A. İmam Şafiî'nin Tevhide Dair Goruşleri
1. Beyhaki, er-Rabî' b. Suleyman'dan, o da İmam Şafiî'den şoyle dediğini nakletmektedir:
"Kim Allah'a yahut onun isimlerin den birisine yemin eder de yeminini bozarsa keffarett e bulunması gerekir. Kim, mesela Kabenin hakkı icin, babamın hakkı icin, şunun şunun hakkı icin diye Allah'tan başkası adına yemin eder de yeminini bozarsa keffarett e bulunması gerekmez. "Omrum hakkı icin..." diye yemin etmesi de buna benzer. Boylesinin de keffarett e bulunma sorumluluğu yoktur.
Allah'tan başkası adına yemin etmek ise mekruhtur ve Rasûlullah sallallah u aleyhi ve sellem tarafından yasaklanmıştır:
"Muhakkak aziz ve celil olan Allah sizlere babalarınızın adına yemin etmeyi yasaklamıştır. Binaenale yh kim yemin edecek olursa ya Allah adına yemin etsin yahut sussun."
(BuhÂrî, el-Eyman ve'n-Nuzur, Babu la Tahlifû bi ÂbÂikum, XI, 530; Muslim, el-Eyman, Babu'n-Nefyi ani'l-Halfi bi gayrillah, III, 1266, h. 1646)
(MenÂkıbu'ş-Şafiî, I, 405)
Şafiî buna gerekce olarak Allah'ın isimlerin in mahluk (yaratılmış) olmadığını gostermiştir. Bu sebeble Allah adına yemin eden ve yeminini bozan bir kimsenin keffarett e bulunması gerekir.
(İbn Ebi Hatim, ÂdÂbu'ş-Şafiî, s. 193; Ebu Nuaym, Hilye, IX, 112-113; Beyhaki, es-Sunenu'l-Kubra, X, 28; el-Esma ve's-Sıfat, s. 255-256. Beğavi, Şerhu's-Sunne, I, 188; Ayrıca bk. el-Uluvv, s. 121, Muhtasarı, s. 77)
2. İbnu'l-Kayyım, İctimÂu'l-Cuyuşi'l-lslamiyye adlı eserinde Şafiî'den şoyle dediğini zikretmektedir:
"Benim izlediğim sunnet ile arkadaşlarım olan hadis ehlinden gorup Sufyan, Malik ve benzeri kendileri nden ilim oğrendiğim kimseleri n izledikle ri sunnet;
Allah'tan başka ibadete layık hicbir ilahın olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasûlu olduğuna şehadeti ikrar etmek,
Allah'ın, gokte ve Arşı uzerinde olduğuna ve dilediği şekilde yarattıklarına yaklaştığına, Yuce Allah'ın dunya goğune dilediği şekilde indiğine inanmaktır."
(İctimau'l-Cuyuşi'l-İslamiyye, s. 165; İsbatu Sıfati'l-Uluvv, s. 124; Ayrıca bk. Mecmuu'I-Fetava, IV, 181-183; Zehebi, el-Uluvv, s. 120; Elbani, Muhtasa-ru'l-Uluvv, s. 176)
3. Zehebî, Muzeni'den şoyle dediğini rivayet etmektedir:
"Kendi kendime dedim ki:
Tevhid ile ilgili icimden gecenleri ortaya cıkartıp hatırıma gelenleri cozebilecek birisi varsa o da Şafiî'dir. Bunun icin o Mısır mescidind e iken yanına gittim. Onunde oturdum ve dedim ki:
Kalbime tevhide dair bir mesele geldi. Senin bildiğini kimsenin bilmediğini biliyorum . Bakalım sendeki bilgi nedir? Bunun uzerine kızdı sonra şoyle dedi:
Sen nerede olduğunu biliyor musun?
Ben: Evet dedim.
Burası Allah'ın Firavun'u suda boğduğu yerdir, dedi. Sana Rasûlullah sallallah u aleyhi ve sellem'in bu hususa dair soru sorduğu hakkında sana bir bilgi ulaştı mı?
Ben: Hayır, dedim. Bu sefer:
Peki bu hususta sahabi bir şeyler soyledi mi? diye sordu.
Ben: Hayır, dedim. Semada kac tane yıldız olduğunu biliyor musun? diye sordu.
