EvliyÂnın buyuklerinden ve hadîs Âlimi. İsmi, Abdullah bin HÂzır bin Sabbah'dır. EvliyÂullahdan Yûsuf bin Huseyin'in dayısı ve Zunnûn-i Mısrî'nin arkadaşıdır. İran'ın Rey şehrinde doğmuş ve orada vefÂt etmiştir. Doğum ve vefÂt tÂrihleri belli değildir. Hicrî dorduncu asırda vefÂt etmiştir. Tasavvufta buyuk derecelere kavuşmuş, pek cok velî yetiştirmiştir.
Abdullah bin HÂzır hadîs ilminde buyuk Âlim olup, Muhammed bin Abdullah el-EnsÂrî, ŞÃ‚z bin FeyyÂz, Kabisa bin Utbe el-Kûfî, İbrÂhim bin MûsÂ, El-FerrÂ', Er-RÂzî başta olmak uzere pek cok Âlimden hadîs oğrenmiştir.
Abdullah bin Muhammed bin NÂciye, Muhammed bin Yûsuf bin Bişr el-Hirevî, Ebû Bekr eş-ŞÃ‚fiî ve başka Âlimler de Abdullah bin HÂzır'dan hadîs-i şerîf rivÂyet etmişlerdir.
Yûsuf bin Huseyin şoyle anlatır: "Mısır'a Zunnûn-i Mısrî'nin yanına gittikten sonra, Rey şehrine donuyordum. BağdÂd'a vardım. Dayım Abdullah bin HÂzır orada idi. Hacca gidecekmiş, yanına gittim:
-Nereden geldin? diye sordu:
-Mısır'dan gelip, Rey'e gidiyorum. Bir nasîhat etmenizi isterim, dedim.
Buyurdu ki:
-Kabûl etmezsin!
-Ederim. dedim.
O yine,
-Kabûl etmezsin! buyurdu. Ben tekrar;
-Belki kabûl ederim, dedim.
Yine;
-Biliyorum kabûl etmezsin! buyurdu.
-İhtimÂl ki kabûl ederim, dedim.
Buyurdu ki:
-Gece olduğunda git Zunnûn-i Mısrî'den ne yazmış isen, hepsini Dicleye bırak.
-Bir duşuneyim, dedim.
O gece duşunce bastı ve hic uyuyamadım. Gonlum bir turlu rÂzı olmadı. Ertesi gun gidip;
-Gonlum bu işe rÂzı olmadı, dedim.
-ZÂten ben sana kabûl etmiyeceğini soylemiştim, buyurdu.
-Bir şey daha soyler misiniz? dediğimde;
-Onu da kabûl etmezsin, buyurdular.
-Kabûl ederim, diye ısrar ettim. Bu sefer;
-Rey şehrine gittiğinde, ben Zunnûn-i Mısrî'yi gordum deme, buyurdular.
Bu sozu uzun muddet duşundum. Evvelki sozlerinden daha zor geldi. Tekrar ona gittim. Dedim ki:
-Bu dediğiniz iş zordur.
Buyurdu ki:
-Sana, senin icin gÂyet luzumlu olan bir şey soyleyeceğim.
-Buyurun soyleyin, dedim.
-Şimdi evine gittiğin zaman, insanları kendine dÂvet etme. Allahu teÂlÂya dÂvet ederken oyle yaşa ki, Allahu teÂlÂdan bir an gÂfil olup, O'nu unutmayasın, buyurdu. (Abdullah bin HÂzır'ın bu sozleri yanlış anlaşılıp, Zunnûn-i Mısrî'yi beğenmiyor sanmamalıdır. Onun maksadı: Zunnûn-i Mısrî tevhîd deryÂsına dalmış, garîb hÂlleri ve halkın anlayamıyacağı tasavvufî sozleri olan bir velî olduğundan, halkın, bu Allah dostuna duşman olmamaları icindir.)
Abdullah bin HÂzır'ın bu sozunu, ŞeyhulislÂm Abdullah-ı EnsÂrî şu sozle izÂh etti:
Allahu teÂl Mûs aleyhisselÂma; "Ey MûsÂ! Dilin her zaman beni zikretsin. Bulunduğun her yerde benimle ol." buyurdu.
Bu iki buyuk velî bu soz ve îzÂhlarıyla, her an Allahu teÂlÂyı hatırlayıp, O'nu bir an unutmamağı tavsiye buyurmuşlardır. Bu da dostluğa ve kulluğa yakışan şeydir.
Kendisine insanın îmÂnının nasıl kÂmil olacağı sorulduğunda Ahmed bin Hanbel tarîkıyla rivÂyet ettiği şu hadîs-i şerîfle, cevab verdi: "Sizden biriniz kendi nefsi icin sevdiğini mumin kardeşi icin de sevmedikce, îmÂnı kÂmil olmaz".
Kadınların kocalarına karşı nasıl davranmaları sorulduğunda; erkeğin kadını uzerinde olan haklarını uzun uzun anlattıktan sonra ŞÃ‚z bin FeyyÂz, Amr bin İbrÂhim, KatÂde, Sa'îd bin Museyyib, Abdullah bin Amr'dan rivÂyet ettiği şu hadîs-i şerîfi okudular. Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Allahu teÂlÂ, kocasına teşekkur etmeyen (ona nankorluk eden) ve onunla yetinmeyen, iktif etmeyen kadına nazar etmez."
__________________
Abdullah Bin Hazır
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●32 Görüntüleme