekkin Nufus kitabındaki “Şeyhi olmayanın Şeyhi şeytandır” sozu mucibince Şeyh aramak icin Suriye' ye beraber gitmeye karar vermiş, ve uzerlerine bir kese mecidiye alarak atlı olarak yola cıkarak Suriye hudutuna gelmişler .
Koyde bir adamın ;
”Sizi atla bırakmazlar demesi uzerine o adama atı, diğer birinin de ;”para ile bırakmazlar” demesi uzerine o kimseye de paralarının tumunu keseyle vermişlerdir.
O zaman da huduttan atsız parasız serbest gecilebiliyormuş.
Osman Efendi, "atı ve parayı verme" diye itiraz ediyorsa da Bilal Nadir Hz.leri "Bizim niyetimiz doğru ise at da, para da bizi gelir, bulur. Bunların hepsi Allah (cc)' nun bizi denemesidir" demiştir.
Atı alan kişinin koye gelip halka olayı anlatması uzerine koy heyeti atı hemen o adamdan almış, ve parayı alan kişinin de kumarcı olduğunu bilip, adamın hemen kumar oynamaya gideceğini duşunduklerinden doğruca kumar oynanan kahvehaneye gitmişler.
Tahmin ettikleri gibi, kumar masasının başında kumar oynamaya başlayacağı zaman yetişip, karakol cavuşunun musaadesi ile parayı adamın elinden almışlardır.
Daha sonra bir adamı kendinin atına bindirip atı ve para kesesini Bilal Nadir Hz.leri ve Osman efendiye gondermişlerdir..
At ve paralı olarak hududu gecerek Suriye' de yaptıkları ziyaretlerde duşuncelerine ve Muzekkin nufus kitabındaki aradıkları vasıflara uygun bir Şeyh bulamamış ve geri donmuşlerdir.
Daha sonra Kahramanmaraş' ta; Nakşi Şeyhi Abid Efendi' den ders alarak, orada bulunduğu sure icerisinde murid olarak, muridmiş gibi Şeyh' in hizmetini gormuş, Şeyh' i imiş gibi de Şeyh' inin muşkulunu halletmiştir.
Bir sure sonra oradan da ayrılmak mecburiyetinde kalmış ve son olarak HûlefÂ-i Kadirî'den Şeyh Hafız Ali Efendi' ye gitmiştir.
Abid Efendi gîbi buyuk zat olan Şey Hafız Ali Efendi "Ben sana ders veremem; kim sana ders veririm derse yalan soyler. Sen, Uveysî Veysel Karanî' nin, Şeyhsiz yetiştiği gibi yetişeceksin. (Peygamberimiz, Veysel Karanî'yi Şeyh'siz yetiştirdiği gibi, hic gormeden manen yetişti.) Her yuz yılda bir; aynı Veysel Karanî gibi, Peygamberimizin ruhani yardımı ile Muceddid yetişir. Bunlara Uveysî derler. Sen de bunlardan birisin evine git calış. Allah (cc) sana verecektir" demiştir.
Evinde tek başına muzekkin nufus kitabı mucibince calışan Bilal Nadir Hz.leri bunun yanında cok defalar Şeyh AbdulkÂdir GeylÂni Hz.ni, Nakş-bendî Muhammed Bahaattin Efendiyi ve Seyyid Ahmed-ur RifÂî Hz. lerini ruyasında gormuş ve manevi yardım almıştır.
Ozellikle Hz. Şeyh Abdulkadir-i GeylÂnî Hz.leri kendisine nasıl yatacağını, nasıl uyuyacağını ve nasıl calışacağını uzun uzadıya tarif etmiştir
Bir defasında Şeyh Abdulkadir-i GeylÂnî Hz. leri "O Muzekki-n-nufus kitabında calıştığın cok guzel, bizim ucumuz de sana yardımcıyız. Sen bu uc tarîkatın ucunden de ders verebilirsin" demiş ve daha bir cok izahatlarda bulunmuştur.
