N ler ve k lar ile bel fıtığıBel fıtığı neden oluşur ?
Gercekte insanoğlunun ayakta durmasının bedelidir. Vucudun butunluğunu ve belli bir konfigurasyon icinde hareket etmesini sağlayan temel yapı omurgalar olup, bunların arasında otomobillerdeki amortisor gibi gorevi yapan yani gelen yuklenmeleri karşılayan kıkırdak yapısındaki disk’ler vardır. Tum canlılarda omurga ve omurlar arasında diskler mevcutken, bel fıtığı sadece insanlarda gorulur. Cunku vucuda gelen en buyuk yuk yercekimidir. İnsanlarda yılda ortalama beş milyon kez bu disklere yuklenme olur. Balıklarda vucut yapısı ve kılcıkların omurlara gelen yukleri alması sonucu disk yapılarında hic bozulma meydana gelmez. Karada yaşayan diğer canlılara baktığımızda hep yatay hareket olduğunu ve vucutlarının da buna gore geliştiğini goruruz. Boylece omurgalara yuk binmez ve hayvanlarda bel fıtığı gorulmez.
İnsanoğlu neden boyle bir bedel odemek zorunda ?
Ayakta durup karşıyı doğrudan gormek, cevreye olan hakimiyet zaman icinde doğaya hakimiyeti de getirmiştir. Bu noktada asıl etken akıl gibi duşunulse de, aklın cok gelişmiş olarak kullanılmadığı ilk donemler duşunulduğunde fiziksel ozelliklerin hakimiyetteki onemi daha kolay anlaşılır.
Bel fıtığı nicin oluşur ?
Bel bolgesinde beş adet omur ve bunların kalca ile bağlantısını sağlayan kuyruk sokumu kemiği vardır. Omurlar arasında yer alan ve şekli nedeni ile disk adı verilen kıkırdak yapı iki farklı bolumden oluşmuştur. Dış kısmında omurgaların yuzeyi ile ic ice gecmiş durumda bulunan ve “annulus fibrosus” denilen sert ve sağlam bir tabaka bulunur. İc kısımda ise daha fazla su iceriği ile yumuşak olan ve hareketlere izin veren “nucleus pulposus” bulunur. İşte bu elastik yapının bozulması yani “amortisorlerin patlaması” gelen yuklere karşı direnci kaldırır. Oncelikle disk kolayca ezilir ve yanlara doğru taşarak hemen arkasında bulunan sinirlere baskı yapar. Genellikle “bel fıtığı başlangıcı” denilen bu durum ilac ve istirahat tedavisinden fayda gorur. Ancak ani bir aşırı yuklenme olması veya normalden fazla yuklenmelerin surekli olması dıştaki sert kısmın yani anulusun yırtılarak yumuşak kısmın sinirlerin bulunduğu kanal icine duşmesine neden olur. Yırtılma, kopma, sekestrasyon, fragman, ekstrude disk gibi ceşitli isimle alan bu durumda cerrahi tedavi on plana cıkar.
Bel fıtığı kimlerde daha cok gorulur ?
Damar icermemesi nedeni ile 18 yaşından itibaren beslenmesi bozulan omurlar arası diskler, gelen yuklenmeler sonucu 30 yaşından itibaren dejenere olmaya yani bozulmaya başlar. 50 yaşından sonrada %80’i normal kıvamını yitirmiş olur. Bu anatomik ve fizyolojik ozellikler nedeni ile 18 yaş altında bel fıtıkları cok nadir olup, 50 yaşından sonra daha sık olarak karşımıza cıkmaktadır.
Bel fıtığı karşımıza nasıl cıkar ?
Bel ve ozellikle bacak ağrısı bel fıtığının en sık rastlanan bulgularıdır. Yine yaklaşık %5 kuvvet kaybı, %1’de idrar ve gaita tutamama oluşur. Ancak tum bunlar bobrek taşı, kadınlardaki myomlar, kalca ve diz problemleri gibi omurga dışı nedenlerle oluşabilir. Daha onemlisi; basit bir bel fıtığıdır, bel fıtığı başlangıcıdır denilerek ağrı kesici ilaclar ve/veya fizik tedavi verilen omurga tumoru, omurga tuberkulozu gibi enfeksiyonlar da hicte az olmayan oranlarda karşımıza cıkmaktadır. Yine icinde sinir yapılarının bulunduğu omurga kanalının doğumsal veya ileri yaşlarda daralması, omurlar arasındaki kaymalar, ozellikle osteoporoza bağlı olmak uzere omurga kırıkları benzer yakınmalar oluşturur ve bunların bir coğu cerrahi tedavi gerektirir.