Kaynak: islami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler http://www.islam-tr.net/akide-itikad...tml#post123209
Ben: Hayır, dedim. Peki bu semadaki gezegenle rden birisinin olsun turunu, ne zaman doğduğunu, ne zaman battığını, neden yaratıldığını biliyor musun?
Ben yine: Hayır, dedim. Bu sefer şunları soyledi:
Gozlerinle gorduğun bir yaratığı bilmiyor, tanımıyorsun. Sen onu yaratanın bilgisi hakkında mı konuşmaya kalkışıyorsun.
Sonra bana abdeste dair bir soru sordu. Ben onu yanlış cevaplandırdım. O hususu bana dort turlu acıkladı, fakat benim cevabım bunlardan birisine bile uygun değildi, Bunun uzerine şunları soyledi:
Gunde beş defa ihtiyac duyduğun bir şeye dair bilgi edinmeyi bırakıyorsun da bu hususta kalbinden gecen yaratıcının ilmi hakkında bilgi sahibi olmaya kalkışıyorsun. Bunun icin sen Yuce Allah'ın:
"İlÂhınız tek bir ilÂhtır. Ondan başka hicbir ilÂh yoktur. O rahmandır, rahîmdir. Muhakkak goklerin ve yerin yaratılışında..." (Bakara, 2/163-164) buyruğuna başvur, yaratılmışı yaratıcıya delil olarak gor ve aklının ulaşamayacağı bir şeyi bilmek icin kendini zorlamaya kalkışma." (Siyer u A'lÂmi'n-NubelÂ, X, 31)
4. İbn Abdi'l-Berr, Yunus b. Abdi'l-A'l dan dedi ki:
Şafiî'yi şoyle derken dinledim:
"Sen bir kimsenin isim musemmadan farklıdır; yahutta şey şeyden farklıdır dediğini duyarsan onun zındık olduğuna şahitlik edebilirs in." (el-intika, s. 79; Mecmuu'l-Fetava, VI, 187)
(Yunus b. Abdi'l-A'l b. Meysere es-Sadafî el-Mısrî (duzeltme ŞezerÂt, 1, 149'dan, -Ceviren-) İbn Hacer hakkında şunları soylemektedir: "Sika bir ravidir. Onuncu tabakanın kucuklerindendir. 264 h. yılında vefat etmiştir." (Takribu't-Tehzib, II, 385); Ayrıca bk. ŞezerÂtu'z-Zeheb, II, 149; İbn Hidayetil lah, TabakÂtu'ş-Safiîyye, s. 28)
5. Şafiî "er-Risale" adlı eserinde şunları soylemektedir:
"Zatını nitelendi rdiği gibi ve fakat mahlukatının kendisini nitelendi rmelerini n cok ustunde olan... Allah'a hamdolsun ." (er-Risale, s.7-8)
6. Zehebî, es-Siyer (Sireyru A'lÂmi'n-NubelÂ) adlı eserde Şafiî'den şoyle dediğini nakletmektedir:
"Kur'Ân'ın soz konusu ettiği ve sunnette varid olmuş bu sıfatları kabul ederiz ve aynı zamanda kendi zatı hakkında teşbihin (yaratılmışlara benzemeni n) soz konusu olmadığını belirttiği gibi biz de teşbihi kabul etmeyiz. Cunku o:
"Onun benzeri hicbir şey yoktur." (Şura, 42/11) diye buyurmakt adır." (Siyer, XX, 341)
7. İbn Abdi'l-Berr, er-Rabi b. Suleyman'dan şoyle dediğini nakletmektedir:
Ben Şafiî'yi yuce Allah'ın:
"Hayır muhakkak ki onlar o gunde Rablerind en elbette perdelenm iş olacaklar dır." (Mutaffifi n, 83/15) buyruğu hakkında şunları soylerken dinledim:
Bu buyrukla bizlere, kendileri ne karşı perdelenm eyeceği, ona bakacak ve onu gormekte herhangi bir zorlukla karşılaşmayacak bir topluluk olacağını bildirmiş olmaktadır." (el-İntika, s. 79)
8. el-LalekÂî, er-Rabi b. Suleyman'dan şoyle dediğini nakletmektedir:
Ben Muhammed b. İdris eş-Şafiî'nin huzurunda idim. Ona (Mısır'ın) Said bolgesinden:
"Hayır, muhakkak ki onlar o gunde Rablerind en elbette perdelenm iş olacaklar dır." (Mutaffifi n, 83/15) buyruğu hakkında ne dersin, diye bir yazı bulunan bir mektup geldi. Şafiî şoyle dedi:
"Kendileri ne gazab edildiğinden oturu bunlar perdelenm iş olacaklarına gore; bu onun razı olacağı kimseleri n kendisini goreceklerine delil olur."
er-Rabi dedi ki:
Ben ona: Ey Ebu Abdullah sen bu kanaatte misin? diye sordum.
