Gonul, nimetlerin asıl sahibiyle, dua ve niyaz sayesinde temasa gecer. Başka bir ifadeyle, 'yaratılmış' olan insanla Sonsuz Kudret Sahibi 'Yaratan' arasında en ÂdÂplı haberleşme vasıtası, dua dilidir.

Cocuk, istediğini elde etmek icin isteme, nazlanma, ağlama gibi her yola başvurur. O, hedefe kilitlenmiştir, isteğinde cok samimi ve kararlıdır. Cocuğun samimiyeti, ısrarı, fiili ve sozlu teşebbusleri onu istediklerine kavuşturur.

İnsan, maddî-mÂnevî bircok isteğin cocuğudur. Şu dunya gurbetinde ve ukba yurdunda kendi Âciz varlığıyla bir adım bile yol alamayacağının şuurundaysa eğer, bir cocuk samimiyetinde duanın kemendine sarılarak fÂnî varlığını ebedîleştirme sırrına yaklaşabilir.

Samimi kullar, kısacık bir hayat pratiğiyle bile duanın kurtuluşa vesile olabileceğini anlarlar.

Allah dostlarının en buyuk irtibat kaynakları, dua ve niyazdır.

Her Allah dostu gibi Yunus'un da gonlunu İlÂhî sırlar kuşatmaya başladığı gunden itibaren, biricik sığınağı ve dayanağı dua ve niyazdır.

Dağlar ile taşlar ile cağırayım MevlÂ'm Sen'i
Seherlerde kuşlar ile cağırayım MevlÂ'm Sen'i

Canlı-cansız butun varlık MevlÂ'yı cağırır. Butun varlıkların var oluş temelinde MevlÂ'nın ebedî ışıltısı vardır. Oyleyse İlÂhî bir koro hÂlinde MevlÂ'ya yonelmek, O'na yakarmak, O'nu yuceltmek, O'ndan dilemek en buyuk bereket kaynağı ve tek kurtuluş yoludur.

Yunus'un dili, tefekkur dilidir.
Bir saat tefekkur, dunyalara bedel.

KÂinatta abes hicbir varlık yok. Taşın, toprağın, dağın, ağacın gereksiz olduğunu kim soyleyebilir?

Her varlığın bir yaratılış hikmeti olduğuna gore, onu araştırıp bulmak, gonul diliyle sırlarına varmak insanın en buyuk gorevi.

Varlıkların sırlarına eren, her şeyin gerisindeki İlÂhî ışıltıyı fark eder. Boylece dunyadaki yolculuğun gercek istikametini keşfeder.

Her varlığın kendi dilince bir hatırı olduğu icin Yunus, canlı-cansız, şuurlu-şuursuz butun varlıkları aracı kılarak MevlÂ'yı cağırmanın ince uslûbunu yakalamıştır.

Seher vakitlerinde gonul dilinin en ince olduğu demlerde, varlıkları hatır tahtına oturtarak Mevl ile irtibata gecmek, geniş bir rahmet vesilesi olabilir.

İcindeki butun sevgi ve istek kanallarını o yone bağlayarak 'Cağırayım MevlÂ'm Seni" deyişin tılsımı ancak Yunus'ca duyuşlarda, sezişlerde gizlidir.

Ey padişah-ı lemyezel kıldım yonumu Sen'den yana
İşbu yuzum karasıyla vasl isterim Sen'den yana

Kul, mÂn ufkunda ilerledikce, onunde ziyadeleşen ışık, onun varlığındaki karalıkları acığa cıkarır. Yahut kul, İlÂhî ışığı muşahede ettikce beşer yanının gercek cephesini gormeye başlar. Guneş doğunca irili ufaklı butun ışıkların hukmu ortadan kalkar. İnsan kendi ışığını ne kadar parlatırsa parlatsın, Hakikat Guneş'inin karşısında bir iddiada bulunabilir mi?

Zaten butun ışıklar, susler, guzellikler hep O'ndan! Derviş gonlu hep tevazu ve mahviyet ufkundadır. Padişah-ı Lemyezel'e yonelir, kendi varlığını İlÂhî varlık karşısında hic addeder, oylece el acar. Zaten yok olmayan, 'var'lığa vesile olamaz. Tohumdan ders almalı. Yeni, yepyeni oluşlara, bereketlere vesile olmak icin kendini feda eder tohum.

Kulun İlÂhî 'var'lıkla butunleşmesi, kendini sıfırlamasıyla mumkun.

