Butun Allah dostları gibi Muhammed Raşid Hazretleri de hayatının butununde server-i kainatı rehber edinerek O’na gore bir hayat yaşardı. On bir ayın sultanı olan Ramazan-ı şerife Receb-i şeriften hazırlanırlardı. Evlerinde olsun, camide olsun surekli huşû icinde dua ve zikir yaparak sevenlerine bu şekilde ornek olurlardı. Uc ayları, ozellikle de Ramazan ayını buyuk bir fırsat bilen Seyda Hazretleri, uc ayların ilk ikisi olan Recep ve Şaban aylarında genellikle ayların baş, orta ve sonlarında ucer gun oruc tutarlardı. Ancak bazı zaman ve durumlara gore oruc tuttukları bu gunler değişebiliyordu.
Ramazan ayına daha cok ehemmiyet verirlerdi, devamlı aile fertlerine bu ayı ibadetle gecirmeyi, Kur’an-ı Kerim okumayı tavsiye ederlerdi. Namazı sevenleriyle birlikte kılar ve namazı kıldırırlarken tÂdil-i erkÂna cok dikkat ederlerdi. Ruku ve secdede rahat rahat ucer defa tesbih okuyacak kadar durur kavmede ve celsede (rukudan sonra ve iki secde arasında) vucudun sukuna ermesine ozen gosterir, hatta bir salavat okuyacak kadar beklerlerdi.
Eksiksiz tum namazları cemaatle kılmayı, her gun dort rekat sahurdan once, dort rekat de gunduz tesbih namazı ve gayri revatıp olan sunnetleri kılmanın uzerinde hassasiyetle dururlardı. Seyda hazretleri her ayı Ramazan ayı gibi değerlendirdikleri icin butun hayatlarını bu istikamette gecirirler, ancak Ramazan geldiğinde butun şartları zorlayarak tempoyu daha da artırarak bu mubarek ayı en guzel şekilde ihya ederlerdi.
Seyda Hazretleri, Ramazan ayında geceleri surekli ibadet u taatle meşgul olur, guneş doğduktan sonra istirahate cekilir, birkac saat istirahatin ardından kalkar ve abdestini alır Ramazan dışında dort rekat kıldıkları namazı, (salat-ı duha) Ramazan olduğu icin sekiz rekat kılarlardı. Ardından her zamanki Âdeti olduğu uzere oğlen namazına kadar Kur’an ve zikirle iştigal ettikten sonra, oğle namazı icin dergahın yanı başında bulunan camiye giderlerdi.
Ramazan ayı olduğu icin ulkenin dort bir yanından gelen sevenleriyle birlikte, oğlen namazını kıldıktan sonra gelen misafirleriyle sohbet eder, onların arzuhal ve sıkıntılarını dinleyerek dertlerine derman olmaya gayret ederlerdi.

Bundan sonra evine cekilir, eğer zamanları kalmışsa, istirahat icin bir saat kaylule uykusuna yatarlardı. (Hz. Peygamberin (sas) sunneti olan oğleden sonra kısa sureli uyku.) İkindi namazı icin yeniden camiye gider, sevenlerine namaz kıldırır ve namaz sonrasında, gunluk duzenli yapılan zikir veya ibadetleri (hatme) yapar, ardından akşama doğru iftar yapmak icin evlerine giderlerdi.
İftarını yaptıktan hemen sonra camiye gider, cemaate namaz kıldırır ve camide yatsı namazına kadar nasihat ederdi. Yatsı namazını kıldırdıktan sonra, teravihleri kıldırır, namaz sonrası yine sevenleriyle sohbet eder, onların arzu ve isteklerine cevaplar verdikten sonra evine giderlerdi.
Teravihleri ikişer ikişer kılar, aralarda salavatlar okuyarak nefeslenirlerdi. Evde Kur’an ve ibadetle zamanını gecirirlerdi. Sahura bir saat kala, butun ev halkı onun evinde toplanır, beraber on bir rekat gece vitrini kılarlar ve buna cok ehemmiyet verirlerdi. Soz konusu bu gece vitirlerini, Ramazan’ın ilk on beş gununu kendi evlerinde, son on beş gunu ise camide kılarlardı.
Sahurunu yedikten sonra, yeniden camiye gelir ve ezan okunana kadar ibadet ve zikirle meşgul olurlardı. Sabah namazını da yine sevenleriyle birlikte kıldıktan sonra evlerine gider, evde guneş doğuncaya kadar zikirle meşguliyete devam ederlerdi.
Zaman Gazetesi (02.11.2004 )
__________________