Ofke ile beslenen cocukların yalnızlığıCocukların ilk yaşantılarının pek coğu, ebeveynlerinden ve cevresinden gelen kabul iletileri, kabul davranışları ile şekillenir. Bu iletiler ve davranışlar ile cocuk kendisinin nasıl algılandığını, ailede bir yerinin olabilmesi icin kendisinin nasıl duşunmesi, nasıl hissetmesi, nasıl davranması gerektiğine dair bir dizi karar alır ve bu kararları uygular. Cocuğun karar aldığı ve uyguladığı bu davranışlar aile tarafından onaylandıkca onun icin kabul goren davranışlar olur. Ofke de cocuğun aldığı bu kararların bir sonucudur.
Toplum olarak ofkeyi yasak bir duygu şeklinde tanımlama eğilimindeyiz. Ofke esasında sağlıklı ve doğal bir duygudur. Sağlıksız olan ofkeyi yanlış ifade etmemizdir. Karşı tarafın saygınlığını zedeleyen davranışlarda bulunma(saldırganlık) veya sozel ifadelerde bulunma(aşağılama, hakaret..) olduğu zaman sağlıksız ofke ortaya cıkar. Peki, cocuk ofkeyi ve bu ofkeyi ifade ediş şeklini nasıl oğrenir? Bunu bir ornekle anlatalım:
‘Hulya arkadaşlarına, cevresine karşı cok saldırgan ve hırcındı. Annesi onu soz dinlemez, asi bir kız olarak tanımlıyordu. Hulya ancak uslu, sesini cıkarmayan, kardeşine oyuncaklarını veren bir kız olduğunda annesinin kabulunu alabiliyordu. Ama annesi onu sadece ortalığı dağıttığında, kardeşini ağlattığında veya bir şeyleri kırdığında fark ediyordu. Sessiz olmak hulya icin fark edilmemekti.
Hulya en sevdiği bebeği ile oynarken ona şu cumleleri soyluyordu: ‘Kes sesini! Şimdi tokadı yiyeceksin! Yaramazlık yapma! Cok şımardın sen! Gurultu yapmakta ustune yok! Sesini cıkarmadan oturursan seni severim. Bak babana soylerim! Yeter artık bıktım senden! Kardeşin kucuk sen oyuncağını ona ver!’ Hulya bebeğine bir taraftan soyleniyor bir taraftan da onu ara sıra tartaklıyor, sert bir şekilde koltuğa oturtuyordu. Aslında Hulya da, Hulya’nın bebeği de surekli inciniyordu. Hulya annesinin ve babasının ona soylediklerinin, ona olan davranışlarının aynısını bebeğine yapıyordu.’
Cocuklar ofkelendiğinde ofkenin sonundaki davranışa odaklanmamız asıl nedeni gormemize engel olmaktadır. Aslında cocuk ofkesi ile incinmişliğinin, kırılmışlığının anlaşılmasını, fark edilmesini ister. İcindeki incinmişlik duygusu onu ofkeli yapar. Cocuk ofkeyi ifade etmeyi de anne babadan oğrenir ve anne baba her durumda cocuğunu engelliyorsa, cocuk karşısındakini engellemeyi oğrenir; anne baba kızdığı zaman cocuğun kişiliğine hakaret ederek soylenirse, cocukta her kızdığında karşısındakine hakaret etmeyi oğrenir. Ofke ikincil bir duygudur. Oncesinde incinmişlik, kırılmışlık, caresizlik, değersizlik, dışlanmışlık, aşağılanmışlık, haksızlık, kuşkuculuk vb. duygular vardır. Bu duygular buz dağının gorunmeyen yuzu gibidirler. Asıl onemli olan buz dağının gorunmeyen yuzunu ortaya cıkarmaktır.
Biz yetişkinler bile bu hissettiklerimizi ifade etmek yerine hala ofkelenip bağırıp cağırmaktayız. Bizler cezalandırıcı, eleştirel ebeveyn olmaktan cıkıp buz dağının altındaki duygularımızı fark edip, ifade ettiğimizde cocuklarımızda bizden duygularını ifade etmeyi oğreneceklerdir. Kendinizi cocuğunuzun yerine koyun; birey olmanıza, kendi kararlarınızı vermenize, kendinizi ifade etmenize surekli engel olan birileri ile yaşasanız ve bu kişiler sizin uzerinizde her turlu hakka sahipmiş gibi davransalar ve size tercih hakkı asla sunmasalar ya da tercihlerinizi surekli eleştirseler nasıl hissedersiniz? Ustune ustluk bu hislerinizi de nasıl ifade edeceğinizi bilmiyorsanız ne yaparsınız? İşte tam da burada ofke oluşuyor. Bir de bu kadar şeye dayanamayıp ofkelendiğinizde bu ofkeniz yuzunden de cezalandırılırsanız nasıl hissedersiniz? Bir sonraki ofkeniz daha şiddetli olur. Cunku elinizden gelen sadece budur.
Bu nedenledir ki ofkeli cocuklar yalnız oldukları, anlaşılmadıkları icin ofkelenirler; sonunda da ofkelerinden dolayı yine dışlanırlar, yalnız kalırlar.
SEMRA TANAS
Psikolojik Danışman/Oyun Terapisti

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]