O: "Evet, dedi ve ben bu kanaatimi Allah'a bağlılığımın ifadesi olan dinimin bir gereği olarak goruyorum." (Şerhu Usûli İtikadi Ehli's-Sunneti ve'l-Cemaa, II, 506)
9. İbn Abdi'l-Berr, el-Carudi'den den şoyle dediğini nakletmektedir:
"Şafiî'nin huzurunda bulunan İbrahim b. İsmail b. Uleyye'yi kastedere k dedi ki:
Ben her hususta ona muhalifim . Hatta "l ilÂhe illallah" sozunde bile. Ben onun dediği gibi demiyorum .
Ben Mûs ile perde arkasından ozel bir surette konuşan Allah'tan başka ibadete layık hicbir ilah yoktur diyorum.
O ise perde arkasından Musa'ya yarattığı bir kelÂmı işittiren Allah'tan başka ibadete layık hicbir ilah yoktur diyor."
(el-İntika, s. 79; Bu olayı Hafız Beyhaki'nin Menakibu'ş-Şafiî adlı eserinden nakledere k zikretmiş bulunmakt adır. Lisanu'l-Mizan, I, 35)
(el-Carudi; Muhtemele n bu Musa b. Ebu'l-Carud'dur.
Nevevi onun hakkında şunları soylemektedir: "Bu Şafiî'nin arkadaşlarından ve ondan ilim belleyip, ondan rivayet nakledenl erden birisidir ."
İbn Hibetulla h da şoyle demektedi r: "Bu şahıs Mekke'de Şafiî mezhebine uygun fetva verirdi. Hangi tarihte vefat ettiği bilinmeme ktedir." (Tehzibu'l-Esma ve'l-Lugat, II, 120; ibn Hidayetul lah Tabakatu'ş-Şafiî, s. 29)
(İbrahim b. ismail b. Uleyye hakkında Zehebî şunları soylemektedir:
"Cehmiyyey e mensub helak olmuş birisidir . Tartışır ve Kur'Ân'ın mahluk olduğunu soylerdi. 218 h. yılında vefat etmiştir." (Mizanu'l-İ'tidal, I, 20; Ayrıca bk. Lisanu'l-Mizan, I, 34-35)
10. LalekÂi, er-Rabi b. Suleyman'dan Şafiî'nin şoyle dediğini nakletmektedir:
"Kim Kur'Ân mahluktur derse o kÂfirdir." (Şerhu Usûli İtikadi Ehli's-Sunneti ve'l-Cemaa, II, 252)
11. Beyhaki, Ebu Muhammed ez-Zubeyrî'den şoyle dediğini rivayet etmektedir:
"Bir adam Şafiî'ye dedi ki:
Bana Kur'Ân'a dair haber ver. O yaratıcı mıdır?
Şafiî: Kesinlikl e hayır, dedi.
Adam: Peki yaratılmış mıdır? diye sordu.
Şafiî: Kesinlikl e hayır, dedi.
Adam: O yaratılmamış mıdır oyle mi? diye sordu.
Şafiî: Kesinlikl e evet dedi.
Adam: Peki onun yaratılmamış olduğunun delili nedir diye sordu.
Şafiî başını kaldırarak dedi ki:
Sen Kur'Ân'ın Allah'ın kelÂmı olduğunu kabul ediyor musun?
Adam: Evet dedi.
Şafiî şu cevabı verdi:
Bu husus senden daha once de dile getirilmiştir. (Cunku) Yuce Allah şoyle buyurmakt adır:
"Eğer muşriklerden biri senden eman dilerse ona eman ver, ta ki Allah'ın kelÂmını dinlesin." (Tevbe, 9/6);
"Allah Musa ile ozel bir şekilde konuştu." (Nisa, 4/164)
Şafiî (devamla) dedi ki:
Sen Allah'ın ezelden beri var olduğunu ve kelÂmının da aynı şekilde olduğunu kabul ediyor musun yoksa Allah ezelden beri vardı fakat kelÂmı yoktu mu dersin?