Yunus'un mesleği, benlik iddiasında bulunmamak! Bizim gozumuzde normal olan, Yunus'un nazarında buyuk kusur. Yunus Padişah-ı Lemyezel'e yonunu doner, kendini pur kusur, yuzu kara addeder, bu hÂliyle el acıp Allah'a ulaşmayı diler. O Padişah'ın sonsuz hazineleri vardır, merhametinin, hoşgorusunun sınırı yoktur. Bize yapıp ettiklerimizle değil de, sonsuz rahmetiyle muamele eder. Herkesin kendi konumu cercevesinde kusurları, surcmeleri olabilir; oyleyse Padişah-ı Lemyezel'e acziyet lisanıyla el acmalı. O'na ulaşmayı dilemeli, kusurlardan, lekelerden arınmak icin yakarmalı.

Yurur isem onumdesin, soyler isem dilimdesin
Oturursam yanımdasın, ayrılıkta bazarum var!

Havanın, suyun Yaratıcısı, butun varlıklara hÂkimdir. O, her yerdedir. İnsan benliğinin ne icinde ne de dışındadır. Meşietiyle butun varlıkları, sevk ve idare eder.

Varlığıyla, kudretiyle her yerde hazır ve nazır olandan ne gizlenebilir! O'nun iradesi karşısında nasıl durulabilir!

Yunus'un adımları Hakk'a doğrudur. Dili Hakk'ı soyler. Yatarken, kalkarken, otururken hep Hakk'la beraberdir.

Yunus'un gozu, gonlu, aklı, ruhu, gayreti, davranışı, hep Hak ile beraberdir.

Boyle bir kimsenin başka alışverişlere, meşgalelere ne ihtiyacı olabilir?

Başka alışverişlere gonlu kayanların Hak ile beraberlikleri zaafa uğrar.

Hatırı en yuce olanı bırakıp, gecici şeylerle oyalanmak divaneliktir.

Yunus, bize ders veriyor: Yolumuz Allah'a varsın, sozumuz O'nu soylesin, her an O'nunla olalım. Boylece başka meşgaleler, başka sevdalar sermayenizi tuketmesin!

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana Sen'i gerek Sen'i

Varlığın temeli ve Âlemlerin direği aşktır. KÂinatta aşksız faaliyetten soz edilemez. Yuce Yaratıcı, gonul sahipleri İlÂhî aşka yol bulsun, o aşkın ufuklarına kanatlansın diye dunya varlıklarına donuk, irili ufaklı aşklar yaratmıştır. İnsanlar, mala, şohrete, insana donuk sevgisinde musibetler yaşaya yaşaya gercek aşkı bulabilir. Dunya varlıklarına donuk aşklar, insanı olgunlaştırıp, İlÂhî aşka ehil bir gonul sahibi yapabiliyorsa değerlidir.

Yunus'un aşkı, İlÂhî aşktır. İlÂhî aşkın sevgisi, coşkusu dunyadaki varlık sevgisini mÂnÂsız kılar. Varlığa sevinmeyen, yokluktan dolayı da yerinmez, bir şikÂyette bulunmaz. Hak Âşığının ekmeği de, suyu da, neşesi, sevinci de aşktır.

Hak Âşığı icin dunyevî yokluk, varlık ve hayat belirtisidir.

Aşkta varlık bulan başka varlığı neylesin! O'nun aşkıyla dolana yokluk, mahrumiyet neylesin!

Benim munÂcÂtım Sen'den yanadır
Sana varan yola, Sensiz varılmaz

Yunus'un munacatı da Yunus'ca. O'nun gonul yordamıyla ulaştığı ufuk, butun benliğiyle kendini O'na adamışlığın eseri.

Sevgiliye giden yol uzun, dolambaclı ve meşakkatli.

Gonulde sevgiliye dÂir muhabbet ve ozlem yoğun olmalı ki, yolculuk iştiyakla sursun.

Susuzluk arttıkca, suya kavuşma isteği ve gayreti de artar.

Dost'a doğru yuruyen kişinin butun hucreleri, 'Dost, Dost!' diye cağırmalı.

Yunus, 'Dost'a doğru iştiyaklı bir yolculuk başlatmıştır. Yunus'un yakarışı, isteği, hep 'Dost'adır. Yunus'un gucu, kuvveti, sevinci, hasreti, sevgisi, coşkusu hep Dost'un eseridir.

Dost, Yunus'u cağırdı; Yunus, yollara duştu. Dost'un ışığı, Yunus'a guc, gayret, iştiyak olur. Artık, goren, soyleyen, yuruyen, hisseden, Yunus değildir.

Maddî-mÂnevî varlığıyla Dost'a teslim olan Yunus'un kazancı, devlet icinde devlet, servet icinde servettir. Ya bizimki?

M. Said TURKOĞLU
sızıntı dergisi
__________________