1998'de bir Fransiz oldukca karmasik bi intihar
girisiminde
bulundu.bir
deniz kiyisinda yuksek bir yamacin tepesine cikip boynuna bi ip
bagladı, ipi de buyuk bi kayaya bagladi. sonra zehir icti ve kendini
atese
verdi. ucurumdan atlarken de tabancayla kafasina ates etti! ama
devami
daha ilginc.cunku kursun onu iskalayip ipi kesti, boylece adam suya
dustugunde asili kalmadi.Soguk su yanan elbiselerini sondurmekle
kalmadi aynı
zamanda onu soka sokarak yuttugu zehri kusmasini sagladi.Sudan bi
balikci tarafindan cikarilip hastahaneye goturulen adam orada hipotermi
(vucut ısısının asiri dusmesi)den dolayi oldu...
İntiharı duşunen gercekleştirirken vazgecen yazarın gunluğu
İntihar… Hayır Asla!.. *
Yaşamak ya da olmek… Hayatımın en zor tercihiydi ikisinden birini secmek… İcimde adeta bana duşman olan o ses olmasa hata yapma ihtimalim azalırdı belki. Ateşi korukler gibi haykırıyordu, ‘yap!’ diye… Arkasından peş peşe sebepler sıralıyordu. Haksız sayılmazdı. Zor bir hayattı yaşadığım…
Bir elimde bir avuc dolusu hap, bir elimde ise bir bardak su, duşuncelerim bir anda gecmişime gitti. Pek cok insan sakin bir yapıya sahip olmamı fırsat bilmiş, bundan istifade etmiş, hep ezilen olmuştum. Guvendiğim insanların bana ihanet etmesi, yanımda olmalarını istediğim dostlarımın farklı sebeplerle benden uzaklaşmaları beni cok uzmuştu. Peşpeşe onlarca acı yaşamıştım. Sanki acılar, nereye gitsem arayıp beni buluyorlarmış gibiydi. Kendimi karanlık bir boşlukta hissettiğim anlar oyle coktu ki… Ne tarafa donsem hep karanlık, aynı yalnızlık…
Dostların ihaneti cok acı veriyor, kimseye guvenemez hale geliyor, bu yuzden yalnız kalıyor insan. Kalabalıklar icinde yalnız… Acı cekmenin duşuncesi bile korkutuyor:’Ya tekrar guvenime ihanet edilirse, bir kere daha sırtımdan vurulursam, aynı kahrı yaşarsam’ diye endişelenmekten kendini alamıyor. Aynı acıları defalarca yaşamak, aynı yıkımların enkazı olmak, insanı tamamen guvensiz kılıyor. ‘Bıcak yarası gecer, dil yarası gecmez’ derler ya… Dostların en kucuk umursamazlığı insanın icinde tamir edilmesi mumkun olmayan yaralar acıyor.
Hayatım bir film şeridi gibi gozlerimin onunden gecerken ben gecip giden yıllarımın benden neleri aldığını duşundum. İnsanlara olan guvenimi aldı once, sonra hayallerimi… Hayallerim kibrit copunden yapılmış basamaklar gibi yukseldikce en alt alttakani cekip yerle bir etti. Yıkılan her basamakta umitlerim de gitti, yaşama isteğim de… Gecmişime bakınca gelecek beni korkutuyor. Ve ben korktuğum icin hayat ile olum arasındaki cizgideydim.
Acıları hatırlamak ilacları peşpeşe icmeme sebep olmuştu. ‘Korkak’ diye bağıran o ses olmasa hepsini icebilirdim. O ses beni kendime getirdi. Kalan ilaclar avuclarımdan yere duşerken gozlerimden akan yaşlara engel olamadım. Korkaktım ben… Bu yuzden mucadeleyi bırakıp kacıyordum…
Oysa 23 yıllık hayatım boyunca hep mucadele eden insanlar gormuştum. Yaşamak icindi, anlam katmaktı gayeleri yaşadıkları zamana. Zayıf olanlar kacardı hayattan… Ben bir kacaktım, pes edenlerdendim…
Zayıflığımdan, mucadele etmek yerine kacmayı tercih etmekten utanmıştım. Hayat hic kimse icin kolay değil, cok fazla acı ceken, daha zor şartlarda yaşamaya calışan, buna rağmen olumu değil hayatı tercih eden insanları duşunmek beni buyuk bir yanlış yapmaktan kurtarmıştı. Zor bir hayattı demiştim benimkine, ancak mutlulukları da yok değildi…
Yaşamak, guzel ve iyi olan değerleri icinde taşıdığı surece kıymet kazanıyor. Hayata umitle bakabilmek, acıları iyi yorumlamak, mutlulukları surekli kılmak, sevmek, her zaman ve şekilde karşılıksız iyi olmak, bu zor hayatı yaşanılır kılıyor.
