KUR'ÂN-I KERÎM'İN ÂDEM ALEYHİSSELAMLA İLGİLİ ACIKLAMASI
Âdem Aleyhisselam hakkında Kur'Ân-ı Kerîm'de şoyle buyurulur:
"Muhakkak ki, İsa'nın hali de, Allah katında Âdem'in hali gibidir.
(Allah) onu (Âdem'i) topraktan yarattı. Sonra, ona 'Ol!' dedi. O da, oluverdi."
"Hani Rabbin meleklere: 'Muhakkak, Ben yeryuzunde (Benim emirlerimi tebliğ ve infaza memur) bir halîfe yaratacağım!' demişti.
Onlar (melekler) de: 'Biz Seni hamdinle tesbih ve takdis edip dururken, orada bozgunculuk edecek, kanlar dokecek kimse mi yaratacaksın?!' demişlerdi.
Allah (da): 'Sizin bilemeyeceğinizi, her halde, Ben bilirim!' buyurmuştu.
Hatırla o vakti ki; Rabbin, meleklere: 'Ben,' demişti, 'kuru bir camurdan, suretlenmiş bir balcıktan bir beşer yaratacağım!
O halde, Ben onun yaratılışını bitirdiğim, ona ruhumdan ufurduğum zaman, siz hemen ona secdeye kapanınız.
Hani meleklere: 'Âdem'e secde ediniz!' demiştik de, İblis'ten başkası, hemen secde etmişlerdi.
Fakat, İblis, bu secde edenlerle beraber olmaktan kacınarak, dayattı.
Kibirlenmek istedi. (Zaten de) o, kÂfirlerdendi.
...Cinden olduğu icin, Rabbinin emrinden dışarı cıkmıştı...
(Allah): 'Ey İblis! Sen ne diye secde edenlerle beraber olmadın?
İki Elimle yarattığıma secde etmenden seni hangi şey men etti?
Kibirlenmek mi istedin? Yoksa, yucelerden mi oldun?
Sana emrettiğim zaman, ona secde etmemeni gerektiren, seni secde etmekten men eden sebep ne idi?' diye sordu.
(İblis): 'Ben kuru bir camurdan, suretlenmiş bir balcıktan yarattığın beşer icin secde edeyim diye (var) olmadım!
Ben, ondan (Âdem'den) hayırlıyım.
Cunku, beni ateşten yarattın, onu ise camurdan yarattın!
... Ben bir camur olarak yarattığın kişiye secde eder miyim hic?
Benden şerefli kıldığın bu (Âdem) de kim oluyormuş? Haber ver bana?' dedi.
(Allah): 'Hemen in oradan!
Artık senin orada kibirlenmen, kafa tutman sana yaraşmaz!
Hemen cık git buradan!
Cunku sen artık kovulmuşsundur!
Cunku artık sen taşlanan (ilÂhî rahmetten kovulan bir mel'un)sun.
Hic, şuphesiz, Ceza Gunune kadar lÂnet, lÂnetim, senin ustunde, tependedir!' buyurdu.
(İblis): 'Ey Rabbim! Oyleyse, bana insanların tekrar diriltilecekleri, kabirlerinden kalkacakları, dirilip kaldırılacakları gune kadar bana muhlet ver!' dedi.
'Eğer beni KıyÂmet gunune kadar geciktirirsen, andolsun ki, onun (Âdem'in) zurriyetini birazı mustesna olmak uzere kendime bend ederim!' dedi.
(Allah): 'Haydi, sen, mÂlûm olan bir zamanın gunune kadar muhlet verilmişlerden, geciktirilenlerdensin.
Git; artık, onlardan kim sana uyarsa, şuphesiz ki Cehennem hepinizin cezasıdır, tastamam bir ceza!
Onların icinden, gucunun yettiği kimseleri, seninle yerinden oynat! Onlara karşı, suvarilerinle, piyadelerinle yaygara cıkar.
Onların mallarına, evlatlarına ortak ol!
Onlara va'd et!
Şeytan onlara bir aldatıştan başka ne va'd eder ki?
Benim gercek kullarım (yok mu?) Senin onlar uzerinde hicbir hÂkimiyetin yoktur.
(Onlara) Vekîl olarak Rabbin yeter!' buyurdu.
(İblis): 'Ey Rabbim! (Madem ki) Sen beni azgınlığa mahkum ettin.
Senin beni azdırdığın şeye (rahmetinden tard etmene) mukabil, ben de, andolsun ki, (onları saptırmak icin) Senin doğru yolunda (pusu kurup) oturacağım!
Andolsun ki; onların onlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından kendilerine geleceğim (sataşacağım).
Sen de, onların coğunu şukredici (kimse)ler bulmayacaksın!
Yine andolsun ki; yer(yuzun)de onlar(ın mÂsiyetlerini) herhalde susleyeceğim (kendilerine hoş gostereceğim).
Senin izzetine (mutlak kudretine) and ederim ki; onların hepsini, toptan, muhakkak azdıracağım!
Onlardan, ihlasa erdirilmiş kulların mustesna!' dedi.
(Allah): 'İşte bu, doğrudur!' buyurdu. 'Ben şu hakikatı soyleyeyim: Andolsun ki; Ben de senden (senin cinsinden) ve onların (insanların) icinden sana uyanların hepsi ile Cehennemi dolduracağım!
