Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu(EYS) bugune kadar pek cok farklı yazar tarafından ve pek cok farklı isimle adlandırılmıştır. Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu(EYS) davranışları ilk kez 1945 yılında William Reich tarafından tanımlanmıştır. Reich belirli karakter ozelliklerine sahip bireylerin boşanma sonucu oluşacak narsistik yaralanmaya karşın kendilerini savunmak icin diğer ebeveyni karaladıklarını ve cocukları icin savaştıklarını ifade etmiştir. Narsistik yaralanma en basit anlamda ozguvenin sarsılması olarak acıklanabilir. Her birey ozguveni sarsıldığında aynı tepkiyi vermez, kimisi bu durumu yapıcı olarak deneyimlerken kimileri ise yıkıcı bir deneyim haline donuşturmekte ve etrafındakilere psikolojik-fizyolojik zararlar verebilmektedir.
1980'li yıllarda ise boşanmakta olan ya da boşanan ebeveynler ve onların cocukları ile sıklıkla calışan Richard Gardner ebeveyne yabancılaşma sendromunu ilk tanımlayan kişi olmuştur. Gardner bu cocukların boşanma ya da ayrılık sonrası beraber yaşadıkları ebeveynin tarafında yer alıp diğer ebeveyne karşı duşmanlık, yabancılaşma ve bilişsel carpıtmalar geliştiğini fark edip bu durumu Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu(EYS) olarak kavramsallaştırmıştır.
Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu(EYS) genelde cocukların velayeti ile ilgili anlaşmazlıklarda ortaya cıkan bir bozukluktur. Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu(EYS)'nun ana belirtisi cocuğun bir ebeveyne karşı iftira kampanyasına maruz bırakılması ve hedef alınmasıdır. Bir sure sonra ozellikle zihinsel olarak yeterli olgunuğa ulaşamamış ve bilişsel duzeyde farkındalık geliştirmemiş yaşta olan cocuklar da bu surece dahil olur. Boşanma surecinde zaten orselenmiş olan cocuk birlikte yaşadığı ebeveyni ile ittifak halinde olmanın kendine sağlayacağı guven ve desteğin keyfine varır ve diğer ebeveynden giderek uzaklaşır.
Gardner tarafından ebeveyne yabancılaşma sendromu icin sekiz tane kriter sıralanmıştır. Bu ozellklerin var olması durumunda ebeveyne yabancılaşma sendromundan bahsedilebileceğini ifade etmiştir. Bu kriterler:
1.Hedefteki Ebeveyne Karşı İftira Kampanyası: Bu hedefteki ebeveyn genelde evden ayrılan ebeveyn olmaktadır. Boşanmanın nedenlerine ve şekline bağlı olarak evden ayrılan ebevenye karşı ofke ortaya cıkabilir.
2. Hedefteki Ebeveyni Reddetmek İcin Cocuğu Tutarsız, Mantıksız, Zayıf ve Sacma Bir Mantığa Surukleme: Hedefteki ebeveyne karşı başlatılan iftira kampanyasına cocuğun da dahil edilmesidir.
3. Cocukta Hedefteki Ebeveyne Karşı Celişkili Duyguların Eksikliği: Cocuk ebeveyni ile ayrılmış olmanın verdiği kayıp duygusunu ya da hedefteki ebeveyni kotulemenin verdiği sucluluk duygularını duymaz, bu duygularla başa cıkmak icin kendini izole eder. Cocuktaki duygulanımın bastırılmış olduğu ve ifadesinin onune gectiği gorulur.
4. Bağımsız Duşunur Fenomeni: Bu durum cocuğun kendi duygularını ya da istediklerini yok sayması ve ebeveynden oğrendiklerini ifade etmesidir. Diğer ebeveyni kaybettiğini hisseden ya da hissettirilen cocuk birlikte kaldığı ebeveynin guvenini kazanmak icin bu duruma başvurur.
5. Cocuğun Yabancılaştırılan Ebeveyne Karşı Koşulsuz Desteği: Cocuk birlikte yaşadığı ebeveynin her soylediğini kabul eder, sorgulamaz ve empoze edilen fikirlere boyun eğer. Her ortamda birlikte yaşadığı ebeveyne koşulsuz destek sunar. Bu durumun arkasında da bir ebeveyni kaybettiğini duşunen cocuğun diğer ebeveyni de kaybedebileceği endişesi ile ona yapışmasının soz konusu olduğu gorulur.
6. Cocukta Belirgin Bir Sucluluğun Olmaması: Cocuk hedefteki ebeveynin kendinden kaynaklı mutsuzluğu karşısında duygusuzdur. Cocuk olumlu ya da olumsuz hicbir duygu belirtisi gostermeyebilir.
7. Odunc Senaryoların Varlığı: Zaman zaman cocuğun gelişim duzeyine bakılmaksızın bazı iddialar cocuğa benimsetilmeye calışılır. Cocuk bu durumda sorulduğunda ifadesizce kendine kabul ettirileni tekrarlar.