İcimdeki duşman o gercekleri gormeme engel oldu. Ve ben neredeyse hayatımın en buyuk hatasını yapmış olacaktım. Ne kadar ilac ictiğimi bilmiyordum. Aradan ancak yarım saat kadar bir zaman gecmişti ki, midemde şiddetli bir ağrı duymaya başlamıştım. Ağrım gittikce artıyordu. Şikayet edemezdim. Bu benim hatamdı. Kime ne diyecektim? İctiğim kadarının beni oldurmeye yeteceğini duşunmeye başlamıştım. Olume bu kadar yaklaşmak fazlasıyla urkutucuydu. Birkac gun sonra normale donunce bir tek şeyi duşunmeye başladım: Uzerinde istediğim tasarrufu yapmak hakkım olmayan bir canı sonlandırmaya calışmanın acısını gunlerce cektim. Denemekle kalmayıp bunu yapanlar şu an ne haldeler, bilmiyorum…
Artık yaşamayı daha cok seviyorum, hayatı olume tercih ediyorum. İyi ve manalı bir hayatla olumumu guzelleştirme gayretindeyim. Acılarım azalmadı, hayatımda cok da fazla bir değişiklik yok. Değişen bakışım oldu; hayatı değerli kılan değerlere, bilinenin dışında bir başka şey olan mutluluğuma sıkıca sarılmam…
İntiharla olum asla acıların sona ermesi değil, daha buyuk ve sahici olanların başlangıcı sadece… Rabbim bana, size, hepimize, bu şekilde bir hataya yaklaştırmayan bir hayat nasip etsin…
Cin Cağırma duasu
Mumin cinlerden birisini davet edip onunla goruşmek icin temiz ve karanlık bir mahalde iki diz uzerine oturarak uc defa Eûzu billÂhi mineş şeytÂnir racîm dersin, sonra yedi kez L havle vel kuvvete ill billÂhil aliyyil azîm dersin, sonra mumin cinlere seslenerek: Ey Allah ve resûlunun emir ve yasaklarına itaat eden mumin cinler! Hanginiz bana hayır uzerine yardım ederseniz Allah da ona yardım etsin, der ve bunu da uc kez tekrar eder, sonra ayağa kalkıp kıbleye muteveccihen durarak yedi kez cin suresini (yani Kul ûhiye'yi) okur, sonra sağ tarafa donerek:
"Ahsenellahu il men ahsene ileyye min ervÂhil mu'minîn" der sol tarafına donerek uc kez: "ye saf dîş" sonra "Bikatlamediyş" soyler sonra da bir kez şoyle dersin:
"TezdÂdu bih sirran ve al sirrikum. EsselÂmu aleykum eyyuhel ervÂhut tÂhireti min cÂnnil mu'minîn."
Bu esnada musluman cinlerden birisinin sana ESSELÂMU ALEYKUM dediğini işitirsin. ALEYKUM SELÂM diye ona karşılık verdikten sonra dilediğin şeyi sorup haber alabilirsin. Yalnız duanın şartı: Karanlık bir mahalde yalnız başına okumalısın. Elbisen,bedenin ve oturduğun mahal gayet temiz olmalı. Bu dua defalarca tecrube edilmiştir. Sahihtir.
cin suresi:
Kul ûhıye ileyye ennehustemea neferun minel cinni fekÂlû inn semi'n kur'Ânen aceben * Yehdî iler ruşdi feÂmenn bihî velen nuşrike birabbina ehaden * Ve innehû teÂl ceddu rabbin mettehaze sÂhıbeten ve l veleden * Ve innehû kÂne yekulu sefîhun alÂllahi şetatan * Ve inn zanenn en len tekulel insu vel cinnu alÂllahi keziben * Ve ennehû kÂne ricÂlun minel insi yeûzûne biricÂlin minel cinni fezÂdûhum rahekan * Ve ennehum zannû kem zanentum en len yeb'asellahu ehaden * Ve enn lemesnes semÂe fevecednÂh muliet harasen şediyden ve şuhuben * Ve enn kunn nak'udu minh makaide lissem'ı femen yestemiıl Âne yecid lehu şihÂben rasaden
Eğer cağırıdğınız cin geri goitmiyorsa onları cinleri geldiğe yere geri yollama. İşte davet edilen cinleri geri yollama. (havas_dualar ve tılsımlar kitabından.)