Peki bu durumda ne yapalım ?
İnsanların %80’ninin yaşamında en az bir kez bel ağrısı gecirdiğini ve bunların yaklaşık %90’nının ozel bir tedavi gerekmediğini duşunursek doğru olan birkac gunluk istirahat ile duzelmeyen ağrılarda bir uzman hekime başvurmaktır. Bu noktada insan omurgası ceşitli kıvrımlar icerdiğinden yerde, tahta uzerinde yatmak yanlıştır. Cok yumuşak olmayan, icine cokmeyen ortopedik yataklar idealdir. Yine 20 gun, 1 ay gibi surelerce yatmakta yanlış olup maksimum 5 gunluk istirahat yeterlidir. Bu surenin sonunda hala ağrı suruyorsa veya ağrı gecmesine rağmen normal yaşama geciş ile ağrı tekrar başlıyorsa mutlaka bir uzman hekime başvurmak gerekir.
Bel cekme, ceşitli doğal ilaclar, elektromanyetik guc gibi tedavilerin yeri nedir ?
Bu yontemlerin hicbir etkisi olmadığı gibi ozellikle guc uygulanarak yapılan manipulasyonlar hastaya zarar verebilir. Sinir kanalının icine duşmuş olan bir kıkırdak parcası varsa yapılacak dış işlemler ile hastada kalıcı hasarlar oluşmasına neden olur. Sinire baskı yapan disk taşması olan hastalarda belin cekilmesi hastayı rahatlatır. Hatta ağrılar icinde iki buklum bir cıkıkcıya girip ağrısız dimdik cıkan insanlara da rastlanır. Ulkemizde bu kadar cok bilgiden ve eğitimden yoksun kişinin cok yuksek paralar karşılığı kendilerine muşteri (!) bulmasını sağlayanda bu hastalardır. Ancak omurların arasını acıp taşan diski yerine getirme ve ağrıyı gecirme işlemi icin omurları birbirine bağlayan bircok kucuk bağın kopartılması gerekmektedir. Bunun sonucu yakınmaları azalan veya gecen bu şanssız hastalar bize gunler-aylar icinde cok daha kotu durumlarda gelmekte ve ameliyatları daha da zor olmakta, ek işlemler yapılması gerekmektedir.
Bel fıtığının kesin tanısı nasıl konur ?
Manyetik Rezonans Goruntuleme (MRG) bize omurgalar, disk ve sinir kokleri ile omuriliğin durumu hakkında ayrıntılı ve yeterli bilgi verir. Ancak bu sabit pozisyonda yatarak yapıldığı icin omurların dizilimi hakkında yeterli bilgi vermez. Bu nedenle ameliyat oncesi hareketli bel filmlerinin cekilmesi, ileri yaşlarda eşlik eden kireclenmeler varsa tomografi eklenmesi, ama hepsinden onemlisi tum bu tetkiklerin yeni olması gerekmektedir. 3 ayı gecen tetkikler mutlaka tekrarlanmalı, eklenen bir yakınma veya ağrıda değişiklik varsa 1 gunluk tetkik bile varsa yenilemekteyiz. [yenisayfa]
Ameliyat olunca tekrarlama ve felc olma riski ne kadardır ?