Benim (ihlaslı) kullarımın uzerinde senin hicbir tahakkumun yoktur.
Meğer ki, azıp sapanlardan sana uyanlar olsun.
Hic şuphesiz, onların topuna va'd olunan yer, Cehennemdir.
Onun yedi kapısı, onlardan her kapının da (onlara) ayrılmış birer nasibi vardır.'"
"Hani (Allah), Âdem'e butun isimleri oğretmişti.
Sonra, onları meleklere gosterip, 'Doğruculardan iseniz, bunları adları ile bana haber veriniz!' buyurmuştu.
Onlar (melekler) de: 'Seni tenzih ederiz. Senin bize oğrettiğinden başka, bizim hicbir bilgimiz yoktur.
(Herşeyi) hakkıyla bilen, hukum ve hikmet sahibi olan, şuphesiz ki Sensin Sen!' demişlerdi.
(Allah) 'Ey Âdem! Onları adları ile kendilerine haber ver!' buyurup da, o da onları isimleriyle soyleyiverince, (Allah):
'Size demedim mi ki, goklerin ve yerin gaybını hic şuphesiz Ben bilirim!
Neyi acıklarsanız, neyi de gizlemişseniz, Ben biliyorumdur' (buyurdu)."
Yuce Allah Âdem Aleyhisselamı yarattıktan, ondan da, gonlu kendisine yatıp ısınsın diye zevcesini (Hz. Havva'yı) yarattıktan sonra, şoyle buyurdu:
"'Ey Âdem! Sen zevcenle birlikte Cennette yerleş de, ikiniz de ondan (Cennetin yiyeceklerinden) dilediğiniz yerden bol bol yiyiniz!
Ancak, şu ağaca yaklaşmayınız!
Yoksa, ikiniz de kendilerine yazık etmişlerden olursunuz.
Ey Âdem! Hic şuphesiz, bu (İblis), senin de, zevcenin de duşmanıdır.
Bundan dolayı, o, sakın sizi Cennetten cıkarmasın!
Sonra, zahmete duşersin.
Cunku, senin acıkmaman, cıplak kalmaman, hep oradadır.
Ve sen, hakikaten burada susamayacaksın. Guneş(in sıcağı altında)da da kalmayacaksın!' buyurdu."
"Nihayet, şeytan onu fitledi:
Ey Âdem! Seni ebedîlik ağacına, zeval bulmayacak bir devlete (ulaştırmaya) delÂlet edeyim mi?' dedi.
Onlardan, gizli bırakılmış o cirkin yerlerini kendilerine acıklamak (gostermek) icin, ikisine de vesvese verdi:
'Rabbiniz size bu ağacı başka birşey icin değil, ancak iki melek olacağınız, yahut (olumden ÂzÂde ve) ebedî kalıcılardan olacağınız icin (yani, boyle olmayasınız diye) yasak etti!' dedi.
Bir de, onlara: 'Şuphesiz ki, ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim!' diyerek yemin etti.
İşte, boylece, ikisini de aldatarak (o ağactan yemeye) tenezzul ettirdi.
(Onlar) ağacı(n meyvesini) tattıkları anda ise, o cirkin yerleri kendilerine acılıverdi ve uzerlerine Cennet yaprağından ustuste yamayıp ortmeye başladılar.
Rableri de: 'Ben size bu ağacı yasak etmedim mi?
'Şeytan size, muhakkak, apacık bir duşmandır!' demedim mi?' diye nid buyurdu.
(Onlar): 'Ey Rabbimız! Kendimize yazık ettik.
Eğer sen bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen, her halde (maddî-manevî en buyuk) zarara uğrayanlardan olacağız!' dediler.
Şeytan, boylece, onları(n ayağını) oradan kaydırıp icinde bulunduklarından (onun nimetlerinden) onları cıkarıvermiş (mahrum edivermiş)ti.
Âdem, Rabbinden bazı kelimeler belleyip aldı (ona o kelimelerle yalvardı).
O da, onun tevbesini kabul etti.
Cunku, tevbeyi en cok kabul eden, asıl esirgeyen O'dur.
En sonra, Rabbi, (yine) onu secti de, tevbesini kabul etti.
Ona doğru yolu gosterdi.
Ve şoyle buyurdu:
'Kiminiz kiminize duşman olarak, hepiniz oradan (Cennetten) ininiz!
Yeryuzunde, sizin icin, bir zamana kadar durak ve yararlanacak şey vardır.
Orada yaşayacaksınız! Orada oleceksiniz! Yine, oradan (dirilip) cıkarılacaksınız!
Artık ne zaman Benden size bir hidayet gelir de kim bu hidayetime uyarsa, o (dunyada) sapmaz, (ahirette de) mutsuz olmaz.
Onlara hicbir korku ve tehlike yoktur.
Onlar mahzun da olacak değillerdir.
Kim de benim bu zikrimden yuz cevirirse, onun hakkı da, dar bir gecimdir ve Biz, onu KıyÂmet gununde kor olarak haşrederiz!' buyurdu."
__________________
KUR'ÂN-I KERÎM'İN ÂDEM ALEYHİSSELAMLA İLGİLİ ACIKLAMASI (Alıntı)
Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Peygamberler, Evliyalar ve Sahabeler
- KUR'ÂN-I KERÎM'İN ÂDEM ALEYHİSSELAMLA İLGİLİ ACIKLAMASI (Alıntı)