Bilal Nadir Hz.leri bir cok defalar Hz. Rasulullah’ ı, Hz. Ali (kv) ve CihÂr-ı YÂrları ruyasında gormuş ve pek cok izahatlar almıştır.
Hadîs-i Şerîf' te:
Aclık Hikmetin bulutudur.
Hadîs-i Şerîf:
Kalpleri hic bir şey oldurmez. Cok yemek yeme oldurur.
(Sunen-i Tirmizî, Cild 4, Hadis N: 2486, sayfa 199)
Mıkdad bin Ma'di kerib (r.a)'den;
İnsanoğlu, karından daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna kendini ayakta tutacak birkac lokma yeter. Şayet (bu miktarın aşılması) kacınılmaz ise bu durumda ucte biri yemeği, ucte biri İcmesi, ucte biri de nefesi icin (ayrılmalı) dır.
Hadîs-i Kudsî:
Ben ilmi aclıkta koydum. Halk onu toklukta arar.
Peygamberimiz (sav), Hır mağarasında calıştığı muddetce az miktarda tuzsuz arpa ekmeği yediğinden Bilal Nadir Hz.leri de bu doğrultuda yedi sene tuzsuz arpa ekmeği yiyip, riyÂzetle, mucahede ile calışmıştır.
Hadîs-i Şerîf:
ManÂ' sı: Nefsinle mucÂhede etmek Rabbınla gorgu getirir.
Yedi sene riyÂzetten sonra kırk gun cileye giren Bilal Nadir Hz.leri cilede bulunduğu sure zarfında bir cok hÂller gormuş ve Allah’u Teala’ya ”Ya Rabb'i Cezbe-i Rahman ver, ManÂ-i Kur'an ver, HelÂk-ı duşman ver." şeklinde ve pek daha bircok dualarda bulunmuştur.
40 Gun suren cileden sonra kendinde tasavvuf, tarîkat ve manevî ilimler başlamıştır..
Yaşamı suresince Gaziantep, Kahramanmaraş ve İslÂhiye'nin koylerinde 15 ca­mi yaptırmış, ne sergi ile ne de makbuzla kesinlikle para toplamamıştır.
İstemezlerin iftira, şikayetleri ve devlete kotu bildirmeleri nedeni ile 36 defa tevkif, 54 defa nezarete alınmış, 100 den fazla da ifade vermiştir. Daha sonra da, 1936-1946 yılları arasında on sene Giresun'a ve 1954-1956 yılları arasında da iki sene de İstanbul' a surgune gonderilmiştir.
Sağlığının en son senelerinde yeni icat olan teyp kasetlerine 100 saat vaaz bandı doldurmuş bu arada "CevÂhir-ul İslÂm, Zuhuratiye-i GeylÂnîye, Haza Kitab-ul Hadîs. Kitab-ı Ummiye" ve benzeri kitapları yazmıştır.Bu kitaplardan o zaman ancak "CevÂhir-ul İslÂm", "Zuhuratiye-i GeylÂnîye" ve bir de hadîs kitabı matbaa da bastırılabilmiştir.Daha sonra kitaplarının tamamı oğlu Hilmi Kutlubay Hz.leri tarafından bastırılmış, yurt icinde illere ve yurt dışındaki ulkelere ucretsiz olarak dağıtılmıştır.
Bilal Nadir Hz.leri vefatına yakın oğlu Hilmi Kutlubay Hz.lerine ayriyeten (ozel) olarak, vasiyet ve nasihatleri olmuştur.
Hilmi Kutlubay Hz.lerine :
"Ben, Allah (cc), bu İslamiyet ve din icin bir cok cefalara (eziyetlere) katlandım. Akşam namazının abdesti ile sabah namazını senelerce kıldım. Bunların hepsinden bana, Allah (cc) ma'nevi dereceler verdi ise de Allah (cc) yanında en buyuk dereceyi bunların hicbiri ile almadım"demiştir.
Hadîs-i Şerîf:
ManÂ' sı: Hizmet eden adam hizmet edilecek adam olur.