----------------------------
cinleri dağıtmak icin okunması gereken azimet şudur:
"Bismillahirrahmanirrahim. İnsarifû il mekÂnikum bÂrakellahu minkum ve aleykum y ervÂhıl ulviyetti ves sufliyyeti insarifû il mevÂtınikum ve cealn min beyni eydiyhim sedden feağşeynÂhum fehum l yubsırûn, bÂrakellahu minkum ve aleykum"
Uc defa okunursa davet edilen cinler geldikleri yere geri donerler
Burasi Turkiye;
Olayın kahramanları, iki universite oğrencisi. Koyu geyik muhabbetinin
donduğu akşamlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer.
Delikanlılardan biri, odanın tavanında asılı olan ampulu kendi ağzına
tamamen sığdırabileceğini iddia eder. Evet yanlış okumadınız, bildiğiniz
100 mumluk ampulu. Ve sığdırır da. Ancak bir sorun vardır. Ampulu ağzından
geri cıkaramamaktadır. Obur arkadaşı hayret eder, o da evdeki başka bir
ampulu ağzına sokar ve tabi ki o da cıkaramaz. Bu iki kafadar hastanenin
yolunu tutmaya karar verir. Ağızlarında ampul olduğu halde bir taksiye
atlarlar. Konuşma zorluğu cekerek guc bela taksiciye dertlerini
anlatırlar. Taksici bir taraftan gulme krizi gecirirken bir taraftan da
"nasıl olur abi ya, uğraşsanız cıkar, bir asılın şoyle, şaka mi
yapıyonuz ?" diye soylenmektedir. Neyse akşamın bir yarısında acile
gelirler. Taksiciyle ayrılırlar, doktorlar cocukları beklemeleri icin bir
odaya alır. Veeee aradan 15 dakika gecmeden taksici kapıda gorunur,
ağzında ampulle. Amcam cocuklara inanmamış, acık olan bir marketten ampul
almış ve denemiştir !!
Bir ignliiz uvnsertsinede
ypalın arşaıtramya groe
kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı omneli dğeliimş.
Oenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış.
Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş.
Cnuku kleimlrei hraf hraf dğeil bir btuun oalark oykuorumuşz.
Bakın nasıl da duzgun okudunuz
Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mucevherlerle suslu bir sandık hediye gonderiyor Sultan Selim'e. Sandık acılıyor. İcinden ceşit ceşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar cıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor. Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. Neyse en alttaki bohcadan insan pisliği cıkıyor.. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret !!!
Cihan padişahı emir veriyor, " herkes duşunsun, buna ince bir şekilde cevap vermeliyiz." Ve cihan padişahı yine cozumu kendisi buluyor.Aynı şekilde değerli mucevher ve kumaşlarla suslu bir sandık hazırlatıyor. İcine o zamanın Osmanlı İstanbul'unda imal edilen gul kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da kucuk bir pusulaya bir satır yazı. Gonderiyor...
Şah sandığı acıyor. Actıkca guzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elci yiyor once, sonra oradakilere ikram ediyor. Kutunun icindeki pusulayı Şah okuyor: " Herkes yediğinden ikram eder."
Polonya'daki Lodz kasabasından cıkan tren, dukkanlara dondurma dağıtır. Gorevlilerden ikisi, dondurmaları dukkana taşımak icin dondurma
dolabının icine girer. O sırada dolabın kapağı kapanır ve icerde
kalırlar. Dolabın kapağını vururlar ama onları duyan kimse yoktur. Oleceklerini anlarlar ve surekli kendi kendilerine "Donucaz, donucaz..." diye mırıldanırlar. İclerinden bir tanesi kağıda "Yavaş yavaş tenimiz donmaya başladı, artık dayanamıyoruz." diye yazı yazar. En sonunda bunlar donucaz diye diye donarak olurler. O akşam onları orada bir kasabalı bulur ve polise haber verir. Olay yerine gelen polis bunların otopsisini yaparak donarak olduklerini kamuoyuna acıklar.
AMA DOLAP SABAHTAN BERİ CALIŞMIYORDUR...
"Resimler nerede olm yaaa" dediğinizi duyar gibiyim...
[IMG]http://img223.**************/img223/2885/image0070pv.jpg[/IMG][IMG]http://img164.**************/img164/4640/pic323917xi2qc1gd7.jpg[/IMG]

__________________