Oncelikle bel fıtığı en sık 4. ve 5. bel omurları ile 5. bel omuru ile sakrum kemiği arasında meydana gelir. Omurilik ise 1.bel omuru hizasında sonlanmaktadır. Omurilikten cıkıp bacaklara giden sinirler kanal boyunca uzanır ve her aralıktan bir cift sinir koku cıkarak yukarıdan aşağıya doğru uyluk, diz ve ayak hareketlerini sağlarlar. Bu nedenle bel fıtığı ameliyatı sonucu tamamen felc yani yatalak olma riski “0” dır. Ancak disk aralığına uyan sinir kokunun tek taraflı olarak hasarlanması ve sunucuda diz hareketlerinde, ayağı cekmede veya yere basmada gucsuzluk olabilir. Bu risk %1 civarında olup, aynı sinire baskı yapan fıtığın temizlenmemesi, yani korkulup ameliyattan kacılması halinde %100e ulaşacaktır. Tekrarlama riski yapılan cerrahiden bağımsız olarak %2-3 oranında gorulmektedir. Burada en onemli neden bazı vucutların cok fazla iyileşme dokusu oluşturmasıdır. Basit bir cilt kesisinin kaba izler bıraktığı insanlarda aynı kaba iyileşme temizlenen disk bolgesinde de olur. “Fibrozis” denilen bu iyileşme dokusu sinire bası yapar ve bazen tekrar ameliyat gerektirir. Bunun dışındaki en onemli tekrar ameliyat sebebi ilk ameliyat oncesi tetkiklerin yetersiz yapılmasıdır. Eski ve/veya yetersiz tetkiklerle ameliyata girme, ikinci bir fıtığı varlığı, başlangıcta var olan darlık veya kayma gibi durumların gozden kacırılması hastanın şikayetlerinin surmesine ve sonucta yeni ameliyatlara gidilmesine neden olmaktadır.
Nasıl bir ameliyat ? Acık, kapalı, mikrocerrahi, lazer, endoskopik ???
Bel fıtığı ameliyatında asıl amac sinire baskı yapan kıkırdak dokusunun temizlenmesi ve sinirin rahatlatılmasıdır. Bu ameliyat 1934 yılından beri yapılmakta olup, mikroskobun cerrahiye girmesinden sonra yaygın olarak mikroskop altında yapılmaktadır. Son donemlerde gazete ilanları ile farklı bir yontem gibi belirtilen “mikrocerrahi” ile disk ameliyatı aslında uzun yıllardır bircok noroşirurjyen tarafından uygulanan bir yontemdir. Lazer ameliyatları şu anda farklı bir teknik ile “nukleoplasti” adı altında uygulanmakta olup genellikle fıtık başlangıcı olarak değerlendirilen ve aslında iyi bir ilac ve istirahat tedavisi ile gecebilecek disklere uygulanmaktadır. Ancak ozellikle genc hastalarda, direncli ağrısı olanlarda, aktif yaşam nedeni ile yeterince istirahat edemeyenlerde tercih etmekteyiz. Endoskopi (kapalı) ameliyatlar belki yapılacak insizyonu 1 cm kısaltabilir ancak endoskopik goruntunun 2 boyutlu olması, yani tek gozle bakarak ameliyat yapılmaya calışılması ameliyatın suresini uzatma yanı sıra risklerini de arttırmaktadır. Ancak nadir gorulen yan duvarlardan kopan parcaların sinire baskı yaptığı durumlarda herhangi bir kemik cıkarma işlemi yapılamadan kıkrıdak parcasının doğrudan alınması bu yontemin kullanılması gereken durumdur.
Ameliyat sonrası ne yapmalıyız ?
Acık yontemle yaptığımız ameliyattan ortalama 4-6 saat sonra hastayı ayağa kaldırmaktayız. Ameliyatın ertesi gunu evine yolladığımız hastadan 3 haftalık sureyi evde istirahat halinde gecirmesini istiyoruz. Bu sureyi evde gecirmesinin en onemli sebebi ozellikle ulkemizde daha fazla rastladığımız gorunmez kazalardan hastayı korumaktır. İlk gunden itibaren ev icinde kendi işlerini rahatlıkla kendisi yapacak şekilde bir istirahat istemekteyiz. Birinci ay kontrolu ile ağır olmamak, gun icinde uzanır şekilde kısa sureli istirahat vermek ve dozunu giderek arttırmak koşulu ile işe gitmek, araba kullanmak, cinsel ilişkide bulunmak gibi aktivitelere izin verilmektedir. Aktif spora ise 6.aydan sonra başlanmasını onermekteyiz.
Sonuc olarak ana felsefe “doğru hastada, doğru ameliyatı, doğru mesafede yapmak” olmalıdır.


[h=2]İzmir Beyin Cerrahi uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]