Adam: Hayır Allah da vardı, kelÂmı da vardı dedi.
(Ebu Muhammed) dedi ki: Bunun uzerine Şafiî gulumsedi ve şoyle dedi:
Ey Kûfeliler, sizler gercekten cok buyuk bir soz soyluyorsunuz. Cunku Allah'ın her şeyden once var olduğunu, kelÂmının da onunla var olduğunu kabul ettiğinize gore kelÂm Allah'ın kendisidi r yahut Allah'tan ayrıdır ya da o Allah'tan başkadır yahut ondan farklıdır sozlerini nereden cıkartıyorsunuz?
(Ebu Muhammed) dedi ki: Adam sustu ve cıkıp gitti." (Menakibu'ş-Şafiî, I, 407-408)
12. Ebu Talib el-Uşari'nin rivayeti ile Şafiî'ye nisbet edilen itikada dair cuzde şunları soylemektedir:
Aziz ve celil olan Allah'ın sıfatları ve kendisine iman edilmesi gereken hususlara dair ona soru sorulunca şunları soyledi:
"Yuce ve mubarek olan Allah'ın isimleri ve sıfatları vardır. Bunlar kitabında zikredilm iş, peygamber i bunları ummetine haber vermiştir. Kur'Ân-ı Kerim'in bunları bildirdiğine, Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem'den adaletli şahısların rivayet ettiği sozlerinin sahih olduğuna dair elinde delil bulunan Allah'ın yarattığı herhangi bir kimsenin buna muhalif bir kanaate sahip olması mumkun değildir. Şayet onun nezdinde (bu hususlara dair) huccet sabit olduktan sonra muhalif bir kanaate sahip olursa o kimse aziz ve celil olan Allah'ı inkar etmiş bir kÂfir olur. Ancak haberin ulaşması cihetiyle ona karşı delilin subutundan once ise bilgisizl iğinden oturu mazur gorulur. Cunku boyle bir bilgi akıl ile de, dirayet ile de duşunmek ile de idrak edilemez. Yuce Allah'ın semi (her şeyi işiten) olduğuna ve onun iki elinin bulunduğuna dair şu buyruklar daki haberler de bu kabildend ir:
"Bilakis onun iki eli apacıktır." (Maide, 5/64)
Şu buyrukta belirtild iği uzere onun sağının olduğuna dair haber de boyledir:
"Gokler ise onun sağ eliyle durulmuş olacaktır." (Zumer, 39/67)
Yuce Allah'ın şu buyruğunda da onun yuzunun bulunduğu belirtilm ektedir:
"Her şey helak olacaktır. Onun yuzu mustesna." (Kasas, 28/88);
"Celal ve ikram sahibi Rabbinin vechi (yuzu) ise kalıcıdır." (Rahman, 55/27)
Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem'in şu buyruğunda ifade edildiği uzere onun ayağı da vardır:
"...Nihaye t aziz ve celil olan Rab oraya ayağını koyacak.. ."
(BuhÂrî, Tefsir, "(Cehennem) daha var mı diyecek" babı, VIII, 594, h. 4848; Muslim, IV, 2187, h. 2848. Her ikisi de Katade, o Enes b. Malik'den yoluyla rivayet etmişlerdir.)
(Muhammed b. Ali el-Uşari doğru sozlu ve tanınan bir ilim adamıdır. Şafiî'den el-itikad cuzunu tek başına rivayet etmiştir. Ancak bu Şafiî adına uydurulmuştur. O da iyi niyetle bunu nakletmiş bulunmakt adır. Bu acıklamayı Zehebi, el-Mizan, III, 656'da zikretmiştir. Fakat seleften birden cok kişi akideye dair bu cuzde tesbit edilenler e itimat etmiş bulunmakt adır. Muvaffak b. Kudame, Sıfatu'l-Uluvv, s. 124; İbn Ebi Ya'lÂ, et-Tabakat, I, 283; İbnu'l-Kayyım, İctimau'l-Cuyuş, s. 165; Bizzat Zehebi, es-Siyer, X, 79'da olduğu gibi. Diğer taraftan bundan sonraki bolumlerde aynen nakledeceğim bu kitapcık (risale) imam hafız İbn Nasr ed-Dımeşkı'ye okunarak arzedilmiş ve tamamını İbn Ebi Ya'lÂ, Tabakat'ta nakletmiş bulunmakt adır. Her iki nakil arasındaki farkları da tesbit edeceğiz.)