8. Hedefteki Ebeveynin Geniş Ailesine Karşı Yayılan Kin ve Nefret Duygusu: Hedefteki ebeveyne karşı başlatılan olumsuz ifadelerin onun geniş ailesini de kapsaması ve cocuğun da onlara karşı duygularının ve davranışlarının değişmesi soz konusudur.
Gorulduğu gibi belirtiler ic ice gecmiş durumdadır; bir belirtinin varlığı diğerini de ortaya cıkarır. Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu(EYS)'nun kavram tartışmaları devam etmedir. Her ebeveyne yabancılaşmanın ebeveyne yabancılaşma sendromu olduğunu ifade edilemez ancak ebeveyne yabancılaşma varsa mutlaka yabancılaştrmadan soz edilmesi gerekir. Dikkat edilmesi gereken onemli noktalardan birisi de cocuğun ebeveyni ile goruşmeyi reddettiği her durumun EYS olarak değerlendirilmemesi gerektiğidir. Burada ayırıcı olan nokta yukarıda sıralanan sekiz maddedir. Tek tek bu belirtilerin varlığı bir şey ifade etmeyebilir ancak bircok belirtinin aynı anda bulunması ve tek bir amaca hizmet etmesi doğrultusunda dikkat edilmesinde fayda vardır.
EYS yabancılaştırılan ebeveyni hedef alsa da temelde cocuğu etkileyen ve ruhsal dunyasında derin yaralar acan bir surectir. En yıkıcı etkisi cocuğun bağlanma surecini etkileyerek guvensiz bağlanmaya neden olmasıdır. Bağlanma yalnızca cocukluk donemi ile sınırlı değildir, etkileri yaşam boyu surer. Bağlanma cocuk ile bakım veren arasında gelişen ilişkide yakınlık arayışı ile kendini gosteren, ozellikle stres durumunda belirginleşen, tutarlılığı ve surekliliği olan duygusal bir bağdır. Cocukluk doneminde ortaya cıkan yetersizlikler ya da meydana gelen aksamalar bağlanmayı olumsuz yonde etkileyecektir.
EYS cocuğun sınırlarını yıkarak, bir ebeveyni reddetmek ne nefret etmek icin telkine yatkın hale getirir. Bu durum da cocuğu duygusal, ruhsal ve manevi olarak her duzeyde etkiler. EYS'nin olumsuz etkenlerinden birisi de cocuğun ozdeşim nesnesinin eksik kalmasıdır. Gelişimsel olarak her cocuk doğumdan sonra her iki ebeveyne de bağlanır, bu durumun istisnası uzun suren yokluktur. Bilincsiz duzeyde cocuk her iki ebeveynle de ozdeşim yapar, belirli bir sure sonra ebeveynlerden birinin cocuğun hayatından cıkarılmasının cocuğun ozdeşim nesnesine de zarar verir, bu durumun cocuk psikolojisi acısından etkileri oldukca olumsuzdur.
Bu noktada sorulabilecek en doğru sorulardan biri; neden bircok boşanmış ailede yabancılaşma olmazken, bazılarında olur? Ebeveyn yabancılaştırmasında belirleyici faktorlerden en onemlisi boşanmış ciftlerin kendilerini eş olarak mı ebeveyn olarak mı gordukleri sorusudur. Ebeveynler birbirlerine eş ya da eski eş olarak değil de cocuklarının ebeveyni olarak odaklandıklarında ebeveyn olarak birbirlerini desteklerler ve cocuklarının yaşamında onemli bir figur olarak kalırlar. Ebeveyne Yabancılaşma Sendromunda en onemli gudunun ofke olduğu ifade edilebilir. Yabancılaştıran ebeveyn ofkesine yenik duşer, ofkeye yenik duşen birinin akılcı davranabilmesi ve sağlıklı duşunebilmesi oldukca zordur. Evliliğin bitme gerekcesi ne olursa olsun diğer ebeveyni suclar ve intikam alma gudusu ile hareket eder. Ofkenin nedeni mantıklı ya da mantıksız olabilir ancak ofkenin cocuk aracılığı ile ortaya konması yıkıcıdır.
Bu noktada akılda kalması gereken konu, boşanmanın kendisinin tek başına cocuklarda soruna neden olmadığı, asıl sorunun ebeveynlik bicimleri ve boşanma sonrasında ebeveynlerin tutum ve davranışların soruna neden olduğudur. Cocuğun boşanma surecinde boyle bir yabancılaştırmaya maruz kalmasının sonucları(pek cok etkene gore değişmekle birlikte) yıkıcıdır. Ebeveynlerin eş olmaktan vazgecmiş olsalar bile ebeveyn olmaktan ve cocuklarının sorumluluğunu ortak olarak almaktan vazgecemeyeceklerinin farkında olup, sureci bu farkındalıkla yurutmeleri cocuklarının ve kendilerinin ruh sağlığı acısından oldukca onemlidir.
*Bu makale Doc. Dr. Fuat Torun'un Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu isimli kitabından faydalanarak hazırlanmıştır. Daha detaylı bir okuma yapmak isteyenler bu kaynağa başvurabilir.
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Ebeveyne yabancılaşma sendromu
Sağlık0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Ebeveyne yabancılaşma sendromu