Ayrıca ”Ben bu Ummeti Muhammed' in sağlamına, hastasına, korune, topalına, zenginine, fakirine, koylusune, şehirlisine hic ayrıcalık yapmaksızın bu gorduğun gibi elli sene hizmet ettim. Sen­ den de bunu bekliyorum.Ummeti Muhammed' in hastası, sağlamı, delisi, akıllısı bizim evde yer, icer kalır. En fazla bakımsız yetimler ve kimsesiz ihtiyarlar kalır” demiştir.
Dervişlerine bir defasında :
"Bir tilki olur, bunun bir deliği olur. Tilki gider avlanır. Ne zaman avcılar sıkıştırır veya acıkır, o deliğine doner. Soğuktan korunur. Orda bulduğunu yer. Şimdi siz tilkisiniz. Bu oda sizin deliğinizdir. Senenin her gununde, bu odanın kapısı size acıktır. Gidin daha iyi bir yer bulabilirseniz memnun olurum. Bulamazsanız senenin her gununde her zaman buraya donebilirsiniz. Ben ancak butcemin imkÂnı kadar size bakabilirim. Yediririm, giydiririm. Size baktığımın karşılığını bir tek Allah (cc) den bekliyorum" demiştir.
Bir gun ayriyeten Hilmi Kutlubay Hz.lerini yanına cağırarak:
"Beni iyi dinle. Bu zamanda Şeyh cok olur. İbadetci cok olur, oğunen ve ovulen de cok olur. Bunların hepsi bu dunyada da, Allah (cc) yanında da gecersizdir. Eğer sen, beni memnun etmek istiyorsan, benden evvel 50 sene Babam Abdullah aynı misÂfirperverliği yaptı. 50 sene de bu gorduğun gibi ben devam ettirdim. Benden sonra da aynısını senden bekliyorum. Bu dediğim misÂfirlere bakmadıktan sonra, 24 saatin tumunu başım secdeden kaldırmasan, 12 ay oruc tutsan senden razı olmam. Ama beş vakit namazını kıl, bir ay orucunu tut. Benim yaptığım gîbi misÂfirlere bakarsan senden ziyadesi ile memnun olurum. En yapılması zor olan, en mukÂfatı Allah (cc) yanında bol olan, Allah (cc), Rasulullah ve Muslumanlar yanında dunyada, ahrette en şerefli olan yine bunu yapandır. Dışardan bakana kolay gibi gorunur. Amma bu dediğim cok ağırdır, kimse yurutemez. Yapsa da kısa zaman icin ve gecici olarak yapar. Dunya malını ve gecimi duşunme, Allah (cc) artırır, sende onun yoluna harcarsın”.demiştir.
Ayrıca ;Verilen hediyeyi kabul etmemezlik etme. Para olsun, mal olsun veya eşya olsun al, karşılığını yap. İhtiyacın yoksa fakire ver. Ben hediyeyi almıyorum diye mahcupluk yapma. Sen adam ol. O milletin verdiği hediyenin uzerine sen de para koy, butun imkÂnlarınla calış, milleti de calıştır. Onlara vesile vasıta ol, kimsenin yapamayacağı cÂmi, ceşme, yol ve su gibi senden sonraya buyuk eserler meydana getir"demiştir.
Her hapis yatmasında, her surgune gitmesinde, biraz daha tanınan Bilal Nadir Hz.leri. 1969 senesi Aralık ayının 22'yi, 23'e bağlayan gece Gaziantep'in Carpın koyunde Hakk' ın rahmetine kavuşmuş olup, Gaziantep ili, Nurdağı İlcesi Danacık (Hamidiye) koyunde medfûn' dur.
Rabbım cumlemizi şefaatına nail eylesin. (Amin)
VesselÂmu al menittebeal HudÂ.
kaynak: http://www.bilalnadir.com
__________________
Haci Muhammed Bilal Nadİr Hazretleri
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●46 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- Haci Muhammed Bilal Nadİr Hazretleri