Maksat cehennemd ir. Ayrıca Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem'in bildirdiğine gore Allah yolunda oldurulen kimse hakkında şunları soylemiştir:
"O Allah'ın huzur Allah kendisine gulduğu halde cıkmıştır."
(BuhÂrî, VI, 39, h. 2826; Muslim, III, 1504; h. 1890; Her ikisi de el-Arec Ebu Hureyre'den yoluyla rivayet etmişlerdir.)
Yuce Allah Rasûl sallallah u aleyhi ve sellem'in verdiği habere gore her gece dunya goğune iner. Aynı şekilde Yuce Allah'ın gozu yine Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem'in buyruğu gereğince kor değildir. Cunku o Deccal'den soz ederken şoyle buyurmuştur:
"Deccalin bir gozu kordur, Rabbinizi n ise gozu kor değildir."
(BuhÂrî, XIII, 95, h. 7131; Muslim, IV, 2248, h. 2933. Her ikisi de Katade, Enes b. Malik'ten yoluyla)
Mu'minler ondordunde ayı gordukleri gibi kıyamet gununde gozleriyle Rablerini goreceklerdir. Yuce Allah'ın Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem'in şu buyruğu gereğince de parmağı vardır:
"Aziz ve celil olan rahmanın parmaklarından iki parmağı arasında bulunmayan hicbir kalp yoktur."
(Buna yakın lafızlarla Ahmed, Musned, IV, 182; İbn Mace, I, 72, h. 199; Hakim, Mustedrek, I, 525; Acurri, eş-Şeria, s. 317; İbn Mende, er-Reddu ale'l-Cehmiyye, s. 87. Hepsi de en-Nevvas b. Sem'an'ın rivayet ettiği bir hadis olarak zikretmişlerdir.
Hakim dedi ki: "Hadis Muslim'in şartına gore sahih olmakla birlikte BuhÂrî'de Muslim de bunu rivayet etmemişlerdir."
Zehebî de et-Telhis adlı eserinde Hakim'in bu kanaatini kabul etmiştir.
Hadis hakkında İbn Mende şunları soylemektedir: en-Nevvas b. Sem'an'ın rivayet ettiği bu hadisi herhangi birisinin tenkidi mumkun olmayan unlu hadis imamları tarafından rivayet edilmiş sabit bir hadistir.")
Yuce Allah'ın kendi zatını, Rasûlunun de onu nitelendi rdiği bu hususların fikirle, idrak ile kavranılmasına imkÂn yoktur. Kendisine bu hususlara dair haber ulaşmadıkca bunları bilmediğinden oturu hic kimse de tekfir edilmez. Şayet bu hususlara dair varid olmuş haber eğer anlamak bakımından işitmek itibariyl e muşahedenin konumuna ulaşıyor ise bu haberi işiten kimsenin hakikatin e dinen inanması ve tıpkı Rasûlullah sallallah u aleyhi ve sellem'den dinlemiş ve muşahede etmiş gibi buna dair tanıklıkta bulunması gerekir. Fakat bizler bu sıfatları kabul etmekle birlikte teşbihi de (yani yaratılmışlara benzerliği) reddederi z. Nitekim Yuce Rabbimiz de kendi zatı hakkında teşbihi (yani yaratılmışlara benzerliği) kabul etmeyerek şoyle buyurmuştur:
"Onun benzeri hicbir şey yoktur ve o her şeyi işitendir, gorendir." (Şura, 42/11)..."
(Ben itikada dair bu cuzu asli bir el yazmasından filme alınmış bir nushadan aktardım. Soz konusu bu filim Hollanda'da Leiden Universitesindeki merkezi kutuphanede bulunmakt adır.)
__________________
İmam Şafii(r.h)'nin Akidesi
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Peygamberler ve Evliyalar
- İmam Şafii(r.h)'nin Akidesi